Hindistan'da bir Türk Prenses: Dürrüşehvar Sultan

​100  Türk  Büyüğü- Dürrüşehvar  Sultan
​100 Türk Büyüğü- Dürrüşehvar Sultan

100 Türk Büyüğü- Dürrüşehvar Sultan

İki Defa Prenses İki Defa Sürgün

Bir insanın hayatında kaç dönüm noktası olur? Eskiden bu dönüm noktaları daha mı fazlaydı, şimdi daha başı ve sonu belli hayatlar mı yaşıyoruz, emin olamıyorum. Bir padişahın kızı olarak prensesken, bir prensle evlenerek tekrar prenses oluyor Dürrüşehvar Sultan.

Son halife II. Abdülmecid’in kızı ama şöyle: Cuma selamlıklarına çıktığında yanına aldığı kızı. Eleştirilmesine, laf söz edilmesine rağmen bu böyle. Çocukluğunda zamanın dergilerinin kapağında yer almış, yüzü açık, aydınlık, gözleri ruhun derinliklerine bakar gibi bakan bir prenses. Osmanlı Devleti’nin çöküş hikâyesinin bütün hayatlarına sindiği ve henüz sinmemiş kısımlarından haberleri yokken yaşadıkları hayatla, tam anlamıyla bir dönemin parıldayan tanığı.

  • 1931’de Nice’de, Haydarabad Nizamı’nın oğlu Azam Cah ile evlendi, ölünceye kadar taşıyacağı Berrar Prensesi unvanını aldı. Bu unvanı ölünceye kadar taşıdığı ve kıymetli olduğu vurgusu şu sebeple: Osmanlı hanedan üyelerinin Türkiye’ye girmesinin yasak olduğu dönemde, kendi ülkesine Berrar Prensesi unvanıyla girebildi. Bir prensesin parlaklıklarla başlamış ama ölümler ve mezarlıklar çevresine terk edilmiş hayatını seyrediyoruz: Babası II. Abdülmecid öldüğünde İstanbul’a gömülmesi için İsmet İnönü ile uzun süre mektuplaşır, girişimlerde bulunur, Türkiye’ye gelip gider, bir defasında İsmet İnönüve Mevhibe İnönü ile Çankaya Köşkü’nde buluşur hatta. TBMM’den defin için müsaade kararı çıkmaz. Son halifenin Paris’teki bir camide on yıl bekleyen naaşı, Medine’de defnedilir.

1948’de ikinci sürgününe çıkar: Haydarabad, Hindistan tarafından işgal edilince bir saltanat daha biter. 1954’te Londra’ya yerleşir, vefat ettiği 2009’a kadar Türkiye’ye gelmeye devam eder.

Londra’daki Brookwood Mezarlığı’nda annesi Mehisti Hanım’la yan yana şimdi. Geride Medine’de, Londra’da, Paris’te bekleyen naaşlar, mezarlıklar, hatıralar, bir de en başa dönünce okuduğumuz resmî unvanı kalır: Hatice Hayriye Ayşe Dürrüşehvar Sultan Aliyyetü’ş-şan Hazretleri.