Yeni soğuk savaş algısında 3. perde: Kasırganın gözü

ABD Başkanı Trump’a atfedilen söz konusu bomba fikri yıllar önce başka üst düzey yöneticiler tarafından da dile getirildi.
ABD Başkanı Trump’a atfedilen söz konusu bomba fikri yıllar önce başka üst düzey yöneticiler tarafından da dile getirildi.

Nükleer meselesi neredeyse dünyanın en önemli gündem maddesi ve gün geçtikçe de fırtına dinmek yerine artış gösteriyor. İran’ın açıklamaları, İsrail’in göz yumulan faaliyetleri, Trump’a ait olduğu ileri sürülen teklifler, Rusya’daki fiili durum, iki nükleer güç Hindistan-Pakistan arasındaki gerilim ve daha fazlası…

ABD menşeili Axios adlı haber sitesi ABD Başkanı Donald Trump ile ilgili ilginç bir iddia ortaya attı. Şahsen Başkan Trump’ın sözlerini duymuş ve söz konusu sözlerin kayda geçtiği Ulusal Güvenlik Konseyi belgelerini okumuş isimsiz kaynaklara dayandırılan habere göre Trump, her sene giderek şiddetini ve sıklığını arttıran kasırga oluşumlarına çare olarak onları Nükleer bomba ile vurmayı teklif etmiş. “Buldum. Buldum. Neden onları bombalamıyoruz? Kasırgalar Afrika açıklarında oluşmaya başlıyor. ABD’ye doğru ilerlerlerken kasırganın merkezine nükleer bir bomba atıp neden onu dağıtmıyoruz? Bunu neden yapamıyoruz?” sözleriyle bu dâhiyane fikrini danışmalarına açtığı iddia edilen Trump ise haberin yayınlanmasından kısa bir süre sonra twitter hesabından yaptığı açıklamada söz konusu iddiaların ‘yalan haber’ olduğunu söyledi. Aynı haber sitesi Başkan’ın 2017 yılında Beyaz Saray’daki bir toplantıda benzer bir düşünceyi dile getirdiğini, üst düzey bir hükümet görevlisine kasırgaları engellemek için onları bombalamalarının doğru bir hamle olup olmayacağını sorduğunu iddia etti. Bugünkü ‘düşüncesinden’ tek fark, o gün bombanın nükleer olması gerektiğine dair bir şey söylemediği.

KASIRGAYA NÜKLEER BOMBA FİKRİ YENİ DEĞİL

ABD Başkanı Trump’a atfedilen söz konusu bomba fikri yıllar önce başka üst düzey yöneticiler tarafından da dile getirildi. 1950 yıllarda Dwight Eisenhower’ın başkanlığı döneminde ilk kez kamu sektöründe görevli bir bilim insanı tarafından dile getirilen bu fikir, çeşitli dönemlerde gazete manşetlerini işgal etmiştir. Öyle ki, Amerika Birleşik Devletleri’nde Dünya’daki hava ve deniz hadiselerini araştırması amacıyla kurulmuş Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin konuyla ilgili merakı gidermek için sırf bu fikre özel bir internet sayfası bulunmaktadır. Sayfada kasırgayı bombalamak şu şekilde değerlendirilmiştir: “Her kasırga döneminde, söz konusu fırtınaları yok etmek amacıyla nükleer silah kullanılması gerektiğine dair bir fikir ortaya atılır.

Ancak hiçbir bomba kasırgayı yok etmeyeceği gibi tam tersine, rüzgarlar radyoaktif serpintilerin atmosfer ve oradan tüm dünyaya yayılmasına sebep olacaktır. Söylemeye bile gerek yok, bu iyi bir fikir değil.” Başkan Trump’ın kendisine ait olmadığını iddia ettiği bu fikir, sosyal medyada ise farklı şekilde yer buldu. #ThatsHowTheApocalypseStarted yani, #KıyametBöyleBaşladı başlığı Twitter’da en çok paylaşılan başlıklardan biri oldu. Başkan’ın muhtemelen toplantı sırasında şaka yaptığını, fakat onu itibarsızlaştırmak isteyen çevrelerin kurbanı olduğunu iddia eden takipçileri de Trump’ın desteğine koştu. Oysa bu haberin küresel gündeme düşmesinden iki hafta önce, başka bir radyoaktif içerikli mesele, ‘nükleer bir kıyametin âlâmeti’ olarak dillendirilmişti.

NÜKLEER TESADÜFLER

Rus donanmasına ait füzelerin testlerinin gerçekleştirildiği, kutup bölgesindeki Severodvinsk şehrine yakın Nyonoksa Donanma Üssü’nde 8 Ağustos günü sıvı yakıtlı bir füze motorunun denenmesi sırasında “radyoizotop güç kaynağı”nda meydana gelen patlamadan sonra 5 kişinin öldüğü ve 3 kişinin de yaralandığı kazayı birkaç gün boyunca reddeden Rus yetkililer, komşu ülkelerden gelen peş peşe radyoaktif sızıntı iddiaları karşısında kazayı kabullenmek zorunda kalmış, Rus nükleer şirketi Rosatom tarafından da doğrulanmıştı. Severodvinsk kentindeki yetkililerin kazadan sonra radyosyon düzeyinin 40 dakika kadar normalin üzerine çıktığını fakat sonra normal düzeyine döndüğünü, normalin üzerine çıktığı sırada bile radyasyonun tehlike düzeyinin çok altında olduğunu belirttikleri açıklamaları ise daha sonra internetten kaldırılmıştı.

Viyana merkezli Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Antlaşması Örgütü (CTBTO) kazadan sonra, internette bölgeden radyasyon ölçümü bildiren birçok gözlem istasyonunun yayını durdurmasının endişe verici olduğunu ve ölçümlerin gizlendiği ya da üzerinde oynandığı söylentilerine yol açtığını söyleyerek Rus hükümetinden bilgi istedi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Riyabko ise yaptığı resmi açıklamada meydana gelen patlamanın, nükleer denemeleri denetlemek üzere oluşturulan örgütün yetki alanına giren bir konu olmadığını belirtti. Söz konusu kazanın, ABD’nin 1987 yılında Sovyetler Birliği’yle imzaladığı ve bu ülkenin dağılması sonrası Rusya’nın taraf olduğu Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) resmen çekilmesinden altı gün sonrasına denk gelmesi ise ilginç bir tesadüf. Trump’ın “Ruslar bu anlaşmayı yıllardır ihlal ediyorlar” diyerek verdiği çekilme kararını Kremlin, “çok tehlikeli bir adım” olarak nitelendirmişti. Neden tehlikeli olduğunu da altı gün sonra örnek vererek gösterdiler.

KODADI: 9M730 ‘FIRTINA KUŞU’

Patlayan radyoizotop güç kaynağının hangi füzeye ait olduğu, Rusya’dan resmi bir açıklama gelmediği için şimdilik spekülasyon. Amerikalı ve İngiliz uzmanlar, bağımsız tarayıcıların tespit ettiği radyoaktif sızıntı miktarı ve Rosatom’un açıklamasındaki ‘izotopik güç kaynağı’ kavramlarından hareketle bahsi geçen füzenin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2018 yılının Mart ayında tüm dünyaya duyurduğu yeni nesil Rus silahlarından, uzun menzilli 9M730 Burevestnik (Fırtına Kuşu) nükleer motorlu kruz füzesi olduğuna kanaat getirdi. NATO envanterinde SCC-X-9 Skyfall (Gök Yarılması) kod adıyla kayıtlı olan kıtalararası kruz füzesine ait devrim niteliğindeki nükleer reaktörlü güç kaynağı, Burevestnik’in “sınırsız mesafeleri” kat etmesini sağlayacak nitelikte. Bir füzenin içine sığabilen bu mini nükleer reaktör uzmanalar tarafından bir ilk olarak nitelendiriliyor. Bu reaktör sayesinde füze dünyanın çevresini birkaç kez turlayabilecek çapta bir menzile sahip oluyor.

‘SOĞUK SAVAŞ’ GERİ GETİRİLİYOR

Ağustos, nükleer felaket imajının tavan yaptığı ay oldu. Önce Rusya’daki kaza, ardından Trump’a atfedilen kasırgaya nükleer bomba atma fikri derken, tüm dünyada Soğuk Savaş dönemine ait nükleer felaket beklentisi geri dönmüş gibi gözüküyor. Son zamanlarda hızlıca inşa edilen bu kıyamet algısının ana kolonu Amerikan yapım şirketi ve kanalı HBO ile İngiliz televizyon kanalı Sky’ın ortak yapımı olan Çernobil dizisi oldu. Yapım kalitesi ve detaylara gösterdiği özen ile çok kısa sürede dünya çapında popüler olan dizi, 1986 yılında yaşanan felaketi öyle bir resmetti ki, Ruslar karşı propaganda olarak Çernobil felaketinin arkasında CIA’in olduğunu ima eden bir dizinin çekilmesine karar verdi.

Çernobil ile ekilen felaket algısı, ABD’nin tek taraflı olarak Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekilmesi, Rusların sınırsız menzilli füzesi ve son olarak Trump’a atfedilen kasırgalara nükleer bomba atma fikri derken iki kutuplu dünyanın eski dengeleri tekrar inşa edilmeye çalışılıyor, sanki. Öte yandan nükleer reaktörlü Fırtına Kuşu (Burevestnik) ile kasırgalara atılan nükleer bombaları üst üste koyunca, ortaya çok daha garip bir tablo çıkıyor. Twitter’da peydah olan “Kıyamet Böyle Başladı” başlığını da hatırlayalım. Rastlantı veya değil, kısa zaman içerisinde biraraya gelen bu sembollerin ortak böleni, ‘felaket’. Dünya bir felakete mi hazırlanıyor?