Türkiye’ye boykot Fransa’ya destek...Bin Zayed ile Bin Selman Macron’un yanında

BAE’nin çıbanbaşı olarak rolü ve işlevi belli. Bu cihetten gelen açıklamaların bu nedenle kıymet-i harbiyesi yok. Fakat Bin Zayed’in kuyruğuna takılmış giden koskoca Suudi Arabistan’a ne demeli? Boykot derken bile vantrilog gibi karnından konuşup resmi bir açıklama yapamayan, tam aksine “Zinhar böyle bir vaziyet vaki değil” kabilinden üç-beş tırsak cümle ile zahiri kurtarmaya çalışan Suudilerin, yok ticaret odası başkanı, yok gazeteci yazar gibi irabda mahalli bulunmayan zevâtı sütre edinip gölgeye çekilmesi içler acısı gerçekten!
BAE’nin çıbanbaşı olarak rolü ve işlevi belli. Bu cihetten gelen açıklamaların bu nedenle kıymet-i harbiyesi yok. Fakat Bin Zayed’in kuyruğuna takılmış giden koskoca Suudi Arabistan’a ne demeli? Boykot derken bile vantrilog gibi karnından konuşup resmi bir açıklama yapamayan, tam aksine “Zinhar böyle bir vaziyet vaki değil” kabilinden üç-beş tırsak cümle ile zahiri kurtarmaya çalışan Suudilerin, yok ticaret odası başkanı, yok gazeteci yazar gibi irabda mahalli bulunmayan zevâtı sütre edinip gölgeye çekilmesi içler acısı gerçekten!

Konu Hz. Peygamber (sav) olduğunda bile Bin Zayed ve Bin Selman’dan Macron küstahlığına tepki gelmediğini, çıt bile çıkmadığını özenle not alalım. Daha fenası ise, her iki cenahın amigolarından gelen Macron’a destek açıklamaları... Bin Zayed’in amigosu Abdulhalik Abdullah aynen şöyle diyor: “Denklem basit ve açık. Erdoğan Macron'a saldırdığında, Macron'un haklı olduğunu bilin!” Şu da Bin Selman’ın amigosu M. bin Abdulkerim el İsa’nın sözü: “Müslümanları azınlıkta oldukları ülkelerin uygulamalarına ses çıkarmamaya, yasalarına uymaya çağırıyorum." Biri adının önünde “Prof” etiketi taşıyan anlı şanlı bir akademisyen, üstelik devlet başkanı danışmanı. Diğeriyse kısaca Rabıta olarak bildiğimiz Dünya İslam Birliği Teşkilatı’nın Genel Sekreteri. Ne günlere kaldık Ya Rabbi!...

BAE Dışişleri Bakanı Enver Gargaş geçenlerde ne demişti, hatırlayalım:

  • "Türk ordusunun Katar'daki varlığı bölgemizde bir istikrarsızlık unsurudur ve bölgede negatif kutuplaşmaya katkıda bulunmaktadır. Devletlerin egemenliğini ve Körfez ülkelerinin halkının çıkarlarını hesaba katmıyor."

Ahmakların en mâlum vasfı, diğer insanları da kendileri gibi ahmak sanmaları denir ya, Gargaş da herkesi kendi gibi ahmak sanıyor galiba. Körfez’deki Türk askerini gözü görüyor ama kat be kat fazla Conileri, Tonileri âdeta yokmuş gibi farzederek aklı sıra inandırıcı olmaya kalkışıyor. Körfez’deki bir avuç Türk askerini diline dolayan Gargaş gibilere şöyle bir liste sunalım o vakit.

Körfez yabancı üs kaynıyor

ABD:

- Katar’da el Udeyd Hava Üssü var. Burada 11 bin ABD askeri bulunuyor.

- Kuveyt’te birden çok üssü ve 10 bini aşkın askeri mevcut.

- BAE’deki Zufra Hava Üssü’nde 5 bin askeri görev yapıyor.

- Bahreyn’de ABD donanmasına ait 5. Filo konuşlanmış durumda. Ülkede 4 bin asker var.

- Umman’da da birkaç ABD üssü olduğu biliniyor.

İngiltere:

Bahreyn’de daimi deniz üssü mevcut.

Fransa:

Abu Dabi’de Fransa’nın daimi askeri üssü bulunuyor. Burada 700 civarında Fransız askeri var.

Abu Dabi’de Fransa’nın daimi askeri üssü bulunuyor. Burada 700 civarında Fransız askeri var.
Abu Dabi’de Fransa’nın daimi askeri üssü bulunuyor. Burada 700 civarında Fransız askeri var.

Türkiye’nin Katar’daki birkaç yüz askerini bölgede istikrarsızlık, negatif kutuplaşma unsuru; devletlerin egemenliğine, Körfez halkının çıkarlarına aykırı görenler 50 bine yakın ABD askerini, yüzlerce İngiliz ve Fransız askerlerini niçin tehdit olarak görmüyorlar? Bu kadar Batılı askeri, kendi haksız egemenliklerini devam ettirmek amacıyla besledikleri için olmasın sakın!

Boykot kimi vuruyor?

Türkiye’nin Katar’ın yanında dimdik durması bunları deli ediyor. Bir türlü başa çıkamadıkları için de saçma sapan icraatlara sığınarak kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar. Bu icraatların içinde en bariz olanı ise boykot. Evet, dört bir yandan abluka altına aldıkları Katar’a 2017 Haziranından bu yana boykot uyguluyorlar. Fakat bu boykotun Katar ekonomisine şu ana dek verdiği bir zarar söz konusu değil. Üstelik o günden bu yana ne BAE, ne de Suudi ekonomisinin beli bir türlü doğrulmuyor. Yani bu boykottan sonra asıl zarar görenler bizzat kendileri.

Türkiye’nin Suudi Arabistan’a karşı bir düşmanlığı olduğunu da nereden çıkardın Ajlan Efendi? Hele sıradan vatandaşa düşmanlık da neyin nesi? Peşine takıldığınız Bin Zayed sizi gayya kuyusuna doğru adım adım sürüklüyor, farkında bile değilsiniz. Üç yılda üç kez boykot çağrısı yaptınız da ne oldu? Yarın dördüncüyü de yapacaksınız, zira yenilen pehlivan güreşe doymaz. Peki, elinize ne geçecek? Kocaman bir hiç...
Türkiye’nin Suudi Arabistan’a karşı bir düşmanlığı olduğunu da nereden çıkardın Ajlan Efendi? Hele sıradan vatandaşa düşmanlık da neyin nesi? Peşine takıldığınız Bin Zayed sizi gayya kuyusuna doğru adım adım sürüklüyor, farkında bile değilsiniz. Üç yılda üç kez boykot çağrısı yaptınız da ne oldu? Yarın dördüncüyü de yapacaksınız, zira yenilen pehlivan güreşe doymaz. Peki, elinize ne geçecek? Kocaman bir hiç...

Sadece Katar’a değil, aynı zamanda Türkiye’ye de boykot uyguluyorlar. 2018 yılında Türk mallarına boykot diye ayağa kalktılar. Ağızlarının payını aldılar. 2019 yılında bu kez Kaşıkçı cinayeti nedeniyle zor duruma düştüklerinde yine boykot diye ortalığı inlettiler. Bu kez de dikiş tutturamadılar. Yıl oldu 2020, Riyad yönetimine yakın isimlerden yine boykot çağrıları yükseliyor. Üç yılda üç boykot denemesi. Göreceksiniz, bu sefer de rezil olacaklar. Peki, akıllanacaklar mı? Hiç sanmıyoruz.

Ajlan diye biri

BAE’nin çıbanbaşı olarak rolü ve işlevi belli. Bu cihetten gelen açıklamaların bu nedenle kıymet-i harbîyesi yok. Fakat Bin Zayed’in kuyruğuna takılmış giden koskoca Suudi Arabistan’a ne demeli? Boykot derken bile vantrilog gibi karnından konuşup resmi bir açıklama yapamayan, tam aksine “Zinhar böyle bir vaziyet vaki değil” kabilinden üç-beş tırsak cümle ile zahiri kurtarmaya çalışan Suudilerin; yok ticaret odası başkanı, yok gazeteci yazar gibi irapta mahalli bulunmayan zevâtı sütre edinip gölgeye çekilmesi içler acısı gerçekten!

BAE’nin çıbanbaşı olarak rolü ve işlevi belli. Bu cihetten gelen açıklamaların bu nedenle kıymet-i harbîyesi yok. Fakat Bin Zayed’in kuyruğuna takılmış giden koskoca Suudi Arabistan’a ne demeli?
BAE’nin çıbanbaşı olarak rolü ve işlevi belli. Bu cihetten gelen açıklamaların bu nedenle kıymet-i harbîyesi yok. Fakat Bin Zayed’in kuyruğuna takılmış giden koskoca Suudi Arabistan’a ne demeli?

Dikkatinizi çekti mi, bilmem. Suudi cenahından yapılan bütün boykot çağrıları aynı isim üzerinden yürüyor. Kim bu kerameti kendinden menkul zat? Suudi Arabistan Ticaret Odaları Başkanı Ajlan al-Ajlan. Kaşıkçı cinayetinde sergilediği vahşetle bir anda bütün dünyanın dikkatini üzerine çeken Suudi yönetimi, Türkiye’nin gerçekleri açığa çıkarmasından son derece rahatsız olmuş, elinden başka bir halt gelmediği için de 2019 yılında yine boykot silahına sarılmıştı. Rejimin boykot işlerinde sorumlu borazanı Ajlan o vakitler şöyle höykürmüştü:

"Türk liderliği ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığa devam ettikçe; devletimizi hedef almayı sürdürdükçe, her zamankinden daha çok boykot çağrısı yapıyoruz. Her alanda... Ticaret, iş gücü ve Tük şirketleriyle anlaşmalar dâhil."

Boykot borazanı Ajlan Efendi geçtiğimiz günlerde tekrar ortaya çıktı ve aynı teraneleri sayıklamaya başladı:

“Türklere ait her şey, ithalat, yatırım veya turizmin boykot edilmesi her Suudi tacir ve tüketici için bir sorumluluktur. Türk hükümetinin liderliğimize, ülkemize ve vatandaşlarımıza karşı devam eden düşmanlığına bu şekilde karşılık verilmelidir.”

Hâlihazırda Suudi tacir ve esnafın elinde yeteri kadar Türk malı stoklanmış durumda. Her yıl olduğu gibi kısa süreli boykot rüzgârı -ne rüzgârı, meltemi diyelim- hemencecik geçer, Türk malları satmıyorum diyenler tezgâh altından çıkardıkları ürünleri yine raflara dizmeye başlarlar. Zaten öyle olmasa Suudi yönetimi açıktan boykot yaptığını ilan edemez miydi? Onlar da biliyorlar bu işin pek tutmayacağını. Resmi bir açıklama yapıp sonunda kendileri rezil olacağına borazanbaşı Ajlan gibi çapulcuların rezil olmasını yeğliyorlar haklı olarak.
Hâlihazırda Suudi tacir ve esnafın elinde yeteri kadar Türk malı stoklanmış durumda. Her yıl olduğu gibi kısa süreli boykot rüzgârı -ne rüzgârı, meltemi diyelim- hemencecik geçer, Türk malları satmıyorum diyenler tezgâh altından çıkardıkları ürünleri yine raflara dizmeye başlarlar. Zaten öyle olmasa Suudi yönetimi açıktan boykot yaptığını ilan edemez miydi? Onlar da biliyorlar bu işin pek tutmayacağını. Resmi bir açıklama yapıp sonunda kendileri rezil olacağına borazanbaşı Ajlan gibi çapulcuların rezil olmasını yeğliyorlar haklı olarak.

Türkiye’nin Suudi Arabistan’a karşı bir düşmanlığı olduğunu da nereden çıkardın Ajlan Efendi? Hele sıradan vatandaşa düşmanlık da neyin nesi? Peşine takıldığınız Bin Zayed sizi gayya kuyusuna doğru adım adım sürüklüyor, farkında bile değilsiniz. Üç yılda üç kez boykot çağrısı yaptınız da ne oldu? Yarın dördüncüyü de yapacaksınız, zira yenilen pehlivan güreşe doymaz. Peki, elinize ne geçecek? Kocaman bir hiç...

Rezil olmaktan korkuyorlar

Ellerine bir şey geçmeyeceği gibi, bu tavırları İslam dünyası tarafından dikkatle izleniyor. Kendileri dâhil birçok ülkede kukla yönetimler istediği kadar tepinsin, Müslüman halklar Türkiye’nin kararlı duruşunu takdir ediyor, böylelerinin değil Türkiye’nin yanında yer alıyor.

  • Yeri gelmişken, şu boykot işini de adam gibi becerebilseler bari. Bakın, rakamlar bize karşı boykot diye ortalığı yıkanların ne denli kifayetsiz olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik kendi kaynakları veriyor bu rakamları. Suudi Genel İstatistik Dairesi’nin bildirdiğine göre Türkiye'den yapılan ithalat Temmuz ayında 693,4 milyon riyal düzeyinde iken Ağustos'ta 833,6 milyon riyale, yani 222,28 milyon dolara fırlamış.

Demek ki, sosyal medyada Türk malı satmadığını söyleyenler, tezgâh altından yine Türk mallarını satmaya devam ediyorlarmış. Zaten oradaki tanıdıklardan aldığımız duyumlar da aynı yönde. Hâlihazırda Suudi tacir ve esnafın elinde yeteri kadar Türk malı stoklanmış durumda. Her yıl olduğu gibi kısa süreli boykot rüzgârı -ne rüzgârı, meltemi diyelim- hemencecik geçer, Türk malları satmıyorum diyenler tezgâh altından çıkardıkları ürünleri yine raflara dizmeye başlarlar. Zaten öyle olmasa Suudi yönetimi açıktan boykot yaptığını ilan edemez miydi? Onlar da biliyorlar bu işin pek tutmayacağını. Resmi bir açıklama yapıp sonunda kendileri rezil olacağına borazan başı Ajlan gibi çapulcuların rezil olmasını yeğliyorlar haklı olarak.

Bir Carrefour ahmaklığı

Durum bu minvaldeyken bir de Carrefour kendince acarlık yapmış, girmiş işin içine. Macron’un vatandaşları, akıllarınca Suudi boykotunu kendilerine siper edinip oradan Türkiye’ye kurşun sıkma telaşına düşmüşler. Bre ahmaklar! Türkiye’de tamıtamına 672 şubeniz var. İşin ucu neticede yine size dokunacak. Türkiye coğrafyasından belki de silinip gideceksiniz. Neyin şovu bu?

  • Carrefour Arabistan, Türk mallarına boykot kararıyla belki Macron ve Bin Selman’dan aferin alabilir, fakat Suudi müşteriyi kaybedeceği muhakkak. Türk müşteri açısından da ciddi bir sıkıntı yaşayacağı ortada. Yani nereden bakarsanız bakın tam bir ahmaklık, tipik Macron ahmaklığı. Ahmaklık dediğin normalde bulaşıcı değil ama Fransız’dan Fransız’a bulaşıyormuş demek ki...

Macron’a destek veriyorlar

Konu Hz. Peygamber (sav) olduğunda bile Bin Zayed ve Bin Selman’dan Macron küstahlığına tepki gelmediğini, çıt bile çıkmadığını dikkatle not alalım. Daha fenası ise, her iki cenahın amigolarından gelen Macron’a destek açıklamaları.

Bin Zayed’in amigosu Abdulhalik Abdullah aynen şöyle diyor:

"Denklem basit ve açık. Erdoğan Macron'a saldırdığında, Macron'un haklı olduğunu bilin.”

Şu da Bin Selman’ın amigosu Muhammed bin Abdulkerim el İsa’nın sözü:

“Müslümanları azınlıkta oldukları ülkelerin uygulamalarına ses çıkarmamaya, yasalarına uymaya çağırıyorum."

Biri adının önünde “Prof” etiketi taşıyan anlı şanlı bir akademisyen, üstelik devlet başkanı danışmanı. Diğeriyse kısaca Rabıta olarak bildiğimiz Dünya İslam Birliği Teşkilatı’nın Genel Sekreteri.

Ne günlere kaldık Ya Rabbi!