Sosyal medya despotluğu 6 maddede çözülüyor

Sosyal medya despotluğu 6 maddede çözülüyor.
Sosyal medya despotluğu 6 maddede çözülüyor.

Eğer bu teklif kanunlaşırsa, sosyal medya ve teknoloji şirketleri kullandıkları algoritmaları hükümetle paylaşacak. Yani devlet, bir sosyal medya şirketine hangi siyasî partiyi desteklediğini, hangi paylaşımı neden sildiğini, trolleri neden önlemediğini sormayacak. Çünkü tüm gizli kodları izleme imkânı olacak. Tabii ki bu durum, devletin ‘istediği paylaşımı, istediği zaman kaldırabileceği’ anlamına gelmiyor. Ama o anlama gelen düzenleme de metnin içinde yer alıyor: Sosyal medya şirketleri kafasına göre paylaşım silemeyecek. Silerse de bunu neden yaptığını ilgili uzmanlar görebilecek. Bu ilkeler kanunlaştığında, sosyal medya şirketleri için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Elbette sadece ABD sınırları içinde...

ABD’de 2020 yılında yapılan başkanlık seçimleri sırasında eski Başkan Trump’a yapılanlar hâlâ hafızalarda. Medya yoluyla yapılabilecek her türlü dezenformasyona mâruz kalan Trump, hakkındaki iddialara cevap vermek istediğinde de tüm sosyal medya mecralarında sansürlenmişti. Eğer bu teklif kanunlaşırsa, sosyal medya ve teknoloji şirketleri kullandıkları algoritmaları hükümetle paylaşacak. Yani devlet, bir sosyal medya şirketine hangi siyasî partiyi desteklediğini, hangi paylaşımı neden sildiğini, trolleri neden önlemediğini sormayacak. Çünkü tüm gizli kodları izleme imkânı olacak. Tabii ki bu durum, devletin ‘istediği paylaşımı, istediği zaman kaldırabileceği’ anlamına gelmiyor. Ama o anlama gelen düzenleme de metnin içinde yer alıyor: Sosyal medya şirketleri kafasına göre paylaşım silemeyecek. Silerse de bunu neden yaptığını ilgili uzmanlar görebilecek. Bu ilkeler kanunlaştığında, sosyal medya şirketleri için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Elbette sadece ABD sınırları içinde... Twitter’dan atılmış, youtube’da videoları silinmiş ve nihayetinde koskoca ABD Başkanı kendi sosyal medya sitesini kurmak zorunda kalmıştı.

Cumhuriyetçi Trump’a uygulanan bu sansürün azmettiricisi ise onun demokrat rakibi Biden ve Trump’ın deyimiyle ‘ABD’nin derin devleti’ydi.

Kendisine doğru yaklaşan bir tehdit mi gördü yoksa sosyal medya devleriyle arasına kara kedi mi girdi bilinmez, aynı derin devlet bu günlerde sosyal medyaya büyük bir ‘çeki düzen’ vermek için harekete geçti. Biden hükümeti yıllardır iplerini elinde tuttuğu sosyal medya ve teknoloji şirketlerini kendisine tam olarak bağlamak için bir taslak hazırladı. “Büyük Teknoloji Reformu İlkeleri” adı verilen ve sadece 6 maddeden oluşan taslak, Başkan’ın yardımcıları ve onların yardımcısı olan uzmanlar tarafından hazırlandı.

  • ‘6 konuda çok endişeliyiz’
  • Beyaz saray bu şirketleri neden şeytanlaştırdığını ise şöyle açıklıyor: Uzmanlarla yaptığımız toplantıda, 6 temel konuda endişelenmemiz gerektiği sonucuna ulaştık. Buna göre:
  • - Sosyal medyada eşit rekabet yok
  • - Sosyal medyada mahremiyet yok
  • - Sosyal medya gençlerin ruh sağlığını bozuyor
  • - Sosyal medya yanlış bilgi ve dezenformasyonu yayıyor
  • - Sosyal medya cinsel sömürü ve tacizi teşvik ediyor
  • - Sosyal medya algoritmalarını kullanarak ayrımcılık yapıyor ve şeffaf değil.
  • Belgenin devamında ise bu 6 ‘endişeyi’ gidermek için Kongreye 6 maddelik bir ‘reform ilkeleri’ yani yasa teklifi sunuluyor:
  • Teknoloji sektöründe rekabeti teşvik edin: Günümüzde az sayıdaki büyük internet platformu, pazara girenleri dışlamak, rant peşinde koşmak ve kendi çıkarları için kullanabilecekleri mahrem kişisel bilgileri toplamak için güçlerini kullanıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin eşit şartlarda rekabet edebilmelerini sağlamak için açık kurallara ihtiyacımız var. Kongre ‘Antitröst yasasını’ kullanarak teknoloji platformlarının bu güçlerini ele almalıdır.
  • Amerikalıların mahremiyeti için sağlam federal korumalar sağlayın: Teknoloji şirketlerinin kişisel verilerimizi toplama, kullanma, aktarma ve muhafaza etme yeteneği konusunda net sınırlar olmalıdır. Bu sınırlar, Amerikalıları sözleşmelerin küçük yazılarını okumaya zorlamak yerine, özel bilgileri toplama konusunda şirketlere şartlar getirmeli. Vatandaşlarımızın hassas bilgilerini korumalıyız.
  • Teknoloji şirketleri güvenliğe öncelik vermelidir. Çocuklarımızı korumamız gerek: Çocuklar, ergenler ve gençler bu şirketlerin zararlarına karşı özellikle savunmasızdır. Tüm platformlar aşırı veri toplamayı ve gençlere yönelik hedefli reklamları kısıtlama da dahil olmak üzere, ürün tasarımlarında gençlerin güvenliğini ve refahını kâr ve gelirin önünde tutmalıdır.
  • Büyük teknoloji platformları için özel yasal korumaları kaldırın: Teknoloji platformları, şu anda İletişim Ahlâkı Yasası’nın 230. maddesine göre yasa dışı, şiddet içeren davranış veya paylaşımlar yayınladıklarında bile hiçbir sorumluluk almıyor. Onları sorumluluktan geniş ölçüde koruyan özel yasal korumalara sahiptir. Bu şirketleri koruyan kanunlarda reformlar yapılmalı.
  • Platformun algoritmaları ve içerik denetleme kararları hakkında şeffaflığı artırın: Amerikan yaşamındaki merkezî rollerine rağmen, teknoloji platformlarının ‘bilinmezlik’ gibi kötü bir şöhreti var. Hangi kullanıcıya hangi içeriğin gösterileceğine ve sitelerinden içeriğin ne zaman ve nasıl kaldırılacağına ilişkin kararları, Amerikan toplumunu derinden etkiliyor. Teknoloji şirketleri, hangi kararın nasıl ve neden alındığını, kullanıcılar üzerindeki güçlerini ve bu kararların oluşturabileceği gerçek tehlikeleri anlamaları için uzmanlara karşı tam şeffaf olmalı.
  • Ayrımcı algoritmik karar vermeyi durdurun: Algoritmaların ayrımcılık yapmaması için güçlü korumalara ihtiyacımız var.

Türkiye karınca adımlarıyla ilerliyor

İlk olarak 2007 yılında internet konusunda düzenleme yapan Türkiye, aradan geçen 15 yılda hem bu düzenlemeyi 17 kez yeniden düzenledi hem de yeni yeni kanunlarla başıboşluğu ortadan kaldırmaya çalıştı. Ama ne internet kullanımına bir düzen geldi ne de başıboşluk ortadan kalktı.

Gerçek Hayat olarak bu konuda pek çok haber yaptık. Vatandaşlarını internet ve sosyal medyanın zarar ve zararlılarından korumak isteyen Avrupalı ülkelerin düzenlemelerini inceledik. Türkiye’nin yapması gerekenler konusunda bu düzenlemelerin içinde ipuçları aradık. Bu ay açılan Meclis’in görüşeceği ‘torba kanun’daki dezenformasyon yasası da yaralara ilaç olacak gibi görünmüyor. Tek temennimiz yeni yaralar ve sosyal medya şirketlerinin elini güçlendiren yeni arka kapılar açmaması.

Meğer bu sosyal medya neymiş!

Biden ve ekibi tarafından geçtiğimiz ay yayınlanan ilkeler, aslında ABD Kongresine sunulan bir yasa teklifi. Kongreye açıkça ‘bu ilkeleri kanuna dönüştür de rahat nefes alalım’ deniliyor.

Ama Beyaz Saray’ın sosyal medya şirketleri konusunda rahat bir nefes alması için aynı şirketlerin nefesinin kesilmesi gerekiyor. Çünkü 6 maddelik ‘ilkeler’ o kadar geniş ki büyük şirketlere kaçacak bir delik bırakmıyor.

Bu 6 maddelik ilkeler belgesinin giriş yazısı bile sosyal medya devlerine karşı nasıl bakılması gerektiği konusunda dünyaya ders veriyor. Girişte şöyle deniliyor: “Teknoloji şirketleri bizi birbirimize bağlasa ve çok faydalı olsa da istediklerinde bizi bölebilir veya çok büyük zararlar verebilir. Zehirli bir kültürün şiddet eylemlerini artırabilir, insanların akıl sağlığına zarar verebilir, huzur ve barışımızı bozabilir, Amerikalıların temel haklarına tecavüz edebilir...”

Bu giriş, sosyal medyayı işine geldiğinde ‘ifade hürriyetinin kalesi’ olarak savunan ABD yönetiminin, işine gelmediğinde gerçekleri ne kadar da hızlı görebildiğini göstermesi açısından tarihi bir metin gibi duruyor.