Aramızda yaşayan başkaları da var!

Kargaların neden siyah olduğuna dair farklı rivayetler var. Bir kısmı Athena’nın, bir kısmı da Apollon’un öfkesinden bahseder.
Kargaların neden siyah olduğuna dair farklı rivayetler var. Bir kısmı Athena’nın, bir kısmı da Apollon’un öfkesinden bahseder.

Karga ayağıyla toprağı eşeler ve ölen çiftini açtığı çukura koyup üzerine toprak atar. Bunu gören Kabil, kardeşi Habil’i aynı şekilde gömer. Allah, kargaları vasıta kılarak ölüye nasıl muamele etmesi gerektiğini öğretir insana. Demek ki, “Topraktan gelip toprağa gitme” anlayışını biz kargalardan öğreniyoruz

Yolda, sokakta, bahçede, ormanda veya deniz kenarında baş başa kalmaktan korktuğunuz bir hayvan var mı? Benim var. Sahilde, bir bankta oturmuş arkadaşımı bekliyorum. Bir taraftan kitabımı okuyor bir taraftan da serin havaya direnmeye çalışıyorum. Kitabımın üzerinden bir karartı çekiyor dikkatimi, göz göze geliyoruz. Hayli korkuyorum. Daha önce hiç bu kadar yakından görmemiştim. İlk tecrübemi, hızlanan kalp atışlarıma aldırmadan sürdürmek istiyorum ama korkum merakıma galip geliyor. Süratle uzaklaşıyorum. ‘Kötü bir bakışım, benden intikam almasına sebep olabilir’, diye tekrarlıyorum içimden.

Kargalardan bahsediyorum. Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, varsayımlarımızda yanıldığımız karakargalardan.
Kargalardan bahsediyorum. Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, varsayımlarımızda yanıldığımız karakargalardan.

Dış görünümleri yüzünden olacak ki, pek çok efsanede başrolü kapmış, uğursuzluğun ve ölümün sembolü haline gelmiş, hakkında türlü türlü lanetler üretilmiş, bizim dünyamıza ait olmadığı düşünülen kuşlar…

Kargalardan bahsediyorum. Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz, varsayımlarımızda yanıldığımız karakargalardan.

Kargaların neden siyah olduğuna dair farklı rivayetler var. Bir kısmı Athena’nın, bir kısmı da Apollon’un öfkesinden bahseder. Normalde bembeyaz bir kuşken tanrıların nefretini kazanmış olacak ki, sonsuz bir siyahlığa mahkûm edilmiş.

Karga, pek çok inanış ve kültürde kendisine yer edinmiş. Neredeyse her millet kargalara bir mana atfetmiş. Alaska’daki Eskimoların inancına göre ise ilk canlı yaratık kargadır. Karanlıkta duran bu karga, bir gün kendi bilincine varır ve ardından ağaçlar dikip insanı yaratır. Anlayamadıkları için kargaları tanrılaştıran Alaskalılar, maymundan daha iyi bir seçenek olduğunu düşünmekte haklı olabilirler. Kızılderili mitolojisinde kuzgun, ruhu huzura kavuşmamış, son dileği yerine gelmemiş kişinin hayata tekrar geri dönmüş halidir. Romalılar ise geleceğin ve uzun ömrün sembolü olarak bu kuşlara saygı gösterirlermiş.

  • Biz de zekâsı, hafızası ve kurnazlığıyla tanırız kargaları. Üzerinde hayli deyim türetip, atasözü üretmişiz. Modern bilimler de hakkında bu kadar iddianın olduğu bir hayvanı gündemlerine almışlar elbet.

Oxford Üniversitesi’nde kargaların araç-gereç kullanabilme kabiliyetleri üzerinde bir araştırma yapılmış. İnce uzun bir tüpün içine yiyecek konulmuş. Karganın da yiyeceği nasıl alacağı gözlemlenmiş. Karakarga ortama konulan düz bir teli görmüş ve onun ucunu çengel şekline getirmiş. Sonrasında bu teli borunun içine yerleştirerek gayet kolay bir şekilde yiyeceği almış. Daha önce bu deney birçok hayvana uygulanıyor ama başka hiçbir hayvan bunu yapmayı aklına getirememiş. Toplamda araç-gereç kullanımında ustalaşmış kırk beş karga türü bulunduğunu belirtiyorlar. Kargaların yaratıcı bir zekâya sahip oluşu su götürmez bir gerçek. Doğadaki maddeleri kendi gereksinimlerini karşılayacak biçimde kullanabiliyorlar.

İşin daha ilginç kısmı ise, yalnızca alet kullanmakla kalmıyor bu mucize kuşlar, aynı zamanda hafızalarıyla da insanoğlunu kendilerine hayran bırakıyorlar. Yine yapılan bir deneyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Deney yeri bu sefer Amerika. Washington Üniversitesi’nden Kaeli Swift, karga sürülerinin duygusal zekâlarının seviyesini merak etti. İki yıl süren deney boyunca, Washington eyaletindeki yüz bölgede, kargalar için yiyecek bıraktı. Beslenmelerine izin vermeden önce yirmi beş tane gönüllü insana -sıklıkla yer değiştirtilen- yüz ifadelerini maske ile gizlemeleri ve yiyeceğin yanında durmaları söylendi.

 Kargaların yaratıcı bir zekâya sahip oluşu su götürmez bir gerçek.
Kargaların yaratıcı bir zekâya sahip oluşu su götürmez bir gerçek.

Bu sürekli değişimin amacı, her biri her seferinde yeni bir tehdit potansiyelini temsil eden belirli bireylerin davranışlarını kargaların hatırlayıp hatırlamayacağını anlamaktı. Kargalar gelişmiş bir hippocampuse sahiptir -beynin hafızadan sorumlu kısmı- ve kargalar, hem tehditkâr hem de tehditkâr olmayan çok sayıda bireyi hatırlayabilir. Eğer bir tehdidi hatırlarsalar büyük ihtimal bu tehdit, onların mahallesine geldiğinde onu unutmayacaklardır. Nitekim deney beklendiği gibi sonuçlanmış, kargalar unutmamışlardır.

Henry Ward Beecer'in dediğine göre; "Eğer insanoğlunun kanatları ve simsiyah tüyleri olsaydı, çok azı karga olabilecek kadar zeki olurdu."

Bu kadar zeki, marifetli, koruyucu, maceracı ve bir sürü ilgi çekici oyun özelliklerine rağmen, güven-korku meselesi ilişkiyi alt üst edebiliyor. Neredeyse bir bilge olmasına rağmen hâlâ neden ürküyoruz bu kuşlardan?

Aslında bunun bir cevabı var. Leşle besleniyor olması başlı başına bir sebep olabilirken, atalarımızı yine haklı çıkartır cinsten bir haberle karşılaştım geçenlerde. “Besle kargayı oysun gözünü” atasözümüz maalesef tecrübeyle sabitlenmiş oldu. On sekiz yaşında iyi niyetli bir delikanlı, Konya’da dört ay önce bahçede yaralı olarak bulduğu kargayı veterinere götürüp tedavisini yaptırmış, bir süre de evinde bakmış yaralı kargaya. İyileşen hayvan gence saldırarak sağ gözünün kör olmasına sebep olmuş. Karganın neden bunu yaptığı da hâlâ muğlaklığını koruyor.

Hâlbuki atalarımıza rehber olmuştur karga.
Hâlbuki atalarımıza rehber olmuştur karga.

Hâlbuki atalarımıza rehber olmuştur karga. İlk insan ve peygamber Hz. Âdem’in oğlu Kabil, kardeşini öldürünce ne yapacağını bilemez ve birden iki kara karga ilişiverir gözüne. Karga ayağıyla toprağı eşeler ve ölen çiftini açtığı çukura koyup üzerine toprak atar. Bunu gören Kabil, kardeşi Habil’i aynı şekilde gömer. Allah, kargaları vasıta kılarak ölüye nasıl muamele edilmesi gerektiğini öğretir insana. Demek ki, “Topraktan gelip toprağa gitme” anlayışını biz kargalardan öğreniyoruz.

  • Hikâyesi ilk insana kadar dayandırıldığı için kargaların yaşam süreleri hakkındaki ihtilaflar da anlaşılır oluyor. Kimilerinin yüzyıllarca yaşadığına inandığı kargaların aslında doğal yaşamdaki ömürlerinin yaklaşık on üç yıl olduğu söyleniyor.

ABD'de bir aile, 2006 yılında elli dokuz yaşındayken öldüğüne inandıkları evcil kargalarının dünyanın en yaşlı kargası olduğunu iddia ediyorlar. Fakat Plutarkhos'un, Hesiodos'un kayıp bir eserinden aktardığına göre, karganın ömrü insan ömrünün dokuz katıdır. Geyikler kargalardan dört kat fazla yaşarken, kuzgunların ömrü geyiklerinkinin üç katı kadardır. Bu günümüzde abartının şaha kalkmış hali gibi görünse de, eski zamanlarda uzun yaşamlarıyla nam salmış karganın ömrünün ne kadar olabileceğini tahmin etmek hayli güç.

Siz en son ne zaman bir karga gördüğünüzü unuttunuz muhtemelen, ama o sizi unutmadı.