İngiltere’nin modern meddahları: Khayaal Theatre

Khayaal Theatre
Khayaal Theatre

Hayal kendi varlığını şu sözlerle ifade ediyor “biz farklı inançlardan ve geleneklerden gelen oyuncuları ve seyircileri aynı sahne etrafında buluşturuyoruz.”

  • Tiyatro, insan soyuna karşı büyüyle gerçekleştirilen, izleyiciye her akşam zulmetmek, onları güldürmek ve ağlatmak ve onlara acı çektirmek ve son toplu taşıma seferini kaçırmalarına sebep olmak üzere yapılan bir saldırıdır.
  • Iris Murdoch, Deniz Deniz

Sahne böceği oyuncuya bir kez dokunduğunda; onun kalbinin hemen yanında iflah olmaz bir oyuk açar… Oyuk, sahneden uzak kaldıkça derinleşir… Zamanla kangrene çevirir. Böcekzede oyuncunun, oyuk henüz kangrene çevirmeden yaşayabilmesi için belirli aralıklarla sahneye yakın bir yerde, en azından seyirci koltuğunda bulunması, nefes alması gerekir. Kalbinin tam yanında bu oyukla yaşamayı öğrenen bir “böcekzede” tiyatro seyircisi olarak yirmi yıl önce Londra yakınlarındaki Luton şehrinde kurulan Khayaal Theatre’ı yani Hayal Tiyatrosu’nu işittiğimde nefes aldığımı hissettim… Zira sözlü kültürün ve hikâye anlatma tekniklerinin bütün imkânlarından istifade eden Hayal Tiyatrosu, İslam dünyasında var olan ortak hafızayı sahnede yaşıyor. Çok ödüllü bir tiyatro ve aynı zamanda drama eğitim merkezi olan Hayal, kendisini İslam dünyasının edebiyatını keşfe adıyor ve modern dünyada Müslümanların deneyimlerini sahneye, radyoya ve ekrana taşıyor.

Sahne böceği oyuncuya bir kez dokunduğunda; onun kalbinin hemen yanında iflah olmaz bir oyuk açar…
Sahne böceği oyuncuya bir kez dokunduğunda; onun kalbinin hemen yanında iflah olmaz bir oyuk açar…

Hayal kendi varlığını şu sözlerle ifade ediyor “biz farklı inançlardan ve geleneklerden gelen oyuncuları ve seyircileri aynı sahne etrafında buluşturuyoruz.” Hayal, bunu yaparken “ortak hikâyenin” kapsayıcı ve bütünleyici enerjisini farklı kültürler ve dinler arasında bir köprü olarak kullanıyor ve böylece Müslüman topluluklarının tarih boyunca hem birbirleriyle olan hem “dışarı” ile olan ilişkilerini anlamaya çalışıyor.

Hayal’in kurucularından Luqman Ali (sanat yönetmeni) ve Eleanor Martin (yardımcı yönetmen) sanatın bir ideali, hedefi olması gerektiğine inananlardan… Bu doğrultuda Hayal’in amaçlarını, ideallerini şöyle sıralıyorlar.

Müslüman dünyasının zengin estetik, sanatsal ve edebî geleneklerini takdir etmek ve popüler kültürün ana akımına katkıda bulunmak; Müslüman topluluklardaki sahne sanatları için yeni izleyiciler edinmek ve daha geniş bir toplumda Müslüman edebiyatı, sanatı ve kültürü için yeni izleyiciler edinmek; Doğu ile Batı, geleneksel ile modern, Müslümanlar ve diğer inanç ve geleneklerin insanları arasında uzlaşmayı sergileyerek kültürler arası köprü inşa etmek; Müslüman topluluklar için kültürel sermayenin ve para biriminin geliştirilmesine yardımcı olarak, daha geniş kapsamlı ve daha kapsayıcı sosyo-kültürel paydaşlığı ve entegrasyonu kurarak İslamofobiye meydan okumayı kolaylaştırmak.

Henüz izleme fırsatı bulamasam da Hayal’in bu ideallerini gerçekleştirmeye oldukça yakın olduğunu söyleyebiliriz. Zira seyircileri arasında bulunan Prens Charles, Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan, Yusuf İslam ve pek çok basın mensubu Hayal’in birleştiriciliği, eski zaman çağrışımlarının davetkârlığı hususunda hem fikirler.

Eleanor Martin
Eleanor Martin

Luqman Ali ile birlikte Hayal’in ortak kurucusu olan Eleanor Martin, Hayal Tiyatrosu’nun devleşen isimlerinden. Martin’in anlattığı hikâyeler, sergilediği tek kişilik oyunlar ve duvara yansıyan gölgesi, kimi zaman fısıldayan kimi zaman çağlayan sesi onu modern zamanların meddahı yapmaya yetiyor..

Hayal Tiyatrosu (Khayaal Theatre) Orta Doğu, Kuzey Afrika ülkelerinden ve Türkiye’den sahneye taşıdığı, anlattığı hikâyelerle; belleğin kuşatıcılığına olan inancıyla perdesinin hiçbir zaman kapanmamasını, izleyicilerinin ve dahi alkışlarının hiçbir zaman eksik olmamasını dilediklerimden…

Belki bir gün içimdeki oyuğun sancısını bir nebze olsun dindirmek için, orada seyircilerin arasında oturup Mesnevi’den bir hikâyeyi gözlerini kırpmadan seyredenlerden biri olurum… Kim bilir…