Yunanistan: 100 yıl sonra yeni bir vekâlet savaşı mı?

İzmir’in işgali.
İzmir’in işgali.

Bu sene Millî Mücadele’nin 100. yılı… Esâsen Millî Mücadele 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra fiilen başlamıştır. Açık veya gizli mukavemet teşkilatları kurulmuş, Anadolu’ya 1. Dünya Harbi’nde tecrübe kazanmış kumandanlar gönderilmiş ve Yunan Ordusu’nun 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarılması ile de silahlı mücadelede yeni bir safhaya girilmiştir. Batıda daha erken başlayan kongreler sivil karakterli iken, doğuda Erzurum ve Sivas’ta yapılanlarda asker ve sivil bürokrasinin ağırlığı vardır. Nihayet İstanbul’daki Osmanlı Meclisi’nin İngilizlerin baskısıyla kapanmasından sonra, Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılmış, sistemli bir mücadele için bir merkez teşekkül etmiştir.

Millî Mücadele’nin başlangıçta İstanbul-Anadolu muvazaası şeklinde sürdürüldüğüne dair bir hayli malzemeye sahibiz, ancak inkılâp tarihleri bu bilgileri kâle almaz. Mustafa Kemal Paşa’nın gönderilmesinden başlayarak, İstanbul’la Anadolu’nun birliği açık ve gizli sürdürülmüştür. Batıda mücadelenin, Kuvâyımilliye’nin silahlanması dâhil Osmanlı hükümetinin/Harbiye Nezareti’nin desteği ile yürüdüğü belgelerle sabittir.

Büyük Millet Meclisi’nin Millî Mücadele’nin yürütülmesinde esas rolü üstlenmesinden sonra da dışarıdan görünen çatışmalı manzaraya rağmen gerçek anlamda bir zıddiyet yoktur. Ancak İngilizlerin baskısı ile Anadolu hareketine karşı güç kullanılması yönündeki hareketler, bazı münferit hadiselerden öteye geçmemiştir.

Bu yıl Millî Mücadele’nin büyük zaferinin yıldönümüdür. 100 yıl önce Yunan kuvvetleri kesin olarak mağlup edilmiş, Batı Anadolu düşmandan temizlenmiştir. Yunanistan’a karşı biz Anadolu’da Millî Mücadele’yi zafere ulaştırırken, Yunanistan’ın İngiltere adına yürüttüğü vekâlet savaşı mağlubiyetle neticelenmiştir.

Vekâlet savaşında, vekilin mağlubiyeti asilin mağlubiyeti anlamına gelmez! Nitekim bu, Lozan Konferansı’nın başlangıcında ortaya konulmuştur: “Siz sadece Yunan’ı yendiniz, biz sizi Cihan Harbi’nde mağlup ettik!”

Yenildiler ama toprak kaybetmediler

Yunanistan’ın Anadolu’daki savaşının bir vekâlet savaşı olduğunu idrak edemezsek, yakın tarihimizi doğru anlayamayız. Bu kadar ağır bir mağlubiyete uğramış olan Yunanistan’ın toprak kaybına mâruz kalmamasını açıklamak hiç de kolay değildir.

Yunanistan’ın tâkatinin üstünde bir savaşa kalkışması nasıl izah edilebilir?

Kendilerini savaşa süren İngiltere’nin sonuna kadar arkalarında duracağına gerçekten inanmış olabilirler mi?

İngilizler, Yunanlılara desteklerini, Anadolu’ya saldıktan bir süre sonra çekmişlerdir. Anadolu mâcerâsının bir numaralı müsebbibi, Yunan başbakanı Venizelos bu konuda ilgi çekici bilgiler vermektedir.

Yunan Kralının kimliği ve Yunan Devletindeki ikilik

Önce, Yunanistan’ın 1. Dünya Harbi sırasında konumunun bilinmesi lâzımdır. Ondan önce bilinmesi gereken, Yunanistan Devleti’nin sırf Yunanlıların iradesi ile ortaya çıkmadığıdır. Batı emperyalizminin Osmanlı Devleti’ni zayıflatma ve yıkma yönündeki stratejisinin bir parçası olarak, 1820’lerde böyle bir devlet teşekkül ettirilmiştir. Bu devletin Yunan iradesini aşan tarafını, devlet başkanının Yunan asıllı olmaması yeterince izah edebilir. Alman asıllı Bavyera prensi Otto’nun Yunanistan Kralı olması uygun bulunmuştur! Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanma iradesi olan Yunanlıların kendi devlet başkanlarını seçme iradesine sahip olmamaları nasıl açıklanabilir?

Venizelos ve Yunan Kralı Konstantin.
Venizelos ve Yunan Kralı Konstantin.

Alman imparatorunun kardeşi Yunan kralıydı

1.Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Yunan tahtında Alman imparatoru 2. Wilhelm’in eniştesi Konstantin oturuyordu! Konstantin’in Almanya’ya sempati duyması tabiîdir, buna rağmen İtilaf devletlerinin Akdeniz’de ağır bastığını görerek dikkatli bir siyaset takip emiştir. Fakat ipler tam olarak Kral’ın elinde değildir. Hükûmet başkanı bir Giritli olan Elefterios Venizelos’dur.

Venizelos, Girit’te Osmanlıya karşı isyan eden bir âileden gelmektedir. İngiliz taraftarı olarak bilinen Venizelos, 1. Dünya Savaşı’nın başlangıcında çok fazla İtilafçı görünmek istememiş, ancak İngiltere’nin arzusu ile Çanakkale’ye kuvvet göndermeye kalkışmış, bu sebeple Kral Konstantin tarafından istifaya zorlanmıştır.

Venizelos bunun üzerine İngiltere ve Fransa’nın desteği ile Selânik’te isyan çıkarmış ve 1917’de İtilaf devletlerinin Atina’yı bombalama tehditleri üzerine Konstantin çekilmek mecburiyetinde kalmış, oğlu Aleksandros tahta oturmuştur. Yeni kral, Selanik’te ayrı bir hükûmet kurmuş olan Venizelos’u Atina’ya çağırır. 20’li yaşlardaki Aleksandros’u yönlendirmek Venizelos için zor olmaz. 26 Haziran’da Yunanistan, İtilaf devletleri safında savaşa girer...

Anadolu macerası için şartlar böylece olgunlaşmıştır. İtilaf devletlerinin Yunanistan’a verdikleri destek ve harp masraflarını karşılama teminatı, Aleksandros’un beklenmedik ölümü ve babasının tahta dönüşü ile geçerliliğini kaybetmiştir!

Yunan askerlerinin İzmir’de karaya çıkması.
Yunan askerlerinin İzmir’de karaya çıkması.

Kralını öldüren maymun

Dış destekteki bu kırılma, içeride de sıkıntılara yol açmış, Venizelos, iktidarı kaybetmiş, halkta ve orduda şiddetli bir ikilik baş göstermiştir. Aleksandros’u 25 Ekim 1920’de yanından ayırmadığı maymunu ısırmış ve ölümüne yol açmıştır. 1917’de babası Konstantinos’un çekilmesiyle tahta çıkan Aleksandros, İtilaf devletlerinin zaferini görmüş, Venizelos’un barış konferansındaki başarılarından ümitlenmiş ve Büyük bir Yunan krallığı rüyasına inanmıştı.

Baba Konstantin’in tahtına dönüşü ile Yunanistan’ı Anadolu’ya süren İngiltere ve Fransa, Yunan ordusuna desteklerini çekmiştir. Bir de buna, Venizelos’un seçimleri kaybedince ülkeyi terk etmesi eklenir.

Bu gelişmeler, İngilizlerin tavrında kesin değişikliğe yol açar. İngiltere başta olmak üzere İtilaf devletleri, Türk-Yunan savaşında tarafsız kalacaklarını açıklarlar. Yunan ordusundan Venizelosçu generaller tasfiye edilir, yerlerine savaş tecrübesi az komutanlar getirilmek zorunda kalınır.

Konstantinos, Anadolu’da mağlubiyetten sonra tekrar tahttan indirilir, küçük oğlu Yorgos kral olur.

Venizelos: Amaca ulaştık, Osmanlı Devleti yıkıldı!

Venizelos, 1932 yılında Yunan Meclisi’nde bir konuşma yaparak, Anadolu harekâtının gerçekte amacına ulaştığını belirtir. «Cihan harbinin insaniyet için en mühim neticesi, ne Avusturya- Macar İmparatorluğunun parçalanması, ne Rusya’nın çözülmesi, ne de Alman İmparatorluğunun ortadan kalkmasıdır; asıl mühim semere Osmanlı İmparatorluğunun ortadan kalkmasıdır.”

İngilizlerin 19. Yüzyılın sonundan itibaren Osmanlı Devleti’ni yıkmak, hilafeti ortadan kaldırmak odaklı siyaseti bilinirse, sonuç ortadadır: Yunan sahaya sürülmüş, netice olarak Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Bu ilk adımdan sonra yeni devletin mahiyeti, muhtevası ile hilafetin ilgâsına sıra gelecektir.

ABD’nin Yunanistan'a olağan üstü ilgisi

Bugünlerde Yunanistan Başbakanı’nın Amerika’nın adamı olarak ABD seyahatinde gördüğü destek, devletler arasındaki olağan ilginin ötesindedir. ABD’nin bu ülkeye kurduğu üsler, sevk ettiği askerler ve silahlar geleceğe dönük bir hazırlığın habercisidir. ABD’nin bu stratejiyi sonuca ulaştırması için Türkiye’nin bugünkü kararlı tavrının ortadan kaldırılması gerekir.

Türkiye’de daha önce rejim değişikliği nasıl bir vekâlet savaşı ile sağlandı ise, şimdi de aynı yoldan gidilerek, Türkiye’nin büyük sömürgecileri tedirgin eden iktidarı ortadan kaldırılabilir. Ancak o zaman, ABD’nin bu coğrafyadaki stratejisini uygulaması kolaylaşır.

Son zamanlarda Yunanistan’dan yapılan tahrikkâr açıklamalar, içeride Yunanistan’a destek mahiyetindeki tavır alışlar, büyük emperyalistin, gerektiğinde Türkiye’ye musallat edilmek üzere kurulmuş olan bu küçük devleti bir vekâlet savaşına sürükleyebilme ihtimalini kuvvetlendirmektedir.

Yunanistan, tarihin tekerrüründen asla ders almayan bir ülkedir: 1897 (Dömeke), 1922 (Dumlupınar) ve 2022…

Gafletin 125. yılındayız!