Ramazan'da kimler için oruç tutmak sakıncalıdır? Orucu kazaya bırakan meşru mazeretler nelerdir?

Ramazan orucu
Ramazan orucu

Dinimiz kişileri güçleri nispetinde farz ibadetlerle sorumlu tutmuştur. Ramazan orucu ibadetini kişilerin güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda belli şartlara bağlı olarak erteleme konusunda bazı ruhsatlar getirilmiştir. Gelin oruç tutmamayı mübah kılan bu durumları birlikte öğrenelim.

Ramazan orucu, ergenlik çağına ulaşmış ve akıl sağlığı yerinde her Müslümana farzdır. Ruhsat olmadan, oruç tutmamak, uygun değildir. Zira bütün bir yılı oruçlu geçirmek Ramazan'ın tek bir gününü bile karşılamaz. İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı halde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı da verilmiştir.

Yüksek risk gurubunda olan olan ve oruç tutması önerilmeyen hastalar, hamileler ya da emziren anneler ve yaşlılar için oruç tutmak oldukça sakıncalı olabilir. Ayet-i kerime ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöylece sıralayalım:

Hamileler:

Gebelerin sıkça merak ettikleri konulardan birisi de Ramazan ayında oruç tutup tutamayacaklarıdır. Hamilelik döneminde oruç tutmak, bebeğe zarar verir mi bebeğin gelişimi için bir sakıncası olur mu gibi sorular birçok anne adayının kafasını karıştırır. Öncelikle dinimiz hamile ve emziren annelere sonradan tutulmak üzere Ramazan ayında oruç tutmama ehliyeti veriyor. Hamilelik oruç tutmamak için geçerli bir mazeret olmakla birlikte anne adayları doktorlarına danışarak oruç tutmaya uygun bir sağlık durumuna sahip olmaları halinde oruç tutabilirler. Fakat özellikle gebelik öncesi kilosu normalin altında olan annelerde, riskli gebeliklerde, prematüre veya düşük ihtimali bulunan annelerde oruç tutmak oldukça riskli olabilir. Bu açıdan kadın doğum uzmanlarına danışarak onların önerileri doğrultusunda hareket etmeleri en doğru tercih olacaktır.

Ramazan ayında oruç tutmaya karar verdiyseniz bu durumun iyi yönetilebilmesi adına anne ve bebeğe ilişkin sağlık kontrolleri diğer gebelere oranla daha sık yapılmalıdır. Ramazan sıcak yaz günlerine denk geliyorsa özellikle de susuzluk dikkat edilmesi hususların başında geliyor. Gebelerde günlük su ihtiyacı, gebe olmayan kadınlara oranla günde bir veya iki bardak daha fazladır. Oruç süresince susuz kalma riskini azaltmaya çalışmak için dışarıdaysanız gölgede serinleyin, kendinizi aşırı yormayın ve sahurda bolca sıvı içmeye çalışın. Ayrıca sahurda çok fazla tuzlu yiyecek tüketmekten kaçınmak doğru bir tercih olacaktır. Ramazan ayında oruç tutarken kendinizi iyi hissetmiyorsanız, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, güçsüzlük, baş dönmesi gibi şikayetleriniz oluyor ise mümkün olan en kısa sürede oruç tutmayı sonlandırmanız önemlidir.

Emzirenler:

Ramazan orucunu tutmamak için geçerli mazeretlerden biri de çocuk emzirmektir. Emzikli kadınlar çocuklarının gelişimini etkilediğini düşünerek endişe etmeleri halinde oruç tutmayabilirler. Dinimiz bu konuda annelere ruhsat tanıyor. Emziren anneler Ramazan süresinde sıvı alımı azalacağından süt salınımı etkilememek için oruç tutmayıp Ramazan dışında her hangi bir zamanda kaza edebilirler. Hamilelik ve çocuk emzirme gibi meşru sebeple oruç tutmayan kadınlar sair zamanlarda kaza edebilirler. Yine emzirilen bebek kaç aylık olsun hüküm aynıdır.

Psikolojik durumu bozuk olanlar:

Oruç tutmak, ilaç kullanmayı gerektiren psikolojik bozuklukları olan hastayı daha ağır bir sürece sokabilir. Bu hastalar yeterince ve düzenli uyumadıklarında ertesi gün onlar için daha stresli ve ağır geçecektir. Bu açıdan tam olarak iyileşme göstermeyen hastalar doktorlarına danışmadan oruç tutmamalılar. Hepsi için geçerli olmasa da ilaç tedavisi gören hastalar mutlaka doktorlarına danışmalıdır. Ve kullandıkları ilacın onları zehirlemeyeceğini onaylatmalıdır. Özellikle lityum içeren ilaçlar, susuzlukta lityum zehirlenmesi'ne neden olabileceğinden tehlikelidir.

Çok yaşlı olan insanlar:

İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak ya da aşırı yaşlı olmak gibi oruç tutmaya sürekli bir engelin bulunması halinde tutulamayan her oruç için bir fitre verilir. Bir oruç fitresi bir fıtır sadakası miktarıdır. Bir fıtır sadakası ise, bir kimseyi bir gün doyurabilecek yiyecek miktarı veya bunun parasal karşılığıdır.

Hastalar:

Sağlıklı insanların metabolizması oruca adaptasyonda zorlanmazken bazı hastalar için oruç tutmak son derece sakıncalı olabilir. Oruç tuttuğu zaman, hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen kimseler ile hastalığı sebebiyle düzenli aralıklarla ilaç kullan kişiler için, iyileştikten sonra kaza etmek üzere Ramazan ayında oruç tutmamalarınaruhsat tanınmıştır. Oruç tutması halinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir.

Şeker hastaları azar azar ve sık sık yeme şekline dayanan bir beslenme programı uygularlar. Ramazan'da ise uzun süre aç ve susuz kaldıklarından şeker düşmesi sonucu hayati tehlike söz konusu olabilir. İnsülin yetersizliği ve şeker kullanımında dengesizlik iftardan sonra hiperglisemi komasına neden olup felç veya ölümle sonuçlanabilir. Oruç tutmak isteyen diyabet hastaları mutlaka Endokrinoloji uzmanı ile görüşmeli ve doktor kontrolü altında olmalılar. Diyabetli hastalar, hekimin önerdiği sıklıkta parmak ucu kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Kan şekeri ölçümü orucu bozmaz. Ölçülen kan şekeri 60’ın altında veya 300’ün üzerinde ise o gün oruç tutulmamalıdır. Hasta kendisini iyi hissetmiyorsa orucunu sonlandırmalıdır.

Ağır kalp ve böbrek hastası olanlar, mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar, karaciğer yetmezliği olanlar, tansiyon hastaları, ağır enfeksiyon geçirenlerin oruç tutması önerilmez. Uzman bir doktorun, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı ve teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan’da oruç tutmayabilir. Şayet hastalığı geçici ise tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fitre verir.

Yolculuk:

Ramazan’da sefer mesafesi (en az 90 km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir.