Müslümanların bayram sofraları

Müslümanların bayram sofraları.
Müslümanların bayram sofraları.

Hz. Peygamber’in bayram hazırlıklarıyla ilgili söz, fiil ve takrirleri nesilden nesile aktarılarak tarih boyunca İslâm toplumlarındaki bayram kutlamalarını şekillendirmiştir. Hz. Peygamber’in bayram günlüğü bu etkileşimin boyutlarını açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Bayramın yaklaşmasıyla yaşanan o tatlı telaşlar her birimizin hatıratında yeri olan nevi şahsına münhasır günlerdir. Yemeklerin benzerliğiyle ilgili olan çalışmalarımı gerek burada gerekse farklı mecralarda paylaşmaya devam ediyorum.

Hz. Peygamber Ramazan Bayramı sabahlarında, en fakir kimsenin bile dağıtılan fitir sadakası nedeniyle yiyecek üç beş lokması olduğunu bildiğinden sahâbîlerden hurma vb. bir şey yiyip öyle namaza çıkmalarını isterdi.
Hz. Peygamber Ramazan Bayramı sabahlarında, en fakir kimsenin bile dağıtılan fitir sadakası nedeniyle yiyecek üç beş lokması olduğunu bildiğinden sahâbîlerden hurma vb. bir şey yiyip öyle namaza çıkmalarını isterdi.

Bayram için de buna benzer bir çalışma yapmak istedim. İslam coğrafyasındaki ülkeler, diasporada yaşayan Müslümanlar acaba bayramda ne türlü tatlılar, yemekler yapıyor; nasıl hazırlıklarla meşgul oluyorlar?

Bayramlar insanın neredeyse varoluşuyla birlikte tarih sahnesinde yer olan kutlamalardır. Mevsim dönüşleri, putlar ve yerel kültürlerde önem atfedilen değerler için çeşitli kutlamalar yapılagelmiştir.

Yaptığım okumalar neticesinde ortaya çıkan şey şuydu; Hz. Peygamber’in bayram hazırlıklarıyla ilgili söz, fiil ve takrirleri nesilden nesile aktarılarak tarih boyunca İslâm toplumlarındaki bayram kutlamalarını şekillendirmiştir. Hz. Peygamber’in bayram günlüğü bu etkileşimin boyutlarını açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Aşağıda sıralayacağım ülkelerin bayram yemekleri, tatlıları ve diğer uygulamalarının Peygamber efendimizin şu uygulamalarından yola çıkarak ülkenin kültürüyle harmanlandığını söylemek yanlış olmaz.

“Hz. Peygamber, Ramazan Bayramı sabahlarında, hurma yemeden evden dışarı çıkmazdı. Musallâya çıkmadan muhakkak kuru veya yaş hurma yerdi. Hurmayı yerken de 3, 5, 7 gibi tek sayıda yemeyi tercih ederdi. Ramazan Bayramı sabahlarında, en fakir kimsenin bile dağıtılan fitir sadakası nedeniyle yiyecek üç beş lokması olduğunu bildiğinden sahâbîlerden hurma vb. bir şey yiyip öyle namaza çıkmalarını isterdi.”[1]

Bunun dışında, temizliğine gösterdiği özel hassasiyet, günlük giysiler dışında giydiği bir kıyafeti tercih etmesi, bayram namazını tek bir yerde toplu hâlde kadınlar ve çocukları da dâhil ederek kılması, sadaka ve infakı artırması da Peygamber Efendimiz’in bayram gününe has sünnetlerindendir.

Bazı ülkelerin bayram geleneklerini sıralayacak olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

*Hindistan dünyanın üçüncü büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkesi. Yeni Delhi’deki Jama Camii’nde bayram namazı kılınıyor. Çocuklara “eidi” adında bayram harçlığı veriliyor. Kadınlar el ve ayaklarına mehndi (kına) yakıp yerel kıyafet giyiyorlar. Yemeklere gelince sheer khurma adını verdikleri sütlü hurmalı tatlı ve biryani (basmati pirinçle yapılan sebzeli ve etli bir pilav çeşidi) ile sofralarını süslüyorlar.

*Senegal, neredeyse bütün Afrika ülkeleri gibi bayramı coşkuyla kutluyor. Yerel dilde bayramın karşılığı korite. Erkekler geleneksel giysileri olan boubou giyiyor. Aile büyüklerinden dua almak amacıyla aile ziyaretleri yapmak da çok önemli bir bayram geleneği.

Yemek olarak ceebu jën adını verdikleri balıklı pilav ve thiakry dedikleri sütlü kuskuslu bir tatlı tercih ediyorlar.

*Endonezya dünyanın en büyük Müslüman nüfusuna sahip ülkesi. Âdeta bunu hak edercesine bol şenlikli ve çok renkli bayram kutlamalarına ev sahipliği yapıyor. Bayramın yerel dildeki adı lebaran.

Mudik adını verdikleri bir gelenekleri var ki fazlasıyla takdire şayan. Köye veya memlekete dönüş olarak adlandırılan bu gelenekle bayram için şehirden ait oldukları köylerine dönüyorlar. Öyle ki yoğunluk sebebiyle trafik saatlerce kilitleniyor. Tahmin ediyorum ki bu hikâye size de bir yerlerden tanıdık gelmiştir.

Yemeklerine gelince, ketupat; hindistan cevizi sütüyle pişirilmiş pirinç palmiye yaprağına estetik bir şekilde sarılıyor. Endonezya usulü sarma diyebiliriz aslında. Tatlı olarak da lapis legit de kat kat baharatlı kek ve ananas dolgulu nastar adlı kurabiyeyi tercih ediyorlar.

*Afganistan’daysa durum diğer ülkelerden farklı değil. Her ne yaşanırsa yaşansın ve dünyanın neresinde olursa olsunlar bayram geleneklerini yaşatmaya devam ediyorlar. Bayrama özel yerel kıyafetlerini giyiyorlar. Bayram ziyaretleri ve kutlamalar yedi gün boyunca devam ediyor. Bayramın ilk üç günü çoğunlukla erkekler, diğer günler de kadınlar geziyor.

Misafirler için belki de açık büfe olarak adlandırabileceğimiz büyük masalar kuruluyor. Bu masalar kuruyemişler, mevsim meyveleri, şekerlemeler, ghuş-u fil adını verdikleri fil kulağı tatlısı, bir nevi şekerpare benzeri khajor ve parata ile donatılıyor. Eğer bayram nevruza denk gelirse bu hazırlıklar daha şenlikli ve sofralar ziyadesiyle kalabalık oluyor.

Diasporada veya Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan Müslümanların bayram geleneklerini hâliyle geldikleri ülkeler şekillendiriyor. İspanya’ya baktığımızda Endülüs mirasından dolayı bayram gelenekleri Mağrip ülkelerinin geleneklerine göre şekillenmiş. Tajin, kuskus ve baklava öne çıkan bayram yemekleri. Brezilya’da Lübnan ve Suriyeli göçmenlerin yoğunluğundan dolayı buradaki bayram yemekleri de bu ülkelerin mutfaklarından... Humus, kibbeh, baklava ve hurmalı tatlılar öne çıkıyor.

Alıntıladığım örneklerde bazı noktaların dikkatinizi çektiğine eminim. Sütlü hurmalı tatlılar ve pilav türleri. Bayram yemeklerinin benzerliği konusu ilk kez biryaniyle dikkatimi çekmişti. Hint okyanusuna kıyısı olan tüm ülkelerin kutlama yemeği biryani. Çok kabaca etli bir pilav çeşidi olarak düşünebilirsiniz.

Balkan göçmeni olan ailemin de yıllarca bayram sofrasını süsleyen etli pilavın ismi büryan. Büryan ve biryaninin isim ve içerik benzerliğinin yanında ikisinin de kutlama yemeği olması -hem de dünyanın bambaşka coğrafyalarında- insanın hayret duygusunu arşıâlâya çıkarıyor.

Bu benzerlik sadece pilavla da sınırlı değil. Senegal’de yapılan thiakry’i sütlü kuskuslu bir muhallebi gibi düşünebiliriz; içeriğine baktığınızda süt, şeker, tarçın ve Batı Afrika’da yaygın olarak kullanılan hububat. Yani sütlaçtan tek farkı hububat.

Sütlaç da eğer Balkan kökenliyseniz bayram sofranızın vazgeçilmezidir. Tabii benzerlikler sadece yemeklerle sınırlı değil. Neredeyse tüm bayram gelenekleri temelde Resûl-i Zîşân Efendimizin yaptıklarının bulunduğumuz coğrafyanın kültürel özellikleriyle harmanlanışı gibi görebiliriz.

Hepimizin aynı saatte bayram namazı kıldığını ve tüm bu anı gökyüzünden kadraja alacak bir görüntüleme imkânı olduğunu hayal edelim. Sonra da yukarıda anlattığımız masaların etrafında yerel kıyafetleri giymiş dünya Müslümanlarının bayramlaştığını… Rengârenk bir yeryüzü sofrasından her birinize iyi bayramlar.

Belki Kurban Bayramı için sütlaç yapmak istersiniz diye de şuraya bir tarif iliştireyim.

Fırın Sütlaç.
Fırın Sütlaç.
  • Fırın Sütlaç
  • Malzemeler
  • - 80 gr tereyağı
  • - 100 gr mısır nişastası
  • - 1 paket vanilya
  • - 3 litre süt
  • - 500 gr toz şeker
  • - 120 gr pirinç
  • - 3 adet yumurta sarısı
  • Yapılışı
  • *Pirinç ayıklanıp yıkandıktan sonra tencereye konulur. Üzerini iki parmak geçecek kadar su ile yumuşayıncaya kadar haşlanır.
  • *Sütten 1 su bardağı ayrılarak geri kalan kısmı pirinçlerin üzerine eklenerek kaynatılır.
  • *Şeker ve tereyağı eklenir ve karıştırılarak eritilir.
  • *Ayrı bir kapta nişasta ayrılan sütle karıştırılır. Nişastalı sütlü karışıma üç yumurta sarısı eklenerek çırpılır. Kesilmemesi için kaynayan sütlaçtan bir miktar eklenerek karışım ılıtılır ve yavaş yavaş sütlaca eklenir.
  • *Bir taşım kaynatıldıktan sonra vanilya eklenip ısıya dayanıklı kaplara koyulup tepsilere dizilerek kapların yarısına kadar su koyulur.
  • *Fırının ızgara ayarında üzeri kızarıncaya kadar bekletilir.

[1] Peygamberimizin bayram günlüğüyle ilgili rivayetler şuradan alıntılanmıştır: https://isamveri.org/pdfdrg/D0...