Mülteciler için daha planlı çalışma şart

Dünya genelinde 68 milyondan fazla insan, yaşadığı yerleri terk etmek durumunda kaldı.
Dünya genelinde 68 milyondan fazla insan, yaşadığı yerleri terk etmek durumunda kaldı.

Birleşmiş Milletler (BM) ofisine ev sahipliği yapan İsviçre’nin Cenevre şehrinde her yıl haziran ayının özellikle son 2 haftası oldukça hareketli geçer. Bunun sebebi BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) başta olmak üzere mültecilere yönelik faaliyetleri olan uluslararası yapıların yıllık programları için haziran ayını seçmeleridir. Her yıl haziran ayının 20’nci günü de “Dünya Mülteciler Günü” olarak anılmaktadır.

Çeşitli BM ajanslarının üç ayda bir düzenlenen komite toplantıları da bu ayda kurumların yıllık toplantıları ile çakışır. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde (ECOSOC) danışmanlık statüsü bulunan sivil toplum kuruluşları bu toplantılara rahatlıkla katılabilmektedir. Danışmanlık statüsü bulunmayan STK’lar da başvuru yoluyla bu toplantılara katılma imkânı bulabilirler.

Suriye'deki çatışmalar, bu ülkeden Avrupa'ya ciddi bir mülteci akınına sebep oldu.
Suriye'deki çatışmalar, bu ülkeden Avrupa'ya ciddi bir mülteci akınına sebep oldu.

Yukarıda zikredilen toplantılar için İHH İnsani Yardım Vakfı İnsani Diplomasi Birimi olarak şu anda Cenevre şehrindeyiz. Doğal afetler, çatışmalar, işgaller gibi nedenlerle mülteciler meselesi dünyanın her yerinde ciddi bir problem haline geldiği için, hem ülke diplomatlarının hem de sivil toplum temsilcilerinin toplantılara ilgisi oldukça yüksek.

Bu hafta özellikle mültecilerle ilgili yoğun bir şekilde çalışırken BM Mültecilik Yüksek Komiserliği tarafından derlenen son rakamlar oldukça dikkatimi çekti ve paylaşmak istedim:

Dünya çapında 40 milyon insan kendi ülkesi içinde zorla yerinden edildi. 25,4 milyon insan ülke dışına kaçarak mülteci haline geldi. 3 milyondan fazla insan çatışmalar ve doğal afetler nedeniyle başka ülkelere sığındı ve kendilerine mülteci statüsü verilmesini bekliyor. Toparlayacak olursak, şu anda 68,5 milyon insan mülteci durumunda. Bu onlarca ülkenin nüfuslarının toplamından daha fazla insan demek.

68,5 milyon mültecinin yarıdan fazlası (%57) sadece üç ülkeden gelmekte:

1. Güney Sudan - 2,4 milyon

2. Afganistan - 2,6 milyon

3. Suriye - 6,3 milyon

Ülkemiz Türkiye dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. İlk beş ülkeye bakacak olursak:

1. Türkiye - 3,5 milyon

2. Uganda - 1,4 milyon

3. Pakistan - 1,4 milyon

4. Lübnan - 1 milyon

5. İran - 979 bin

Ne kaçtıkları, ne de sığındıkları ülke kendilerine vatandaşlık statüsü vermediği için 10 milyondan fazla insan da ‘vatansız’ olarak yaşamını sürdürüyor. Kendilerini tanımlayabilecek veya aidiyetlerini gösterebilecek ne kimlikleri ne de pasaportları var. Yakın zamandan hatırlayacağımız Arakan krizi bu duruma en iyi örnek. Myanmar’dan kaçarak Bangladeş’e sığınan 1 milyondan fazla insan ne Myanmar ne de Bangladeş vatandaşı.

Mülteciler, dünyanın birçok ülkesinde gayri insani şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.
Mülteciler, dünyanın birçok ülkesinde gayri insani şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.

Hem mültecilerin en çok geldiği hem de mültecilere en çok ev sahipliği yapan ülkelere baktığımızda bunların Müslüman ülkeler olduğunu fark etmemek imkânsız. Buna rağmen hem yukarıda verilen istatistikleri derlemede hem de son yıllarda gündemimizi oldukça meşgul eden mültecilik konusuyla nasıl başa çıkılacağı konusunda bize ait bir sitemin veya altyapının olmadığını görmek çok üzücü. Elbette Türkiye başta olmak üzere bahsi geçen ev sahibi ülkeler kendilerine sığınan mültecilere yardım etmek için elinden geleni yapıyorlar ancak kalıcı çözümler için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyacımız olduğu ortada.