Yardımlaşma yahut da Allah’a borç verme

"Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır” (Hadid 11)
"Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır” (Hadid 11)

Ne verirsen elinle, o gider seninle… Bu atasözü, toplumumuzun Kur’an ahlakıyla donandığının ifadesidir. Yüce Yaradanımız, bizleri birbirimizin ihtiyaçlarını gidermemizi isterken, kendisine borç verilmiş kabul ederek; borç verenleri mükâfatlandıracağını vaad etmektedir.

Günümüz insanı yazık ki bencillik bataklığında… Bunun temel nedenlerinden biri de kapitalist ekonominin, ülkemize tamamen yerleşmesidir diye düşünüyorum. Müslüman kardeşlerimize, ‘kapitalizme karşı mısın, değil misin’ diye sorduğumuzda, yüzde yüzünün cevabının, ‘hayır’ olacağını düşünüyorum. Ama gerçekten öyle mi? Günümüz Müslümanlarının büyük çoğunluğunun, kapitalizme karşı olmasına rağmen, kapitalist gibi yaşadığı ortada değil mi? Şöyle ki, zengin ve durumu gayet iyi bir Müslüman’dan bir esnaf arkadaşı, akrabası veya bir dostu, birkaç haftalığına veya birkaç aylığına bir miktar borç para istediğinde, ‘Ben de şu anda nakit sıkıntısı çekiyorum, inan olsa verirdim’ diyerek, geri çevirmektedir.

Bu cevabı verenlerin birçoğunun bankada vadeli döviz hesabında, binlerce doları veya avrosu olduğu hâlde böyle diyebilmektedir. Oysaki aynı Müslüman doksanlı yıllarda, hele hele otuz, kırk sene evvel, kendisinden borç isteyenlerin birçoğunu geri çevirmeden ihtiyacını giderdiğini biliriz. Babam Rahmetli, 1967 yılından 1970 yılına kadar Beyazıt Bakırcılar İbn-ül Emin İş Hanı (İlim Yayma Cemiyeti’nin ilk merkez binası) 2. katta ve 1970-77 yılları arasında da, Sultanhamam Yeşildirek Hamarat Aykın Han’da triko-konfeksiyon imalat ve toptancılığı yapmıştı. O dönemlerden biliyorum. Esnafların birbirlerine borç alıp vermeleri ve yardımlaşmaları had safhadaydı.

Anadolu’nun herhangi bir şehrinden Sivas’tan, Kayseri’den, Afyon’dan, Konya’dan vb. bir esnaf gelir ve ‘Beni falan esnaf gönderdi’ der ve o zamanın parasıyla, 300-400 TL’lik bir mal alır, 50-100 lirasını öder, kalanını deftere yazdırır gider ve iki üç ay sonra tekrar geldiğinde önceden kalan hesabını öder ve yeniden mal alır yazdırır giderdi. Tabii ki o esnaf ile bir şekilde haberleşilir ve teyidi alındıktan sonra, alış veriş yapılırdı. O zamanın tabiriyle ‘senet sepet’ de yoktu. Yani senet bile imzalanmaz, açık hesap alır giderdi. Senet 70’li yıllardan sonra piyasaya girdi. Çek ise 80’li yılların ilk çeyreğinden sonra. O dönemlerde esnafların birbirleriyle yardımlaşması, iş kurmasına yardımcı olunması yaygındı. Çok az bir sermaye ile ve fakat birkaç esnafın yeni iş yapacak kimseye kefil olmasıyla iş kurmak gayet yaygın ve kolaydı.

ALLAH’A BORÇ VERMEK

Ne verirsen elinle, o gider seninle… Bu atasözü, toplumumuzun Kur’an ahlakıyla donandığının ifadesidir. Yüce Yaradanımız, bizleri birbirimizin ihtiyaçlarını gidermemizi isterken, kendisine borç verilmiş kabul ederek; borç verenleri mükâfatlandıracağını vaad etmektedir. “Kimdir Allah’a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin” (Bakara 245), “Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır” (Hadid 11) buyrulur Kur’an-ı Kerim’de Ayrıca Maide 12, Hadid 18, Tegabun 17 ve Müzzemmil 20. Âyet-i Celilesinde de benzer beyanlar söz konusudur. Müzzemmil Suresi Mekke’de, diğer ayetlerin hepsi Medine’de nazil olmuştur.

“Karz-ı Hasen”, alın teri dökerek, çeşitli zorluklara katlanarak, helâl yolla kazandığımız mal, mülk ve paramızdan; Allah yolunda mücadele edenlere, ihtiyaç sahibi kimselere ve toplumun yararına yapılan işlere; mal ya da parayla, gönül rızasıyla katkıda bulunarak, Allah’a borç vermektir. Diğer surelerde de hemen hemen aynı şeyler zikredilerek, Allah yolunda mücadele edenlere, yardım yapılmasını teşvik etmekte ve yardım edenlerin verdiklerini; Allah, kendisine borç verilmiş olarak kabul etmekte ve borcun karşılığının, cennette kat kat verileceğini müjdelemektedir. O halde imkânı olanlar, ihtiyaç sahibi birinin ihtiyacını gidererek veya Allah yolunda mücadele verdiğiniz insanlara yardım ederek, kat ve kat fazlasını geri alacakları Allah’a borç versin!