Kalemkurşunî

Değişen sadece zaman ve mekan ve elbette rüyalardır.
Değişen sadece zaman ve mekan ve elbette rüyalardır.

Kurşun kalemin gösterdiği şeylerden birisi de tükenme halidir. Hayatın yaşaya yaşaya bitmesi gibi kurşun kalem de yazıla yazıla tükenir. Bu doğallık insana eğer anlarsa sanki bir şey de demiş olur.

Uyuyan kişi yine dünyadadır ve bize dünyanın içini gösterir. İşte her şeyiyle az önce hareket eden varlık, şimdi donmuş gibi hareketsiz ve sessiz. Eğer bizde uyku tecrübesi olmasaydı onun bu haline belki anlam veremeyecektik. İlk uykudan beri (Yedi Uyurlar sadece metafizik değil tecrübi fiziktirler bana göre) insan sanki aynı uykuyu uyur. Değişen sadece zaman ve mekan ve elbette rüyalardır. Rüya uykunun balıdır ve bal tıpkı doğada olduğu gibi her zaman tatlı olmaz. Uyuyan kişiye saygı duyarız çünkü o bizim adımıza da uyuyordur. Bir bebeğin uykusu ile yetişkinin, yaşlı ile hastanın, yorgun ile delinin uykusunu ayıran değil birleştiren şeye bakmak gerekir. O bakılan şey, dünyanın, dünyada ne kadar karmaşık ve bir o kadar çekici olduğu gerçeğidir. Tanpınar; “Çünkü uyuyan adam kainatı kendisine ilave eder” der.

...

Vapurda herkesin gözü dışarıda. Koridorda ve cam kenarında herkes dışarısıyla ilgileniyor. İçeriye dalan, onunla ilgilenen çok az. Hayat her zaman dışarıdadır, içerisi boğar.

Tikler üzerine düşünüyorum nice zamandır. Yüz tikleri, göz tikleri. Kaş, kulak, boyun, omuz, diz, bacak, ayak hatta karın tikleri bile var. Bir yandan da tırnak yemek, saçıyla oynamak, parmak kırmak, ağzının içini kemirmek, bıyık burmak gibi alışkanlık bağımlılıkları var ki o da ayrı mesele.

Kurşun kalemin gösterdiği şeylerden birisi de tükenme halidir. Hayatın yaşaya yaşaya bitmesi gibi kurşun kalem de yazıla yazıla tükenir. Bu doğallık insana eğer anlarsa sanki bir şey de demiş olur.