Kediler ve insanlar

​Kediler  ve  insanlar
​Kediler ve insanlar

Bir kedi gördüm sanki

Annemarie Schimmel’in Şark Kedisi kitabında mebzul miktarda örnek bulabilirsiniz. Burası kediye mersiye yazılan bir coğrafyadır.
Annemarie Schimmel’in Şark Kedisi kitabında mebzul miktarda örnek bulabilirsiniz. Burası kediye mersiye yazılan bir coğrafyadır.

Mahallemizdeki kedi nüfusu her geçen gün artıyor. Kediler çeşitleniyor, renkleniyor. Sayıca artışa rağmen, her biri de semirmeyi sürdürüyor.

Tombul kedilerin bir gettosuna dönüşmüş gibi mahalle. Kedilerin tombulluğu, mahallelinin onlara olan ilgisinin giderek arttığını da gösteriyor.

Mama kapları çoğunlukla yarı dolu vaziyette. Kapların yakınlarında bir yerlerde de, “bir ara yeriz” bakışlarıyla kediler duruyor. Alan memnun, satan memnun. Ama bu kedi ilgisi yeni bir şey değil elbette. Kedilerle biz Doğuluların alakası çok eskilere dayanıyor.

Annemarie Schimmel’in Şark Kedisi kitabında mebzul miktarda örnek bulabilirsiniz. Burası kediye mersiye yazılan bir coğrafyadır.

Mesela 16. yüzyıl şairlerindenMeâlî’nin (ö.1535), kedisini kaybettikten sonra yazdığı şiir böyledir:

  • “Çıkdun elden n’edelüm ansızun eyvâh pisi/ Yandun ölüm odına derd ile nâ-gâh pisi/ Hasretâ şîr-i ecel buldı sana râh pisi/ N’edelüm âh pisi n’eyleyelüm âh pisi.”
Çevremizi başka bazı hayvanlarla da paylaşıyoruz ama herhâlde kedi kadar bu çevreyi kendisine benzeteni ve bizi kendi kuralları karşısında esnememize zorlayanı yoktur.
Çevremizi başka bazı hayvanlarla da paylaşıyoruz ama herhâlde kedi kadar bu çevreyi kendisine benzeteni ve bizi kendi kuralları karşısında esnememize zorlayanı yoktur.

Kedide kendimize sadece bir yoldaş bulmamış, aynı zamanda kendimizi yer yer kendisiyle tarttığımız bir muhatap da keşfetmişiz.

Kediye onun sahibiymiş gibi davranmakla, kedinin bize sahibimizmiş gibi davranması arasında gidip gelen ilişkimizde, bu ilişkiyi bir oyun olarak kurgulamak da hoşumuza gitmiş olmalı.Aslında çevremizi başka bazı hayvanlarla da paylaşıyoruz ama herhâlde kedi kadar bu çevreyi kendisine benzeteni ve bizi kendi kuralları karşısında esnememize zorlayanı yoktur.

Onunla ilişkimiz, biraz da onun üzerinden kendimizi gözlemlediğimiz bir laboratuvar gibi. Bu sebeple kedisi olanların kedi hakkında konuşmaları hep biraz psikoloji konuşmayı içerir.

Bir kedim yok ama bu kedi muhabbetlerine ben de kayıtsız kalamıyorum. Hatta yer yer, kedinin psikolojisini aydınlatmaya matuf bu konuşmalar sayesinde bir gün kedilerle konuşuvereceğimizi filan sanmaya başlıyorum.

Bu sayımızı, birlikte yaşadığımız, bu birliktelik üzerinden de onlardaki insansılığı ve bizdeki hayvansılığı keşfetme imkânı bulduğumuz kediye ayırdık. Buyurunuz.

*Dergiye bazen şiir ve öykü gönderen arkadaşlar oluyor. Bu durumda, ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Önümüzdeki aylarda birçok kitap fuarı açılacak. Fuarlardan eski sayılarımızı temin edebilirsiniz.