Azrail'in Vilâyetine Yolculuk sonrası başkalaşmak

Celâl Âl-i Ahmed imzalı Azrail'in Vilâyetine Yolculuk isimli eserde, sosyalist bir 'Acem'in İsrail seyahati ile düşünce dünyasında meydana gelen değişiklikler konu ediliyor.
Celâl Âl-i Ahmed imzalı Azrail'in Vilâyetine Yolculuk isimli eserde, sosyalist bir 'Acem'in İsrail seyahati ile düşünce dünyasında meydana gelen değişiklikler konu ediliyor.

İranlı düşünür Celâl Âl-i Ahmed imzalı "Azrail'in Vilâyetine Yolculuk" isimli eserde, bir "Acem"in sosyalist düşünceyle başlayan hayatının, yaptığı İsrail gezisi ile farklı bir yöne evrilmesi konu ediliyor. Kitabın isminin "Azrail'in Vilâyetine Yolculuk" olması, yazarın İsrail'i bir devlet olarak tanımaktan ziyade, bir vilayet olarak görmesinden kaynaklanıyor.

2018 yılında Zeynep Özel ve Zeynep Akçora çevirisiyle Ketebe Yayınları tarafından dilimize kazandırılan İranlı düşünür Celâl Âl-i Ahmed imzalı "Azrail'in Vilâyetine Yolculuk" isimli eserde, bir "Acem"in sosyalist düşünceyle başlayan hayatının, yaptığı İsrail gezisi ile farklı bir yöne evrilmesi konu ediliyor. Bu kitabı okuduğum da aklıma en çok sevdiğim "seyahat ediniz sıhhat bulunuz" hadisi gelmişti. (bk. Ahmet b. Hanbel, 3/280; Aclunî, 1/445) Hadisin sahihliği bir yana, sanırım her seyahat öncesi bu hadisi hatırlamam ve gittiğim yerlerden dönüşüm tıpkı Celâl Âl-i Ahmed gibi farklı bir atmosferi özümseyip hayata farklı bir gözle bakmamı sağlıyor.

Siyonizm ile Nazizmi eşitleyen bir duvar resmi.
Siyonizm ile Nazizmi eşitleyen bir duvar resmi.

Celâl Âl-i Ahmed, Türkçe'de fazla eseri olmayan bir düşünür ama bu kitapla birlikte daha çok eserini raflarda görmek istiyorum. Ahmed'in İran sosyalist partisinde başlayan politik yaşamı, İsrail gezisinden sonra hem "Doğulu" olmanın farkına varmasını sağlamış hem de içinde bulunduğu politik ortamın siyonizmle nasıl benzerlik taşıyabileceğini görmesine vesile olmuş. Bulunduğu sosyalist ortamın ve dönemin Sovyetler modelinin onu cezbetmesi ailesiyle arasının açılmasına da sebep olmuş. Babasının onu medreseye göndermesinden sonra dönemin atmosferine kapılan Ahmed, çeşitli kitaplar okumuş, çevirmiş, yayınlamış ve bu sebepten pek çok sıkıntı çekmiş.

İran’daki Tudeh (Komünist) Partisi’nin üyeleri, 21 Temmuz’da Tahran’ın Parlamento Meydanı’ndaki büyük gösteri sırasında ABD’yi ve Büyük Britanya’yı kınayan afişler taşıyor.
İran’daki Tudeh (Komünist) Partisi’nin üyeleri, 21 Temmuz’da Tahran’ın Parlamento Meydanı’ndaki büyük gösteri sırasında ABD’yi ve Büyük Britanya’yı kınayan afişler taşıyor.


  • Kitaba tekrar dönecek olursak, isminin "Azrail'in Vilâyetine Yolculuk" olması, yazarın İsrail'i bir devlet olarak tanımaktan ziyade, bir vilayet olarak görmesinden kaynaklanıyor.

Ahmed şöyle diyor: "İki anlamda vilayet diyorum. Birincisi İsrail hükümeti Filistin topraklarında bir tür vilayettir, devlet değildir. Daha doğrusu İsrailoğulları’nın yeni varislerinin ‘vaadedilmiş topraklardaki’ hükümetidir. Filistinlilerin hükümeti değil. Zaten problemin ilk kaynağı da İsrail hükümetinin varlığı, bu topraklara girmiş olmasıdır. İkinci olarak da İsrail bizim anladığımız manada bir devlet değildir; Save şehrinin sınırında, 8000 m²'den küçük bir avuç toprak parçasıdır.”

Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimleri.
Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimleri.

Şu ana kadar gördüğüm tanımlamaların aksine, "vilayet" farklı bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Vilayet kelimesi yoruma açık bir şekilde kullanılıyor.

  • Ali Ahmed, kitabında yer yer "vaad edilme" meselesine de alaycı bir dille yaklaşıyor: "Vaat edilmiş topraklara yerleşmek" hezeyanıyla asırlarca pek çok sefalete katlanmış, sürgün edilmiş bir millet düşünün.

Sayelerinde emellerine yaklaştıkları Ben Gurion (İsrail’in ilk başbakanı) gibi günümüz siyasileri onların gözlerinde tabiri caizse peygamberler kadar kutsaldır. Ve yeni kutsal varisler, bu küçücük toprak parçasına sığdırmak için, New York ve dünyanın dört bir tarafına dağılmış milyonlarca Yahudiyi (aslında o kadar da vaat edilmemiş) bu topraklara davet etmektedir.”

İsrail'in "vadedilmiş toprakları".
İsrail'in "vadedilmiş toprakları".

İsrail gezisinden sonra düşünceleri ciddi ölçüde değişen Celâl Âl-i Ahmed 'in şu sözleri onun bu seyahatten nasıl etkilendiğine iyi bir örnektir:

2. Dünya savaşında ‘Dachau’ ve ‘Buchenwald’ toplama kamplarında Batılı faşistlerin fırınlarda yaktığı Yahudilerin günahının kefaretini neden ben ‘Doğulu’ ödüyorum. Üstelik Batı’nın İsrail için yaptığı jestin faturasını ödemem de cabası.
Dachau Toplama Kampı.
Dachau Toplama Kampı.

Son olarak kitabında kullandığı ve beni etkileyen bir başka söz ise "garpzede" ifadesi, tıpkı vilayet ifadesi gibi ilginç, "batılılaşma" sonucu kendi toplumuna yabancılaşan "aydın" diye tanımlıyor. Sadece kendi toplumu içindeki garpzedelere, Batılılara ya da diğer toplumlara değil, Araplara da sitemde bulunuyor sık sık. Kitabının 58. sayfasında acemliğinden ötürü Araplar tarafından hor görüldüğünü iddia ediyor ve bazı Arap hükümetlerini sert sözlerle eleştiriyor.

Bu kitabı okumadan önce İran sosyalizmi ve siyonizm ile ilgili okumalar yapmak Celâl Âl-i Ahmed'in kitabını daha iyi anlamak için faydalı olacaktır. Celâl Âli Ahmed'in kardeşi Şems Âl-i Ahmed'in de önsözü, yazıları ve yazışmaları bulunan bu kitap, İran-İsrail hakkında okuma yapmak isteyenler için listelerine eklemek isteyecekleri bir kaynak olacaktır...