Bir büyük İslâm âlimi: Muhammed Mustafa el-A‘zamî

Muhammed Mustafa el-A'zamî.
Muhammed Mustafa el-A'zamî.

Hindistan’dan başlayıp İslâm coğrafyasının diğer ülkelerine, oradan Batı'ya uzanan ilim yolculuğunda pek çok ciddi çalışmaya imza atan, hadis ilimleri ve Kur’ân tarihine dair derinlikli birikimiyle oryantalist fikirleri analiz eden Muhammed Mustafa el-A'zamî, daha çok bazı Batılı araştırmacıların geliştirdiği ve isnâd sisteminin geçersizliği iddiasını içeren tezlere yönelik yazdığı ilmî reddiyelerle tanınmaktaydı.

2006 yılı olmalıydı. Muhammed Mustafa el-A‘zamî isimli Hindistanlı bir âlim, içerisinde benim de olduğum sınırlı sayıdaki bir kalabalığa konuşma yapacaktı. Herkes yerini aldıktan kısa bir zaman sonra o da içeriye girerek konuşmasını yapacağı yere yerleşmişti. İlk sırada oturduğum için olmalı, tercümanlığını yapacak Prof. Recep Şentürk’e kısık sesle İngilizce mi yoksa Arapça mı konuşması gerektiğini sorduğunu duymuştum. Bu iki dil de o tarihte benim için ulaşılması gereken bir zirve mevkisindeydi. Demek ki bu âlim bu iki dilde de konuşma yapabilecek yetiye sahipti. Dile böylesine vâkıf olan biri sahasında da vukûf ehli biri olmalıydı. A’zamî’nin o günkü konuşmasından aklımda kalan bir cümlesi de şu olmuştu:

Kendimi hâlâ her şeyin başlangıcında görüyorum.
A'zamî, Kur’ân Tarihi eserinde, Kur’ân-ı Kerîm’in vahyedildiği günden itibaren birden fazla kopya halinde kaydedildiğini, 1400 yıl boyunca hiç değişmeden aynı kaldığını, Kur’ân-ı Kerîm’e insan katkısı olmadığını bilimsel yöntemlerle izah etmiştir.
A'zamî, Kur’ân Tarihi eserinde, Kur’ân-ı Kerîm’in vahyedildiği günden itibaren birden fazla kopya halinde kaydedildiğini, 1400 yıl boyunca hiç değişmeden aynı kaldığını, Kur’ân-ı Kerîm’e insan katkısı olmadığını bilimsel yöntemlerle izah etmiştir.

Onu sonrasında daha detaylı tanıdıkça gerçekten de derin bir âlim olduğuna kanaat getirmiştim. The History of the Quranic Text from Revelation to Compilation: A Comparative Study with the Old and New Testaments (Vahyedilişinden Derlenişine Kur’ân Tarihi: Eski ve Yeni Ahit ile Karşılaştırmalı Bir Araştırma) başlıklı eserinin Türkçeye çevrildiği yıl da sanırım 2006 yılına yakın bir tarihti. Konuşmasının ardından kitabını da imzalamıştı. Bu kitap bendeki hayranlığın bir kat daha artmasına sebep olmuştu. Zira o dönem oryantalizm meselesi zihnimi kurcalayan meselelerin başında geliyordu. Oryantalistler tarafından söylenen çok şey vardı ve bunlara sistematik olarak cevap verilmesi gerekiyordu. İşte A’zamî çok temel bir meseleyi bu eserinde işlemişti. Haddizatında bu eseri bir oryantaliste cevaptı. Toby Lester isimli bir oryantalist Atlantic Monthly isimli dergide "What is the Quran?"(Kur'ân nedir?) başlıklı bir yazı kaleme almış, Kur’ân-ı Kerîm’in değişime uğramaksızın gelen bir metin olmadığı iddiasında bulunmuş, A’zamî de bu reddiyesinde müdellel bir şekilde Kur’ân-ı Kerîm’in günümüze kadar ilk şekliyle geldiğini ispatlamıştı. İlerleyen zamanda kendisini daha yakînen tanıdıkça hayranlığım da artmıştı.

Hadis ilmine olan hizmetleri sebebiyle 1980’de Melik Faysal ödülünü alan A‘zamî , 1981’de Suudi Arabistan'dan vatandaşlık almış ve 1982’de İstihkak madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Hadis ilmine olan hizmetleri sebebiyle 1980’de Melik Faysal ödülünü alan A‘zamî , 1981’de Suudi Arabistan'dan vatandaşlık almış ve 1982’de İstihkak madalyası ile ödüllendirilmiştir.

Muhammed Mustafa el-A‘zamî, 1930 yılında Hindistan’ın Uttar Pradeş eyaletine bağlı Azamgarh beldesinde dünyaya gelmişti. Küçük yaşlarda annesini kaybeden A’zamî, yine bir âlim olan babasının özel alakasında yetişmişti. Bir ilim havzası olan Azamgarh pek çok âlim çıkartmıştı ki Şiblî Numânî ve yine el-A’zamî nisbesini taşıyan Habîbürrahmân bunlardan sadece ikisiydi. Muhammed Mustafa el-A‘zamî de böyle bir ortamda kendisini bulmuştu. O, babasından Farsça öğrenmiş, İngilizceyi de küçük yaşlarında öğrenmesinin ardından klasik İslâmî ilimlere dair kitaplar okumuştu.

Diyûbend ekolünden beslenen A’zamî sonrasında Ezher’e girmiş ve buradan 1955 yılında yüksek lisansını tamamlayarak mezun olmuştu. Sonrasında Katar’da bulunan A’zamî, burada hem ilmî faaliyetlerde bulunmuş hem de kimi vazifeler deruhte etmişti. 34 yaşındayken kaydolduğu Cambridge'in doktora programı ise hayatında önemli bir dönüm noktası olmuştu. Studies in Early Hadith Literature (İlk Devir Hadis Edebiyatı) başlıklı Türkçeye de tercüme edilen doktora çalışması sahasında çok önemli bir yer doldurmuştu.

  • Hadisle alakalı modernist görüşlere karşı çıkan A’zamî bu çalışmasında aslında hadis yazımının Hz. Peygamber döneminde başladığını ispatlamaya çalışmıştı.

Onun oryantalist Schacht’ın tezlerini çürüttüğü ve yine Türkçeye tercüme edilen On Schacht’s Origins of Muhammadan Jurisprudence (İslâm Fıkhı ve Sünnet: Oryantalist J. Schacht’a Eleştiri) isimli eseri bir diğer kıymetli çalışması olmuştu.

A'zamî'nin yaptığı çalışmalardan başka önemli keşifleri de olmuştu. O, Türkiye kütüphanelerinde yaptığı araştırmalarla kimi eserleri gün yüzüne çıkarmıştı: İbn Huzeyme’nin Sahîh’i bunlardan biri olmuştu.

Nice kıymetli eserler yazan A’zamî, çok sayıda öğrencinin yetişmesine de vesile olmuştu, 2017’de vefat ettiğinde büyük bir İslâm âlimi olarak tarihe geçmişti.