Nereye çocuk?

Televizyonda çocuklar görüyoruz. İstanbul’da, Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Hatay’da, Adana’da, Mersin’de, Bursa’da, Konya’da, İzmir’de, Ankara’da yüzleri gülüyor. Meydanlarda ellerinde Türk bayraklarıyla bayram kutluyorlar. Erkek çocukların saçları traşlı ve taralı, kız çocuklarının saçları örgülü, bukleli. Kıyafetleri temiz ve yeni. Dillerindeki sevinç sözleri kendi aralarında Arapça ama yanlarına bir Türk gelince hemen güzelce Türkçe konuşuyorlar. Dua ediyorlar, teşekkür ediyorlar. Bir ellerinde 3 yıldızlı devrim bayrağı, diğer ellerinde Ayyıldızlı al bayrak. Bakıp duygulanmamak, gururlanmamak elde değil. “Sizin sayenizde hayattayız ve artık gidecek bir vatanımız var” diyorlar.

Yaz tatili için köye misafirliğe gelmiş akraba çocuklarının okullar açılmaya yakın evlerine dönerken yaşadığı burukluğu hissediyoruz. Suriye’de 2011’de başlayan iç savaştan bu yana milyon milyon geldiklerinde düzenimiz bozulacağı için ne çok korkmuştuk. Şimdi birçoğunun düzenin bir parçası olduğunu görünce ve de artık vedalaşma sözleri konuşulmaya başlayınca ayrı bir tedirginlik oldu. Bu çocuklar bizim çocuklarımız öylece nereye gidiyorlar. Aradan birkaç gün geçti şimdi aynı çocukları Cilvegözü’nde, Yayladağı’nda, Öncüpınar’da görüyoruz. Yine aynı hâleti ruhiye üzerlerinde. Kimi oynuyor kimisi biraz düşünceli. Aileleri ise gümrük memurlarıyla geçiş işlemlerini yürütüyor.
“Giderlerdi, gitmezlerdi” tartışmaları eli sopalı TV yorumcuları tarafından her gün tartışılan çocuklar, MOSSAD’a çalıştığı iddia edilen göçmen çocuğu, Tat yahudisi Ümit Özdağ ve o zihniyet tarafından türlü ırkçılığa uğrayan, suça sürüklenen, ikinci, üçüncü eş olarak alınan, kötü kötü evlerde uçuk rakamlara oturtulan, pis pis işlerde üç kuruşa çalıştırılan o çocuklar gidiyor. Gözlerimizle görüyoruz. Sınırın yanı başında yine dua ediyorlar, Türk halkına ve Erdoğan’a teşekkürlerini gönderiyorlar. Tamam bunlar Türkiye’nin suyunu içti, ekmeğini yedi, güneşiyle toprağıyla yoğruldu da vefadan böyle konuşuyorlar.
Hemen açıp Hama’ya, Humus’a, Halep’e, Şam’a bakayım orada işler nasıl diyorsun. Haydaa! Gönderlere Türk bayrağı çekmişler, Suriye bayrağıyla yan yana dalgalanıyor. Suriyeli gençlerin meydanlarda bir Türk bayrağı sallayışı var aklın duruyor. Bin yıldır beraber Anadolu’da yaşadığımız bazı insanlar; ırk, din ayrımı gözetmeden belirtmek isterim ki hayatında böyle Türk bayrağı sallamamıştır. Konuşulanlara kulak kabartıyoruz o da ne? Suriye’dekiler de Türkçe konuşuyor. Kimi anne tarafından Antepli kimisi baba tarafından Hataylıyım diyor. Türkiye’ye teşekkür ediyorlar.
Buraya kadar konunun biraz romantik gittiğini, artan kiraları, hastanelerde aylar sonrasına randevu verildiğini, okullarda sınıfların sıkışık olduğunu bilmiyor değiliz. Temel ihtiyaçlara erişimde yaşanan ekonomik nedenleri de görüyoruz. Ama tarihin en düşük doğurganlık rakamlarının geldiği Türkiye’de böylesine yetişmiş, hatta bir göç bakanlığı bile kurulmamasına rağmen böylesine entegre olmuş çocukların, yetişmiş gençlerin kovalar gibi gönderilmesine de gönlümüz el vermiyor.

Tabii ki gitmek isteyen gitsin ona diyecek sözümüz yok. Ancak 13 yıldır milyarlarca lira ve binlerce emek vererek eğitim ve iş hayatına kattığımız çocukları, kendini Türk vatandaşı gibi hisseden, Ayyıldızlı bayrağı coşkuyla sallayan, Türkçe konuşan bu çocukları zorla göndermemeliyiz. Malı, mülkü, evi, işyeri, tarlası, bostanı olan zaten bağlasan durmaz ama hadi gitmiyor musunuz aceleciliği yerine, varlıklarıyla ortaya çıkan sorunları çözmeye çalışmanın daha rantabl olduğu kanaatindeyiz.
Türk okullarının mezunları Suriye yönetiminde
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 30 Kasım'da 2 milyon 938 bin 261 geçici koruma altında olan Suriyeli bulunduğunu açıkladı. Bu nüfusun yaklaşık 1 buçuk milyonu 0-18 yaş arasında. Yani ya Türkiye’de doğdular ya da temel eğitim çağlarını Türkiye’de geçirdiler.
Bakın yeni kurulan geçici Suriye Hükümetine, atanan valilere, Türk üniversitelerinde okumuş yüksek lisans yapmış gençler. Halep Valisi Azzam Garip, Bingöl Üniversitesi Mezunu.

Kadın İşleri Ofisi Başkanı Ayşe Seyidoğlu, Türkiye vatandaşı…
İstanbul Sabahaddin Zaim Üniversitesi Yüksek lisans mezunu ve doktora talebesi 37 yaşındaki Esad Hasan Şeybânî, yeni Suriye hükümetinin Dışişleri Bakanı oldu. 2022 yılında tamamladığı yüksek lisans tezinin konusu da "Arap İsyanlarının 2010-2020 Yılları Arasında Suriye'ye Yönelik Türk Dış Politikasına Etkisi...”
Daha birçok kurumun başına benzer formasyonda gençler geçecek. 911 kilometreyle en uzun sınırımızın olduğu, hem güvenlik hem de ekonomik olarak en kritik komşumuz Suriye’de Türk dostu Suriyelilerin olması kısa ve de uzun vadede bizim hayrımıza. 12 bin yıldır hayatın sürdüğü, tarihin en eski şehri Şam’da ellerinde coni bayrakları taşıyan gençler yerine Türk bayrağı taşıyan gençleri görünce içinde mehter çalmayan bizden değildir. Bu milletçe hepimizin başarısı. Şimdi bu samimi kanaatlerimizi görüp de “bahane arama zaten giden yok” diyecek sivri zekalılar çıkacaktır. Ancak rakamlar öyle söylemiyor.
Türkiye’nin sınırlı operasyonlarıyla Suriye sınırında güvenliği sağlanan küçük bir bölge olmasına rağmen 2016’dan bu yana toplam gönüllü geri dönüş yapanların sayısı 738 bini aştı. Esad’ın devrildiği 8 Aralık’tan bu yana da günlük 2 bine yakın kişi geri dönüyor. Üstelik Suriye’de taş üstünde taş kalmamasına rağmen geliyor bu rakamlar. Konutlar, yollar, okullar, hastaneler ve diğer kurumlar yeniden tesis edildiğinde bu rakamın nerelere geleceğini tahmin etmek güç değil.

Rakamlarla Türkiye’deki Suriyeliler




İstanbul, ülkede en büyük Suriyeli nüfusuna sahip kent. Şehirde, 500 bin civarında geçici koruma statüsünde Suriyeli yaşıyor.
İstanbul'u Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Mersin, Bursa, Konya, İzmir ve Ankara takip ediyor.
Türkiye'de en az Suriyelinin yaşadığı şehir ise sadece sekiz Suriyeliyi barındıran Hakkâri.
Yine en az Suriyelinin yaşadığı şehirlerden Tunceli'de 28, Bayburt'ta 34, Iğdır'da 63, Artvin'de ise 75 Suriyeli ikamet ediyor.
Ülkemizde; (30 Kasım 2024 itibarıyla)
1 milyon 247 bin 432 Halepli,
189 bin 673 İdlipli,
107 bin 103 Deyrizorlu,
104 bin 129 Hamalı,
97 bin 121 Hasekeli,
89 bin 228 Şamlı,
84 bin 913 Rakkalı,
70 bin 886 Humuslu,
31 bin 60 Lazkiyeli,
39 bin 500 diğer illerden...
Ve 877 bin 216 Türkiye’de doğan Suriyeli olmak üzere toplamda 2 milyon 938 bin 261 geçici koruma altında olan Suriyeli bulunuyor.
Sadece 13 Aralıkta 1.847 Suriyeli ülkesine gönüllü dönüş yaptı.
Giden geri gelemiyor!
Genel kanaatin aksine Türkiye’deki Suriyeliler istedikleri gibi sınırın bir orasına, bir burasına geçemiyor. Suriye’ye gönüllü olarak geri dönmek isteyenler öncelikle bulundukları ilin Göç İdaresi Merkezine başvuruda bulunması gerekiyor. Başvuruda bulunanlara öncelikle mülâkat yapılıyor ve mevcut haklarının sona ereceğine dair bilgi veriliyor. Daha sonra "Gönüllü Geri Dönüş Talep Formu" düzenleniyor ve bu form, başvuran ve yetkililer tarafından karşılıklı imzalanıyor.
Türkiye’den çıkması için 15 gün mühlet veriliyor ve çıkacağı kapıya kadar gidebilmesi için yol izin belgesi düzenleniyor. Herhangi bir suçtan aranıp aranmadığı, vergi borcu olup olmadığı gibi gerekli tahkikatlar yapılıyor. Sınırda dönüş yapan Suriyelilerin Geçici Koruma Kimlik Belgesi, Türk yetkililer tarafından teslim alınıyor ve imha ediliyor. Suriye’ye geçtiğinde geçici koruma statüsü sona erdiriliyor ve GöçNet sistemine gönüllü geri dönüş yaptığı sebebiyle tahdit kodu giriliyor. Tahdit kodu girilen bir yabancı artık istese de 5 yıl boyunca Türkiye’ye giremeyebilir. Yine mücbir sebepler olursa bu durum araştırılarak değiştirilmesi mümkün. Yani öyle kamuoyunda sanıldığı gibi giden, istediği gibi geri dönemiyor. Hükümet üyelerinden, geri dönüşler arzu ettiğimiz seviyede değil açıklamaları, muhalefetten de Suriye'ye otobüs seferi kampanyaları sürerken, ekonomistler de geri dönüşlerin ekonomiye etkilerini tartışıyor.

- Geri dönüşün ekonomiye etkisi ne olur?
- Türkiye’ye gelen paralı Suriyeliler buradaki işlerinin bir bölümünü ya da tamamını ülkelerine geri taşıyacak. Bunun istihdama olumsuz etkisi olacaktır. Vatandaş olabilmek için aldıkları konutları da satmak istemeleri emlak piyasasında aşağı yönlü bir hareketlenme başlatabilir. Parası, serveti olmayanlar ucuz işgücü olarak görülüyordu. Büyük ölçüde yanmış, yıkılmış olan Suriye’de IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşların finansal desteği altında ciddi bir yeniden yapılanma, inşaat faaliyeti başlayacaktır.
- Bu işleri büyük ölçüde Türk şirketlerinin de aralarında bulunduğu batılı şirketler alacaktır. Bu şirketlerin bu işleri yapmak için çok sayıda işçi istihdam edeceğini ve bunlara uluslararası standartlar gereği, bizde çalışarak geçimini sağlayan Suriyelilere ödenenden daha fazla para ödeyeceklerini düşününce, işverenlerin mevcuttaki ucuz işgücünün bir kısmını kaybedeceği aşikâr. Ancak bu dönüşler hem konut fiyatlarını hem de kira fiyatlarını düşürebilir.
- İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa, "İstanbul'a ilk 40.000 Suriyeli geldiğinde kira ve ev fiyatlarına 1 ayda neredeyse %100 zam gelmişti. Suriyeliler dönerse kira fiyatları en az %40 düşer. 20.000 TL olan kira fiyatları 13.000 TL'ye düşer" diyor.
- Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri halinde burada yararlandıkları çeşitli yardımlar, destekler, sağlık hizmetleri, ilaçlar vb. için kamu bütçesinden yapılan harcamalar azalacağı için bütçe açığı azalacaktır.
- Esad’ın devrilmesine en çok sevinenlerden birinin de Türk inşaat sektörü olduğunu söylemek yanlış olmaz. İstanbul’un müteahhit belediye başkanı Ekrem İmamoğlu bile Suriye’nin yeniden inşası için aktif rol almak istediklerini gözleri parlayarak söyledi. Devrimin hemen ertesi gün İstanbul Borsasında inşaata bağlı sektörlerin hisseleri uçuşa geçti.

- Özellikle taş, toprak, metal ana sanayi ve inşaat sektörleri bünyesindeki şirketlerin hisselerindeki yükselişler dikkati çekti.
- Sektör endeksleri arasında en fazla kazandıranlar yüzde 6.5 ile taş toprak, yüzde 5.2 ile metal ana sanayi, yüzde 3 ile inşaat, yüzde 1.7 ile gıda içecek oldu.
- Esad döneminde ekonomisi tamamen çöken Suriye’nin tabii kaynaklarının önemli bir bölümü hâlâ YPG-PKK’nın elinde. Bu meselenin çözülmesi, Akdeniz’deki doğalgaz havzasından hak ettiği payı alması, ve daha önce Rusya’nın engellediği Körfez ülkelerinin gazının boru hatlarıyla Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması projesi hem Suriye hem de Türkiye için ileride atılması beklenen önemli ekonomik adımlar.