Ahıska Türklerinin 75 yıldır kabuk tutmayan yarası

arşiv
arşiv

1944 yılında Sovyet lideri Stalin tarafından yük trenleri içinde anayurtlarından Orta Asya’ya sürgüne yollanan Ahıska Türklerinin yarası 75 yıldır kabuk tutmuyor. Ahıska Türklerinin 75 yıl önce yaşadığı göz yaşartan hikayesini anlattık.

14 Kasım 1944 tarihinde aralarında çocukların, kadınların, yaşlıların da bulunduğu yaklaşık 100.000 Ahıska Türkü, asırlarca yaşadıkları anavatanlarından Sovyetler Birliği’nin uzak bölgelerine sürgün edilmişlerdi.

Ahıska Türkleri, Gürcistan başta olmak üzere, yaşadıkları ülkelerde Ahıska Sürgününün 75. yıl dönümünü anıyor.

Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan antlaşmayla Rusya'ya bırakılmıştı. Bölge, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan'a bağlandı. SOvyet egemenliğine giren Ahıska Türkleri için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Ahıska Türkleri dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği Lideri Josef Stalin'in iskân ve sınır politikalarıyla insanlık dışı bir muameleye maruz kaldı.

Josef Stalin
Josef Stalin

Ahıska Türklerinin göz yaşartan hikayesini sizler için derledik.

Ahıska Türkleri, bugün Gürcistan sınırlarında bulunan Ahıska bölgesindeki vatanlarına, Osmanlı İmparatorluğu'nun iskân politikaları doğrultusunda Konya, Tokat ve Yozgat illerinden seçilerek yerleştirilmiş Anadolu Türklüğünün bir uzantısıdır.
Ahıska Türkleri, bugün Gürcistan sınırlarında bulunan Ahıska bölgesindeki vatanlarına, Osmanlı İmparatorluğu'nun iskân politikaları doğrultusunda Konya, Tokat ve Yozgat illerinden seçilerek yerleştirilmiş Anadolu Türklüğünün bir uzantısıdır.
14 Eylül 1829 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında imzalanan Edirne Antlaşması, Ahıska ve Ahilkelek de Rusya'ya bırakıldı, Ahıska Türkleri Rusya egemenliğinde yaşamak zorunda kaldı.
14 Eylül 1829 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında imzalanan Edirne Antlaşması, Ahıska ve Ahilkelek de Rusya'ya bırakıldı, Ahıska Türkleri Rusya egemenliğinde yaşamak zorunda kaldı.
II.Dünya savaşının başlamasıyla Ahıska Türkleri için zor günler başladı. Savaş patlak verdiğinde 15 yaşından 55 yaşına kadar erkeklerden oluşan yaklaşık 40 bin Ahıska Türk’ü Stalin tarafından Alman cephesine sevk edildi. Hiçbir silah eğitimi olmayan Ahıska Türkleri Sovyetler Birliği için savaştırılırken, gerideki aileleri adeta dehşeti yaşadı.
II.Dünya savaşının başlamasıyla Ahıska Türkleri için zor günler başladı. Savaş patlak verdiğinde 15 yaşından 55 yaşına kadar erkeklerden oluşan yaklaşık 40 bin Ahıska Türk’ü Stalin tarafından Alman cephesine sevk edildi. Hiçbir silah eğitimi olmayan Ahıska Türkleri Sovyetler Birliği için savaştırılırken, gerideki aileleri adeta dehşeti yaşadı.
Zorunlu sürgün, Ahıska Türklerinin stratejik konumları itibarıyla Stalin tarafından Birlik için tehdit olarak görüldüklerinin kanıtı niteliğindeydi. İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet ordusunun emrinde savaşan Ahıska Türkleri, zalim Stalin yönetimi tarafından zulme uğradı. Hazırlanmaları için birkaç saat verilen insanlar tren vagonlarına doldurularak 10-15 günlük yolculuğa çıkarıldı. Sürgün esnasında ve sonrasında binlerce insan; hastalıktan, açlıktan, havasızlıktan hayatlarını kaybetti.
Zorunlu sürgün, Ahıska Türklerinin stratejik konumları itibarıyla Stalin tarafından Birlik için tehdit olarak görüldüklerinin kanıtı niteliğindeydi. İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet ordusunun emrinde savaşan Ahıska Türkleri, zalim Stalin yönetimi tarafından zulme uğradı. Hazırlanmaları için birkaç saat verilen insanlar tren vagonlarına doldurularak 10-15 günlük yolculuğa çıkarıldı. Sürgün esnasında ve sonrasında binlerce insan; hastalıktan, açlıktan, havasızlıktan hayatlarını kaybetti.
Sürgün sırasında 15 yaşında Aslı İskanderova o dehşet dolu anları şu sözlerle ifade etmişti: “Yağmur vardı. Akşam üstü örtük arabalar geldi. Evi boşaltmamız için bize beş dakika zaman tanıdılar. Daha sürgün edilmeden Gürcüler de köye geldi. Evlerimizi talan ettiler, eşyalarımızı aldılar. Babamız ‘Peynirsiz yapamam, biraz peynir alın’ dedi. Gittim, bir tekne peyniri aldım. Bir asker aldı, bayır aşağı yuvarladı. Yanımıza bir iki yorgan alabildik sadece. Ambarımızda, dolu dolu peynir tenekelerimiz, atımız, arabamız, mallarımız vardı. Her şeyimizi bırakıp çıktık… Bir arabanın içine üç aileyi doldurdular. Kapıları üstümüze kapattılar. Hepimiz ağlıyoruz. Tren soğuk, kirliydi, üstü açıktı. Yüzlerce insan vardı. Açlıktan ölmememiz için istasyonlarda sadece bir kova çorba veriyorlardı. Herkes kapabildiği kaseyle biraz içebiliyordu. Ural Dağları çok soğuktu. Ölenler oldu. Soğuktan yaralananlar oldu. Ölenleri trenin içinden fırlatıyorlardı. Halamın kaynanası, bir komşumuz öldü…”
Sürgün sırasında 15 yaşında Aslı İskanderova o dehşet dolu anları şu sözlerle ifade etmişti: “Yağmur vardı. Akşam üstü örtük arabalar geldi. Evi boşaltmamız için bize beş dakika zaman tanıdılar. Daha sürgün edilmeden Gürcüler de köye geldi. Evlerimizi talan ettiler, eşyalarımızı aldılar. Babamız ‘Peynirsiz yapamam, biraz peynir alın’ dedi. Gittim, bir tekne peyniri aldım. Bir asker aldı, bayır aşağı yuvarladı. Yanımıza bir iki yorgan alabildik sadece. Ambarımızda, dolu dolu peynir tenekelerimiz, atımız, arabamız, mallarımız vardı. Her şeyimizi bırakıp çıktık… Bir arabanın içine üç aileyi doldurdular. Kapıları üstümüze kapattılar. Hepimiz ağlıyoruz. Tren soğuk, kirliydi, üstü açıktı. Yüzlerce insan vardı. Açlıktan ölmememiz için istasyonlarda sadece bir kova çorba veriyorlardı. Herkes kapabildiği kaseyle biraz içebiliyordu. Ural Dağları çok soğuktu. Ölenler oldu. Soğuktan yaralananlar oldu. Ölenleri trenin içinden fırlatıyorlardı. Halamın kaynanası, bir komşumuz öldü…”
1956 yılında Stalin'in ölümünden sonra, tıpkı Ahıskalı Türkler gibi sürgüne mahkûm edilen Çeçenler, İnguşlar ve Kürtlerin vatanlarına geri dönmelerine izin verildi. Ahıskalı Türklerinin geri dönüşü ise hiçbir neden göstermeksizin engellendi. Stalin tarafından sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgüne tabi tutulan Ahıskalıların bir kısmı 1989 yılına kadar Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da yaşadı. Ancak Özbekistan ve Kırgızistan devletlerinin bulunduğu Fergana bölgesinde 1989'da yaşanan olaylar nedeniyle ikinci kez büyük bir göçe zorlandılar. İkinci sürgün, Ahıskalılar için daha büyük bir hayal kırıklığı ve parçalanmaya yol açtı.
1956 yılında Stalin'in ölümünden sonra, tıpkı Ahıskalı Türkler gibi sürgüne mahkûm edilen Çeçenler, İnguşlar ve Kürtlerin vatanlarına geri dönmelerine izin verildi. Ahıskalı Türklerinin geri dönüşü ise hiçbir neden göstermeksizin engellendi. Stalin tarafından sınır güvenliğini tehdit ettikleri gerekçesiyle sürgüne tabi tutulan Ahıskalıların bir kısmı 1989 yılına kadar Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da yaşadı. Ancak Özbekistan ve Kırgızistan devletlerinin bulunduğu Fergana bölgesinde 1989'da yaşanan olaylar nedeniyle ikinci kez büyük bir göçe zorlandılar. İkinci sürgün, Ahıskalılar için daha büyük bir hayal kırıklığı ve parçalanmaya yol açtı.
2008 yılında dönemin Gürcistan hükümeti, Ahıska Türklerinin dönüşü için başvuruları kabul etmeye başladı. Yaşanan sıkıntılar ve koşulların zorluğu nedeniyle yalnızca 14 bin Ahıska Türkü geri dönüş için başvuruda bulundu.
2008 yılında dönemin Gürcistan hükümeti, Ahıska Türklerinin dönüşü için başvuruları kabul etmeye başladı. Yaşanan sıkıntılar ve koşulların zorluğu nedeniyle yalnızca 14 bin Ahıska Türkü geri dönüş için başvuruda bulundu.
Ukrayna'dan serbest göçle Türkiye'ye gelen 23 bin Ahıskalı, Türk vatandaşlığına alınacağı bildirilirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'de iskan ettirilmek üzere Ahıska Türklerinin 176 kişilik beşinci kafilesi de Erzincan'daki yeni hayatlarına merhaba demişti. Türkiye'ye, kendilerinin Erzincan'a gelmesine katkı sağlayanlara teşekkür eden 90 yaşındaki Rasimov Fadıl duygularını şöyle ifade etmişti: "Türk halkı sağ olsun var olsun, bin yaşasınlar, bizi çağırıp buraya getirdiler, Müslüman toprağına Müslüman yerine, ben çok mutluyum bin yaşasın Türk halkı sağ olsunlar bize büyük hizmet ettiler. Ukrayna'da Rusya'da kalmasın diye bizi buraya getirdiler. Hepimiz büyükten küçüğe ne derseniz sizin sözünüzde olacağız. Çoktan beri niyetim vardı, Türkiye'ye bir ayağım gitsin de Türkiye’yi görsem Allah'ın büyüklüğüne şükür ki geldik gördük."
Ukrayna'dan serbest göçle Türkiye'ye gelen 23 bin Ahıskalı, Türk vatandaşlığına alınacağı bildirilirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'de iskan ettirilmek üzere Ahıska Türklerinin 176 kişilik beşinci kafilesi de Erzincan'daki yeni hayatlarına merhaba demişti. Türkiye'ye, kendilerinin Erzincan'a gelmesine katkı sağlayanlara teşekkür eden 90 yaşındaki Rasimov Fadıl duygularını şöyle ifade etmişti: "Türk halkı sağ olsun var olsun, bin yaşasınlar, bizi çağırıp buraya getirdiler, Müslüman toprağına Müslüman yerine, ben çok mutluyum bin yaşasın Türk halkı sağ olsunlar bize büyük hizmet ettiler. Ukrayna'da Rusya'da kalmasın diye bizi buraya getirdiler. Hepimiz büyükten küçüğe ne derseniz sizin sözünüzde olacağız. Çoktan beri niyetim vardı, Türkiye'ye bir ayağım gitsin de Türkiye’yi görsem Allah'ın büyüklüğüne şükür ki geldik gördük."
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >