Cihan Şehla: İnsan herşeyden önce yayadır

​Cihan Şehla: İnsan herşeyden önce yayadır
​Cihan Şehla: İnsan herşeyden önce yayadır

Trafikli yollar, kaldırımları işgal eden araçlar… Modern şehirlerde yaya olarak hareket mekânlarımız her geçen gün yok oluyor. Attığımız her adımda bir şeyler düşünmemize imkân sağlayan sokak düzeni kaybolurken, değişime direnen son kale merdivenli sokaklar… Şehirlerin topoğrafyalarına göre değişen merdivenleri tarihinden tasarımına, dinsel mekânlarda kullanımından sanattaki sembolizmine kadar Şehir Plancısı ve Kentsel Tasarım Uzmanı Cihan Şehla ile konuştuk.

Bu alanda çalışmış birini bulmak için çok sayıda şehir plancısı ve mimarla görüştüm. Günlerce tez taraması yaptım, sizi bulmak kolay olmadı anlayacağınız. Çok da rağbet görmeyen merdivenli sokakları siz neden çalışmak istediniz?

Prag, Eski kale merdivenli sokak
Prag, Eski kale merdivenli sokak

Merdivenli sokaklarla ilk karşılaşmam üniversite için geldiğim İstanbul’da oldu. Çevresel algıya açık bir fakültede okuyor olsam da açıkçası İstanbul’un merdivenli sokakları ilk zamanlar pek de ilgimi çekmedi.

Karaköy Kamondo Merdivenleri’nde bir iki artistik fotoğraf çektirmekten öteye gitmedi. Ta ki Prag kentinde Eski Kale Merdivenli Sokak’ı (Castle Steps) görene kadar. Sokak uzun basamaklardan oluşan zorlu bir yoldu. Temel görevi de en alt kottan yürüyerek en üst kottaki kale alanına erişmek. Basamaklar boyunca müzik yapanlar, korkuluğa dayanmış fotoğraf çekilenler, dinlenenler, pantomim yapanlar, ressamlar merdiveni sosyal ve kültürel bir mekâna çevirmişti.

İstanbul’a döndüğümde yaşadığım şehrin merdivenli sokaklarını incelemeye başladım. Önce en bilindik merdivenli sokaklardan başladım. Üsküdar’da oturuyordum, sürekli kullandığım yayalara ait bir sokağın imar planlarında araç yolu olarak gösterilmiş olduğunu gördüğümde bir şehir plancısı olarak mekân, sokak ve merdiven üzerine çalışmak istedim.

Merdivenli sokaklar tek tipleşmeye, hareketsizliğe, mahalledeki iletişimsizliğe çözümdür diyebilir miyiz?

Tek başına bir çözüm değil ancak ciddi destekleyicidir. Merdiven bir iniş çıkış mekânı özelliği yanında insanların alışverişe gidişini yönlendirmeye, etrafı seyrederek rahatlamalarına, diğer insanlarla bir araya gelerek etkileşimlerine olanak sağlar. Bugün doktorlar hepimize hareket etmeyi öneriyor. Merdivenli sokaklar sadece hareket değil dikkat, nefes ve algı mekanizmalarımızı da çalıştırdığı için ayrıca önemli. Bu sokakların kullanımının bizim gibi fiziksel kondisyonu düşük bir toplumu zorladığını da söyleyelim.

Konu hakkında okumalar yaparken en çok “sürprizli merdiven” ifadesiyle karşılaştım. Merdivenin sürprizi nasıl olur?

Merdivenin başındaki bir insan, yalnızca ilk basamak ile son basamak arasında harcayacağı enerjiyi hesaplar ve son basamağa odaklanır. Oysa ayaklarınız tırmanışa devam ederken gözünüz seyir hâlindedir. Sürprizler basamak hareketliliğinde ezber bozan ve rutin tırmanış hareketine izin vermeyen tasarım müdahaleleriyle, eklenecek kentsel sanat öğeleriyle, beklenmedik bir anda lineerliğin kırılması ile en önemlisi de çevresel ilişkiyle sağlanıyor. Her merdiven sürprizli olamıyor maalesef, teknik sebeplerden ötürü.

İstanbul’un merdivenli sokaklarına baktığımızda estetiktir, sanatsaldır, manzaralıdır, şehrin kimliğini belirler diyebilir miyiz?

İtalyan Rönesans ressamı Giovanni Battista Cima’nın Maria al Tempio tablosunda Meryem Ana’nın basamaklar üzerinde halkla konuşması, 1496
İtalyan Rönesans ressamı Giovanni Battista Cima’nın Maria al Tempio tablosunda Meryem Ana’nın basamaklar üzerinde halkla konuşması, 1496

Elbette bu kriterlerin bazılarını taşıyan merdivenli sokaklarımız var ancak bunlar İstanbul’un tarihî mekânlarında… Son zamanlarda basamakları rengârenk boyar olduk. Bir nebze işleri değiştirdi ama yeterli değil. Yani yeni dönemde estetik ve sanatsal merdivenlerimiz yok.

Kentsel uygulamalarımızda maalesef kentsel estetik ve zarafetten yana olacak bir lükse sahip olamıyoruz. Her şeyimiz acele, o anki ihtiyacı teknik olarak çözmeye yönelik planlanıyor. Anlayacağınız merdivenli sokaklarımız kentten çok bizim kimliğimizi göstermekte; aceleciliğimizi, birbirimizden kopukluğumuzu, hareketlerimizin rutinliğini… Manzara konusunda şanslıyız tabii özellikle Kabataş, Fındıklı aksında, Sarıyer veya Kuzguncuk’ta...

İstanbul’un en sevdiğiniz merdivenleri hangileri, niçin?

Fındıklı tarafındaki Alçakdam Sokak’ı çok severim. İkamet mekânlarının parçası gibidir basamaklar. Neredeyse sokaktan evin içine kadar girer, sizi eve davet eder. Komşuluğu ciddi şekilde besler, hem ulaşım hem iletişim görevini üstlenir. Bunun dışında Üsküdar Medrese Sokak’ı severim. Hem manzarası keyiflidir hem de çevresindeki binaların ölçeği insan odaklıdır.

Kimi merdivenler de insan odaklı değil… Çok yüksek, sanki “burayı kullanmayın” der gibiler.

Haklısınız. Bunun bir standardı var aslında. Basamağın genişliğinden, eğime, sahanlık hesaplarına, hatta insan hareketindeki süreklilik ve ritme kadar... Örneğin ayağınızı atarken adımınız yarım kalmamalı veya bir buçuk adım olmamalı gibi. “İki alan arası çok yüksek; araba geçiremeyiz, asfalt beton da buramayız o zaman basamak yapalım geçelim, bağlantı oluşsun” diyerek aceleci işler yapanlar bu ölçülere dikkat etmiyor maalesef.

Tarihte bilinen ilk merdiven şudur gibi bir örnek var mı? Günümüze ulaşana kadar merdivenin işlevsel değişiminden söz edebilir misiniz?

Zigguratta merdiven örneği, Ay Tanrısı Sin (Nanna)’ın Zigguratı, Ur-Irak
Zigguratta merdiven örneği, Ay Tanrısı Sin (Nanna)’ın Zigguratı, Ur-Irak

Merdiven mimarinin en eski öğelerinden biridir. İnsanlık tarihinde her zaman merkezî bir rol oynamıştır. İlk merdiven şudur gibi net bir cevabı yok bu sorunun. Bazı kaynaklara göre M.Ö. 6000 yılına kadar uzanıyor.

Literatürde ise M.Ö. 3000’li yıllarda kentlerin ilk ortaya çıkış sürecinde merdiven, basamak veya rampa mekânlarının yerleşme içinde bir kentsel mekân bileşeni olarak kullanılıyor. Maya Zigguratlarında dıştan bir merdiven vardır ve tapınağın ana bileşenidir. Mısır Piramitleri ile Irak Ziguratlarının tamamında da merdivenler vardır.

Dinî yapılarda çok fazla kullanılıyor aslında. Ne gibi anlamlar yükleniyor?

Tapınağa giden 6660 basamaklı merdiven, Thai Shan Dağı, Çin
Tapınağa giden 6660 basamaklı merdiven, Thai Shan Dağı, Çin

Kimi kültürlerde dinî bir sembol olarak kullanılırken kiminde başlangıcı ifade etmiş. Dinî bir sembol olarak insanın Allah’a, Tanrı’ya, Bir’e uzanışını, O’na varışının zorluğunu ifade eder. Alçak bir düzlemde olan insan bu dünyaya yani maddesel dünyaya ait basit ve düşük duygular içinde yaşarken, daha üst duygulara, evrensel birliğe ve en sonunda Tanrı’ya uzun bir yolu tırmanarak varır.

Ayrıca yükseldikçe geride kalan dünyaya bakma, izleme imkânı verir merdiven. İlk örneklerini az önce söylemiş olduk. Onun haricinde Çin'de ilk granit merdivenli yol olan Tai Shan'daki Kutsal Dağayol’u söyleyebiliriz. Hemen hemen tüm inanışlarda merdivenler sembolik olarak kullanılmıştır. Hz. Peygamber’in (sav) miracı da böyledir. Arapçada “miraç” merdiven ya da yükselten araç demektir.

Güç ve otorite sahibine ulaşmanın yolu…

Aynı zamanda gücün de simgesi... Özellikle Antik Yunan, Ortaçağ ve Roma kentleri yönetsel yapıları tepelerde inşa etmiştir. Bu özellikleri ile yönetsel otorite ve ekonomik güce erişme aracı olarak kullanılmıştır. İmparatorluklar veya kraliyetlerde de durum aynı… Günümüzde ise büyük şirket, kurum ve kuruluşlar sahip oldukları gücü büyük merdivenlerle sembolize ediyor. Le Nôtre’un Versailles Sarayı için tasarladığı anıtsal merdivenler, Piazza St Pietro ve Majestic Piazza Venezia basamakları ve Capitoline Hill (Roma), Comcast Center (Maryland) gibi...

Potemkin Zırhlısı filminde Çarlık askerlerinin Odessa merdivenlerinden ritmik inişinin gücü simgelemesi gibi…

Halkın askerlerden kaçışı da sosyal ve toplumsal düşüşü ifade eder.Potemkin Zırhlısıhem sinematografik olarak hem de kentsel mekânı kullanım açısından verilebilecek en iyi örnektir. Sinema, sanat ve edebiyatta çok kullanılır merdivenler.


1916’da Mısır’da Piramitler bölgesinde çekilen David W. Griffith’inIntolerencefilminde Sfenks heykelinin önündeki merdiven sahnesini de hatırlamak gerekir. Viyana yapımı olan The Third Man (1949) filminin en kritik sahnesi de yine merdivenlerde çekilmiştir. Ya da Alfred Hitchcock’un Amerikan tarihini anlattığı filmde en kritik sahnelerden biri merdivenlerde geçmektedir (1940). Dante’nin İlahi Komedyasının son bölümü olan Cennette merdivenler Saturn’ün göğüne uzanarak cennete gider. Ressam Anna Lorimer’in Prag’daki merdivenli sokak çizimleri çok güzeldir. Mevlana Celaleddin Rumi, Gökyüzüne Merdiven; Ümit Yaşar Oğuzcan, Sahibini Arayan Mektuplar; Necip Fazıl Kısakürek, Merdiven şiiri; Ahmet Haşim, Merdivenler; Murathan Mungan, Yüksek Topuklar; Nazım Hikmet, Bir Küvet Hikâyesi...edebiyattan örnek olarak ilk akla gelenler.

Merdivenli şehirler arasında bir kıyas yapılabilir mi?

Kıyaslama yapmak doğru olmaz. Çünkü her kentin dinamiği, arazisi, kullanıcısı, kimliği, kültürü ve tarihi birbirinden farklıdır. Örneğin İtalya’da merdivenli sokaklar daha süslü iken Amerika, Fransa gibi ülkelerde ise daha gri ve daha otoriterdir. Doğu kentlerinde durum tamamen başkalaşır. Mahremiyet ağırlıktadır ve mekânın kendisi dardır, merdiven boyunca oyalayıcı öğeler yoktur.

Topograf Jacques Pervititch’in 1922-1945 yılları arasında çeşitli sigorta şirketleri için hazırladığı haritalardan
Topograf Jacques Pervititch’in 1922-1945 yılları arasında çeşitli sigorta şirketleri için hazırladığı haritalardan

Şehir plancısı olarak merdiven tasarımlarında neyi önemsiyorsunuz; yaya ulaşımını sağlaması mı, turistik amaç taşıması mı?

Basamaklı bir sokak tasarımında ulaşım ile ziyaretçinin sentezlenmesi en temel kriterdir. Mekânı tek tip kullanıcıya göre düşünemezsiniz. Eski haritalarda basamaklı sokaklar elle çizilirdi. Pervititch’in haritaları bunun en güzel örneğidir. Apartman isimleri bile okunur çizimlerinde. Maalesef bugün merdivenli sokak tasarımı veya uygulaması yapılmıyor. Bilgisayarda çizilen şehir planlarında basamaklı sokaklar araç yolu veya servis yolu olarak gösteriliyor.

Tarihini, sanatsal ve toplumsal yönünü konuştuk. Peki, olumsuz tarafları neler?

Tasarım ve uygulamadan kaynaklı olumsuz sonuçlar ortaya çıkmakta... Özellikle basamakların yorucu etkisi, tırmanma zorluğu algısı, olumsuz yükseklik-genişlik ilişkisi, uzun basamak aralıkları yani konfor eksikliği yaya için sıkıntı. Merdivenli sokaklardaki bakımsızlık çözülmesi gereken problemlerin başında geliyor. Unutulmaması gereken ise insanın -teknolojik gelişmelere rağmen- her şeyden önce bir “yaya” olduğu... İçinde hareket edebileceğimiz hatta kendimizin şekillendirebileceği mekânlara ihtiyacımız var ve planlamalar da olmalı…


  • Cihan ŞEHLA
  • 1983’te Antakya’da doğdu. 2006’da Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünden mezun oldu. Yüksek lisansını aynı üniversitede tamamladı. Kentsel mekân tasarımında merdivenli sokaklar üzerine çalıştı. 2005 yılında Üsküdar Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğü’nde başladığı meslek hayatını, özel bir planlama ve mimarlık şirketinde koordinatör ve kent plancı, kentsel tasarımcı olarak sürdürmekte. Bireysel olarak kentsel tasarım danışmanlığı yapan Şehla’nın teması “Mahalle” olan 7 İklim 7 Bölge Ulusal Mimari Kentsel Tasarım Fikir Yarışması’nda üçüncülük ödülü var. “Kent: Bir Film Seti”, “Zamanı Fırsata Dönüştüren Mitos: Kairos”, “Eski Kentlerin İzlerinde Kamusal Varlığımız: Kimlik” makaleleri yayımlandı.