Türkiye'nin Alcatraz'ı: Sinop Cezaevi

Türkiye'nin Alcatraz'ı: Sinop Cezaevi
Türkiye'nin Alcatraz'ı: Sinop Cezaevi

Konumu, ürpertici koşulları, sürgünleri, ünlü mahkumları ve firar hikayeleriyle pek çok esere konu ve ilham kaynağı olan Tarihi Sinop Cezaevi.

Sinop, doğal güzelliklerinin yanı sıra yaklaşık 4.000 yıllık mazisi olan Sinop Kalesi ile de tanınır. Sinop'un simgelerinden biri haline gelen kalenin ününü borçlu olduğu şeylerden birisi de, hiç kuşkusuz, surları içinde bulunan Sinop Cezaevi'dir.

Konumu, ürpertici koşulları, sürgünleri, ünlü mahkumları ve firar hikayeleriyle pek çok esere konu ve ilham kaynağı olan Tarihi Sinop Cezaevi, günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.

Günümüzden yaklaşık 4.000 yıl kadar önce Sinop ve çevresinin hakimi olan Gaskalılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilen Sinop Kalesi; Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de korunarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Günümüzden yaklaşık 4.000 yıl kadar önce Sinop ve çevresinin hakimi olan Gaskalılar tarafından yaptırıldığı tahmin edilen Sinop Kalesi; Grek, Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de korunarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Yıllar içerisinde bölgenin hakimiyetini ele geçiren her devletin güçlendirerek koruduğu kale, bilinen en eski kayıtlara göre, 16. yüzyıl sonlarında zindan olarak kullanılmaya başlamıştır.
Yıllar içerisinde bölgenin hakimiyetini ele geçiren her devletin güçlendirerek koruduğu kale, bilinen en eski kayıtlara göre, 16. yüzyıl sonlarında zindan olarak kullanılmaya başlamıştır.
Evliya Çelebi, 1640'taki Sinop ziyareti sonrası Seyahatname'de Sinop Kalesi için şu ifadelere yer veriyor:“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkûmları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
Evliya Çelebi, 1640'taki Sinop ziyareti sonrası Seyahatname'de Sinop Kalesi için şu ifadelere yer veriyor:“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkûmları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
1887 yılına gelindiğinde resmen zindana dönüştürülen iç kale, hamam ve birkaç eklentiyle birlikte geliştirilmiş. 1939 yılında cumhuriyet döneminin ilk çocuk hapishanelerinden biri haline gelen Sinop Kalesi, yıllar içerisinde olumsuz olaylarla anılan bir yer olarak nam salmıştır. Yapıda 28 koğuş bulunmaktadır.
1887 yılına gelindiğinde resmen zindana dönüştürülen iç kale, hamam ve birkaç eklentiyle birlikte geliştirilmiş. 1939 yılında cumhuriyet döneminin ilk çocuk hapishanelerinden biri haline gelen Sinop Kalesi, yıllar içerisinde olumsuz olaylarla anılan bir yer olarak nam salmıştır. Yapıda 28 koğuş bulunmaktadır.
Tarihi Sinop Cezaevi, çeşitli suçlardan hepse mahkum edilen ünlü isimleri ağırlamıştır. Sabahattin Ali, Refik Halid Karay, Burhan Felek ve Mustafa Suphi bu isimlerden bazılarıdır. Sabahattin Ali, "Aldırma Gönül" şiirini de yine burada kaleme almıştır.
Tarihi Sinop Cezaevi, çeşitli suçlardan hepse mahkum edilen ünlü isimleri ağırlamıştır. Sabahattin Ali, Refik Halid Karay, Burhan Felek ve Mustafa Suphi bu isimlerden bazılarıdır. Sabahattin Ali, "Aldırma Gönül" şiirini de yine burada kaleme almıştır.
Cezaevinin ürpertici dokusu sinema sektörünün dikkatinden kaçmamıştır. Pardon, Bizim Hikaye, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi sinema filmlerinin yanı sıra Parmaklıklar Ardında, Köpek ve Tatar Ramazan dizileri de Tarihi Sinop Cezaevi'nde çekilmiştir.
Cezaevinin ürpertici dokusu sinema sektörünün dikkatinden kaçmamıştır. Pardon, Bizim Hikaye, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz gibi sinema filmlerinin yanı sıra Parmaklıklar Ardında, Köpek ve Tatar Ramazan dizileri de Tarihi Sinop Cezaevi'nde çekilmiştir.
Yüzyıllar boyunca azılı mahkumların kaldığı cezaevinin tarihinde yalnızca 3 mahkumun firar edebildiği anlatılır.
Yüzyıllar boyunca azılı mahkumların kaldığı cezaevinin tarihinde yalnızca 3 mahkumun firar edebildiği anlatılır.
İlk firar eden mahkum ayakkabısının tabanına sakladığı küçük testere ile parmaklıkları kesip duvardan tırmanarak denize atlamıştır. 3 gün sonra Ayancık'ta ekmek istemek için girdiği ev tatilde olan bir polisin evi çıkınca hapishaneye geri getirilmiştir.
İlk firar eden mahkum ayakkabısının tabanına sakladığı küçük testere ile parmaklıkları kesip duvardan tırmanarak denize atlamıştır. 3 gün sonra Ayancık'ta ekmek istemek için girdiği ev tatilde olan bir polisin evi çıkınca hapishaneye geri getirilmiştir.
İkinci mahkum, lağım kanalına dalarak yüze yüze denize ulaşmıştır. Karadeniz'in hırçın sularıyla baş edemeyen mahkumun cesedi günler sonra kıyıya vurmuştur.
İkinci mahkum, lağım kanalına dalarak yüze yüze denize ulaşmıştır. Karadeniz'in hırçın sularıyla baş edemeyen mahkumun cesedi günler sonra kıyıya vurmuştur.
Üçüncü mahkum da aynı yolla firar etmeyi denemiş ve sonradan kanalın ucuna yapılan parmaklıklara takılarak boğulmuştur.
Üçüncü mahkum da aynı yolla firar etmeyi denemiş ve sonradan kanalın ucuna yapılan parmaklıklara takılarak boğulmuştur.
İç kale içerisinde ek olarak, cezaevi binasının güneydoğu cephesinde bulunan bölümde cezaevi ile aynı tarihte yapılmış olan bir hamam, cezaevinin kuzey cephesinde kalan bölümde 1939 yılında yapılan Çocuk Islahevi ve İçkale surlarının doğu cephesine bitişik olan iş atölyeleri bulunmaktadır.
İç kale içerisinde ek olarak, cezaevi binasının güneydoğu cephesinde bulunan bölümde cezaevi ile aynı tarihte yapılmış olan bir hamam, cezaevinin kuzey cephesinde kalan bölümde 1939 yılında yapılan Çocuk Islahevi ve İçkale surlarının doğu cephesine bitişik olan iş atölyeleri bulunmaktadır.
1996 yılında tamamen boşaltılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. 2000 yılından itibaren ziyarete açılan cezaevinin restorasyonunun yapılması ve bir kültür kompleksi haline dönüştürülmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.
1996 yılında tamamen boşaltılarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiştir. 2000 yılından itibaren ziyarete açılan cezaevinin restorasyonunun yapılması ve bir kültür kompleksi haline dönüştürülmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >