Srebrenitsa’ya bakmak

Quo Vadis, Aida?
Quo Vadis, Aida?

Srebrenitsa Soykırımı’nı konu edinen bir film yapmak kolay değil, zira Srebrenitsa henüz hatırlanacak kadar unutulmadı. Bütün dünya seyrederken yapılan katliamı failler ve şahitler hayattayken gündeme getirmek dinleyenin de anlatanın da ihtiyaç duyduğu mesafenin tesisini güçleştiriyor. Nereye Gidiyorsun, Aida? (Quo Vadis, Aida?, 2020) filminin yönetmeni Jasmila Zbanic’in yüzleştiği ilk ve en önemli meydan okuma bu. İkincisi ise bununla yüzleşirken, yeni yüzleşmelere kapı aralayacak dili bulmak. Geçmişle yüzleştirecek, ötekiyle yüzleştirecek ve nihayetinde en önemlisi kendinle yüzleştirecek dili… Sinema illaki araçsallaşacaksa bu yüzleşmeler için araçsallaşmalı.

Filmin merkezinde Birleşmiş Milletler adına tercümanlık yapan Boşnak öğretmen Aida yer alıyor. Aida görevini yaparken bir yandan eşini ve iki oğlunu güvende tutmak için çabalıyor. On binlerce insanın hayatını etkileyen olayları bir aile özelinde anlatan ve insani detaylarla zenginleştiren Nereye Gidiyorsun, Aida? yer yer Hayat Güzeldir’i (La vita è bella, 1997) hatırlatıyor. Aida’nın bazen inanarak bazen inanmayarak, çokça umut ederek, kimi zaman itiraz etmek isteyerek tercüme ettiği tüm diplomatik konuşmalar ise hikâyenin arka planındaki olayları betimliyor. Srebrenitsa’da 8 binden fazla insanın ölüm emrini veren Sırp komutan General Mladiç gibi gerçek şahsiyetler de filmde yer alıyor. Yönetmen Zbanic’in kamerasının marifeti de birbirinden farklı aktörleri perdeye taşırken yaptığı incelikle tercihlerde ortaya çıkıyor.

Filmin merkezinde Birleşmiş Milletler adına tercümanlık yapan Boşnak öğretmen Aida yer alıyor.
Filmin merkezinde Birleşmiş Milletler adına tercümanlık yapan Boşnak öğretmen Aida yer alıyor.

Aida’nın yer almadığı bölümlerde öne çıkan Mladiç, filmde nasıl göründüğü ile fazlaca ilgilenen biri olarak çiziliyor. Mladiç Boşnak köylerinde muzaffer bir komutan edasıyla yürüyüşünü, Müslümanların bayrağını yere indirişini, esir aldığı insanlara nasıl hitap ettiğini yanından hiç ayırmadığı kameramanın kaydetmesini istiyor. Antik Roma’da zafer kazanan komutanlar namına düzenlenen “triumphus” törenlerini andıran bu sahnelerde Mladiç tıpkı mağlup ettiği rakiplerini küçük düşüren frizler yaptıran Romalılar gibi, kameranın kaydettiği görüntüler vasıtasıyla zaferini pekiştirmek istiyor. Yönetmenin tam da bu noktada Mladiç’in arzuladığı bakışın yerine Aida’nın bakışını yerleştirmesi, Mladiç’in inşa etmeye çalıştığı muktedir imajının altını oyuyor.

  • Aida’nın bakışı geçmiş günlerin güzel hatıralarına, geleceğe dair umutlara, hayallere yöneliyor. Mağdur ve madunun bakışı ile açılan ve onları özneye dönüştüren sahnelerdeki flashback ve slow motionlar filme yeni bir katman kazandırıyor. Bu sahneler muktedirin kim olduğunu sorgulatmakla birlikte filmin geneline hâkim olan soğuk ve sert gerçeklikte de gedikler açıyor.

Filmde bunun en rafine olduğu sekans yorucu günün sonunda kendisine ikram edilen esrardan birkaç nefes çeken Aida’nın Hırvat, Boşnak ve Sırpların birlikte eğlendiği bir güzellik yarışmasını tebessümle hatırladığı bölüm. Burada yönetmen Zbanic seyircisine çok değerli bir sinema ânı hediye etmekle birlikte Aida’yı, bakışın öznesini güçlendiriyor. Öznenin, seyircinin özdeşleşmesine açılan karakterin bir kadın olması da Nereye Gidiyorsun, Aida?’yı başka bir açıdan değerli ve ayrıcalıklı kılıyor.

Aida’nın bakışı geçmiş günlerin güzel hatıralarına, geleceğe dair umutlara, hayallere yöneliyor.
Aida’nın bakışı geçmiş günlerin güzel hatıralarına, geleceğe dair umutlara, hayallere yöneliyor.

Nereye Gidiyorsun, Aida? zalimin-mazlumun trajik hikâyesini anlatmanın ötesine geçerek, zulmü var eden iktidar dengelerini sorguluyor. İnsanlığın sınırlarının ihlal edildiği bir zaman ve mekânda yalnızca savaşa, soykırıma, trajediye bakmakla yetinmiyor. Bakışın işlevi üzerine de düşünmeye davet ediyor. Anlatının ve tabii sinemanın iktidarı var eden unsurlardan biri olduğuna dair farkındalığın filmin bütününe yayılması anlatılması imkânsız görünenin konuşulabileceği zemini hazırlıyor. Seyirciyi Aida’nın bakışına ortak ederek hatırlamanın, yüzleşmenin ve iyileşmenin imkânını tartışıyor ve soruyor: Nerede durduğumuzu nereden baktığımızdan daha iyi ne aşikâr edebilir?