Türkiye'nin ikinci sondaj gemisi 'Yavuz'un Kıbrıs'a ulaşmasının yankısı nasıl oldu?

Yavuz sondaj gemisi
Yavuz sondaj gemisi

Türkiye'nin filosuna kattığı ikinci sondaj gemisi Yavuz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Karpaz burnu açıklarına demirledi. Yavuz gemisinin kısa süre içinde sondaj çalışmalarına başlaması bekleniyor.

Yavuz'ın Kıbrıs'a ulaşmasının ardından açıklama yapan Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Avrupa Konseyi'nin atılan bu adıma "uygun önlemler" almayı düşündüğünü belirtti.

Uluslararası boyutta devam eden Kıbrıs sorunu da bölgedeki aktörler arasında enerji paylaşımını zorlaştırıyor. Türkiye, gerek yetki alanları üzerindeki hakimiyeti gerekse KKTC tarafından verilen lisanslarla ada etrafındaki söz sahibi konumunu sürdürüyor.

Türkiye'nin filosuna kattığı iki sondaj platformundan Yavuz dün öğle saatlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Karpaz burnu açıklarına demirledi. Geminin kısa süre içinde sondaj çalışmalarına başlaması bekleniyor.

Fatih sondaj platformunun ardından Yavuz'un da Türkiye'nin filosuna katılır katılmaz Doğu Akdeniz'deki çalışmalarına başlamak üzere bölgeye ulaşmış ulaşması Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kararlı duruşunu perçinlemiş oldu.

Gururumuz Yavuz, Doğu Akdeniz'deki çalışmalarını 3 ayda tamamlayacak

Yavuz gemisinde şu anda 150 personel bulunurken, sondaj sırasında bu rakam 180’e çıkacak.

Yavuz'da spor ve sinema salonu, dinlenme odaları bulunuyor. Gemide tam zamanlı bir doktorun görev aldığı 4 yataklı mini bir hastane yer alıyor.

Maksimum yatak kapasitesi 210 olan Yavuz'da çalışan Türk personeller genellikle 21 günlük çalışmanın ardından bir haftalık süreyle eve dönüyor. Yabancı personeller ise 28 günde bir izin kullanabiliyor.

 Yavuz sondaj gemisine Doğu Akdeniz güzergahında Türk Deniz Kuvvetlerine ait TCG FATİH Fırkateyni refakat etti.
Yavuz sondaj gemisine Doğu Akdeniz güzergahında Türk Deniz Kuvvetlerine ait TCG FATİH Fırkateyni refakat etti.

Elektrik ihtiyacını 42 megavat kapasiteli dizel yakıtlı jeneratörlerden karşılayan Yavuz'un 7,5 milyon litre yakıt kapasitesi bulunuyor.

Yapımı 2011'de tamamlanan Yavuz, daha önce Tanzanya, Kenya, Malezya ve Filipinler başta olmak üzere farklı ülkelerde görev aldı.

KKTC'nin Magosa Körfezi'nde bulunan Karpaz-1 kuyusunda 3 bin 300 metre sondaj derinliğine ulaşacak olan Yavuz, buradaki çalışmalarını yaklaşık 3 ayda tamamlayacak.

Sondaj gemimiz Yavuz'un Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'i açıklarına ulaşmasının ardından Avrupa Birliği ve Rusya'dan peş peşe skandal açıklamalar geldi.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini açıklamasında "Türkiye'nin Kıbrıs'ın kuzeydoğusunda illegal şekilde yeni bir sondaj çalışması yapma niyetini ilan etmesi, büyük bir endişe kaynağıdır.Türkiye bu tarz adımlardan kaçınmalı, iyi komşuluk ruhuyla hareket etmeli ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliği ve egemenlik haklarına, uluslararası kanun çerçevesinde saygı göstermelidir.İkinci planlı sondaj çalışması, Kıbrıs'ın egemenliğini ihlâl eden kabul edilemez bir gerilimdir" ifadelerini kullandı.

Bir skandal açıklama da Rusya'dan geldi

Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde konulan açıklamada şu ifadeler yer aldı.

  • "Bir başka Türk araştırma gemisinin de Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesine girdiği haberlerinin ardından, bölgedeki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz.
  • Kıbrıs'ın egemenliğinin ihlâl edilmesinin, Kıbrıs sorununa kalıcı, adil ve uygulanabilir bir çözüm için şartların sağlanmasına yardımcı olmayacağına inanıyoruz. Doğu Akdeniz'deki krizin kapasitesini artıracak adımlardan kaçınılması; ölçülü davranma ve siyasi akılla hareket edilmesi; sorunlu konuların çözümü için diyalog ve karşılıklı çıkarlar dikkate alınarak çaba gösterilmesi çağrısı yapıyoruz.
  • Birleşmiş Milletler tasarıları temel alınarak Kıbrıs'ta bir çözüme ulaşılması için, toplumlararası müzakere sürecinin en kısa sürede yeniden başlamasına duyulan ihtiyaç ortadadır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, bu girişimleri desteklemeye hazırız."

Doğu Akdeniz'in suyu ısınıyor

Akdeniz'e komşu ülkeler ile uluslararası aktörlerin son yıllarda Doğu Akdeniz'de yürüttüğü petrol ve doğal gaz arama faaliyetleri Akdeniz'in suyunun ısınmasına yol açıyor. Kıbrıs adası etrafında gerçekleşen petrol ve doğal gaz aramaları ve kaynak keşifleri KKTC'nin garantör ülkesi Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.

Gerek yetki alanları üzerindeki hakimiyetini gerekse KKTC tarafından verilen lisanslarla ada etrafındaki söz sahibi konumunu sürdüren Türkiye Doğu Akdeniz'de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aracılığıyla etkinliğini her geçen gün daha fazla artırıyor.

Doğu Akdeniz'de hangi şirketler faaliyet gösteriyor?

Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD'li Exxon Mobil ve Nobel, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner yer alıyor.

Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor.

Doğu Akdeniz, ülkeler arasında münhasır ekonomik bölge sorunu tartışması devam ederken, GKRY tarafından tek taraflı olarak ilan edilen 13 parselden oluşuyor. GKRY söz konusu parselleri uluslararası şirketlere ihale ederek lisanslandırıyor.

Kuzeydekiler sırasıyla 1. 2. ve 3. parsel, ortadakiler 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 13. parsel ve güneydekiler de 10. 11. ve 12. parsel olarak adlandırılıyor.

Bölgede dev enerji şirketleri bulunuyor

Bölgede sözde 2. 3. ve 9. parsellerde İtalyan Eni ve Güney Koreli Kogas şirketlerinin müşterek lisansı bulunuyor. Ortaklığın payları ise yüzde 80 Eni, yüzde 20 Kogas olarak dağılım gösteriyor.

Fransız Total ve İtalyan Eni 6. ve 11. parsellerde eşit pay sahibiyken, 8. blokta Eni tek başına ruhsat sahibi konumunda yer alıyor.

12. saha ise yüzde 35 ABD'li Nobel, yüzde 35 İngiliz BG ve yüzde 30 da İsrailli Delek ve Avner şirketlerinin hisselerinden oluşuyor.

  • Türkiye ve KKTC'nin hak iddia ettiği bölgede yalnızca sözde 10. ve 11. parsellerde çakışma meydana gelmiyor, diğer parsellerin hepsinde münhasır ekonomik bölge tartışmaları devam ediyor.

Türkiye, KKTC'nin haklarını savunuyor

Türkiye Kıbrıs'ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini her platformda savunuyor.

Bölgenin en önemli aktörlerinden biri olan Türkiye, Doğu Akdeniz'de TPAO aracılığıyla etkinliğini her geçen gün daha fazla artırıyor.

Türkiye Kıbrıs'ta, Türklerin Rumlarla eşit haklara sahip olduğunu ve adanın zenginliklerinden ortak faydalanılması gerektiğini her platformda savunuyor.

Bölgenin en önemli aktörlerinden biri olan Türkiye, Doğu Akdeniz'de TPAO aracılığıyla etkinliğini her geçen gün daha fazla artırıyor.

GKRY Doğu Akdeniz'de nasıl bir strateji izliyor?

Doğu Akdeniz'deki kaynaklardan azami pay alma arayışına giren enerji şirketleri ve bu şirketlerin direkt veya dolaylı yoldan sahibi olan ABD, Fransa ve İtalya gibi ülkeler GKRY'yi adanın tamamında egemen gibi görüyor ve ihalelerle aldıkları lisansların hukuki olduğunu iddia ediyor.

GKRY de enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmaları yapıyor.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >