‘Millet ittifakı’na yeni ortak çıktı

Erdoğan'a karşı Macron'a tam destek
Erdoğan'a karşı Macron'a tam destek

“Erdoğan’ın attığı her adım provokasyon. Provokasyon adımlarıyla ilerliyor. Ve Erdoğan bizi tehdit ediyor. Hatırlayın, 10 yıl önce Erdoğan’ın siyaseti, bütün komşularıyla dost olmak üzerineydi. Bunu başardı fakat şöyle başardı; hiçbir komşusu ile dost olamadı ve hatta komşularının bütünüyle hem fiilî, hem de diplomatik olarak savaşa girdi.”

Hemen her gün Meclis parti kürsülerinde, grup toplantılarında, televizyonlardaki tartışma programlarında duymaya alıştığımız bu sözler, bu kez Millet İttifakı’ndan (CHP-HDP-İP) değil, bambaşka bir cepheden geldi.

Babası Jean-Marie Le Pen, Hitler’den sonra Fransız topraklarına ayak basan en büyük ırkçılardan biriydi. Hayatını Fransa’daki yabancıların (ama özellikle Türklerin) ülkeyi terk etmesi için çabalamak ve Fransızların içindeki ırkçı tohumları yeşertmek için yıllarca çabaladı. Ama yaşlanıp, artık sağlıklı bir şekilde ırkçılık yapamaz hâle gelince, 2011’de emekli oldu ve Millî Cephe Partisi liderliğini kızı Marine Le Pen’e bıraktı.

43 yaşında babasının koltuğuna oturan Marine Le Pen’in, ırkçılık konusunda kesinlikle babasından altta kalır yanı yok. Tam bir Türk düşmanı olarak biliniyor. Irkçı politikalarıyla 2012 ve 2017’de cumhurbaşkanlığına aday oldu ancak iki seçimde de kaybetti. Gelecek seçimlerde yine aday olması bekleniyor. En büyük kozu yine ırkçılık. 2017 seçimlerinde aynı kozu kullanmış ama mevcut Cumhurbaşkanı Macron’a yenilmişti. Gelecek seçimlerde yine onun rakibi olacak.

Erdoğan’a karşı Macron’a tam destek

Fakat bu günlerde iki sabık ve müstakbel rakip arasından su sızmıyor. Geçtiğimiz hafta Fransız LCI televizyonuna konuşan Le Pen, bizi çok şaşırtan ama Avrupa ve Amerika’da sıradanlaşan bir tavırla Macron’a büyük bir destek verdi.

Irkçı parti liderinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlıkta Macron ile aynı safta olması basınımızın oldukça ilgisini çekti.
Irkçı parti liderinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlıkta Macron ile aynı safta olması basınımızın oldukça ilgisini çekti.

Macron’un Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı takındığı düşmanca tutumu öven Le Pen, Macron’un sonuna kadar haklı olduğunu, milyonlarca konuda onunla çatışsa da, Erdoğan’a karşı Macron’un yanında olduğunu söyledi. Macron’un Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında eleştirilecek tek tarafının ‘daha sert davranmaması’ olduğunu da söyleyen Le Pen, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan, Emmanuel Macron’a karşı yaptığı tehditlerle aslında Fransa’yı suçluyor. Milyonlarca siyasî anlaşmazlığımız olmasına rağmen, bu tehditler karşısında tamamen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un arkasındayım. Erdoğan tam olarak ‘provokasyon adımları’ ile ilerliyor. Size hatırlatmak isterim ki, 10 yıl önce Erdoğan’ın siyaseti bütün komşularıyla dost olmaktı. Bunu başardı fakat şöyle başardı; hiçbir komşusu ile dost olamadı ve hatta komşularının bütünüyle fiilî ve diplomatik savaşa girdi.”

‘Ben olsam daha beterini yapardım’

  • “(Doğu Akdeniz konusunda) Macron tamamen haklı. Haklı, çünkü kendisi açıkça ifade ediyor, kendine müttefik arıyor, Yunanistan’ı savunmakta haklı, Kıbrıs’ı savunmakta haklı, ancak Macron’un daha da ileri gitmesi gerekiyor. NATO’nun içinin boşaltıldığını söyledi. Türkiye ile birlikte NATO’da nasıl kalabiliriz ki? Yani NATO’nun içinin boşaltıldığını söylemek güzel ama bir cumhurbaşkanı olarak daha da sert ifadeler kullanması gerekiyor. NATO ile açıkça konuşup ‘böyle devam edilebilir mi’ suâlini sorması gerekiyor. Yani ‘Türkiye hâlâ NATO’da kalabilir mi’ sorusunu açıkça yöneltmek gerekiyor. Tamam, bunu belki kabul edebiliriz ama şartlar koşmalıyız. Aynı şey Avrupa Birliği için de geçerli. AB her yıl Türkiye’ye milyonlarca Euro ödüyor. Yani ben cumhurbaşkanı seçilsem, Türkiye’yi AB’ye kesinlikle almazdım.”

Muhalefeti ve ‘dış güçleri’ ayırt etmek güçleşiyor

Irkçı parti liderinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a düşmanlıkta Macron ile aynı safta olması basınımızın oldukça ilgisini çekti. Fakat Le Pen’in bu sözleri, Fransa’da Türkiye’deki kadar ilgi görmedi. Çünkü değişik kereler farklı ülkelerden örneklerini gördüğümüz üzere, ‘söz konusu vatansa gerisi teferruattır’ sözü Türkiye dışındaki hemen her ülke için geçerli. Hele de konu Türkiye ise, pek çok ülkenin rakip siyasileri bir anda omuz omuza verip birbirine destek açıklaması yapabiliyor.

  • Benzer bir örneği geçtiğimiz Kasım ayında yaşamıştık. ABD başkanı Trump’ın sürekli çatışma halinde olduğu hatta Trump’ı hapse attırma hayalleri kurduğunu gizlemeyen ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Fransa’ya yaptığı bir ziyarette ilginç bir şekilde tüm ‘nefretini’ bir kenara bırakmayı başarmıştı. Bir gazetecinin, Trump’ın Meksika konusundaki tutumuyla ilgili sorduğu soruya Pelosi “Prensip olarak Amerika sınırları dışında ABD Başkanı hakkında konuşmuyorum” cevabını vermişti.

Benzer açıklamalar sık sık Türkiye muhalefetinden de geliyor. İster siyaset, ister siyaset dışı olsun, Türkiye muhalefetinin bu minvaldeki destek açıklamaları nedense kendi Cumhurbaşkanları için değil, Erdoğan’ın karşısında her kim varsa onun için oluyor. Dışardan gelen bu tür açıklamaların ise, düşman bir siyasetçiden mi yoksa Millet İttifakı’ndan mı geldiğini ayırt etmek zorlaşıyor.

Ne Olmuştu?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 10 Eylül'de Korsika Adası'nda düzenlenen "AB üyesi Güney Avrupa Ülkeleri Zirvesi (Med7)" öncesinde yaptığı açıklamada, "Türkiye provokasyonlarını artırıyor ve bu büyük ülkeye yakışmıyor. Türk halkı büyük bir halk ve başka şeyler hak ediyor. Biz Avrupalılar Türk halkına değil Erdoğan hükümetine karşı açık ve sert olmalıyız. Erdoğan hükümetinin kabul edilemez davranışları bulunuyor" demişti. Macron’un doğrudan kendisini hedef alan sözlerine sert cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şunları söylemişti:

 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İsim olarak anmak istemiyorum ama mecburum anmaya, çünkü o şahsımla çok uğraşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İsim olarak anmak istemiyorum ama mecburum anmaya, çünkü o şahsımla çok uğraşıyor.

“İsim olarak anmak istemiyorum ama mecburum anmaya, çünkü o şahsımla çok uğraşıyor. Diyor ki, 'Türk milletiyle değil ama bizim Erdoğan'la sıkıntımız var.' Sayın Macron, senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Defalarca bunu zaten sana söyledim ama dinlemiyorsun. 'Bak, senin tarih bilgin de yok' dedim. Sen Fransa'nın tarihini de bilmiyorsun. Önce Türk milletiyle uğraşma, Türkiye'yle uğraşma. Afrika'nın tarihi âdeta Fransa'nın tarihidir. Cezayir'de 1 milyon insanı öldüren sizsiniz. Ruanda'da 800 bin insanı öldüren sizsiniz. Siz bize insanlık dersi veremezsiniz, önce bunu öğren. Bunu, ben bizzat kendisine söyledim. 'Bak, senin tarih bilgin yok. Önce bunları öğrenmen lazım' dedim."