Açlık ve hastalıklarla sarmalanmış bir hayat hikayesi

​Açlık ve hastalıklarla sarmalanmış bir hayat hikayesi
​Açlık ve hastalıklarla sarmalanmış bir hayat hikayesi

İrlanda asıllı Amerikalı öğretmen Frank McCourt’a Pulitzer Ödüllü’nü kendi hayat hikayesi getirdi. 1930’da dünyaya gelen, küçücük yaşında açlık ve hastalıklarla boğuşan McCourt’ın yaşam hikayesini anlattığı biyografi dünyada en çok okunan romanlar arasında yer alıyor.

Bazı hikayeler sizi kendine bağlar. Okuduğunuz her satır içinize işler. Günlerce bazen haftalarca kendinize gelmekte zorlanırsınız. İşte tam da böyle bir hayat hikayesine sahip Frank McCourt

1930'lu yıllarda yaşanan bu acı hikaye sizleri derinden etkileyecek.
1930'lu yıllarda yaşanan bu acı hikaye sizleri derinden etkileyecek.

İrlanda asıllı Amerikalı Frank McCourt’ın hayat hikayesini anlattığı “Angela’nın Hikayesi” bol gözyaşı garantili bir biyografik eser.

1930’da İrlandalı göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Frank McCourt acı dolu bir çocukluk dönemi geçirdi.

Göçmen olmak zordur. Hele ki dilini bile konuşmakta güçlük çektiğiniz ülkede çalışmayı sevmeyen bir babanın evladıysanız…

McCourt Ailesi yaşadıkları tüm acılara rağmen hayata sıkı sıkı tutunmaya çalıştı.
McCourt Ailesi yaşadıkları tüm acılara rağmen hayata sıkı sıkı tutunmaya çalıştı.

İrlanda tarihi boyunca İngiltere ile savaş halinde yaşamış bir ada ülkesi. Savaşlar ve iklim özellikleri nedeniyle İrlandalılar 1900’lü yıllarda büyük sıkıntılar çekti.

Ayrıca İrlandalılar, Kuzey İrlanda’da yaşayanları pek fazla sevmez ve bu insanları her daim dışlarlar.

1920’li yılların sonunda Malachy McCourt, Kuzey İrlanda’dan Amerika’ya göç eder. Alkol bağımlılığı nedeniyle hiçbir işte dikiş tutmayan genç adam Angela isimli İrlandalı bir kızla tanışır ve aralarında büyük bir aşk başlar.

Çiftin ilk çocukları Frank, 1930’da Broklyn’de dünyaya gelir. Yardımlarla ayakta kalmaya çalışan McCourt’ların peş peşe beş çocuğu olur. Geçim derdinin damarlarına kadar işlediği ailede çocuklar her daim açtır. Açlık ise peşinden ciddi hastalıkları getirir.

Ailenin en son üyesi 40 günlük bir bebekken ölür. Ardından Angela’nın annesinin İrlanda’dan gönderdiği para ile aile ülkelerine doğru yola çıkar.

Bir babanın bağımlılıkla ailesine verdiği zarar yürekleri burkuyor.
Bir babanın bağımlılıkla ailesine verdiği zarar yürekleri burkuyor.

McCourt’ları İrlanda’da huzurlu bir hayat beklemez. Çünkü baba Kuzeyli olduğu için kolay kolay iş bulamaz. Bulduğu işlerde de alkol bağımlılığı nedeniyle devamlılık sağlayamaz. Devletin verdiği yardım parası ise babanın bu bağımlılığına gider.

Açlık McCourt Ailesi'ni sokaklardan yiyecek ve kömür toplamaya zorladı.
Açlık McCourt Ailesi'ni sokaklardan yiyecek ve kömür toplamaya zorladı.

Angela ve çocukları sokaklardan topladıklarıyla karınlarını doyurmaya çalışır. Ancak açlığın ve soğuğun sebep olduğu hastalıklar ailenin belini iyiden iyiye burkar. Altı ay arayla ikiz erkek çocukları da hayata gözlerini yumar.

Baba işçi olarak İngiltere’ye gider ve ailenin tüm yükü küçük Frank’a kalır. Elbette Malachy McCourt gittiği ülkede de dikiş tutturamaz ve ailesine para göndermez.

Okul hayatına 13 yaşında İrlanda'da nokta koyan Frank, ailesinin geçimi için gece gündüz çalıştı.
Okul hayatına 13 yaşında İrlanda'da nokta koyan Frank, ailesinin geçimi için gece gündüz çalıştı.

Küçücük bir çocuğun hayatla imtihanı sizi de derinden etkileyecek. Kitabı elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Hüzün dolu bu hayat hikayesi 1999’da beyazperdeye de yansıdı.

Pulitzer Ödüllü yazar Frank McCourt hayat hikayesini “Umuda Doğru” iki kitabında kaleme aldı.

Pulitzer Ödüllü yazar 2009'da vefat etti.
Pulitzer Ödüllü yazar 2009'da vefat etti.

2009 yılında vefat eden Frank McCourt’ın hayatını anlatan bu iki kitabı soluksuz okuyacağınızdan şüpheniz olmasın. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >