Bulgaristan'da Türk ve Müslümanlara yönelik asimilasyon girişimlerinin yol açtığı acıların üzerinden 34 yıl geçti

 Eski Sovyetler Birliği'nin desteğiyle Kızıl Ordusu'nun 1944 yılında Bulgaristan'ı işgal ederek getirdiği komünist rejim, isimlerini, inançlarını, ibadetlerini, örf ve adetlerini yasakladığı Türk ve Müslümanları asimile etmeye çalışırken kendi sonunu belirledi.
Eski Sovyetler Birliği'nin desteğiyle Kızıl Ordusu'nun 1944 yılında Bulgaristan'ı işgal ederek getirdiği komünist rejim, isimlerini, inançlarını, ibadetlerini, örf ve adetlerini yasakladığı Türk ve Müslümanları asimile etmeye çalışırken kendi sonunu belirledi.

Bulgaristan'da Türk ve Müslüman azınlığına yönelik uygulanan asimilasyon politikası ile göçe zorlanan ve ülkeden kaçan yaklaşık 350 bin kişinin zorunlu göçünün üzerinden 34 yıl geçse de Türk ve Müslüman azınlığına karşı yürütülen asimilasyon kampanyasının yol açtığı "zorunlu göç" nedeniyle yaşanan acılar hâlâ hafızalardaki tazeliğini koruyor.

Eski Sovyetler Birliği'nin (SSCB) desteğiyle 1944 yılında Bulgaristan'da iktidara gelen komünist rejimin son döneminde asimilasyon girişimleri yoğunlaşırken Türk ve Müslümanların kararlı direnişi bu rejimin düşmesine katkı sağladı.

  • Ülkede 34 yıl önce Türk ve Müslümanlara yaşatılan baskı ve zulmün açtığı yara hâlâ kapanmadı. Devrik Diktatör Todor Jivkov'un Moskova'ya yaranmak üzere giriştiği "Soya Doğuş" politikası, Bulgaristan'daki Türk ve Müslümanların onurunu ve cesaretini kıramamış, diktatörün devrilmesiyle sonuçlanmıştı.
Ülkede 34 yıldır Mayıs ayının ikinci yarısında geleneksel düzenlenen anma etkinliklerinin en kapsamlı olanı ülkenin kuzeydoğusunda, Demir Baba Tekkesi'nde, Pristoe, Medovetz köylerinde ve Ruen ilçesinde yapılıyor.
Ülkede 34 yıldır Mayıs ayının ikinci yarısında geleneksel düzenlenen anma etkinliklerinin en kapsamlı olanı ülkenin kuzeydoğusunda, Demir Baba Tekkesi'nde, Pristoe, Medovetz köylerinde ve Ruen ilçesinde yapılıyor.
  • Üyelerinin çoğunluğunu Türk ve Müslümanların oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Partisi'nin himayesinde her yıl "Mayıs Olayları" olarak tanımlanan o günler törenlerle anılıyor.

HÖH Genel Başkanı Mustafa Karadayı, 28 Mayıs’ta Varna iline bağlı Medovetz (Sarıkovanlı) köyünde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, “34 yıldır Bulgaristan’da demokrasiyi koruyoruz.” dedi.

Bu olayların, ülkenin tarih kitaplarında anlatılmadığının altını çizen Karadayı sözlerine şöyle devam etti:

  • “Mayıs Olayları, sadece bizim meydanlarımızda, mitinglerimizde anılıyor. 'Soya dönüş' soykırım süreci, 1964’te Batı Rodop Dağları'nda, insanların isimlerinin zorla değiştirilmesiyle başlamıştır.”
1944 yılında iktidara gelen komünistler, Bulgaristan'daki Makedon, Karakaçan, Roman azınlıkları asimile etmeye başlarken, en acımasız politikayı Türk ve Müslümanlara karşı uyguladı.
1944 yılında iktidara gelen komünistler, Bulgaristan'daki Makedon, Karakaçan, Roman azınlıkları asimile etmeye başlarken, en acımasız politikayı Türk ve Müslümanlara karşı uyguladı.

HÖH Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Ahmedov,“Birlik içinde yaşamak, ortak kaderimizdir. Bu topraklarda vatanımız Bulgaristan için hem mutluluklarımızı hem de acılarımızı birlikte paylaşıyoruz.”dedi.

Bu kutsal yerde şehitleri ve gazileri anmak için bir araya geldiklerini vurgulayan Ahmedov şu değerlendirmelerde bulundu:

  • “Bugünlerde özgürce dualarımızı okuyabiliyorsak, ibadetimizi yerine getirebiliyorsak, öz adlarımızı taşıyabiliyorsak, tüm bunlar için şehitlerimize borçluyuz. Onların bazıları bunun bedelini sağlığıyla, özgürlüğüyle bazıları da hayatlarını feda ederek ödedi."
Bulgaristan'daki baskı ve zulümden dolayı soydaşlarımız Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı.
Bulgaristan'daki baskı ve zulümden dolayı soydaşlarımız Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı.
  • Tarih kitaplarında yer almayan bu zulüm parlamentoda da yapılan kınama bildirisinin ötesine gidilmedi ve asimilasyonun fikir sahipleri de cezalandırılmadı.

Eski komünist partinin çizgisinde siyaset yürüten Bulgaristan Sosyalist Partisinin (BSP) siyasî arenada ve hukuksal alanda suçluların bulunması için verdiği çabalar da sürüyor.

1989'daki zorunlu göçte yaklaşık 400 bin Türk ve Müslüman, Türkiye’ye sığındı

Bulgar komünistlerin asimilasyon girişimleri 1964'te, 1971-1973'te, 1982'de, 1984-1985'te yapıldı ancak zulümler, 1989'da zirveye ulaştı.

1985'te Bulgaristan'da HÖH'ün bugünkü Fahri Başkanı Ahmet Doğan liderliğinde Türk ve Müslümanların direnişi için gizli bir örgüt kuruldu. Yaklaşık 200 kişilik bu örgütün liderleri olan 32 kişi tutuklanıp hapse atıldı. Onlar mücadelelerine hapisten de devam ettiler ve 1989'da Bulgaristan'ın kuzeydoğusunda başlayan ilk protestoları hazırladılar.

1989 yılında Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden Müslümanlar Kapıkule sınırından Türkiye' giriş yaptı.
1989 yılında Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden Müslümanlar Kapıkule sınırından Türkiye' giriş yaptı.
  • Protestolar yüzünden dönemin diktatörü Todor Jivkov, dininden vazgeçmeyi reddeden Türk ve Müslümanlara komşu Türkiye’ye doğru sınır kapılarını açtı.
Eski komünistlerin “Büyük Seyahat” olarak adlandırdığı 1989 yılının yaz döneminde düzenlenen zorunlu göçte yaklaşık 400 bin Türk ve Müslüman, Türkiye’ye sığındı. O dönemde nüfusu 8 milyon olan Bulgaristan'da kalan 850 bini aşkın Müslümanın isimleri ise zorla değiştirildi.
Türk ve Müslümanların dinî ibadetlerini yasaklamaya, isimlerini Bulgar adlarıyla değiştirmeye çalışan ve Türkçe konuşmalarını dahi yasaklayan eski rejimin 34 yıl önce sona erdirilen zulümleri tarih kitaplarında geçmiyor.
Türk ve Müslümanların dinî ibadetlerini yasaklamaya, isimlerini Bulgar adlarıyla değiştirmeye çalışan ve Türkçe konuşmalarını dahi yasaklayan eski rejimin 34 yıl önce sona erdirilen zulümleri tarih kitaplarında geçmiyor.

Jivkov rejiminin kendini Moskova’ya beğendirmek için giriştiği asimilasyon başarısız olunca rejim, 10 Kasım 1989’da devrildi.

Mahkeme süreci

Bulgaristan'daki Müslümanlar, 1991'de yaşananların sorumlularına dava açtı. Hâlâ devam eden davada eski diktatör Jivkov, eski İçişleri Bakanı Dimitar Stoyanov, eski Dışişleri Bakanı Petar Mladenov ve eski Başbakan Georgi Atanasov sanık olarak yer aldı. Bu sanıkların hiçbiri artık hayatta değil.

“Mayıs Olayları” olarak anılan rejime karşı direniş, Bulgaristan'ın kuzeydoğusundaki Kaolinovo bölgesinde 30 bin kişinin katılımıyla 19-27 Mayıs 1989'da başladı. Bulgar milislerin ateş açması sonucu barışçıl ve silahsız protestoculardan 9'u öldü, yüzlercesi gözaltına alındı.
“Mayıs Olayları” olarak anılan rejime karşı direniş, Bulgaristan'ın kuzeydoğusundaki Kaolinovo bölgesinde 30 bin kişinin katılımıyla 19-27 Mayıs 1989'da başladı. Bulgar milislerin ateş açması sonucu barışçıl ve silahsız protestoculardan 9'u öldü, yüzlercesi gözaltına alındı.

Hâlâ kapatılmamış ancak ilerlemeyen davayla ilgili Türkiye başta olmak üzere çeşitli ülkelere göç eden 130'u aşkın görgü tanığının ifadelerinin alınması istenmiş ancak bazı tanıkların bulunamaması nedeniyle dava süreci uzamıştı.

Dava kapsamında farklı iddialarla bazı sanıklar, açtıkları küçük çaplı tazminat davalarını kazanmıştı.

11 Ocak 2012'de Bulgaristan Parlamentosu'nun kabul ettiği bildiride milletvekilleri, "1989'da 360 bini aşkın Bulgaristan vatandaşının sınır dışı edilmesini 'etnik temizlik girişimi' olarak tanımlıyoruz." ifadesini kullanmıştı.

Protestolar yüzünden dönemin diktatörü Todor Jivkov, dininden vazgeçmeyi reddeden Türk ve Müslümanlara komşu Türkiye’ye doğru sınır kapılarını açtı.
Protestolar yüzünden dönemin diktatörü Todor Jivkov, dininden vazgeçmeyi reddeden Türk ve Müslümanlara komşu Türkiye’ye doğru sınır kapılarını açtı.