Saltanatı kendinden menkul krallık

Tatlı bir küçük esnaf hikâyesi olabilecek bu satırlar, 1965’ten günümüze kadar yaşananlar nedeniyle ‘taht oyunlarının değişmez kralı’nın saltanat masalına dönüşüyor. Ve masal, 1965 yılında, yani Bendevi Palandöken 3 yıllık bakkalken başlıyor
Tatlı bir küçük esnaf hikâyesi olabilecek bu satırlar, 1965’ten günümüze kadar yaşananlar nedeniyle ‘taht oyunlarının değişmez kralı’nın saltanat masalına dönüşüyor. Ve masal, 1965 yılında, yani Bendevi Palandöken 3 yıllık bakkalken başlıyor

Gezi darbe girişiminin baş aktörlerinden biriydi. Hatta kırmızı zemin üzerine sarı harflerle tasarlanan logosu terör örgütlerininkine o kadar benziyordu ki, Taksim Meydanı’nda kimin kim olduğunu ayırt etmek imkânsızdı. Başbakanlığını Erdoğan’ın yaptığı hükümetten istekleri ise tarihe geçmişti: Üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü yapılmayacak, tüm büyük projeler derhal durdurulacak!

Mendil denildiğinde aklımıza hemen o ünlü markanın gelmesi gibi, Türkiye’de sendika, oda, meslek birliği denildiğinde de hep aynı isimler gelir. Çünkü oda ve meslek birliklerindeki saltanat, ya daha iyi bir koltuk bulana ya da koltukta bile oturamaz hâle gelene kadar devam eder. Koltuğa her oturan, kendini tekrar seçecek olanları atar, o atananlar saltanatın devamını sağlar ve zincir böylece uzar gider.

Meclis’in getirmek istediği yeni seçim sistemi de aslında bu zinciri kırmaktan başka bir şey amaçlamıyor. Fakat halkın ayaklarına dolanan ve iradesine vurulan bu saltanat zinciri, şimdilik kopmamak için direniyor.

O zincirdeki 3 halkanın 3 farklı hikâyesi ise, tüm bu taht oyunlarının altında nasıl karanlık ve çarpık bir sistem yattığını gösteriyor.

Şecaat Arz Ederken Sirkatin Söyler

Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği
Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği

Gezi darbe girişiminin baş aktörlerinden biriydi. Hatta kırmızı zemin üzerine sarı harflerle tasarlanan logosu terör örgütlerininkine o kadar benziyordu ki, Taksim Meydanı’nda kimin kim olduğunu ayırt etmek imkânsızdı. Başbakanlığını Erdoğan’ın yaptığı hükümetten istekleri ise tarihe geçmişti: Üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü yapılmayacak, tüm büyük projeler derhal durdurulacak!

O bayrağın ve bu taleplerin sahibi, bugün sokaktaki sıradan vatandaşın bile nedenini bilmediği bir şekilde sürekli gündemini meşgul eden TMMOB, yani Mühendis ve Mimar Odaları Birliğiydi. Birliğin yönetimi o tarihten beri birkaç kez değişti. Değişmeyen tek şey ise ‘istikrarı’ oldu. 2016’da Emin Koramaz’ın başına geçtiği TMMOB, önceki yönetimlerde izlediği çizgiyi hiç bozmadı.

  • Zaten bozması da imkânsızdı. 1993 yılında Makine Mühendisleri Odası yönetim kurulu üyesi olan Koramaz, 98’de başkan vekili, 2002’de ise başkan olmuştu. 2016’ya kadar bu saltanatın için de farklı görevler aldı. 2016’da ise TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı koltuğuna oturdu.

Bugün Meclis’ten çıkacak karara en yüksek sesli itirazlardan biri de ondan geliyor. Sürekli olarak ‘basına’ demeçler verip köşe yazıları yazıyor. Bu ‘basın’ın Evrensel, Birgün gibi terör destekçisi mevkuteler olması, izlediği çizgiyi gizleme ihtiyacı bile hissetmediğini ortaya koyuyor. Ama bu yazılarından birinde şecaat arz ederken kullandığı ifadeyle sirkatini ifşa ediyor: “Bugün içinde yaşadığımız tek adam rejimi ve inşa edilen parti devleti anlayışı, kamuyla örtüşen devlet anlayışının adeta tersyüz edilmiş biçimidir. Bugün ülkemizde devlet, kamuyla ve kamusal olanla adeta savaş halinde olan bir devlettir. Bizler bu mücadelede, kamunun haklarını koruyan tarafız.”

  • Türkiye bu yazıda bahsedilen ‘kamusal alan’ın ne olduğunu çok iyi hatırlıyor. Kamusal alan, vesayet odaklarının inşa ettiği, “başörtüsünün giremeyeceği, dindarlara hayat hakkının tanınmadığı, halkın aşağılandığı ve Koramaz gibilerin istediği gibi saltanat sürdüğü” bir yapıydı.

Ve bugün o yapının bir kulesi daha yıkılmak üzereydi. Koramaz da, yazısının son satırında bu yıkımı engellemek için son bir imdat çığlığı atıyor: Elimizden birer birer gasp edilen bu değerlerimizi geri alabilmek için, kamusallık zemininde mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor.

‘Bakkal Bendevi Amca’nın On Parmağında On Marifet

Bendevi Palandöken
Bendevi Palandöken

Özgeçmişi şöyle başlıyor: Meslek hayatına 1962 yılında Ankara’nın Cebeci semtinde bakkal olarak başladı. Ve şöyle bitiyor: Meslek hayatını, hâlen aynı dükkânda devam ettirmektedir.

Tatlı bir küçük esnaf hikâyesi olabilecek bu satırlar, 1965’ten günümüze kadar yaşananlar nedeniyle ‘taht oyunlarının değişmez kralı’nın saltanat masalına dönüşüyor. Ve masal, 1965 yılında, yani Bendevi Palandöken 3 yıllık bakkalken başlıyor:

  • ● 1965 yılında Denetim Kurulu üyeliğine seçildiği Ankara Bakkallar ve Bayiler Derneği’nde 1978-1984 yılları arasında Başkanvekilliği görevini yapan, 1984 yılında Dernek Başkanlığına seçilen Palandöken, aynı tarihte Ankara Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanı oldu. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● 1978 yılında kurduğu Ankara Bakkallar Bayiler Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi’nin başkanı oldu. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● 1984 yılında Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Yönetim Kurulu’na girdi, 1990 yılında ise Federasyon Başkanlığına seçildi. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● 1996 yılında Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) yönetim kurulu üyeliğine seçilen Palandöken 2007 yılında Konfederasyon Genel Başkanı oldu. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● Avrupa Akdeniz Esnaf Sanatkârlar İşletmeleri ve KOBİ Birliği (EUROMED) Başkanvekilliğine getirildi. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● KOSGEB İcra Komitesi Üyeliğine seçildi. Bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi de olan Palandöken, bu görevi hâlen devam ettirmektedir.
  • ● Ayrıca Palandöken 1962 yılında Ankara Cebeci Telli Kaya Sokak’ta açtığı bakkal dükkanındaki “bakkallık” görevini de hâlen devam ettirmektedir.

Milletvekilliği Zırhı İçin Tahtı Bıraktı

22 Temmuz 2007 seçimlerinden 3 ay sonra, Meclis’e bir kanun teklifi verildi. Kanunda kısaca, taksi plakası sahiplerinin, taksi olarak kullanmak şartıyla alacakları otomobillerden KDV ve ÖTV alınmaması teklif ediliyordu. Teklif, CHP’nin çiçeği burnunda vekili Derviş Günday’dan gelmişti.

Meclis’e girdiği ilk günlerin heyecanıyla verdiği o teklif, Günday’ın siyasi hayatı boyunca verdiği tek teklif olarak kaldı. Vekilliğinin geri kalanını, birtakım önergeleri imzalayarak geçirdi. Oysa Derviş Günday’ın hayatı mücadeleyle geçmişti.

Astsubay okulunu bitirdikten sonra bir süre iş makinesi operatörlüğü yapmış, fakat 70’lerde halka daha faydalı olmak için Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Odası’na girmişti. Burada başkanlığa kadar yükselmek için her türlü ‘mücadeleyi’ verdikten sonra da, başarı basamaklarını hızla çıkmaya başlamıştı. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Başkanı olduktan sonra ise sırada TESK Başkanlığı vardı. 1991 yılında oturduğu o koltuktan, ‘demokratik seçimler’ neticesinde 2007 yılına kadar bir daha kalkmadı. Bu arada onlarca görevi daha başarıyla götürdü. Çorum’dan çıkan bu kavruk Anadolu çocuğunun başarılarını taçlandıran ise, 2007 seçimleri oldu.

CHP’den 2007 yılında milletvekili seçildi. Tesadüf eseri, seçilmeden kısa süre önce, 1992’den beri kendisiyle birlikte pek çok arkadaşını SSK’lı göstererek devleti milyarlarca lira dolandırdığı tespit edilmişti. Günday’ın kimsenin hiçbir mevki için terk edemediği o tahtı neden bıraktığı da böylece ortaya çıkmıştı. O milletvekili olduktan sonra tahtına bakkal Bendevi Palandöken oturdu. Günday o seçimden sonra bir daha Meclis’e giremedi ama bıraktığı tahtı da bakkal amcadan geri alamadı. Günday’in bir başka özelliği de 28 Şubattaki 5’li çetenin üyelerinden olmasıydı.