Yapay zekâ, doğal ikilem

Belgesel film Sosyal İkilem’in (The Social Dilemma, 2020) gördüğü yoğun ilgi büyük oranda Silikon Vadisi’nin etrafındaki söz konusu gizemden besleniyor.
Belgesel film Sosyal İkilem’in (The Social Dilemma, 2020) gördüğü yoğun ilgi büyük oranda Silikon Vadisi’nin etrafındaki söz konusu gizemden besleniyor.

İşaret ettiği dikkate değer soru ve sorunların önemini yadsımadan, Sosyal İkilem’in eleştirdiği ikilemden kurtulamadığını eklemek gerekiyor. Mesela algoritmaların aşı karşıtlığı, düz dünyacılık gibi komplo teorilerine inanmaya yatkın insanların duygularının nasıl suiistimal ettiğini gösteriyor.

2019 yılında Amerikan bilim ve teknoloji dergisi Wired’da yayınlanan bir makale, Silikon Vadisi’ndeki teknoloji şirketlerinin felsefe departmanlarına dikkat çekiyor ve ekliyor: İnsanlığın geleceğini şekillendirebilecek potansiyeldeki bu çalışmaların şeffaflık esasıyla yürütülmesi gerekiyor. Gerçekte olan ise bunun tam tersi. Şirket çalışanları ağır yaptırımlar içeren güvenlik sözleşmeleri imzaladıkları için yaptıkları işlere dair bilgi paylaşmaları mümkün görünmüyor. Silikon Vadisi filozoflarının faaliyet alanları hakkında yalnızca tahmin yürütülebiliyor. Söz konusu tahminlerin başında ise hükümetler tarafından yeni yeni düzenlenmeye başlanan veri toplama politikaları ve yapay zekâ etiği alanları geliyor.

The Social Dilemma afişi
The Social Dilemma afişi

Belgesel film Sosyal İkilem’in (The Social Dilemma, 2020) gördüğü yoğun ilgi büyük oranda Silikon Vadisi’nin etrafındaki söz konusu gizemden besleniyor. Zira belgesel daha önce Facebook, Twitter, Instagram, Pinterest gibi sosyal ağlarda üst düzey yönetici olarak çalışmış kişilerin -tabiri caizse itirafçıların- röportajları üzerinden ilerliyor. Bugüne kadar perde arkasında kalmış oyuncular, her ne kadar şirketteki işleriyle ilgili doğrudan ve somut bilgiler veremeseler de, sosyal ağların ve arama motorlarının algoritmalarının nasıl çalıştığına dair kıymetli analizler sunuyorlar. Belgeseldeki röportajlar algoritmaların kullanıcı davranışlarını, ilgi alanlarını ve zaaflarını nasıl analiz ettiğini; ekran başında geçirdiği zamanı artırmak için hangi stratejileri izlediğini ve tabii tüm bu etkinliği nasıl paraya dönüştürdüklerini anlamaya yardımcı oluyor.

Popülist söylemlere, radikal fikirlere açık kitlelerin sosyal medya deneyimleri üzerinden bu platformların manipülasyon gücüne dikkat çeken belgesel, siber zorbalık, sosyal medya bağımlılığı gibi güncel tartışmalara da değiniyor. Sosyal İkilem’in görsel tercihleri de en az bir sosyal medya platformu kadar esnek ve çok yönlü olduğu için seyircinin ilgisini hemen her sahnede canlı tutuyor. Uzman röportajlarının arasına yer yer haber bültenlerinden görüntüler veya canlandırmalar giriyor. Algoritmanın zihni nasıl kontrol ettiğinin canlandırıldığı oda tasarlanırken ise konunun bağlamına uygun olarak Matrix (1999) ve Ters Yüz (Inside Out, 2015) gibi yapımlara atıfta bulunuluyor. Sosyal İkilem benzer temaları işleyen Netflix yapımları Kedilere Bulaşmayın: İnternette Katil Avı (Don’t F**k with Cats: Hunting an Internet Killer, 2019) ve The Hater (Sala samobójców. Hejter, 2020) ile de akrabalıklar taşıyor.

  • İşaret ettiği dikkate değer soru ve sorunların önemini yadsımadan, Sosyal İkilem’in eleştirdiği ikilemden kurtulamadığını eklemek gerekiyor. Mesela algoritmaların aşı karşıtlığı, düz dünyacılık gibi komplo teorilerine inanmaya yatkın insanların duygularının nasıl suiistimal ettiğini gösteriyor. Ancak sosyal ağlarla ilgili benzer komplo teorilerini ortaya atarken gerekliliğine inanır göründüğü mesafeyi ve eleştirel bakış açısını koruyamıyor. Algoritmanın herhangi bir araç gibi iyi veya kötüye hizmet edebileceği düşüncesi yerine mücadele edilmesi gereken bir düşman olduğu iddiasını zayıf argümanlarla geçiştirmeyi yeterli görüyor.

Sosyal İkilem’in çelişkileri komplo teorilerini kucaklamaya yatkın seyircinin zaaflarına hitap etmesiyle bitmiyor. Belgeselin PR’ının büyük oranda #SocialDilemma hashtag’iyle sosyal medya üzerinden yapıldığını ve yapımcı platform Netflix’in algoritmasının kullanıcıları ekranda nasıl tuttuğunun bir an bile tartışmaya açılmadığını not etmek gerekiyor.

Yalan haberler, şiddet görüntüleri, nefret söylemleri, her türden pornografi ilgi gördüğü için bunları yaygınlaştıran şirketler eleştirilirken niteliksiz ve zararlı içeriğe iltifat eden bireylerin muhasebesi ıskalanıyor. Seyirciyi konfor alanından çıkarmadan ancak bu kadar eleştirel olunuyor.