Mazlumu seveni üzmekten Allah’a sığınırım

Bu adamı, bu hakikat erini, yetimin baba kucağını, öksüzün ninnisini, zalimin korktuğunu, mazlumun sevdiğini zafersiz bırakma!
Bu adamı, bu hakikat erini, yetimin baba kucağını, öksüzün ninnisini, zalimin korktuğunu, mazlumun sevdiğini zafersiz bırakma!

Rabbim... Şu zor günlerin vahasına bir zafer yağmuru yağdıracak olan sen... Bu adamı, bu hakikat erini, yetimin baba kucağını, öksüzün ninnisini, zalimin korktuğunu, mazlumun sevdiğini zafersiz bırakma!

Kelimeleri sokak sokak gezdirmeden adrese teslim edeceğim bugün. Bin takoz eskitseler de asla bir ‘Uzun Adam’ etmeyeceklere anlatacağım tek şey, onun merhameti. Benim nar kırmızısı çizgim bu. Mazlumun duasından geçen çağlayan bir ırmağı küçük dere birikintilerinin kelimelerine ezdirmek istemeyişimin sebebi onun vicdanı.

Bir dalgaların bir de Esed’in vurduğu Aylan’ı kıyılardan toplayan, göç kervanından ayrılıp zeytin ağaçları altında tane tane ölen Erva’nın, o donmuş zeytin tanesinin hüznüyle akran olan adamın yanında olmayacaksam kalbimden utanırım.

Ne demiştik, orada mazlum çocukları büyüten anneler değil, Kudüs’tür.
Ne demiştik, orada mazlum çocukları büyüten anneler değil, Kudüs’tür.

ŞEHADET ŞERBETİ

‘Kudüs’ diye haykıran Müslüman topraklara sağır olmadığı için seviyoruz. O entarileriyle terlemiş kellelerini silip tavan aynasında kendini dikizleyen sözde birliklerin sağırlığına sinmişliğine rağmen, sesini arşa yükseltebiliyorsa o sesi duymamaktan utanırım.

Beşiğimizden göz bebeğimiz Kudüs’ü çaldırmadığın için. Ne demiştik, orada mazlum çocukları büyüten anneler değil, Kudüs’tür. O çocukların emdiği süt değil, şehadet şerbeti. O şerbeti göğüsleyen çocukların kulağına Bilal’in ruhuyla zafer ezanlarını duyurduğun için, Bir sokak arasında, gövdesi zalimlerce deşilen Muhammed Durre’nin Kudüs’e açık gözleri, zafer ayetleriyle ilk kez kapandı.

Kudüs’e açık giden gözleri tane tane kapayan baba ellerin için, Zalimlere ‘Mekke’nin ve Medine’nin kardeşi Kudüs’ü öldürdük’ dedirtmedin.

O üvey cüsselere öz mabedimizi yem etmediğin, beşiğinden göz bebeğimizi çaldırmadığın için, o topraklarda kuyularda kaybolan Yusufları Yakup’un duasıyla teselli ettiğin için, 16 yaşında Fevzi El Cüneydi’nin gözlerini bağladıkları paçavrayı alıp tuzak kuranların ayaklarına doladığın için, ‘Oğlum, Lailaheillallah de’ diyerek evladını cennete hazırlayan anneleri zafer zafer teskin ettiğin için, Filistinli Muhammed’i Kudüs gibi bağrına bastığın için, ruhunu teslim etse de, Kudüs’ün ruhunu teslim etmeyen 55 yıl boyunca tek başına Mescidi Aksâ’yı bekleyen Osmanlı askeri Iğdırlı Hasan Onbaşı için...

Nöbetçiler değişir lakin nöbet yerleri asla ve Aksa değişmez. İşte böyle haykırdığın için, sabrın, zaferin, gururun, Miracını Bir Leşmiş illetler cüsselerine ezdirmediğin için Teşekkürler Erdoğan.

Hasan Onbaşı
Hasan Onbaşı

ŞAHİDİZ... ŞAHİDİZ... ŞAHİDİZ...

Rabbim, sen kalbine ve alnına kefil olduğumuz bu adamı ihanetin kurağından rahmetinin bereketiyle arındır! Sen onun sırtındaki ok yarasını aramızda paylaştır, onu çilesine de müjdesine de sadık Ebubekir yüzlü dostlarla karşılaştır. Onu uğradığı iftiraların yalnızı değil, göreceği zaferin kalabalığı kıl!

O, senin yarattığın sabra, vicdana ihanet etmedi, bekledi! Şahidiz. O, hasta yatağında ona dua edenlere ‘âmin’ demeyi ertelemedi, ne alında ter kuruttu, ne de vefayı unuttu! Şahidiz. O, sadece affına sığındığımız Sen’den korkarak ve öfkesi putu olmuşlara bir İbrahim ahı dağıtarak yürüyen adam! Şahidiz.

Rabbim! Vicdanlarımıza ayet ayet indirdiğin Fetih Suresini okut! Yalnızlığı gür adamların kalabalığı olmak için sesimiz alnımızdan önce gitsin secdeye.

Bizi karıncayı bile incitmeyen sözlerin sarrafı bu adama duacı kıl! Bize Kendimiz için istediğimiz rahmet rüzgârını başkalarının dallarına da değsin diye çaresizliğe üfleyen gam ortakları olduğumuzu hatırlat! Bize bütün bu vicdan eşkıyalarından, leheb sağanağından, kardeş kanından azad edecek bahar hicretini yaşat!

Rabbim... Şu zor günlerin vahasına bir zafer yağmuru yağdıracak olan sen... Bu adamı, bu hakikat erini, yetimin baba kucağını, öksüzün ninnisini, zalimin korktuğunu, mazlumun sevdiğini zafersiz bırakma!