Seksenler yeniden sahnede

Seksenler dizisinin ilk bölümü 2012 yılında seyirciyle buluşmuş ve 6 sezonluk serüvenin ardından izleyiciye veda etmişti.
Seksenler dizisinin ilk bölümü 2012 yılında seyirciyle buluşmuş ve 6 sezonluk serüvenin ardından izleyiciye veda etmişti.

Diziye ufak bir de tenkidimiz olacak. Yıllarca süren bu dizide bir cenaze ve Hacc’a giden karakter haricinde hiçbir İslamî unsura yer verilmiyor. Ne ezan sesi, ne namaz kılan bir figür… Komünizm ve ülkücülük arasındaki çatışmalara ilaveten Akıncıların varlığı, ülkücülerin kullandıkları İslamî jargon ve hatta birçoğunun din hassasiyeti görmezden gelinmiş. Art niyet olmadığına şüphemiz yok fakat dizide dinin mihrapta bir mahalli de maalesef yok.

Bugünlerde Kanal 360’da sürekli tekrarlanan Seksenler dizisi yeni bölümleriyle tekrar başlıyor. Seksenler’in yapımcısı Birol Güven geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, senaryoyu yeniden kaleme aldıklarını bildirdi. Güven, Seksenlerle ilgili olarak Twitter’dan paylaştığı mesajında, “Bana en çok sorulan soru; ‘Seksenler devam edecek mi?’ Evet devam edecek inşallah. Ama yeni hikâyelerle ve muhteşem oyuncu kadromuzun yanına yeni oyuncu arkadaşlarımızın ilavesiyle. Çok yakında....” ifadelerini kullandı. Seksenler dizisinin ilk bölümü 2012 yılında seyirciyle buluşmuş ve 6 sezonluk serüvenin ardından izleyiciye veda etmişti. Son bölümü 27 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan dizi yine TRT ekranlarında sevenleriyle buluşacak. Dizinin ekim ayından itibaren TRT 1’de yayınlanması bekleniyor. 2012-2017 seneleri arasında yayınlanan ve Seksenler döneminin aile yapısındaki ve toplum üzerindeki etkilerini ele alan dizinin oyuncu kadrosunda Rasim Öztekin, Şoray Uzun, Özlem Türkad, Yasemin Conka ve Ceyhun Fersoy gibi sevilen isimler yer alıyordu.

Günümüzde entrikaların çok olduğu dizilere nazaran aile dizilerinin azaldığı bir gerçek. Seksenler dizisine rağbetin en büyük sebeplerinden birisi de bu. İnsanların zihnî ve bedenî yorgunluklarına ilaveten bir de senaryosunda binbir keşmekeş olan dizileri takip etmek yerine ailesiyle rahatça ve kendini buldukları senaryoları tercih etmeleri gayet normal.

Eski dizilerden olan Bizimkiler ve Mahalle’nin Muhtarları tadında ancak Çocuklar Duymasın gibi alttan alta toplumsal mesajlar vermek endişesi içinde olmaması Seksenlerin sevilmesinin bir diğer sebebi.

Tabii ki tarihî bir dönem içerisinde geçmesi de onu merak konusu kılıyor. Zira geleceğe dair yapılan bilim-kurgu filmlerine göre tarihî-mitolojik tarzdaki dizi-filmler seyircinin daha da alâkasını celp etmekte. Zira bilinemeyen, öngörülemeyen bir geleceğe karşı mevcut ve istifade edilebilir bir geçmiş daha çok tercih ediliyor. İnsanlar kendi yaşadıklarından bir şeyler buluyor; hatıraları zihinlerinde canlanıyor ve geçmişin büyüsü içine girmenin hazzını yaşıyorlar.

Türkiye’nin 1923 rejim değişikliğinden sonra en büyük kırılma dönemidir aslında 80’li yıllar. Sağ ve sol kavgalarının bitip ideolojilerin çözüldüğü, hızla liberal ekonomik politikaların benimsendiği, parti yasaklarıyla sistemin sarsıldığı ve Özal gibi bambaşka bir sivil politikacının siyasete damga vurduğu yıllar.

Dizi bu dönemin bütün bu unsurlarını işlemekten geri kalmadı. Solu temsil eden bir karakter ile sağı temsil eden diğer bir karakteri zaman zaman tartıştırıp zaman zaman da kavga ettirerek gerçekliği bizlere yansıttı. Askerî darbenin nasıl oluştuğu, gençlerin mağduriyeti, anayasa seçimleri gibi en dikkat çekici hususları hicivle karışık sundu. Özallı yılların kısmî refahını anlatırken küçük esnafın çektiği zorlukları da ifade etmekten çekinmedi. Teknolojinin nasıl büyük bir hızla değişeceğini 46’lık karakterin ütopyalarıyla ve onu dinleyenlerin bazen şaşkınlık bazen de aldırış etmeyişleriyle anlattı. Tabii ki oyuncuların müthiş başarıları dizinin tutmasında büyük bir etken. Fakat unutmamak lazım ki, mahalle kültürüne duyulan hasret hepsinden önce geliyor.

Dönemin gerçekliğini yansıtan ve bizlerce de çok sevilen bu diziye ufak bir de tenkidimiz olacak. Yıllarca süren bu dizide bir cenaze ve Hacc’a giden karakter haricinde hiçbir İslamî unsura yer verilmiyor. Ne ezan sesi, ne namaz kılan bir figür… Komünizm ve ülkücülük arasındaki çatışmalara ilaveten Akıncıların varlığı, ülkücülerin kullandıkları İslamî jargon ve hatta birçoğunun din hassasiyeti görmezden gelinmiş. Art niyet olmadığına şüphemiz yok fakat dizide dinin mihrapta bir mahalli de maalesef yok.