Osmanlı’nın Tunus’taki en eski yapılarından Türk Camisi yıllara meydan okuyor

Tunus’ta uzun yıllar hüküm süren Osmanlı'nın, Tunus’ta bıraktığı en eski eserlerden biri 1560 ile 1580 yılları arasında ​​inşa edildiği düşünülen Cerbe’deki Türk Camisi'dir.
Tunus’ta uzun yıllar hüküm süren Osmanlı'nın, Tunus’ta bıraktığı en eski eserlerden biri 1560 ile 1580 yılları arasında ​​inşa edildiği düşünülen Cerbe’deki Türk Camisi'dir.

Tunus'un güneydoğu bölgesinde yer alan Cerbe Adası'nda 16. yüzyılda inşa edilen et-Türk Camisi, ülkedeki en önemli Osmanlı yapısı eserlerden biri olarak kabul ediliyor.

Güneydoğu Tunus bölgesinde yer alan Kuzey Afrika’nın en büyük adası Cerbe’de 16. yüzyılda inşa edilen et-Türk Camisi, yaklaşık 4 buçuk asırdır Müslümanlara hizmet vermeye devam ediyor.

Kitabesi olmadığı için Türk Camisi’nin kesin hangi yılda inşa edildiği bilinmese de resmî kaynaklarda Cerbe Adası'nın Osmanlı İmparatorluğu’na bağlandığı 1560-1580 yılları arasında inşa edildiği belirtiliyor.

  • Cerbe Adası'nın merkezi konumundaki Hume es-Suk mahallesinde yer alan Türk Camisi’ni Trablus'ta 1556-1565 yılları arasında Beylerbeyliği yapan Turgut Reis’in inşa ettiği de rivayetler arasında.

1560 yılında Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren Cerbe Adası, 1881 yılında Fransızların Tunus’u işgali ile Fransızların kontrolüne girdi.

1956 yılında Tunus'un bağımsızlığını kazanmasının ardından Medenin Vilayetine bağlanan ada, başta Türk Camisi ve Gazi Mustafa surları olmak üzere birçok Osmanlı eserine ev sahipliği yapıyor.

Türk Camisi gördüğü restorasyonlar ile büyütüldü

Türk Camisi İmamı Ali Bin Abdulhafiz, ilk başta küçük bir mescit olarak kurulan caminin birçok defa genişletme çalışmalarının ardından günümüzdeki halini aldığını söyledi.

Farklı semavi dinlere ve birçok farklı mezhebe mensup Cerbe Adası sakinlerinin beraber sorunsuz bir şekilde yaşadıklarını belirten Bin Abdulhafiz, “Türk Camisi, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Libya’nın Trablus Beylerbeyi Turgut Paşa’nın emriyle 1580 yılında inşa edildi. İnşasının ardından farklı zamanlarda 3 defa büyük restorasyon geçiren Türk Camisi, 1991 yılındaki restorasyonla şu anki halini aldı.” diye konuştu.

Restorasyon yapılırken caminin büyütüldüğünü de söyleyen Bin Abdulhafiz, “Büyütme işlemi yapılırken caminin mimari özellikleri korundu. Şu an camimizin namaz kılınan yer haricinde bir de eski eserler ve el yazması eserleri sakladığımız bir kütüphanesi var. Kütüphanedeki kitaplarımız Tunus Eski Eserler Kurumu tarafından restore edilerek cami kütüphanesinde koruma altına alındı. Ayrıca 2016 yılında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) camimizin halılarını yenileyerek camimizin diğer eksikliklerini tamamladı.” ifadelerini kullandı.

Türk Camisi’nde ayrıca 4-5 yaş arası çocuklara Kur’ân-ı Kerîm dersleri verdiklerini belirten Bin Abdulhafiz, “Camimizin avlusunda yer alan sınıfımızda yaklaşık 30 çocuğumuz eğitim alıyor. Çocuklara Kur’ân-ı Kerîm derslerinin yanı sıra adabı muaşeret kuralları, İslam ahlakı ve hadis dersleri de veriyoruz. Bu dersler ile çocuklarımızı ilköğretim okulunda alacakları eğitime hazırlamayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

Cerbe Adası'nda yüzlerce cami yer alıyor

  • Cerbe Adası'nda, Şeyh Camisi, Şeyh İbrahim Cemli Camisi ve Gureba Camisi’nin Cerbe’nin eski camilerinin de aralarında olduğu 3 yüze yakın caminin yer alıyor.

Bin Abdulhafiz, konuşmasına şöyle devam etti: “Osmanlı’nın Cerbe Adası'nı almasının ardından gelen Türkler Hanefi mezhebinden olduğu için Türk Camisi, Hanefi mezhebine mensup olanların namaz kılması için yapıldı. Zamanla Şeyh İbrahim Cemli Camisi ile beraber Maliki mezhebinin Cerbe’ye girmesi ile camilerin çoğunluğu Maliki mezhebine göre namaz kıldırmaya başladı.

Mimari olarak Cerbe’deki camiler birbirine benzerlik göstermesine rağmen farklı mezhepler için ayrı ayrı camiler inşa edilmişti.

Farklı mezheplerin varlığının Cerbe Adası'nda yaşayan halkı olumsuz etkilemediğini kaydeden Bin Abdulhafiz, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Cerbe Adası'nda farklı diyanet ve kültürden birçok cemaat mensubu var. Farklı mezhep mensupları arasında herhangi bir problem olmadığı gibi farklı dinlere inananlar arasında da herhangi bir problem yok. Herkes kendi ibadetini istediği şekilde yerine getirebiliyor, herkes bir arada kimseye karışmadan hayatına devam ediyor. Bizim camimize İbadi mezhebi mensupları gelip namazını kılar, biz onların camisine gidip namaz kılarız, hepimiz kardeşiz.”