Barışa ilk adım: Madrid Barış Konferansı

Sol önden, Madrid Konferansı’na katılan devlet ve heyet başkanları: Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez, ABD Başkanı George Bush, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el-Şarra, Lübnan Dışişleri Bakanı Faris Bouez, Sovyet Dışişleri Bakanı Boris Dmitriyeviç Pankin, İsrail Başbakanı Yitzhak Şamir, ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa, Filistin müzakere heyetinin başkanı Haydar Abdülşafi, Ürdün Dışişleri Bakanı Kemal Ebu Cabir yer alıyor.
Sol önden, Madrid Konferansı’na katılan devlet ve heyet başkanları: Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, İspanya Başbakanı Felipe Gonzalez, ABD Başkanı George Bush, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk el-Şarra, Lübnan Dışişleri Bakanı Faris Bouez, Sovyet Dışişleri Bakanı Boris Dmitriyeviç Pankin, İsrail Başbakanı Yitzhak Şamir, ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa, Filistin müzakere heyetinin başkanı Haydar Abdülşafi, Ürdün Dışişleri Bakanı Kemal Ebu Cabir yer alıyor.

ABD ve Sovyetler Birliği’nin desteğiyle ABD Başkanı George Bush'un girişimleriyle Ekim 1991'de Madrid’de gerçekleştirilen Barış Konferansı’nda, Arap ülkeleriyle İsrail, ilk kez aynı masanın etrafında ve yüz yüze müzakereler gerçekleştirdi. Madrid Barış Konferansı; İsrail, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistinlilerin müzakereler için bir araya geldiği ilk seferdi.

ABD, Ocak 1991'de Arap ülkelerinin de dahil olduğu uluslararası bir koalisyonun liderliğini yaparak Irak güçlerinin 2 Ağustos 1990'da işgal ettiği Kuveyt'ten çıkarılmasını sağladı. Bu kriz, özellikle Irak'ın İsrail'i bombalaması ve Filistin'i kurtarma söylemini yükseltmesiyle birlikte Filistin meselesini yeniden ön plana çıkardı.

Kuveyt'in geri alınmasının ardından, dönemin ABD Başkanı George H. W. Bush ülkesinin uluslararası bir barış konferansı çağrısı yapma niyetini açıkladı. Bush o dönemde İsrail Başbakanı Yitzhak Shamir ile kötü ilişkiler içindeydi ve İsrail'e yıllık ABD yardımını askıya almakla tehdit edene kadar onu konferansa katılmaya ikna edemedi.

ABD Başkanı George Bush, Madrid Barış Konferansı'nın açılışında.
ABD Başkanı George Bush, Madrid Barış Konferansı'nın açılışında.

Bush yönetimi, çatışmanın taraflarını tek bir çatı altında bir araya getirmeyi başarmak için birçok çelişkiyi bir araya getirmek zorundaydı. İsrail, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) müzakerelere katılmayacağını, bağımsız bir Filistin devletinden söz edilmeyeceğini, kendi güvenliğine bağlı kalacağını ve müzakerelerin kendisini hiçbir şekilde etkilemeyeceğini, konferansın bağlayıcı olmayacağını ve bundan hiçbir Amerikan pozisyonunun ortaya çıkmayacağını şart koştu.

Buna karşılık Arap ülkeleri, müzakerelerin çok taraflı olacağını ve İsrail'in 1979'daki Mısır-İsrail Barış Anlaşması’nda (Camp David) Mısır'da olduğu gibi, hiçbir Arap tarafını diğeri üzerine inhisar altına almayacağını şart koştu. Bu arada İsrail, müzakerelerin çok taraflı oturumlara ek olarak ikili oturumları da içermesi konusunda ısrar etti.

Filistinlilere ise, üçüncü yıldan itibaren nihai statünün tartışılacağı beş yıllık bir müzakere sürecine katılmaları sözü verildi.

Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov konuşma yaparken.
Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov konuşma yaparken.

Nihayetinde, Mart 1991'de ABD Başkanı Bush’un "Filistin-İsrail çatışmasına son verme zamanı geldi." açıklamasını, Dışişleri Bakanı James Baker'ın sekiz ay süren yoğun mekik diplomasisi izledi ve “barış süreci” Ekim 1991'de Madrid Barış Konferansı'yla start verdi.

30 Ekim-1 Kasım 1991 tarihleri arasında ABD Başkanı Bush ve Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un eş başkanlığını yaptığı Madrid’de düzenlenen konferansa İsrail, Mısır, Suriye ve Lübnan delegasyonlarının yanı sıra Filistin’in resmî muhatabı FKÖ de Ürdün heyeti içinde ortak bir Ürdün-Filistin delegasyonu katıldı.

İsrail’i, Başbakan Yitzhak Şamir başkanlığında bir heyet temsil ediyordu.
İsrail’i, Başbakan Yitzhak Şamir başkanlığında bir heyet temsil ediyordu.
İsrail-Arap çatışmasının tüm tarafları ilk kez doğrudan müzakereler yapmak üzere yüz yüze geldi.

Açılış oturumunda George Bush, İsrail'in katılacağı ve ekonomik, güvenlik ve diplomatik anlaşmalar aracılığıyla Arap çevresine bağlanacağı “kapsamlı bir barış”tan söz ederken, Mihail Gorbaçov İsrail'in varlığını normalleştirmekten söz etti.

Ürdün-Filistin heyeti, İsrail heyetiyle karşı karşıya.
Ürdün-Filistin heyeti, İsrail heyetiyle karşı karşıya.

Tarihsel olarak eşi benzeri görülmemiş konferans, müzakereler yoluyla İsrail ve Filistin arasındaki sözde "barış süreci"nin temellerini attı. Herhangi bir yaptırımı bulunmayan 1991 Madrid Barış Konferansı, soruna kalıcı bir çözüm getirememesine karşın Filistin sorununun enine boyuna tartışılmasına yardımcı oldu.

İsrail, Filistinliler ile Arap heyetleri arasında bir cephe oluşturma korkusuyla Madrid'de ikili müzakerelerin başlamaması konusunda ısrar etti ve müzakerelerin dönüşümlü olarak İsrail'de ve ilgili bir Arap başkentinde yapılmasını önerdi. Buna karşılık Suriye, müzakerelerin derhal başlatılması konusunda ısrar etti.

Yitzhak Şamir’in liderlik ettiği heyetin sözcüsü, geleceğin başbakanı Benyamin Netanyahu idi.
Yitzhak Şamir’in liderlik ettiği heyetin sözcüsü, geleceğin başbakanı Benyamin Netanyahu idi.

ABD yönetimi, aralık ayında Washington'da yeni bir tur düzenlenmesini öngören bir "uzlaşma" önerdi ve bu tarihten Aralık 1991’den Ağustos 1993'e kadar Washington'da herhangi bir önemli sonuç alınamadan 11 tur ikili müzakere düzenlendi.

28 Ocak 1992'de Moskova'da bölgesel işbirliği hakkında çok taraflı görüşmeler başladı. Lübnan ve Suriye’nin katılmadığı görüşmelere, örgütün oluşumuyla ilgili sorunlar ve diasporadaki Filistinlilerin katılımıyla ilgili devam eden tartışmalar nedeniyle doğrudan Filistin heyeti de katılmadı.

Ürdün heyetinden Filistin Başmüzakerecisi Saib Ureykat, konferansa Filistin kefiyesi takarak katılmıştı.
Ürdün heyetinden Filistin Başmüzakerecisi Saib Ureykat, konferansa Filistin kefiyesi takarak katılmıştı.

Madrid Konferansı ile başlayan diyalog ve müzakere süreci; 1993’te I. Oslo Anlaşması’na ve 1994’te İsrail-Ürdün Barış Antlaşması’na (Vadi Arabe) giden yolu açtı.