90'larda doğan neslin ömrünü çürüten 8 unutulmaz CM efsanesi...

CM kapak
CM kapak

‘Bu adam CM’de çok iyi, ilerde harika futbolcu olur.’ dediğimiz oyuncular, her zaman çok da iyi oyuncular olmazlardı…

Futbolun aşkına tutulmuş herkesin ister istemez bir şekilde bulaştığı Championship Manager oyunları sonradan Football Manager’in arkasında kalsa da bu oyunların bize verdiği heyecan her zaman en üst seviyede olmuştur. Kendi adıma biraz daha abartarak söylemek isterim ki, İngilizce öğrenmeye ilk defa bu oyunla başlamıştım. Peki bizi bu kadar bilgisayar başına bağlayıp, geceleri gündüzlere kattıran, gol sevinçlerinde ev ahalisini ayağa kaldıran oyun bize karşı her zaman dürüst müydü?

Gelin birlikte Championship Manager oyunlarında inanılmaz performans gösteren oyuncuların, gerçek dünyada neler yaptıklarına kısa kısa göz atalım.

Jonas Lunden

                                    
                                    CM 01/02'nin dünya futboluna yaptığı en büyük katkı Kuzey Avrupa futbolunu tanıtmış olmasıdır. Nitekim Kennedy Bakırcıoğlu, Kim Kallström, Stefan Selakovic ve daha bir dolu yıldız, bu oyun sayesinde dünyaya tanıtılmış ancak birçoğu gerçek hayatta oyundaki şöhretlerine ulaşamamışlardır ki, bunların en fazla bekleneni vereni Kallström olmuş, ancak o bile oyunda yaptıklarından uzak kalmıştır. İşte Jonas Lunden bu furyanın önemli temsilcilerindendir.Lunden CM 01/02 oyunu başladığında yirmi bir yaşında, İsveç'in Göteborg takımının hücum hattında, özellikle de forvet arkasında sahte on numarada harikalar yaratmaktadır. Bonservisi çok ucuzdur. Hatta rivayet odur ki, Kennedy Bakırcıoğlu, Kallström, Selakovic ve Lunden'i toplamda 1,5 milyon dolara kapatan bir oyuncu on yıl boyunca ortada kupa bırakmamıştır. Lunden özellikle Kuzey Avrupa takımlarına müthiş uyum sağlar. Örneğin Dundee'yle İskoç Ligi'nde şampiyonluğu kazandığım yıllarda takımın dinamosuydu. Gelin görün ki gerçek hayattaki Lunden için işler iyi gitmemiştir. Hatta öyle tersine gitmiştir ki, forvet arkası ve hatta forvet olarak kariyerine başlayan Lunden, otuz yaşına geldiğinde bir defans oyuncusu olmuştur. Göteborg sonrası yine İsveç'te Elfsborg takımında top koşturmuş, ardından da 2006 yılında GAIS'e transfer olmuş ve otuz bir yaşında kariyerini sonlandırmıştır. Sadece 2001 yılında İsveç milli takımının formasını giymiştir. Sanal alemde takımdan takıma, başarıdan başarıya koşan adam, gerçek hayatta ülkesinden dışarı bile çıkamamıştır…
Jonas Lunden CM 01/02'nin dünya futboluna yaptığı en büyük katkı Kuzey Avrupa futbolunu tanıtmış olmasıdır. Nitekim Kennedy Bakırcıoğlu, Kim Kallström, Stefan Selakovic ve daha bir dolu yıldız, bu oyun sayesinde dünyaya tanıtılmış ancak birçoğu gerçek hayatta oyundaki şöhretlerine ulaşamamışlardır ki, bunların en fazla bekleneni vereni Kallström olmuş, ancak o bile oyunda yaptıklarından uzak kalmıştır. İşte Jonas Lunden bu furyanın önemli temsilcilerindendir.Lunden CM 01/02 oyunu başladığında yirmi bir yaşında, İsveç'in Göteborg takımının hücum hattında, özellikle de forvet arkasında sahte on numarada harikalar yaratmaktadır. Bonservisi çok ucuzdur. Hatta rivayet odur ki, Kennedy Bakırcıoğlu, Kallström, Selakovic ve Lunden'i toplamda 1,5 milyon dolara kapatan bir oyuncu on yıl boyunca ortada kupa bırakmamıştır. Lunden özellikle Kuzey Avrupa takımlarına müthiş uyum sağlar. Örneğin Dundee'yle İskoç Ligi'nde şampiyonluğu kazandığım yıllarda takımın dinamosuydu. Gelin görün ki gerçek hayattaki Lunden için işler iyi gitmemiştir. Hatta öyle tersine gitmiştir ki, forvet arkası ve hatta forvet olarak kariyerine başlayan Lunden, otuz yaşına geldiğinde bir defans oyuncusu olmuştur. Göteborg sonrası yine İsveç'te Elfsborg takımında top koşturmuş, ardından da 2006 yılında GAIS'e transfer olmuş ve otuz bir yaşında kariyerini sonlandırmıştır. Sadece 2001 yılında İsveç milli takımının formasını giymiştir. Sanal alemde takımdan takıma, başarıdan başarıya koşan adam, gerçek hayatta ülkesinden dışarı bile çıkamamıştır…
Anatoli Todorov

                                    Anatoli Todorov, Maxim Tsigalko kadar olmasa da CM tarihinde, özellikle de CM4 oyununda yıldızı parlamış bir oyuncudur. 2003 nisanında piyasaya sürülen oyun en hızlı satanlar listesine tepeden giriş yapar ancak daha sonra yavaş çalışması ve içinde bulundurduğu hatalar sebebiyle tepki çeker. Bu hatalara örnek vermek gerekirse, oyuna başlandığında İngiltere’nin alt liglerinde mücadele eden Nortwich Victoria FC’nin sekiz yüz elli bin kişilik yeni bir stadyuma geçtiği haberi önümüze düşer. İşte bu tartışmalı oyunun en büyük yıldızlarından birisidir Anatoli Todorov. O yıllarda Bulgaristan’ın Litex takımında forma giyen Todorov, bir milyondan daha ucuz bir fiyata transfer edilir ve sezonda en az kırk gol atarak, takımına bütün kulvarlarda kupa kazandırır. Real Madrid’e veya Hacınabi Bafraspor’a  transfer olmak onun için asla sorun olmaz, onun işi her zaman gelene geçene tabela yazmaktır. Aynen Tsigalko gibi Todorov da kaprissiz, yirmi gol atınca ‘wants to move a bigger club’ ayaklarına girmeyen kılçıksız bir golcüdür. Bir keresinde Ponferradina ile oynarken kendisini yüz bin dolara alıp, ardından Atletico Madrid’e yirmi iki milyon dolara sattıktan sonra Atletico’da yedek kalınca devre arasında kiralayıp sezon sonunda üç milyon dolara tekrar geri almışlığım vardır. Böyle absürd hikayelerin adamı hikayelerin adamı olan Todorov, o yıllarda yine Litex’de oynayan Georgi Kakalov ile birlikte transfer edilirse, ikili bir sezonda 90 gol ortalamasına ulaşabilir.Birçok CM efsanesi gibi Todorov’un da gerçek hayattaki kaderi oyundaki gibi gitmemiştir. Todorov gerçekte bir santrafor değil, ofansif orta saha oyuncusudur. On yedi yaşında Septemvri Sofia’dan Litex’e transfer olan Todorov burada üç yıl forma terletmiş ve sonrasında dokuz farklı takıma transfer olmuştur. Hali hazırda otuz iki yaşına gelen Anatoli Todorov ülkesi Bulgaristan’ın üçüncü liginde mücade eden Spartak Pleven’de top koşturmaktadır. Oyundaki değişilmez partneri Georgi Kakalov’un da kariyeri Todorov’unkinden farklı olmamıştır. Maalesef bu müthiş ikilinin efsanesi de mouse ve klavye arasında kalmıştır…
Anatoli Todorov Anatoli Todorov, Maxim Tsigalko kadar olmasa da CM tarihinde, özellikle de CM4 oyununda yıldızı parlamış bir oyuncudur. 2003 nisanında piyasaya sürülen oyun en hızlı satanlar listesine tepeden giriş yapar ancak daha sonra yavaş çalışması ve içinde bulundurduğu hatalar sebebiyle tepki çeker. Bu hatalara örnek vermek gerekirse, oyuna başlandığında İngiltere’nin alt liglerinde mücadele eden Nortwich Victoria FC’nin sekiz yüz elli bin kişilik yeni bir stadyuma geçtiği haberi önümüze düşer. İşte bu tartışmalı oyunun en büyük yıldızlarından birisidir Anatoli Todorov. O yıllarda Bulgaristan’ın Litex takımında forma giyen Todorov, bir milyondan daha ucuz bir fiyata transfer edilir ve sezonda en az kırk gol atarak, takımına bütün kulvarlarda kupa kazandırır. Real Madrid’e veya Hacınabi Bafraspor’a transfer olmak onun için asla sorun olmaz, onun işi her zaman gelene geçene tabela yazmaktır. Aynen Tsigalko gibi Todorov da kaprissiz, yirmi gol atınca ‘wants to move a bigger club’ ayaklarına girmeyen kılçıksız bir golcüdür. Bir keresinde Ponferradina ile oynarken kendisini yüz bin dolara alıp, ardından Atletico Madrid’e yirmi iki milyon dolara sattıktan sonra Atletico’da yedek kalınca devre arasında kiralayıp sezon sonunda üç milyon dolara tekrar geri almışlığım vardır. Böyle absürd hikayelerin adamı hikayelerin adamı olan Todorov, o yıllarda yine Litex’de oynayan Georgi Kakalov ile birlikte transfer edilirse, ikili bir sezonda 90 gol ortalamasına ulaşabilir.Birçok CM efsanesi gibi Todorov’un da gerçek hayattaki kaderi oyundaki gibi gitmemiştir. Todorov gerçekte bir santrafor değil, ofansif orta saha oyuncusudur. On yedi yaşında Septemvri Sofia’dan Litex’e transfer olan Todorov burada üç yıl forma terletmiş ve sonrasında dokuz farklı takıma transfer olmuştur. Hali hazırda otuz iki yaşına gelen Anatoli Todorov ülkesi Bulgaristan’ın üçüncü liginde mücade eden Spartak Pleven’de top koşturmaktadır. Oyundaki değişilmez partneri Georgi Kakalov’un da kariyeri Todorov’unkinden farklı olmamıştır. Maalesef bu müthiş ikilinin efsanesi de mouse ve klavye arasında kalmıştır…
Temur Altunhan

                                    Temur Altunhan kimi oyunculara göre bir süper kahramandır. Kimilerine göre ise Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi çift kişilikli bir insandır. Normal hayatında kendi halinde bir stoper olan Temur, sanal aleme geçitiğinde ise gelene geçene üç tane atmayınca gece uyku tutmayan çılgın bir forvet oyuncusuna dönüşür. Toplumun kabul ettiği bu maskeyi istemeden de olsa yüzüne takan Temur, CM 03/04’ün en gözde yerli oyuncusudur. Kendisi oyunun editörlerinin yakın akrabası olduğu, oyununun yaratıcıları Collyer kardeşlerin onun özelliklerini yaparken yanlışıkla Hernan Crespo’dan kopyaladıkları, hatta oyunda onu transfer edince kupa almanın garantilendiği dedikoduları vardır. Temur oyunda Yalovaspor’un forvetidir. İki yüz bin dolar civarı bir rakama transfer edilir ve transfer gününden itibaren de gol atmaya başlar. Özellikle 4-5-1 ve 4-2-3-1 taktiklerinin değişilmez tek santraforudur. Kırk maçta elli iki gol attığı, transfer olduktan sonraki ilk maçında altı tane attığı, deplasmanda 2-0 giden maça son on dakikada girip 3 tane atarak maçı kazandırdığı efsanelerinin hiçbiri üfürme değildir. Bu anlattıklarımın hepsini yapmıştır Temur Altunhan. Tsigalko, Todorov ve Kakalov gibi oyuncuların şov yaptığı yıllarda, Türkiye’deki bir çok oyuncu ‘yerli sermaye’ diyerek Temur abiye sarılmıştır.Gelelim gerçek hayattaki Temur’a… Temur Altunhan Ankara’da doğmuş ve kariyerine Ankara Demirspor’da başlamıştır. Stoper oyuncusu olan Temur Altunhan burada üç sezon forma giymiş ve ardından Gümüşhane Doğanspor’un yolunu tutmuştur. Bir sezon burada top koşturduktan sonra 2003 yılında Yalovaspor’a transfer olur ve işte bu sezon, Temur’un CM'de patlama yaptığı sezondur. Bir sezon önce Gümüşhane’de oynarken, bir tanesi kendi kalesine olmak üzere, sekiz gol atan Temur’dan nasıl bir ‘prolific striker’ oluşturulmuş bilinmez. Yalova’daki bir buçuk sezonun ardından, 2005 yılında MKE Kırıkkalespor’a transfer olan Temur, daha sonra yedi tane daha takıma transfer olur ve son olarak Ankara Karadenizgücüspor’da stoper olarak başladığı futbol kariyerini stoper olarak noktalar. Günümüzde otuz altı yaşında olan Temur, yukarıda bahsettiğimiz oyuncular gibi sadece sanal alemde efsane olabilmiştir…
Temur Altunhan Temur Altunhan kimi oyunculara göre bir süper kahramandır. Kimilerine göre ise Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi çift kişilikli bir insandır. Normal hayatında kendi halinde bir stoper olan Temur, sanal aleme geçitiğinde ise gelene geçene üç tane atmayınca gece uyku tutmayan çılgın bir forvet oyuncusuna dönüşür. Toplumun kabul ettiği bu maskeyi istemeden de olsa yüzüne takan Temur, CM 03/04’ün en gözde yerli oyuncusudur. Kendisi oyunun editörlerinin yakın akrabası olduğu, oyununun yaratıcıları Collyer kardeşlerin onun özelliklerini yaparken yanlışıkla Hernan Crespo’dan kopyaladıkları, hatta oyunda onu transfer edince kupa almanın garantilendiği dedikoduları vardır. Temur oyunda Yalovaspor’un forvetidir. İki yüz bin dolar civarı bir rakama transfer edilir ve transfer gününden itibaren de gol atmaya başlar. Özellikle 4-5-1 ve 4-2-3-1 taktiklerinin değişilmez tek santraforudur. Kırk maçta elli iki gol attığı, transfer olduktan sonraki ilk maçında altı tane attığı, deplasmanda 2-0 giden maça son on dakikada girip 3 tane atarak maçı kazandırdığı efsanelerinin hiçbiri üfürme değildir. Bu anlattıklarımın hepsini yapmıştır Temur Altunhan. Tsigalko, Todorov ve Kakalov gibi oyuncuların şov yaptığı yıllarda, Türkiye’deki bir çok oyuncu ‘yerli sermaye’ diyerek Temur abiye sarılmıştır.Gelelim gerçek hayattaki Temur’a… Temur Altunhan Ankara’da doğmuş ve kariyerine Ankara Demirspor’da başlamıştır. Stoper oyuncusu olan Temur Altunhan burada üç sezon forma giymiş ve ardından Gümüşhane Doğanspor’un yolunu tutmuştur. Bir sezon burada top koşturduktan sonra 2003 yılında Yalovaspor’a transfer olur ve işte bu sezon, Temur’un CM'de patlama yaptığı sezondur. Bir sezon önce Gümüşhane’de oynarken, bir tanesi kendi kalesine olmak üzere, sekiz gol atan Temur’dan nasıl bir ‘prolific striker’ oluşturulmuş bilinmez. Yalova’daki bir buçuk sezonun ardından, 2005 yılında MKE Kırıkkalespor’a transfer olan Temur, daha sonra yedi tane daha takıma transfer olur ve son olarak Ankara Karadenizgücüspor’da stoper olarak başladığı futbol kariyerini stoper olarak noktalar. Günümüzde otuz altı yaşında olan Temur, yukarıda bahsettiğimiz oyuncular gibi sadece sanal alemde efsane olabilmiştir…
Kurniawan Dwi Yulianto

                                    Serimizde şimdi rotamızı Güneydoğu Asya’nın Endonezya ülkesine çeviriyoruz. Shelbourne, Anderlecht, Milan, Los Angles Galaxy farketmez, hangi ülkeden hangi takımı alırsanız alın oyunu kurar kurmaz yapacağınız ilk iş, Endonezya’nın Pelita takımından Kurniawan Dwi Yulianto isimli yiğidi almak olacaktır. Kurniawan oyunun pırlantasıdır. Yirmili yaşlarının başında olan Kurniawan ve kulübü Pelita transfer sürecinde hiç zorluk çıkarmazlar. Pelita’ya yirmi bin, Kurniawan’a da bin dolar gibi cüzi bir rakam verirseniz transferi tamamlarsınız. Zaten Kurniawan transfere ‘Oh be! Sonunda Endonezya’dan kurtuldum’  felsefesi ile baktığı için gol bonusu, ücret artışı veya maç başı ücret gibi primlere pek bakmaz. Antrenman aksatmaz, sakatlanmaz, maçlarda sert müdahalede bulunup takımını eksik bırakmaz, topu ayağına aldığında tek hedefi karşı kaledir. İkinci forvet olarak oynatıldığında tozu dumana katar. Konferans Ligi’nden Halifax Town’a dahi Şampiyonlar Ligi kazandıran bir adamdır. Kısacası Kurniawan, Endonezya yapımı bir İsviçre çakısıdır. Satılmak istediğinde yirmi milyon euroluk teklifleri elinizin tersiyle ittirecek kadar da değerlidir.Gerçek hayattaki Kurniawan ise fotoğraftaki halinden de anlayacağınız gibi çelimsiz, sıska bir adamdır ve hatta lakabı da Endonezcede ‘ince’  anlamına gelen ‘kurus’ kelimesidir. Sampdoria alt yapısından yetişen Kurniawan, on sekiz yaşında İsviçre’nin FC Lucenre kulübüne transfer olup burada 2 yıl oynamış ve daha sonra fizik yetersizliğinden mi bilinmez, sakatlıkları müzminleşince ve yabancı kuralına da takılınca ülkesine gönderilmiştir. Yani sanal haline göre epey sabıkalı bir oyuncudur. Kurniawan  ülkesine döndükten sonra Güneydoğu Asya coğrafyasından hiç ayrılmamıştır. Endonezya’da sekiz kulübün formasını giyen Kurniawan, Endonezya milli takımının formasını da altmış kez giymiş ve otuz üç yaşında yeşil sahalara veda etmiştir. Endonezya futbolunun Avrupa kupalarındaki ilk temsilcisi olan Kurniawan’ın efsanesi de maalesef bilgisayar hafızalarında kalmıştır.
Kurniawan Dwi Yulianto Serimizde şimdi rotamızı Güneydoğu Asya’nın Endonezya ülkesine çeviriyoruz. Shelbourne, Anderlecht, Milan, Los Angles Galaxy farketmez, hangi ülkeden hangi takımı alırsanız alın oyunu kurar kurmaz yapacağınız ilk iş, Endonezya’nın Pelita takımından Kurniawan Dwi Yulianto isimli yiğidi almak olacaktır. Kurniawan oyunun pırlantasıdır. Yirmili yaşlarının başında olan Kurniawan ve kulübü Pelita transfer sürecinde hiç zorluk çıkarmazlar. Pelita’ya yirmi bin, Kurniawan’a da bin dolar gibi cüzi bir rakam verirseniz transferi tamamlarsınız. Zaten Kurniawan transfere ‘Oh be! Sonunda Endonezya’dan kurtuldum’ felsefesi ile baktığı için gol bonusu, ücret artışı veya maç başı ücret gibi primlere pek bakmaz. Antrenman aksatmaz, sakatlanmaz, maçlarda sert müdahalede bulunup takımını eksik bırakmaz, topu ayağına aldığında tek hedefi karşı kaledir. İkinci forvet olarak oynatıldığında tozu dumana katar. Konferans Ligi’nden Halifax Town’a dahi Şampiyonlar Ligi kazandıran bir adamdır. Kısacası Kurniawan, Endonezya yapımı bir İsviçre çakısıdır. Satılmak istediğinde yirmi milyon euroluk teklifleri elinizin tersiyle ittirecek kadar da değerlidir.Gerçek hayattaki Kurniawan ise fotoğraftaki halinden de anlayacağınız gibi çelimsiz, sıska bir adamdır ve hatta lakabı da Endonezcede ‘ince’ anlamına gelen ‘kurus’ kelimesidir. Sampdoria alt yapısından yetişen Kurniawan, on sekiz yaşında İsviçre’nin FC Lucenre kulübüne transfer olup burada 2 yıl oynamış ve daha sonra fizik yetersizliğinden mi bilinmez, sakatlıkları müzminleşince ve yabancı kuralına da takılınca ülkesine gönderilmiştir. Yani sanal haline göre epey sabıkalı bir oyuncudur. Kurniawan ülkesine döndükten sonra Güneydoğu Asya coğrafyasından hiç ayrılmamıştır. Endonezya’da sekiz kulübün formasını giyen Kurniawan, Endonezya milli takımının formasını da altmış kez giymiş ve otuz üç yaşında yeşil sahalara veda etmiştir. Endonezya futbolunun Avrupa kupalarındaki ilk temsilcisi olan Kurniawan’ın efsanesi de maalesef bilgisayar hafızalarında kalmıştır.
Peter Prospar

                                    İşte CM serisinde ‘bug’ yani oyun hatası olduğundan şüphelenilen başka bir yiğit, Peter Prospar. Gerçek hayatta otuz yaşında olmasına rağmen, zibidi bir gözlemcinin yanlış betimlemeleri sonucu yirmi yaşında oyuna başlayan, çakma Christian Vieri. Lübnan’ın Al Ansar kulübünün oyuncusudur. Bazen on sekiz yaşında olduğu da görülür. Zira kendisi 1969 doğumludur. İşin en ilginç kısmı ise, Prospar’ın 1996 yılında forma giydiği Trinidad & Tobago’nun United Petrotrin takımından önce, nerede olduğu, ne yaptığı belli değildir ve bu konuda güvenilir bir kaynak bulmak da çok zordur. Zaten oyunun daha sonraki versiyonlarında birden otuz bir yaşına gelen Prospar, kafaları iyice allak bullak etmiştir. Ortadoğu’ya yönlendirdiğiniz gözlemciniz, size özellikleri çok yüksek olmayan, bitiriciliği on veya on bir civarlarında dolaşan (daha düşük olduğuna da rastlamıştım) Peter Prospar adında bir Trinidadlıyı önerir. Alıp takıma koyduğunuzda maç başına bir gol ortalamasıyla oynayan bir canavara dönüşür. Belki de CM efsaneleri içinde kendisi hakkında en az veri toplanabilecek adamlardan birisidir. İnternet üzerinde ne bir fotoğrafı ne de bir videosu mevcuttur.Gerçek hayattaki Prospar hakkındaki bilgilere ise 1996 yılı sonrasında ulaşabiliyoruz. 1997 yılında Petrotrin kulübünden Lübnan Ligi'ndeki Al Ansar takımına transfer olan Prospar, ilk sezonunda şampiyonluk yaşamış, üzerine de yirmi iki golle gol kralı olmuştur. Bunun üzerine CM 98/99 serisinde kendisine yükleme yapılmıştır ama yaşı saptırılmıştır. Prospar 1999 yılında Al Ansar ile tekrar şampiyon olmuş ve on üç gol atmıştır. Ardından gelen sezonlarda ise performansı gerilemesine rağmen takımda sürekli kendisine yer bulmuş ve otuz beş yaşında futbol kariyerini sonlandırmıştır. Sanal alemde bir editör hatasıyla meşhur olan bu adamın ünü de, diğer kahramanlarımız gibi efsanelere karışmıştır.
Peter Prospar İşte CM serisinde ‘bug’ yani oyun hatası olduğundan şüphelenilen başka bir yiğit, Peter Prospar. Gerçek hayatta otuz yaşında olmasına rağmen, zibidi bir gözlemcinin yanlış betimlemeleri sonucu yirmi yaşında oyuna başlayan, çakma Christian Vieri. Lübnan’ın Al Ansar kulübünün oyuncusudur. Bazen on sekiz yaşında olduğu da görülür. Zira kendisi 1969 doğumludur. İşin en ilginç kısmı ise, Prospar’ın 1996 yılında forma giydiği Trinidad & Tobago’nun United Petrotrin takımından önce, nerede olduğu, ne yaptığı belli değildir ve bu konuda güvenilir bir kaynak bulmak da çok zordur. Zaten oyunun daha sonraki versiyonlarında birden otuz bir yaşına gelen Prospar, kafaları iyice allak bullak etmiştir. Ortadoğu’ya yönlendirdiğiniz gözlemciniz, size özellikleri çok yüksek olmayan, bitiriciliği on veya on bir civarlarında dolaşan (daha düşük olduğuna da rastlamıştım) Peter Prospar adında bir Trinidadlıyı önerir. Alıp takıma koyduğunuzda maç başına bir gol ortalamasıyla oynayan bir canavara dönüşür. Belki de CM efsaneleri içinde kendisi hakkında en az veri toplanabilecek adamlardan birisidir. İnternet üzerinde ne bir fotoğrafı ne de bir videosu mevcuttur.Gerçek hayattaki Prospar hakkındaki bilgilere ise 1996 yılı sonrasında ulaşabiliyoruz. 1997 yılında Petrotrin kulübünden Lübnan Ligi'ndeki Al Ansar takımına transfer olan Prospar, ilk sezonunda şampiyonluk yaşamış, üzerine de yirmi iki golle gol kralı olmuştur. Bunun üzerine CM 98/99 serisinde kendisine yükleme yapılmıştır ama yaşı saptırılmıştır. Prospar 1999 yılında Al Ansar ile tekrar şampiyon olmuş ve on üç gol atmıştır. Ardından gelen sezonlarda ise performansı gerilemesine rağmen takımda sürekli kendisine yer bulmuş ve otuz beş yaşında futbol kariyerini sonlandırmıştır. Sanal alemde bir editör hatasıyla meşhur olan bu adamın ünü de, diğer kahramanlarımız gibi efsanelere karışmıştır.
To Madeira

                                    Portekizli CM 01/02 efsanesi… Bu genç arkadaş attığı gollerle Ronaldo, Vieri, Batistuta'yı üst üste koyup ikiye katlayınca, zaten çoktandır oyunu artık gözlemci veritabanı olarak kullanmaya başlamış kulüplerin ilgisini çeker. Ancak Gouveia takımında böyle bir oyuncu yoktur. Haberi alan Sports Interactive hemen To Madeira'yı keşfeden gözlemciyle iletişime geçer.Hikayenin aslı şudur:To Madeira'nın oyundaki bilgi sayfasının isim kısmında Antonio Lopes yazar. Antonio lopes aslında bir inşaat mühendisidir ve Sports Interactive’in Portekiz ikinci kademesinden sorumlu gözlemcisidir. Minikler seviyesinde Gouveia takımında oynamışlığı olduğundan, kendini dünyanın en iyi forveti olarak oyuna koyar. Hatta işi ilerletip mahalleden arkadaşlarına da fake profiller açar. (Peralta kardeşler.) Sports Interactive durumu fark ettiği anda marketlere To Madeira ve arkadaşlarını sildiği yeni versiyonu gönderir ama To Madeira, bilgisayar oyunları tarihinde bir efsane olarak yerini almıştır bile...Gelelim gerçek dünyaya... Kaderin cilvesi, CM 01/02 oyunu piyasaya sürüldüğünde henüz on altı yaşında olan Cristiano Ronaldo’nun memleketi de Portekiz’in Madeira Adaları’dır. On sekiz yaşında Portekiz’in Sporting Lizbon takımından, İngiliz devi Manchester United’a transfer olan Cristiano Ronaldo, To Madeira’nın oyunda yaptığı istatistikleri gerçeğe dönüştürmüş ve bu ikili arasında ilginç bir bağ kurulmuştur...
To Madeira Portekizli CM 01/02 efsanesi… Bu genç arkadaş attığı gollerle Ronaldo, Vieri, Batistuta'yı üst üste koyup ikiye katlayınca, zaten çoktandır oyunu artık gözlemci veritabanı olarak kullanmaya başlamış kulüplerin ilgisini çeker. Ancak Gouveia takımında böyle bir oyuncu yoktur. Haberi alan Sports Interactive hemen To Madeira'yı keşfeden gözlemciyle iletişime geçer.Hikayenin aslı şudur:To Madeira'nın oyundaki bilgi sayfasının isim kısmında Antonio Lopes yazar. Antonio lopes aslında bir inşaat mühendisidir ve Sports Interactive’in Portekiz ikinci kademesinden sorumlu gözlemcisidir. Minikler seviyesinde Gouveia takımında oynamışlığı olduğundan, kendini dünyanın en iyi forveti olarak oyuna koyar. Hatta işi ilerletip mahalleden arkadaşlarına da fake profiller açar. (Peralta kardeşler.) Sports Interactive durumu fark ettiği anda marketlere To Madeira ve arkadaşlarını sildiği yeni versiyonu gönderir ama To Madeira, bilgisayar oyunları tarihinde bir efsane olarak yerini almıştır bile...Gelelim gerçek dünyaya... Kaderin cilvesi, CM 01/02 oyunu piyasaya sürüldüğünde henüz on altı yaşında olan Cristiano Ronaldo’nun memleketi de Portekiz’in Madeira Adaları’dır. On sekiz yaşında Portekiz’in Sporting Lizbon takımından, İngiliz devi Manchester United’a transfer olan Cristiano Ronaldo, To Madeira’nın oyunda yaptığı istatistikleri gerçeğe dönüştürmüş ve bu ikili arasında ilginç bir bağ kurulmuştur...
Sergey Nikiforenko

                                    Eski bir futbol bilgesi ‘Dünya futbolunda on numaraların devri bitmiştir’ minvalinde bir demeç verir ve herkes bu bilgenin lafını tekrar etmeye başlar. Ta ki, bu adamların hepsi Sergey Nikiforenko isimli tosunu tanıyana dek. Menajerlik oyunlarında on numara ne demektir diye aratıp bakan herkes Sergey Nikiforenko ismini görür. Nikiforenko oyuna Belarus’un FC Shakhtyor Soligorsk takımında başlar ve bir paket Karpuzlu Vivident fiyatına transfer edilir. Forvetle orta saha arasına yerleştirdikten sonra sırtına da on numaralı forma verilen Sergey Nikiforenko, tabiri caizse ortalığı darmaduman eder. Oyunda Nikiforenko’yu forvet arkası, Tsigalko’yu da tek forvet oynatan adamların Batman Petrolspor’la sekiz yıl üstüste Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğu dedikodularını duyduysanız, bu dedikodulara inanın çünkü asla ve asla yalan değildirler.Gerçek hayattaki Nikiforenko’nun kariyeri de bir üst sıradaki vatandaşı Tsigalko’nun kariyerinden farksızdır. Nikiforenko futbola başladığı FC Shakhtyor Soligorsk kulübünde kariyerini eskitmiştir. Kulübün altyapısından yetiştikten sonra 18 yaşında A takıma yükselir. Daha sonra transfer olduğu Dinamo Minsk’te sadece bir sezon oynayıp evine döner. O günden futbolu bıraktığı güne kadar FC Shakhtyor Soligorsk oynar ve otuz iki yaşında futbolu bırakır. İki yüz on bir kez forma giydiği kariyerinde kırk sekiz gol atıp, yirmi altı tane de asist yapmıştır. İstatistiksel açıdan oyunlardaki başarısının yanından bile geçemez, bu sebeple ismini görsellerde arattığımızda kendi fotoğrafından çok CM’deki ekran görüntüleri karşımıza çıkar. Oyunlarla gerçek hayatının kesiştiği tek nokta, kariyeri boyunca on numaralı formayı sırtından hiç çıkarmamasıdır. Sergey Nikiforenko efsanesi de mouse ve klavye aleminde kalmıştır.
Sergey Nikiforenko Eski bir futbol bilgesi ‘Dünya futbolunda on numaraların devri bitmiştir’ minvalinde bir demeç verir ve herkes bu bilgenin lafını tekrar etmeye başlar. Ta ki, bu adamların hepsi Sergey Nikiforenko isimli tosunu tanıyana dek. Menajerlik oyunlarında on numara ne demektir diye aratıp bakan herkes Sergey Nikiforenko ismini görür. Nikiforenko oyuna Belarus’un FC Shakhtyor Soligorsk takımında başlar ve bir paket Karpuzlu Vivident fiyatına transfer edilir. Forvetle orta saha arasına yerleştirdikten sonra sırtına da on numaralı forma verilen Sergey Nikiforenko, tabiri caizse ortalığı darmaduman eder. Oyunda Nikiforenko’yu forvet arkası, Tsigalko’yu da tek forvet oynatan adamların Batman Petrolspor’la sekiz yıl üstüste Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduğu dedikodularını duyduysanız, bu dedikodulara inanın çünkü asla ve asla yalan değildirler.Gerçek hayattaki Nikiforenko’nun kariyeri de bir üst sıradaki vatandaşı Tsigalko’nun kariyerinden farksızdır. Nikiforenko futbola başladığı FC Shakhtyor Soligorsk kulübünde kariyerini eskitmiştir. Kulübün altyapısından yetiştikten sonra 18 yaşında A takıma yükselir. Daha sonra transfer olduğu Dinamo Minsk’te sadece bir sezon oynayıp evine döner. O günden futbolu bıraktığı güne kadar FC Shakhtyor Soligorsk oynar ve otuz iki yaşında futbolu bırakır. İki yüz on bir kez forma giydiği kariyerinde kırk sekiz gol atıp, yirmi altı tane de asist yapmıştır. İstatistiksel açıdan oyunlardaki başarısının yanından bile geçemez, bu sebeple ismini görsellerde arattığımızda kendi fotoğrafından çok CM’deki ekran görüntüleri karşımıza çıkar. Oyunlarla gerçek hayatının kesiştiği tek nokta, kariyeri boyunca on numaralı formayı sırtından hiç çıkarmamasıdır. Sergey Nikiforenko efsanesi de mouse ve klavye aleminde kalmıştır.
Maxim Tsigalko

                                    Son durağımız birçok CM hayranını yaş, cinsiyet, ırk, dil, din demeden bilgisayar başına hapseden, bu oyunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu Maxim Tsigalko.Tsigalko CM serilerinin bir çoğunda önemli bir oyuncu olmuştur ama yıldızının parladığı oyun Championship Manager  01/02’dir. Tsigalko takıma transfer edildikten 1 yıl sonra bitiriciliğini yirmiye çıkartır. Zaten oyuna başladığı kulüp olan Dinamo Minsk’te bir sezon geçirdikten sonra genellikle İngiltere ligi devlerine transfer olur. Fiyatı çok pahalı değildir ve transfer görüşmelerinde de naz yapmaz. İki oda bir salon daire ve bir tane de Fiat Tempra’ya ikna olur. Tsigalko gol atar, asist yapar, penaltı atar, korner atar, frikik atar ve tüm bunlara rağmen asla takım içinde papazlık yapmaz. Egolu oyuncularda gördüğümüz ‘wants to move a bigger club’ veya ‘wants a new challenge’ triplerine girmez, kulübüne sadıktır, çok ucuza alınıp rekor fiyatlara satılabilir. Çift forvetin sağına koyduğunuzda çok canlar yakar ama arkasına gerçek bir maestro koyarak tek forvet oynatırsanız size Alex Ferguson’u bile kıskandıracak bir kariyer hediye eder.Gelelim gerçek dünyaya; 2001 yılında Belarus’un Dinamo Minsk kulübünde profesyonel futbola başlayan Tsigalko, 2003 yılında Belarus Milli Takımı formasını 2 kez giydi. Beş sezon formasını giydiği Dinamo Minsk’te sadece elli civarında maça çıkabilen Tsigalko daha sonra Belarus’un başka bir takımı olan Naftan Novopolotsk’a transfer oldu. Burada iki yıl mücadele eden Tsigalko arkasında hayal kırıklığından başka istatistik bırakmadı. Google görsellerde adını arattığımızda karşımıza çıkan istatistiklere yaklaşmayı bırak, beş gol dahi atamadı ve buradan Kazakistan Ligi’ne oradan da Ermenistan Ligi’ne transfer oldu. 2008 yılında FC Savit takımıyla ülkesi Belarus’a döndü ancak FC Savit kulübü sezon sonunda kapandı ve Tsigalko 2009 yılında takımsız kaldığı için futbol kariyerine son verdi ve efsanesi sanalda kalanlardan oldu.
Maxim Tsigalko Son durağımız birçok CM hayranını yaş, cinsiyet, ırk, dil, din demeden bilgisayar başına hapseden, bu oyunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu Maxim Tsigalko.Tsigalko CM serilerinin bir çoğunda önemli bir oyuncu olmuştur ama yıldızının parladığı oyun Championship Manager 01/02’dir. Tsigalko takıma transfer edildikten 1 yıl sonra bitiriciliğini yirmiye çıkartır. Zaten oyuna başladığı kulüp olan Dinamo Minsk’te bir sezon geçirdikten sonra genellikle İngiltere ligi devlerine transfer olur. Fiyatı çok pahalı değildir ve transfer görüşmelerinde de naz yapmaz. İki oda bir salon daire ve bir tane de Fiat Tempra’ya ikna olur. Tsigalko gol atar, asist yapar, penaltı atar, korner atar, frikik atar ve tüm bunlara rağmen asla takım içinde papazlık yapmaz. Egolu oyuncularda gördüğümüz ‘wants to move a bigger club’ veya ‘wants a new challenge’ triplerine girmez, kulübüne sadıktır, çok ucuza alınıp rekor fiyatlara satılabilir. Çift forvetin sağına koyduğunuzda çok canlar yakar ama arkasına gerçek bir maestro koyarak tek forvet oynatırsanız size Alex Ferguson’u bile kıskandıracak bir kariyer hediye eder.Gelelim gerçek dünyaya; 2001 yılında Belarus’un Dinamo Minsk kulübünde profesyonel futbola başlayan Tsigalko, 2003 yılında Belarus Milli Takımı formasını 2 kez giydi. Beş sezon formasını giydiği Dinamo Minsk’te sadece elli civarında maça çıkabilen Tsigalko daha sonra Belarus’un başka bir takımı olan Naftan Novopolotsk’a transfer oldu. Burada iki yıl mücadele eden Tsigalko arkasında hayal kırıklığından başka istatistik bırakmadı. Google görsellerde adını arattığımızda karşımıza çıkan istatistiklere yaklaşmayı bırak, beş gol dahi atamadı ve buradan Kazakistan Ligi’ne oradan da Ermenistan Ligi’ne transfer oldu. 2008 yılında FC Savit takımıyla ülkesi Belarus’a döndü ancak FC Savit kulübü sezon sonunda kapandı ve Tsigalko 2009 yılında takımsız kaldığı için futbol kariyerine son verdi ve efsanesi sanalda kalanlardan oldu.