Dükkân

Tûtînâme, Binbîr Gece Masalları, Binbir Gündüz Masalları ve Kırk Vezir Hikayeleri geleneğiyle akraba, semboller ve alegoriler zengini bir Doğu klasiği. Tûtî bildiğimiz papağan. Papağanname de denebilir kitabın adına. Tûtînâme, Doğu’nun bilgeliği ve ahlaki değerlerinin temsilini üstlenen papağanın anlattığı hikayeler silsilesinden oluşuyor. Günümüz Türkçesiyle tam metin halinde hazırlanan Tûtînâme hikmetli Doğu zekası ve edebiyatının parlak ve ilham verici bir örneği. (Tanıtım Bülteninden)

• 
• İsahag Uygar Eskiciyan’ın kalemiyle tanışın: tanımların, ekollerin uzağında duran, kendini sevdirmemeye kararlı bir karakalem! Deneyselliğin yeni bir anlam kazandığı metinler yazıyor Eskiciyan. Okumakla seyretmek arasında bir yerlerde duruyor; izleniyormuş duygusuna kapılarak yer yer de alenen takip edeceğiniz bir olay Pause Anıtı. Mizahi, irkiltici, politik… Yaşadığı günlerin kesitini bu kadar çabuk ve bu kadar isabetle alabilen az sayıda metinden biri. Muzip Eskiciyan’ı okuyun, size iğne batıracaksa da kendisi çuvaldız ülkesinde, bilginiz olsun! (Tanıtım Bülteninden)

Bugüne kadar 40’tan fazla romana imza atmış olan Atwood bu defa bilimkurguyla küçüklükten başlayan ilişkisini anlatıyor. Yazarın ifadesiyle bu kitap bir bilimkurgu kataloğu veya tarihçesi değil, daha ziyade, bir edebi türle Margaret Atwood’un hem okur hem de yazar olarak hayatı boyunca sürdürmüş olduğu ilişkinin resmi. Kitap, insanların başka dünyalar yaratma arzusunun ne kadar eskiye dayandığını örneklerle açıklayarak, kaynağı başka dünyalar olan bu türlerin hepsini, “hayret verici hikaye” başlığı altında toplamanın da mümkün olduğu usta yazarlara ait önemli yapıtları inceliyor.

• 
• Edebiyat eleştirmeni Harold Bloom, bir edebiyat okurunun olmazsa olmaz kitapları arasına girecek olan Batı Kanonu’nda, Shakespeare’den Cervantes’e, Goethe’den Milton’a, Tolstoy’dan Proust’a, Dickens’tan Woolf’a kadar uzanan geniş bir yelpazede, edebiyat tarihinin dönüm noktalarını yorumluyor. Yayımlandığı günden beri bir başvuru kaynağına dönüşmüş olan bu eserde 26 farklı yazarı değerlendiren Bloom, okurlarını edebiyat eleştirisi teorileriyle tartışmaya da davet ediyor. (Tanıtım Bülteninden)

9 yıl öykünün, tabiri caizse, arka bahçesinde durup işin kuram kısmına da eğilen Necip Tosun ansızın geliverdi. Ansızın Hayat’ta öyküleri anlatılan insanlar hayata adeta hazırlıksız yakalanmış ve onun parmaklarının arasından yitip gitmesine seyirci kaldıktan sonra içlerine düştükleri boşlukta yaşayan karakterler. Büyük umutlara kilitlenmiş hayatların içinden geçip gidiyor macera. Başkalarına bakarken bugün geçmişe ve kendisine bakan, dolasıya kendine geç kalan insanları konu ediniyor Tosun. Aynı tatta öyküler birbiri ardına gelecektir ümit ediyoruz.

• “Öykü öldü mü” tartışmasına, “Evet” diye cevap veren Doğukan İşler çeşitli dergilerde yayımlanan öykülerini(?) bir araya getiriyor. Öykünün keskin hatlı çizilmiş çerçevesine bir tepki olarak okunabilecek Öykü Yapım Çalışmaları, yazım sürecinde eğlenmenin, okuyucuyla birlikte hoşça vakit geçirmenin kitabı. Böylesi bir çalışmanın sonunun gelmeyeceğini, çift taraflı sürdürülebileceğini hatırlatmak isetr gibi birdenbire iniliveriyor dönme dolaptan, baş dönmesi, hafif bir bunaltıyla birlikte. Dedalus’un yine özenle hazırlamşı olduğu kapağı zikretmesek emeklerine yazık etmiş oluruz.

Borges’i nasıl bilirsiniz? İkiz demek geliyor içimizden, kendini çoğaltan aynada yanıltan bir adam. Remzi Şimşek, ilk öykü toplamında kendini o aynada çoğaltıp yerli tohumlarla mayalamış. İlk dediğimize bakmayın, “devamını getirebilecek mi” dedirten kertede bir düzey söz konusu Borges mi Ben mi’de. Küçücük hacmine rağmen vadettiği dünyada uzun bir tura çıkartan, bol bol düşündüren 12 öykü.

• 
• Türkiye’deki okurun Roman’ın Yükselişi ile bildiği Ian Watt’ın, Modern Bireyciliğin Mitleri enfes bir başucu kitabı. Öncelikle Faust, Don Juan, Don Kişot ve Robinson Crusoe mitlerinin tarihi oluşumlarına ışık tutan yazar, sonrasında bir bireycilik incelemesinde bunların yerini irdeliyor. Nasıl oluyor da bu karakterlerin bugün yaşayan bir birey olarak algılanabileceğini ve bugünde halen okunmasının bu kodlarda mı saklı olduğunu anlamaya çalışan kitap, düşünen bir edebiyat okurunun kütüphanesinin olmazsa olmaz parçalarından. (Tanıtım Bülteninden)

Her işin ivilini civilini bilen esnaflar, Çamlığa çıkan, Yozgat’a yukarıdan bakan âşıklar, öpçe bebeler, sesi kılavlı, öyle ataşlı öyle delikanlı kopiller, iyi pişmiş gözlemeler... Mahalleye Bursa’dan bir Mersedes geliyor, Piç Sevi nasıl da çalım atıyor, Refet Efendi nasıl da dertleniyor... Lan Şahin, yazık değil mi Memnune’ye? Yazık değil mi sana? Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikayeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... “Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.” Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor... Allah için , Elif de kolay unutulmuyor işte... (Tanıtım Bülteninden)