İran'da çölün ortasındaki vaha: Fin Bahçesi

Bahçeye yüzlerce servi ağacı dikilmiş. Hem sağladığı gölge hem de yaprak dökmemesi bu ağacın tercih edilmesinde etkili olmuş. Fars edebiyatında servinin insan güzelliğinin simgesi olarak kullanılmasının da bu tercihte etkisi olduğunu düşünenler de var.
Bahçeye yüzlerce servi ağacı dikilmiş. Hem sağladığı gölge hem de yaprak dökmemesi bu ağacın tercih edilmesinde etkili olmuş. Fars edebiyatında servinin insan güzelliğinin simgesi olarak kullanılmasının da bu tercihte etkisi olduğunu düşünenler de var.

Yapımı Safeviler dönemine 1590 yılında tamamlanan Fin Bahçesi, 2007'de UNESCO'nun Geçici Dünya Miras Listesine, 2012'de de UNESCO Dünya Miras listesine dahil edildi. Kaçar Hanedanı Nasıreddin Şah'ın 1852 yılında Sadrazam Emir Kebir'i öldürttüğü yer olarak bilenen tarihi hamam, Fin Bahçesi'nde en çok ilgi gören noktalardan biri.

İran'ın İsfahan eyaletine bağlı Kaşan şehrinde bulunan ve Kaçarlar döneminde Nasıreddin Şah'ın "Emir Kebir" adıyla bilinen Sadrazam Mirza Taki Han'ı öldürttüğü yer olarak bilinen eşsiz güzelliğe sahip "Fin Bahçesi", ülkedeki önemli turistik destinasyonlardan biri olarak öne çıkıyor.

Yerli ve yabancı turistlerin kentteki ziyaret rotasında kesinlikle yer alan Fin Bahçesi, içinde bulundurduğu tarihi hamamla da dikkati çekiyor.

Emir Kebir'in öldürüldüğü yer olması hasebiyle ayrı bir ilgi gören hamam, her gün ziyaretçilerle dolup boşalıyor. Turistlerin, hamamı görebilmek için önünde uzun kuyruklar oluşturduğu görülüyor.

- Emir Kebir'in öldürülmesi

Halk arasında anlatılan hikayelere göre, İran'da Kaçarlar döneminde 19. yüzyılda yaşayan Emir Kebir, zeki ve çalışkanlığının yanı sıra yaptığı işlerden dolayı halk tarafından çokça seviliyor.

Zamanla hem sarayda hem de halk arasında ismi ön plana çıkan, yaptığı işlerle gönüllerde yer edinen Emir Kebir’in bir süre sonra hanedanlığa karşı bir tehdit olarak lanse edilmesi de kaçınılmaz oluyor. Rivayete göre, Nasıreddin Şah da bu kanıyla Emir Kebir'in öldürülmesi fermanını veriyor.

  • Emir Kebir, 1852 yılında Fin Bahçesi'nde bulunan hamamda bilekleri kesilerek öldürülüyor.

- Emir Kebir'in öldürülme anını tasvir eden bal mumu heykeller

Tarihi hamam bugün ise her gün çok sayıda kişinin ziyaret ettiği bir cazibe merkezi olmuş durumda,

Emir Kebir'in öldürüldüğü hamam kurnasının bulunduğu bölüm küçük olduğu için, gelen ziyaretçilerin rahat görebileceği daha geniş bir bölümde öldürülme anını betimleyen bal mumu heykeller konumlandırılmış.

Ziyaretçiler camekan arkasından heykellerin fotoğraflarını çekip tarihi olayın mizansenini kaydediyor.

- Bahçenin yapısı ve eşsiz güzelliği

Kevir Çölü'nün kıyısında bulunan Kaşan şehri, bir stepin ortasına kurulmuş.

  • Kurak iklimi ve çıplak bitki örtüsüyle bir çölü andıran şehirdeki Fin Bahçesi adeta çöldeki vahayı andırıyor. Bahçeden şehir merkezine uzanan caddenin kenarlarındaki ağaçlar ise bir merasim yolu izlenimi veriyor.

Eskiden şehrin uzağında bir köy olan Fin, şimdilerde şehirle birleşmiş bir vaziyette ve yolun sağı ve solu bol ağaçlı ve çiçekli müstakil evlerle dolmuş.

Fin Bahçesi'ndeki su kanalları, ağaç ve çiçekler tarihi yapılara farklı bir canlılık kazandırıyor.

Yüksekçe bir duvar ile ziyaretçilerini karşılayan Fin Bahçesi'nin ortasına konumlandırılan köşkün içinde bulunan havuza 12 ayrı gözeden su akıyor. Durgun gibi duran havuzdan bahçenin dört bir tarafına arklar ile su akışı sağlanıyor.

  • Bahçenin yükselti farklarından istifade edilerek kurulmuş olan çeşmelerine de hemen arkada bulunan ana havuzdan su akışı sağlanıyor. İlk kuruluş yıllarında yapılan yapılar ve bahçe düzenlemesi belli bir simetriye göre konumlandırılmış. Daha sonra eklenen bölümlerde aynı simetriyi görmek mümkün olmuyor.

Bahçedeki her su kanalı kendine has bir özellikte ve farklı konsept ile tasarlanmış. Suyun neredeyse yok denecek kadar az olduğu bir bölgede turkuaz çinilerle bezenmiş su kanalları bahçenin bulunduğu kurak bölgeye tezat bir durum oluşturuyor.

Bahçeye yüzlerce servi ağacı dikilmiş. Hem sağladığı gölge hem de yaprak dökmemesi bu ağacın tercih edilmesinde etkili olmuş. Fars edebiyatında servinin "insan güzelliğinin simgesi" olarak kullanılmasının da bu tercihte etkisi olduğunu düşünenler de var. Bahçede servi ağacı haricinde 10'a yakın çınar ağacı da mevcut.

Bahçenin tanıtım broşüründe ağaçların yaşlarının 100 ile 470 arasında olduğu belirtiliyor. 2007’den sonraki kuraklık ve çeşitli hastalıklar nedeniyle bazı müdahalelerde bulunulmuş. Kuraklık, hastalık ve haşereler nedeniyle 112 tarihi ağacın kuruduğu ve çok sayıda ağacın yüzde 30 ila 50 zarar gördüğü bilgisi de rehberler tarafından ziyaretçilere aktarılıyor.

Safeviler döneminden kalan ortadaki köşk, küçük hamam ve girişte bulunan köşkün yanı sıra tavan ve duvar resimleri ile dikkat çeken Kaçarlar dönemine ait köşk, kraliyet hamamı, Ulusal Müze, kraliyet odası gibi sonradan eklenen bölümler de bahçeye ayrı bir görsellik katıyor.

- Bahçenin Safeviler dönemine uzanan tarihi

Yapımı 1590 yılında tamamlanan Fin Bahçesi, İran'ın günümüze kalan en eski bahçesi olarak biliniyor.

Safeviler döneminde yapılan bahçenin deprem nedeniyle yıkıldığı ve yerinin değiştirildiği de kaynaklarda yer alıyor Ancak buna delil sayılabilecek net bir bilgi bulunmuyor.

Kaşan şehir merkezinin hemen kenarında kalan Fin köyü yakınında kurulan bahçe, Safevi Kralı Birinci Abbas (1571-1629) döneminde inşa edilmiş ve Kral İkinci Abbas (1633-1666) dönemine kadar geliştirilmiş. Safevi Şahı Süleyman döneminde de bahçeye eklemelerde bulunmuş.

Nadir Şah'ın seferleri döneminde ise bahçe bakımı ihmal edilmiş.

  • Nadir Şah'ın ölümünden sonra İran’da baş gösteren karışıklıkla birlikte Zend Hanedanı'na mensup Kerim Han Zend döneminde peş peşe depremlerin meydana gelmesinin ardından bahçe ve binalar restore edilmiş. Bu dönemden sonra binaya birçok bölüm eklenmiş.

Feth Ali Şah Kaçar'ın saltanatı döneminde ise oldukça bilinir bir yere dönüşen bahçe, önemli ölçüde genişletilmiş.

Pehlevi döneminde bahçe girişine göre sağ tarafına Kaşan Ulusal Müzesi inşa edilmiş ve gerekli restorasyon çalışmaları yapılmış.

1935 yılında İran'ın ulusal mülkü olarak tescillenen Fin Bahçesi, 2007 yılında UNESCO'nun Geçici Dünya Miras Listesine, ardından 2012 yılında da UNESCO Dünya Miras listesine dahil edildi.