Endülüs’te bir çiftlik hayali: Alqueria de Rosales

​Endülüs’te bir çiftlik hayali: Alqueria de Rosales
​Endülüs’te bir çiftlik hayali: Alqueria de Rosales

Tatilde gidilebilecek yerler listesi hayli kabarık. İnternetteki yorumlara bakarak bir karar vermek güç. Yılın ancak üç beş günü için izin alabilenler işi hiç şansa bırakmak istemiyor. Ekibe eş dosttan katılabileceklerle birlikte denize yakın bir yazlığa, serince bir yayla evine yahut “bu sene de güneye” deyip bir otele niyet etmiş olabilirsiniz. Akıllardaki bildik tatil konseptlerinin dışına çıkabilen genç ruhlular için, -mesele imkân meselesi olsa da- Endülüs’ün bereketli topraklarında “alternatife rağbet olsun” demenin vaktidir.

“Gül fidanları, kır evleri” anlamına gelen Alqueria de Rosales, Sierra de la Sagra Millî Parkı’yla çevrili tabiat harikası bölgenin içinde 90’lardan bugüne faaliyet gösteren Azzagra Kültür Vakfı’na ait bir aile çiftliği.
“Gül fidanları, kır evleri” anlamına gelen Alqueria de Rosales, Sierra de la Sagra Millî Parkı’yla çevrili tabiat harikası bölgenin içinde 90’lardan bugüne faaliyet gösteren Azzagra Kültür Vakfı’na ait bir aile çiftliği.

Azzagra (Al-Thaghra) Dağı’nın eteklerinde Müslüman Krallığı ile Hristiyan Kastilya’sı arasındaki ortaçağ sınırının sembolik olarak üzerinde, azizlerin ve sufilerin vaktiyle gezip temaşa ettiği eşsiz, mistik bir coğrafyada, ince asfalt bir yoldan zeytin tepeliklerini aşarak Mağribî bir minare görene kadar ilerleyin. Kadim Müslüman başkenti Granada’nın kuzeyine iki saat, Şeyh Muhyiddin ibn Arabi’nin doğduğu şehir Mürsiye’ye bir buçuk saat sürüş mesafesindeki 100 küsur hektarlık çiftlikte etrafında hiçbir yerleşimin olmadığı, kamyon gürültüsüyle gündüzü, sanal ışıklarla gecesi rahatsız edilmeyen, tepeler ardında sakin sessiz, sanki asırlardır oradaymış hissi uyandıran hoş bir yerleşkeye ulaşacaksınız.

“Gül fidanları, kır evleri” anlamına gelen Alqueria de Rosales, Sierra de la Sagra Millî Parkı’yla çevrili tabiat harikası bölgenin içinde 90’lardan bugüne faaliyet gösteren Azzagra Kültür Vakfı’na ait bir aile çiftliği. Vakıf, kâr amacı gütmeyen uluslararası düzeyde bir sosyal kampüs olma gayesiyle birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen misafirlerine alternatif bir ilim, maneviyat ve tabiat deneyimi imkânını birlikte sunuyor.

Hayli dinamik bir İspanyol Müslüman aile ve dostları tarafından inşa edilen ve yönetilen yerleşke 2001 yılında Şarca emirinin destekleriyle resmen açılır. Avrupa ve Güney Amerika’daki Müslümanlar için bu, yerli bir liderlik ve kurumsal tecrübe üretmeyi amaçlayan yeni bir girişim tipini temsil etmesi bakımından öncü kuruluşlardan sayılıyor.

Abdussamed Antonio Romero

Topluluğun ilmî ve manevi rehberi, Abdussamed Don Antonio Romero.
Topluluğun ilmî ve manevi rehberi, Abdussamed Don Antonio Romero.

Tarihin tanıklığında Engizisyon baskısının yüzyıllarca hüküm sürdüğü bu topraklarda, İspanyol Müslümanların torunları 1975’te ülkede İslam’ın yasal statü kazanmasına müteakip bir kez daha inançlarını ilan ederek, kendi köklerindeki Müslüman kimlikleriyle yeniden buluşuyorlar.

Topluluğun ilmî ve manevi rehberi, Abdussamed Don Antonio Romero. Kendisi için bu yörenin toprak ağası desek yanlış olmaz. İsmine yakışır derecede bonkör, babacan bir adam.

Abdussamed 1953 yılında, çiftliğin bağlı bulunduğu 2-3 bin nüfuslu küçük bir Endülüs kasabası olan La Puebla de Don Fadrique’de doğar. Gençliğinde kültür ve sanatın ilham veren dünyasında gezinirken, 80’li yıllarda İslam’a “yeniden döner”.

Eşi ve çocuklarıyla birlikte Mekke’de yaşadığı yaklaşık on yıllık zaman zarfında Arap dili ve İslami ilimlerin öğretimi üzerine çalışır; Hicaz’dan, Şam’dan, Kahire ve Fas’tan birçok âlim ve tasavvuf erbabı ile tanışma fırsatı bulur.

İmam Ahmed Meşhur el-Haddad ve Şeyh Muhammed el-Alevi el-Maliki’nin de aralarında bulunduğu Orta Doğu’daki geleneksel Maliki ve Şafii ilim adamlarının rahle-i tedrisinde yıllarca süren eğitiminden sonra Abdussamed, Saraybosna Üniversitesi’nden sosyoloji doktorasını da alır. Bosna Savaşı’nın patlak verdiği o yıllarda Boşnak Müslümanların haklarını savunmak adına Birleşmiş Milletler bünyesinde İslam dünyasını temsilen savaş muhabiri olarak görev yapar.

İlim yolculukları, tanışıklıklar ve mücadele, memlekete dönüş zamanı geldiğinde bir fikre ulaşır. Endülüs’e döndüğü 96 yılında aile çiftliğini satın alır.

Müslüman âlimler ve ziyaretçiler için bir cazibe merkezi hâline getirmek amacıyla bu çiftliği genişletmeye başlar. Doğduğu La Puebla de Don Fadrique kasabasının -eski ismiyle “el-Beyza”- bir dönem belediye başkan yardımcısı da olan Abdussamed, öncü bir isim olarak yüzyıllardır süren saklı yaşamdan sonra İslam ilim ve hikmetini İspanya’ya yeniden kazandırma hayalini gerçekleştirmek için iyi niyetini, bilgi ve becerilerini sıkı bağlantılarıyla bir araya getirir.

Ayrıca kültür ve medeniyetlerarası ilişkiler alanında UNESCO’nun Paris’te ve Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de düzenlediği konferanslarda aktif olarak yer almış, ulusal ve uluslararası çevre örgütlerinde idari görevlerde bulunmuştur.

Alqueria de Rosales Çiftliği

Çiftlikte ilk iş, bir cami inşa etmek olur. 60’ların sevilen İngiliz Rock grubu Mighty Baby’nin solisti, mimar ve grafik tasarımcı Abd al-Lateef Ian Whiteman -kitap ve logo tasarımlarıyla bugün bir fenomen- tarafından tasarlanan cami, dört yüz kişilik bir kapasiteye sahip ve bugün için bölgenin en popüler mekânlarından biri hâline gelmiş durumda.

  • Endülüs Emevi mimari geleneğinden ilham alırken basit bir replika arayışına gitmeden modern İspanya’nın kırsaldaki mimari ifade biçimleriyle yaratıcı bir şekilde etkileşime giren caminin minaresi, Sevilla’daki haşmetli Giralda -çan kulesine çevrilmiş- minaresinin yankılarıyla klasik izler taşısa da kendine özgü bir form yakalayabilmiş. Endülüs İslam geleneğinde uygulanageldiği üzere, yıl boyunca cami içerisinde birçok ilmî faaliyet yürütülüyor.

Sosyal yerleşkenin geneline bakılacak olursa 170 kişilik bir seminer salonu, çeşitli çalışma odaları, Arapça ve Avrupa dillerinde geniş bir kitap koleksiyonuna sahip bir kütüphane de bulunuyor. Aileler için de uygun farklı seçeneklere sahip, 120 kişiye kadar konaklama imkânı oluşturulmuş. Safkan Arap atlarıyla arazide binicilik ve okçuluk için alanlar, erkek ve kadın ziyaretçilerin hassasiyetlerine uygun bir yüzme havuzu da düşünülmüş. Bu gibi sportif faaliyetler, ziyaretçiler için mevcut olan tek açık hava etkinliği değil.

Kompleks, 117 hektarlık bir çiftliğin merkezinde yer alıyor ve ziyaretçiler, kendi kendine yeten ekonomi modelinin uygulandığı çiftlikte badem ve zeytin yetiştiriciliğine ve ayrıca erik, kayısı, elma ve ceviz ağaçlarından meyve toplamaya yardımcı olmaya teşvik ediliyor. Ayrıca Eski Mağribî yeraltı kanallarının yardımı ile sulanan arazide, kanallardan biri de şifalı sularıyla şöhret kazanmış bir pınara ulaşıyor.

Abdussamed, Endülüs Yeşiller Partisi’nin başkan yardımcılığını yapmış bir dönem. Bununla irtibatlı olarak, tamamıyla organik tarım yapılan çiftlikteki projenin niyetlerinden biri de, Yarımada’nın sekiz asırlık Müslüman idaresi altındayken Arap şairleri tarafından methedilen bereketli bir bahçeye dönüşmesi gibi İspanya’yı tarımsal bilgelikle yeniden buluşturmak.

Fundaction Cultural Azzagra

Azzagra Kültür Vakfı’nın kuruluşu ve çiftliğin bugünkü hâlini alışı birkaç aşamada gerçekleşir: Arazinin satın alınması, yapı içerisinde bulunan ünitelerin imkân ve ihtiyaçlara göre yıllar içerisinde kademe kademe inşası...

  • Bugün Endülüs mirasına yönelik tarihî ve kültürel içerikli projelere destek sağlayan ve yayınlar yapan vakıf, Timbuktu’da tehdit altında olan 200 binin üzerinde el yazması kitabın korunmasına öncülük ediyor. 2000’lerin başında bir medrese ve Endülüs Çalışmaları Fakültesi kurma girişimi kısmen de olsa başarıya ulaşmış ve el-Ezher Üniversitesi tarafından tanınan bir merkez haline gelmiş durumda.

Girişimlerinin her birinin gerçekleştiğini söylemek pek mümkün olmasa da planlanan müfredat ilk iki yıl yoğun Arapçaya odaklanacak, sonrasında Hanefi ve Maliki fıkhına yönelen diğer İslami disiplinler öğretilecek. İlk zamanlar eğitmenlerin birçoğu İspanya ve Latin Amerika’dan gelmişti, Mısır ve Suriye’den hocaların katılımı da arzu ediliyor.

Medresenin resmî dilleri İspanyolca ve Arapça; ve Latin Amerika’da, özellikle Peru, Arjantin ve Venezüella’da İslam’ın şu andaki hızlı yayılışı ile, buradaki eğitimlere katılan öğrencilerin İspanyolca ana dilini konuşan ilim adamları olabilmeleri hedefleniyor. Arzu edilen bu çalışmaların ancak bir kısmı hayat bulabildi.

Bugünlere gelindiğinde, Alqueria de Rosales, Batı’daki metropollerin stresli rutininden uzaklaşmak isteyen, ilim, tabiat ve maneviyat yolcularının bir otağı hâline gelmiş görünüyor. Yılın belli dönemlerinde düzenli olarak gerçekleştirilen programlara ilgi her geçen gün artıyor.

Zaman zaman minarenin tepesinden çıplak sesle okunan ezanı duyan Rosales’in ziyaretçileri beş vakti camide cemaatle geçirmeye azami gayret sarf ediyor.
Zaman zaman minarenin tepesinden çıplak sesle okunan ezanı duyan Rosales’in ziyaretçileri beş vakti camide cemaatle geçirmeye azami gayret sarf ediyor.

Böylelikle ilk bakışta bir tatil köyü ve alternatif bir kır oteli gibi görünen Rosales manevi bir havaya bürünüyor. Namazların ardından yapılan çeşitli zikir ve sohbetlerin yerini hemen dışarıdaki restoranda çiftliğin “helal” mahsulleri, taze çaylar, Endülüs’ün geleneksel mutfağından benzersiz yemekler alıyor; “Cordero Segureno”yu burada anmış olalım.

Fez’de hafızlığını tamamlamış ve yazları harçlığını çıkarmak için burada ikram hizmetlerini üstlenmiş İspanyol delikanlılar es geçilmemeli. Onlara Ramazan ayında hatimli teravihlerde bazı gün Rosales’te bazı gün İngiltere’de yahut Güney Amerika içlerinde bir mescitte denk gelebilirsiniz.

Cumalarda, bayram sabahlarında, bir manevi şahsiyetin geldiği öğrenilince, düğün ve dernekte çevre illerde yaşayan İspanyol Müslüman cemaat bir aile gibi bu mekânda bir araya geliyor. Malaga, Granada ve Orgiva’daki küçük Müslüman komüniteden çiftliğe gelip gidenlerin sayısı az değil.

Alternatif tematik eğitim programları

Batı’da yaşayan Müslümanların ilmî ve manevi ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, âlim şahsiyetlerin önderliğinde Allah’ı ilim ve tabiat yoluyla arama gayretinde olan tematik eğitim programları düzenleniyor.
Batı’da yaşayan Müslümanların ilmî ve manevi ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, âlim şahsiyetlerin önderliğinde Allah’ı ilim ve tabiat yoluyla arama gayretinde olan tematik eğitim programları düzenleniyor.

Ziyaretçileri tarafından kısaca “Rosales” olarak anılan bu mekân, ferdî olarak ziyaret edilebildiği gibi, her yıl farklı temalarda düzenlenen programlarla çok daha cezbedici.

Batı’da yaşayan Müslümanların ilmî ve manevi ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, âlim şahsiyetlerin önderliğinde Allah’ı ilim ve tabiat yoluyla arama gayretinde olan tematik eğitim programları mevzubahis: Şikago’dan Dr. Ömer Faruk Abdullah ile The Zawiyah Berkeley’den Hamza Yusuf ile Rihla Londra’dan Şeyh Ahmed Babikir ile Rumi’s Retreats Oxford’dan Dr. Muhammed Akram Nadwi ile Knowledge Retreat ve Cambridge’ten Abdulhakim Murad ile İmam Gazali Okumaları ilgi çeken etkinliklerin önde gelenleri.

Birçok şair, artist ve performans sanatçısının eşlik ettiği “retreat”ler -bir nevi kamp programı-, esnek bir takvimle hazırlanan, sosyalleşmeye, öğrenmeye ve tefekküre gerçek manada fırsat tanıyan alternatif bir etkinlik formatı.


Çiftlikteki dersler ve kültürel aktivitelerin yanında günübirlik Granada - El Hamra Sarayı, Alicante’de Endülüs bahçe ziyaretleriyle de bir gezi havası alınmış oluyor.

İslam’ın zahirî ve batıni boyutlarına dair ihtisas sahibi şahsiyetlerle derslerden sonra yüksek tepelere doğru bir gece yürüyüşünde Mirac’ı konuşmak -Batı Avrupa’da yıldızların geceleri en yakından en parlak şekilde görülebildiği yerlerdesiniz-, İslam sanatındaki geometrik desenleri bir workshop’ta deneyimlemek, şiir akşamları ve dahası..

Abdussamed, “Bu girişim, Avrupalı Müslümanların ne yapabileceklerini dünyaya gösterecektir” diyor. “Klasik usulde ilim ve Batılı kimliğini birleştirerek kendi liderlik modelimizi geliştirmenin zamanı geldi. İnancımız, yalnızca günümüze uygun, hoşgörülü ve manevi bilgeliğin köklerine bağlı olduğu takdirde İslam burada dinamik kalabilir.”

Ağırlıklı olarak Avrupa ve Amerika’da yaşayan Batılı genç Müslümanların uğrak yeri hâline gelen Alqueria de Rosales, acaba bir vesileyle Türkiye’yi de misafir eder mi? Ve dahi bir benzerini kurmaya bize ilham verir mi?