Kayıtlar : Belirli belirsiz şeyler

Nihayet Dergisi ressam kürator Hülya Yazıcı' ya sorduk
Nihayet Dergisi ressam kürator Hülya Yazıcı' ya sorduk

Nihayet Dergisi ressam kürator Hülya Yazıcı' ya sorduk

Kendinizi ıslıkla çalarken yakaladığınız o şarkı hangisidir?

“Rain”, Jose Feliciano’nun şarkısı, en çok tekrarladığım. Şarkı söylemek şifa veriyor. Islık çalamıyorum.

Tarçın kabuğu, defneyaprağı ya da bir demet yasemen… Sevmişsinizdir o kokuyu sebepsiz!..

Tarçın kabuğu ve karanfil uzun yıllar sabahları kaynayan çayımdan evime yayılan rayiha. Evdeki eczanemin olmazsa olmaz bitkilerinden. Yasemen, asil rengi, hoş kokusu, kırılacakmış gibi incecik bedeniyle yakınındaki ağaca zarafetle sarılan, adı şarkılara konu olmuş çiçek.

Bir şeyler size çocukluğunuzu hatırlatır. Bir merdiven, bir oyuncak, bir…

Çengelköy, ipek böceği ve koza. Defterimin arasında biriktirdiğim çikolata yaldızları, süslü, nakışlı bez mendiller. Küçükken yaşadığımız evin içinden üst kata çıkarken kullandığımız ahşap merdiven. Düşme korkusuyla her bir basamağını oturarak indiğimi hatırlıyorum.

Anadolu Hisarı’nda teyzemin evine giderken çıkmakla bitiremediğim, iki tarafı çalılık Kırk Merdivenler’i şimdilerde metronun yürüyen demir merdivenlerini çıkarken hatırlıyorum. Bu müthiş değişime nasıl ayak uydurduğuma hâlâ inanamıyorum. Küçüksu çayırındaki mesire yerini, salıncakları, mısır kazanlarını ve atlıkarıncaları unutmam mümkün değil, şimdi buralar göçmen kuşların uğrak yeri ve sit alanı olarak korunuyor. Elbette buraların şimdiki hâli, benim bugünkü yaşıma ve ruh hâlime daha uygun.

İğne-iplik, çekiç-çivi, tencere-kapak… Hangi ikili elinize yakışır?

Hepsi desem abartmış olmam sanırım. Evde yemek ve ekmek yapmayı severim, farklı lezzetleri, yöre yemeklerini sonuç alana kadar deneyimlemek, benim için sanatı deneyimlemek gibi. Giydiğim kıyafetlerin bana özgü olmasını da önemsediğimden iğne ve ipliğe aşinayım. İşim gereği çivi ve çekiçle de tanışmak durumundaydım. Zamanla yakışıyor.

Her şeyiniz var da bir o eksik hayatınızda! Nedir o?

Çoğumuz için hep bir eksiklik var elbette, giderek büyüyen bu şehirde bizler de küçülerek yok oluyoruz sanki. En eksik yanımız çıkarsız sevgi, dostluk ve güven.

İhtiyacınız olan biri var. Şimdi gelse, yanında ne getirse?

Düşünmeden yola çıkabileceğim biri, yıldızlardan ve aydan başka bir ışık kaynağı olmayan, dünyadan mümkün olduğunca soyunabileceğim, başka bir âlemi temaşa edebileceğim bir yere, iki bilet getirsin isterdim.

Kelimeleri sevdiniz, yabancı kelimeleri de… Söylerseniz birkaçını, belki biz de severiz onları.

Kelime, kerime, rahmet, su, söz, sevda, sakınmak, nehir, selvi, through, sincerely, humanity, wonder, moon.

Otogarlar mı, istasyonlar mı, havaalanları mı?

İstasyonlar. Bir yol, bir güzergâh vardır yürümeyi sevdiğiniz, neresidir? Eyüp Camii’nden Piyer Loti’ye. Çengelköy Mezarlığı’ndan iskeleye.

Yaşadığınız şehir midir yaşlanmak istediğiniz yer?

İstanbul, vazgeçilemeyen zalim bir sevgili gibi. Ne onunla ne de onsuz oluyor. Gitmeyi başarabilseydim Karadeniz’de denizi gören bir dağ köyünde yaşamak isterdim.