Ol'anlar- İşkodra/Berlin/İstanbul

İşkodra (Arnavutluk)
Hfz’den hıfz, hafıza, muhafaza ve mahfaza, her canlının istidadında mekân tutan potansiyel bir mana! 
Zrf’den zarf, mazruf ve zarafet, bir mahfazanın hem öncülü hem sonsalı; her canlının ilk arzusu ve son çabası: Zarf bulma ve zarf olma hikmeti, çöp olarak kuşların gagalarından, emek olarak insanın ellerinden okunan zarif mektuplardır âdeta. 
Yalçın dağlara yaslayarak sırtlarını, hayatlara zarf olan mahfazaların hıfz ettikleri bebeklerin seslerinden, annelerin münacatından, babaların nidalarından devşirirler kelimelerini o mektuplar. 
Mekânda kurulan mekânlardan, şimdiki ve gelecek zamana bir tür remil atmadır zarf ve mahfaza... 
Çünkü, sır sırdadır; her çiçek kendi tohumunda gizlidir ve her hayat kendi hafızasında...
İşkodra (Arnavutluk) Hfz’den hıfz, hafıza, muhafaza ve mahfaza, her canlının istidadında mekân tutan potansiyel bir mana! Zrf’den zarf, mazruf ve zarafet, bir mahfazanın hem öncülü hem sonsalı; her canlının ilk arzusu ve son çabası: Zarf bulma ve zarf olma hikmeti, çöp olarak kuşların gagalarından, emek olarak insanın ellerinden okunan zarif mektuplardır âdeta. Yalçın dağlara yaslayarak sırtlarını, hayatlara zarf olan mahfazaların hıfz ettikleri bebeklerin seslerinden, annelerin münacatından, babaların nidalarından devşirirler kelimelerini o mektuplar. Mekânda kurulan mekânlardan, şimdiki ve gelecek zamana bir tür remil atmadır zarf ve mahfaza... Çünkü, sır sırdadır; her çiçek kendi tohumunda gizlidir ve her hayat kendi hafızasında...

Berlin (Almanya)

Kendinde salyangoz olarak yerleşiktir içimizde, dışımızda merdivenler; her türlü yükselişten, düşüşten birer (s)imgedir.

“Mahzenin merdivenlerinden hep ineriz. Anılarımızda hep bu inişi koruruz, bir merdivenin düşselliğini işte bu inişler niteler. Odaya çıkan merdivenden ise hem iner çıkar hem ineriz. Bu, daha sıradan bir yoldur. (...) On iki yaşındaki çocuk o merdivenlerde (...) çıkış gamları dener” diyen Bachelard, fiziksel bir hevese indirger merdivenleri. Kim bilir, belki de böylece kendi içinde sürekli kurulan, yıkılan merdivenlerin ürettiği metafizik korkulardan kaçar.

Kaçışlar da merdiven gerektirir oysa. Çünkü özde miraçtır merdiven ve özelde hâldir kalbimize bitişik...
Kaçışlar da merdiven gerektirir oysa. Çünkü özde miraçtır merdiven ve özelde hâldir kalbimize bitişik...

Kaçışlar da merdiven gerektirir oysa. Çünkü özde miraçtır merdiven ve özelde hâldir kalbimize bitişik...

Her daim bir kanat ve gerilimi kanatsızlığın...

Galata (İstanbul)


Gün olsa, imkânlar tamamlasa birbirini, Galata’yı kessek tam orta yerinden...

Kaç şehrin kesiti çıkar dersiniz; kaç yaşanmışlığa dair kaç katman...

Kim kimin silüetini bastırmıştır, içinden çıkıp gelerek gölgelerin; kim kimin simgesini soğurmuştur, iz düşümlerinden gökselliğin...
Kim kimin silüetini bastırmıştır, içinden çıkıp gelerek gölgelerin; kim kimin simgesini soğurmuştur, iz düşümlerinden gökselliğin...

Vizigotların Batı yürüyüşünden, Cenevizlilerin kalyonlarından, İskender’in Doğu seferinden, Hristiyanlığın dua dua gizlendiği mahzenlerden... donup kalmış kaç suret sırlanmıştır oralarda, geçmişin podzol, çernezyom, alüvyal biçimi olan...

Kim kimin silüetini bastırmıştır, içinden çıkıp gelerek gölgelerin; kim kimin simgesini soğurmuştur, iz düşümlerinden gökselliğin...

“uykularım azaldıkça azaldı/ gece boyu, ya bir kuyu kazıyorum/ ya da tırman tırman bitmeyen/ ışıksız bir kuleye çıkıyorum” diyen şair, tereddütlerinden kurtulup, henüz kesilmemiş olan şu kuleyi kendi nazarıyla keserek verebilir miydi sırrını yaşanmışlıkların...