Askerî kalenin camiye dönüşme serüveni: Libya Murat Ağa Camii

Murad Ağa Camii, dokuz yıl önce Libya'nın Trablus kentinde meydana gelen bombalı saldırıya rağmen 500 yılı aşkın süredir dimdik ayakta.
Murad Ağa Camii, dokuz yıl önce Libya'nın Trablus kentinde meydana gelen bombalı saldırıya rağmen 500 yılı aşkın süredir dimdik ayakta.

Trablus halkının İspanyol işgalcilere karşı çağrısına yanıt olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle Libya'ya gönderilen Murad Ağa'nın camiye dönüştürülmeden önce kale olarak planladığı ibadethane, Libya'daki İslam mimarisinin en görkemli eserlerinden biri.

Libya’nın başkenti Trablus’un doğusundaki Tacura bölgesinde yer alan Osmanlı yadigarı Murat Ağa Camii, ülkedeki yıkıma ve 9 yıl önce meydana gelen bombalı saldırıya rağmen yüzyıllardır bölgedeki önemli ibadet yerlerinden biri olmayı sürdürüyor.

Adını, Osmanlı Devleti’nin Libya’ya atadığı ilk Vali Hadim Murat Ağa’dan alan cami yaklaşık 5 asırlık bir tarihe sahip.

  • Askerî amaçlar için 1521'de kale olarak planlanarak inşa edilen yapı, İspanyol tehlikesinin bertaraf edilmesinin ardından Murat Ağa tarafından camiye çevrilmiş.
Camii'nin orijinal minaresi 1901 yılında depremde yıkılmış. Fas tarzında kare şeklinde inşa edilen mevcut minare ise Tunus'taki Sîdî Ukbe Camii'nden türetilmiş olup orijinal haline göre nispeten moderndir.
Camii'nin orijinal minaresi 1901 yılında depremde yıkılmış. Fas tarzında kare şeklinde inşa edilen mevcut minare ise Tunus'taki Sîdî Ukbe Camii'nden türetilmiş olup orijinal haline göre nispeten moderndir.

Caminin hikâyesi İspanyolların Kuzey Afrika’yı işgaline kadar uzanıyor

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Libya Koordinatörü Gıyaseddin Karatepe, Murat Ağa Camisi'nin geçmişten bugüne uzanan hikâyesini AA muhabirine anlattı.

Karatepe, İspanyolların 1492'te Endülüs'teki son emirliği ele geçirdikten sonra Haçlılarla Kuzey Afrika’da işgallere başladığını hatırlattı.

Camii, askerî savunma döneminden kaldığını gösteren mazgallarla hem kale ve hem de cami olma özelliğini koruyor.
Camii, askerî savunma döneminden kaldığını gösteren mazgallarla hem kale ve hem de cami olma özelliğini koruyor.

İspanyolların bu dönemde Fas ve Cezayir’in ardından 1510’da Trablusgarp’ı işgal ettiğini söyleyen Karatepe, "Trablusgarp’ta halkın işgale direnişi yeterli olmayınca, insanlar kentin doğusundaki Tacura bölgesine sığındı. Bunun üzerine Tacura Ayan Meclisi 1519 yılında İstanbul’a bir heyet göndererek yardım talep etti." dedi.

Karatepe, bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman’ın 1520’de seçkin saray ağalarından Murat Ağa’nın emrine 6 bin deniz kuvveti tahsis edip Trablus’a gönderdiğini belirtti.

Murat Ağa'nın, bölgeye sığınan halkı korumak amacıyla 1521'de Tacura’da büyük bir kale yaptırıp halkı kalenin içine alarak hücumları bertaraf ettiğini aktaran Karatepe, padişahın da kendisini Trablus Valisi tayin ettiğini dile getirdi.

  • İspanyol tehlikesi tamamen bertaraf edildikten sonra Murat Ağa, 1535 yılında bu kaleyi camiye çevirmiştir. O tarihten beri cami olarak hizmet vermekte olan bu bina, Osmanlı Devleti'nin Libya’daki en eski camisi hükmündedir.

Camii, 2013'teki restorasyonun ardından bombalandı

Murat Ağa'nın 1556'da vefat ettiğini ve cenazesinin de caminin avlusuna defnedildiğini söyleyen Karatepe, "Zaman içinde çok sayıda restorasyon geçirmiş olan cami, son olarak 2013 yılında bir Türk firması tarafından restore edildi. Ancak ülkedeki iç karışıklıklar nedeniyle cami ve türbe restorasyondan iki ay sonra Kasım 2013'te bombardımana uğramış ve büyük zarar görmüştür. Camide halen ibadet edilmektedir. Caminin korunması ve ayakta tutulması çok önemli bir sorumluluğumuzdur." ifadelerini kullandı.

Cami, Libya'daki iç karışıklık döneminde 2013'te uğradığı bombalı saldırıya rağmen hâlâ ayakta ve bölgede en çok cemaate sahip olma özelliğini koruyor.
Cami, Libya'daki iç karışıklık döneminde 2013'te uğradığı bombalı saldırıya rağmen hâlâ ayakta ve bölgede en çok cemaate sahip olma özelliğini koruyor.

Bölge sakinleri Büyük Camii olarak isimlendiriliyor

Camii cemaatinden Libyalı Nuri Ammar, cemaati çok olduğu için Tacura sakinlerinin Murat Ağa Camii'ni Büyük Camii (Cami el-Kebir) olarak isimlendirdiğini söyledi.

Caminin daha önce 1986'da geniş kapsamlı bir restorasyondan geçtiğini aktaran Ammar, "Tavanları ve sütunlarının tamamı elden geçirildi. Camide ilk dönem şark İslam mimarisi özellikleri görülüyor. İçeride birbirine kemerlerle bağlanmış farklı renklerde sütunlar yer alıyor." dedi.

Başka camilerden farklı olarak, Murat Ağa Camii'nin kıble duvarı diğer duvarlara göre daha küçüktür. Zira kıble duvarına dağılmış olan odaların, askerlerin dinlenme yerleri ya da askerî erzak depoları olduğu düşünülmektedir.
Başka camilerden farklı olarak, Murat Ağa Camii'nin kıble duvarı diğer duvarlara göre daha küçüktür. Zira kıble duvarına dağılmış olan odaların, askerlerin dinlenme yerleri ya da askerî erzak depoları olduğu düşünülmektedir.

Ammar, minberin daha önce yüksek ve uzun olduğunu ancak değiştirildiğini, sonradan binaya eklenen minarenin de Mağrip mimarisi özelliği taşıdığını söyledi.

"Bütün Trablus’un en büyük camisi"

Cami müdavimlerinden Abdurrezzak Gıryani de biri caminin içinde diğeri dışında olmak üzere iki su kuyusunun bulunduğunu söyledi.

Gıryani, "17 Şubat devriminden sonra camide Türkiye tarafından bir restorasyon yapıldı. Gerekli restorasyonların ve bakımının aralıklarla yapılması gerekiyor. Eğer ihmal edilirse bu tür tarihi yapılar kaybedilir. Bazı sütunlar aşağıdan incelmeye başlamış.” dedi.

Mescidin içindeki kuyu standart cami mimarisine yabancıdır. Tarihçiler kuyunun kalede ikamet eden askerler için ana içme suyu kaynağı olduğunu belirtiyor.
Mescidin içindeki kuyu standart cami mimarisine yabancıdır. Tarihçiler kuyunun kalede ikamet eden askerler için ana içme suyu kaynağı olduğunu belirtiyor.

Eskiden bütün Tacura bölgesinin cuma namazlarını burada kıldığını ve caminin çok geniş bir avlusu bulunduğunu belirten Gıryani, sadece Tacura değil bütün Trablus’un en büyük camisinin Murat Ağa Camisi olduğunu kaydetti.