Bilim çaresiz: Güneş sistemimizin çözülemeyen gizemleri

Bilim çaresiz: Güneş sistemimizin çözülemeyen gizemleri
Bilim çaresiz: Güneş sistemimizin çözülemeyen gizemleri

Güneş hakkında çözülemeyen gizemler fizikçileri meşgul ediyor. Neden Güneş’in kuzey kutbu, güney kutbuna kıyasla 80 bin santigrat derece daha sıcaktır? Nasıl olur da Güneş’in atmosferi, yüzeyinden daha sıcak olabilmektedir? Neden Uranüs’ün böyle garip bir eksen eğimi var? Kuiper Uçurumu nasıl ortaya çıktı?

Bilim, sorulara cevap veren, gizemleri ortadan kaldıran bir disiplin olarak biliniyor. Ancak bilim, bazen insanların farkında olmadığı yeni ilginç gizemleri de ortaya çıkarabiliyor. Bu yazımızda Güneş sistemimizle ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan bazı ilginç gizemlere değineceğiz.

Ulysses uydusu, görev süresi olan 17 yıl boyunca, Güneş ile ilgili, özellikle de Güneş'in kutupları hakkında bize detaylı bilgiler gönderdi. Bu veriler, bütün bilim insanlarını şaşırtan bir sonucu ortaya çıkardı; Güneş'in kuzey kutbu, güney kutbuna kıyasla 80 bin santigrat derece daha sıcaktır. Bu çok şaşırtıcı bir sonuç, çünkü Güneş'in manyetik kuzeyi ile güneyi 11 yılda bir yer değiştirmektedir. Beklenti, iki kutupta da aynı sıcaklık değerini bulmaktı. Bu sıcaklık farkının kaynağı, şimdilik tam bir gizem.

Ancak bu, Güneş ile ilgili tek gizem değil. Yarım asırdır fizikçileri meşgul eden daha ciddi bir problem var. Güneş'in yüzeyi olan fotosfer, 6 bin santigrat derece sıcaklıktadır. Diğer taraftan, yüzeyden birkaç bin kilometre yukarıdaki atmosfer, 20 bin santigrat dereceden başlayıp yükseldikçe bir milyon santigrat derece sıcaklığa çıkar. Bu, Güneş'in en iç kısımlarındaki sıcaklığa eşdeğerdir. Nasıl olur da Güneş'in atmosferi yüzeyinden daha sıcak olabilmektedir? Hem de bu kadar büyük bir farkla? Bu, epey garip bir durumdur. Bir infrared ısıtıcıyı düşünün, onun etrafındaki hava, ısıtıcının yüzeyinden daha sıcak olamaz. Tam tersi, yüzeye yaklaştıkça sıcaklık artar. Bu ilginç fenomeni çeşitli manyetik etkilerle açıklama girişimleri olsa da bu gizemin herkesçe kabul edilen ve deneysel destekli bir çözümü yok.



BAŞKA BİR GEZEGENLE Mİ ÇARPIŞTI?
Güneş sisteminin en ilginç gezegenlerinden biri buz devi Uranüs'tür. Uranüs'ü ilginç ve farklı kılan bir unsur, onun 98 derece olan eksen eğriliğidir (Bu eğrilik Dünya'da 23.5 derecedir). Dolayısı ile Uranüs'ün etrafındaki ekseniyle, kendi etrafında döndüğü eksen birbirine hemen hemen diktir. Bunun bir sonucu olarak Uranüs'teki mevsimler ve gün-gece dönümleri, diğer gezegenlerden farklıdır. Gün dönümlerinde kutuplardan biri sürekli Güneş'i görürken, diğeri karanlıktadır. Her kutupta 42 yıl boyunca gün, 42 yıl boyunca gece olur. Sadece Uranüs'ün ekvator bölgesi daha hızlı gün-gece dönüşümlerine sahip olur. Neden Uranüs böyle bir eksen eğimine sahiptir? Bu, gizemini hâlâ koruyan bir sorudur. Genel kanaat, gezegenin oluşum sürecinde başka bir gezegenle çarpıştığı yönündedir.

Ancak bu teoriyi destekleyen kesin bir kanıta ulaşılamamıştır. Bu garip eksen eğiminin bir sonucu olarak, kutup bölgeleri, ekvatora kıyasla ortalama olarak daha çok Güneş enerjisi alırlar. Buna rağmen, ekvator kutuplara kıyasla daha sıcaktır. Bu, Uranüs'ün bir başka gizemidir, bu sıcaklık dağılımının gerekçesi bilinmemektedir.

Güneş sistemimizin dış bölgesinde, Neptün gezegeninin olduğu yerden sonra Pluton'un da parçası olduğu Kuiper Kuşağı olarak bilinen, kaya ile buzdan oluşmuş gök cisimleri ile dolu bir asteroid kuşağı bulunmaktadır. Trilyonlarca gök cisminden oluşan bu kuşak, çoğunlukla Güneş Sistemi'nin oluşum sürecinin kalıntıları ile doludur. Güneş ve Dünya arasındaki mesafenin 50 katı kadar bir uzaklıkta Kuiper Kuşağı aniden sona erer. Kuşak, öyle keskin bir şekilde sona erer ki buraya Kuiper Uçurumu denir.

Bu çok gariptir; zira matematiksel hesaplar, bu noktadan ötesinde aslında asteroid yoğunluğunun artması gerektiğini gösteriyor. Kuiper Kuşağı'nın ani bir şekilde son bulması, Güneş Sistemi'nin en ilginç gizemlerinden biridir. Bazı astronomlar, bu ani düşüşe, o bölgeden geçen ve genellikle X gezegeni olarak anılan büyük bir gezegeninin yol açtığını düşünmektedir. Ancak bu gizemli X gezegeninin varlığı yönünde herhangi bir kanıt olmadığından, çoğunluk bu teoriyi reddetmektedir. Peki, Kuiper Uçurumu, bir gezegenin etkisi ile oluşmadı ise nasıl oluştu? Bu soru da halen gizemini koruyor.
Bu örneklerin de gösterdiği gibi, bilim yaygın kanının aksine sadece sorulara cevap vermiyor, beklemediğimiz ilginç soruları da doğuruyor. Bilimin doğurduğu bu gizemleri çözme çabası, bilimsel çabaların en önemli motivasyon kaynaklarından birisidir.


Prof. Dr. Caner Taslaman - Dr. Enis Doko







Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >