Pentagon'un yeni oyuncağı: Bulut'taki güç!

Bulut teknolojisi dünyanın değişik yerlerinde konumlanmış çevrimiçi sanal sunucular üzerinde yani bulutta depolanması sayesinde internete bağlı her lokasyonda aynı verilere kolaylıkla ulaşım sağlanabilmesidir.

Öldürme yetkisi olan kâtil robotların savaş meydanlarında etkin rol oynayacağı günler yaklaşıyor. Medya Pentagon’un milyar dolarlık ihalesinin hangi şirkete kaldığına odaklanadursun, perdenin arkasında başka bir oyun kuruluyor!

JEDI, yani “Joint Enterprise Defence Infrastructure” (Savunma Altyapısı Müşterek Girişimi) adlı ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un kullandığı bilgi işlem sistemlerinin modernizasyon ihalesini kazanan grup Microsoft oldu. Kısaltması JEDI, kâşifi George Lucas birkaç yıl önce tüm haklarını Disney’e sattı.

Bu şöhretli bilimkurgu serisi Yıldız Savaşları kozmosundaki deist bir kavram olan “Güç” ile bağı olan şövalye tarikatına atıf mı, bu yönde resmi bir açıklama olmadığı için bilinmez ancak bu tarz “göndermelerin” teknoloji sektöründe hayli sık olduğunu düşünürsek, tesadüf olması hayli zor.

Bazen esas istenen isim kısaltma olduğunda ona uygun tam isimler sonradan uydurulabiliyor.

Söz konusu “Güç” kavramı ile ABD ordu modernizasyonun hedefini kıyasladığımızda bu saklı ilişki daha net ortaya konacaktır.

HER AN HER YERDE TÜM CANLILARI SARAN ENERJİ

Pentagon’un amacı resmi olarak kamuoyuna duyurulduğu kadarıyla, ABD’nin tüm savunma sistemini “Cloud” denen, Türkçe’ye ‘Bulut’ olarak çevrilmiş teknolojiye taşımak.

Bulut teknolojisi en basit haliyle, uygulama ve verilerin yerel cihazlarda değil de dünyanın değişik yerlerinde konumlanmış çevrimiçi sanal sunucular üzerinde yani bulutta depolanması sayesinde internete bağlı her cihaz ve lokasyonda aynı verilere kolaylıkla ulaşım sağlanabilmesidir.

Bu, şu demek: ABD ordusuna ait Suriye semalarında uçan Silahlı İnsansız Hava Aracı da, Güney Çin Denizi’nde bulunan denizaltı da gerçek zamanlı olarak aynı verilere erişim sağlayabilecek ve aynı havuza veri aktaracak.

- Farklı coğrafyalarda konumlanmış, farklı kaynaklardan gelen veriler farklı kabileyetlerdeki veri analiz birimlerinde işlenmesine gerek kalmaksızın tek bir havuzda toplanıp tek bir kaynak tarafından analiz edilebileceği için gerek istihbaratın gerekse operasyonel faaliyetlerin çok hızlı ve birbiriyle tutarlı bir şekilde yürütüleceği öngörülüyor.

Buna ek olarak “gökyüzünde” bulunan bu veriler kamuoyuna söylenmese de, A.I yani bir Yapay Zekâ teknolojisi ile işlenecek, keza muazzam büyüklükte ve çeşitte veriden bahsediliyor. Bunların insan aklıyla işlenmesi kısa sürede imkansız ki, bu da tüm sistemin avantajını çöpe atmak demek.

İnsan aklı muhtemelen üçüncü veya dördüncü kademelerde devreye girecek. Yani karar alma aşamasında.

Yıldız Savaşları’ndaki Jedi tarikatına göre Güç “tüm canlılar tarafından yaratılan, canlıları saran ve onlara nüfuz eden ve galaksiyi birlikte tutan enerji alanı” olarak tanımlanıyor.
Yıldız Savaşları’ndaki Jedi tarikatına göre Güç “tüm canlılar tarafından yaratılan, canlıları saran ve onlara nüfuz eden ve galaksiyi birlikte tutan enerji alanı” olarak tanımlanıyor.

BU İHALE MÜHİM

İşte Pentagon’un açtığı, toplamda 40 milyar dolarlık bir bütçeye sahip olabilecek söz konusu ihale çok önemli. ABD ordusunun operasyonel kabiliyetini bir sonraki jenerasyona taşıyacak olan bu modernizasyona ayrılan ilk meblağın ne kadar büyük olduğunu anlamak için NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye’nin 2017 savunma bütçesinin 11.5 milyar dolar olduğunu söylemek yeterli.

Yıldız Savaşları’ndaki Jedi tarikatına göre Güç “tüm canlılar tarafından yaratılan, canlıları saran ve onlara nüfuz eden ve galaksiyi birlikte tutan enerji alanı” olarak tanımlanıyor. Her an, her yerde bulunan bu enerji alanı ile bütün Amerikan savunma sistemini sanal bulut teknolojisi ile her an her yerde birbirine bağlayacak JEDI projesinin arasındaki benzerlik dikkat çekici.

İHALEYE SADECE 5 ŞİRKET GİREBİLDİ

JEDI projesinin ihalesine savunma bakanlığının istediği şartlarda sadece 5 şirket girebildi: Amazon, Microsoft, Google, IBM ve Oracle. Google ihale duyurusundan kısa bir süre sonra projeden çekildiğini açıkladı.

IBM ve Oracle ise rakiplerine kıyasla bulut teknolojisinde hayli geride oldukları için hiçbir zaman ihaleyi kazanabileceklerine ihtimal verilmedi. Geriye kalanlar arasında teknik altyapısı ve deneyim açısından Amazon, Microsoft’tan daha üstün olduğu hâlde milyar dolarlık ihaleyi süpriz bir kararla Microsoft’un kazandığı duyuruldu.

Amerikan basını ihalenin Microsoft’a verilmesinde, Amazon’un ve Trump yönetimini sıkı bir şekilde eleştiren Wall Street gazetesinin sahibi Jeff Bezos’a karşı her fırsatta husumetini açıkça belirten ABD Başkanı Donald Trump’ın parmağı olabileceğini belirten yazılarla dolu. İşin bu yönü Amerikan siyasetinin karışacağını gösterse de nihayetinde dünyanın en güçlü ordusunun kritik bir atılım arifesinde olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Ancak bu ihalenin süpriz bir şekilde nihayete ermesinde Trump’tan daha büyük bir faktör rol oynamış olabilir: Çin Ordusu!

Pentagon JEDI’yi biran önce bitirmek istiyor...
Pentagon JEDI’yi biran önce bitirmek istiyor...

PENTAGON’U ÇİN’İN BULUT HAMLESİ Mİ PANİKLETTİ?

Çin’in kendi ordu bulut sistemini geliştirdiği ve bu yüzden Pentagon’un JEDI’yi biran önce bitirmek istediği, yabancı basında satır aralarında dillendirilen kulis bilgilerinin başında geliyor. CNBC’de yayınlanan bir makalede görüşleri aktarılan ABD Hava Kuvvetleri’nin üst düzey komutanlarından, Pentagon’un Müşterek Yapay Zeka Merkezi’nin başındaki Korgeneral Jack Shanahan konuya dair ordunun duruşunu gayet açık bir şekilde özetliyor:

“Daha fazla vakit kaybetmek istemiyoruz çünkü potansiyel düşmanlarımızın da kendi hızlarında bu alanda harekete geçtiklerini biliyoruz. Baidu, Alibaba, Tencent, SenseTime hangisi olursa olsun, hepsi kendi bulut çözümleriyle uğraşıyor. Burada onları olduğundan daha güçlü göstermek gibi bir amacım yok, yanlış anlaşılmasın. Ancak yatırıma ayırdıkları bütçe ve insan gücü açısından gayet hızlı bir şekilde yol alıyorlar. Bu sebeple benim işleri yavaştan alma gibi bir lüksüm yok.”

Shanahan bulut teknolojisinin oynayacağı kritik rolü de şöyle açıklıyor: “Eğer ben bir savaşçı isem, bana verebileceğiniz kadar çok verim olsun isterim. Makine hızında, algoritmalarımı kullanarak o verileri sıralayım. Bırakalım o işi makineler yapsın, insanlar da muhakeme işini. Kurumsal bulut çözümleri olmadan bunu yapmam çok zor.”

 Vladimir Putin “Yapay zeka alanında tekelleşen dünyayı yönetir." sözü çok doğru...
Vladimir Putin “Yapay zeka alanında tekelleşen dünyayı yönetir." sözü çok doğru...

PERDENİN ARKASINDAKİ TEKNOLOJİ: OTONOM SİLAHLAR

30 Mayıs 2019’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in şu sözleri Türk basınında geniş yankı uyandırmıştı: “Yapay zeka alanında tekelleşen dünyayı yönetir. Teknolojide liderlik ve özellikle yapay zeka teknolojisinde küresel anlamda rekabet yaşanıyor. Dünyanın geleceğini belirleyeceği için teknolojik kalkınmanın anahtar rotalarından birisi yapay zekadır.”

Putin bu sözleri sarf ettiği esnada dünyada Soğuk Savaş’ın sona ermesinde büyük rol oynayan Reagen yönetimine atfedilen Yıldız Savaşları projesininden beri ilk kez dillendirilen yeni bir silahlanma yarışı tartışılıyordu. Yapay Zeka ve otonom silahlar alanında başlayan bu yeni silahlanma yarışına dikkat çeken Putin’in sözleri, yeni nesil savaşların kapımızda olduğunu gösteriyor.

Daha önceki sayılarımızda dikkat çektiğimiz üzere, gerek sosyal medya üzerinden sanal alemde yürütülen asimetrik bir savaş türü olarak psikolojik harekatlar, gerekse uzaktan kumandayla yönetilen SİHA’ların başrol oynadığı nokta atış operasyonlar içinde bulunduğumuz süreçte yeni nesil harp yöntemlerinin çoktan anaakıma dönüştüğünü gösteriyor.

Bunun bir sonraki safhası bulut teknolojisi ile “her an her yerde” tutulan veriyi işleyen ve silah kullanıp kullanmayacağına kendi kendine karar veren, “öldürme yetkisi” olan yapay zeka kontrolündeki silahlar olacak. Böylece ABD, dünyanın herhangi bir bölgesinde askeri müdahalede bulunacağı zaman yaşanacak askeri zaiyat yüzünden iç siyasette baskıya maruz kalmayacak, çünkü savaş alanında kanlı canlı kendi askeri bulunmayacak.

Bu nihai bağlamda söz konusu bulut teknolojisinin neden bu kadar kritik rol oynadığını da anlayabiliriz.