Yedi kitap 7 öykü

Hikayelerin büyük kısmında işler planlandığı ya da ümit edildiği şekilde gitmiyor, bir şeyler olacakmış gibi olup olmuyor.
Hikayelerin büyük kısmında işler planlandığı ya da ümit edildiği şekilde gitmiyor, bir şeyler olacakmış gibi olup olmuyor.

Hikayelerin büyük kısmında işler planlandığı ya da ümit edildiği şekilde gitmiyor, bir şeyler olacakmış gibi olup olmuyor. Öykülerin ortak noktası olarak “hayal kırıklığını” sayabiliriz bu yüzden. Haliyle, tek tek okunduğunda çarpıcı finallere sahip olan öyküler, hızlı bir okumada daha tahmin edilebilir hale bürünüyor ve beklenen etkiyi yaratamayabiliyor.

Öykülerin ortak noktası olarak “hayal kırıklığını” sayabiliriz.
Öykülerin ortak noktası olarak “hayal kırıklığını” sayabiliriz.

Bitli, benli, takıntılı karakterlere sahip Alametifarika. Ayrıntılara önem veren, hayatın akışındaki basit meseleleri dert edinen bir kitap. Yirmi öyküden oluşan kitabın birçok kısmında ana karakterlerin takıntılı oldukları şeylerle boğuşmasına tanık oluyoruz. Bu boğuşmalar sonucunda çoğunlukla hayal kırıklığına uğrayan karakterlerin hüznünü başarılı bir şekilde okura göstermiş Özlem Metin. Hikayelerin büyük kısmında işler planlandığı ya da ümit edildiği şekilde gitmiyor, bir şeyler olacakmış gibi olup olmuyor.

Öykülerin ortak noktası olarak “hayal kırıklığını” sayabiliriz bu yüzden. Haliyle, tek tek okunduğunda çarpıcı finallere sahip olan öyküler, hızlı bir okumada daha tahmin edilebilir hale bürünüyor ve beklenen etkiyi yaratamayabiliyor.

Yine de tamamıyla merak unsuruna yaslı metinlerle karşı karşıya olmadığımızdan bu durum çok büyük bir rahatsızlığa sebep olmuyor. Arka kapakta da denildiği gibi; “Burun kıvrılan ergenliğe bir güzelleme”.

Alametifarika, Özlem Metin - Şule Yayınları

  • Utku Yıldırım’ın kaleminden Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor bir ilk kitap olarak karşımızda. Nelere şahit oluyoruz peki bu öykü kitabında? Anlatıcının öykülere hakim kıldığı sese kulak kabartmaktan kendimizi alamıyoruz; dene, ara, bul ve gör. Dene ve yanıl belki ama mutlaka dene. Yanılmışlığın verdiği buruk bir ses de işitiyoruz sayfaların arasından. Ses, sesler... Sesler önemli gerçekten. Bazen iç seslerle, bazen dış seslerle, bazen solistlerin sesiyle yazarın bilincine de tanıklık ediyoruz. Hayatını şarkıların saniyeleri arasına sıkıştırmış bir anlatıcıya rastlıyoruz kitapta. Hayat sıkışır da anılar hiç sıkışmaz mı kelimelerin ritmi arasına? Onları da bir güzel istiflemiş oraya, görüyoruz. Şimdi ayıklamakla meşgul. Ses deriz, işitmek deriz de bilinç akışına değinmeden geçer miyiz? Yazar bilinç akışını bir güzel yedirmiş öykülerine. Yer yer acemiliğin sezildiği cümlelere rast gelinse de kitabın genel havasına bakılarak söylenebilir ki Utku Yıldırım kalemindeki hüneri zamanla daha da parlatıp gözler önüne sereceğe benziyor.
  • Asker Daha Fazla Elliott Smith Dinlemek İstemiyor, Utku Yıldırım- Dedalus Yayınları

Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri kitabı, hem başlığı hem de kitap tasarımı ile iddialı duruyor.
Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri kitabı, hem başlığı hem de kitap tasarımı ile iddialı duruyor.

2017 yılında yayınlanan Körburun eseriyle Atilla İlhan Roman ödülü’nü kazanan Hikmet Hükümenoğlu’nu ilk kez karşımıza bir öykü kitabıyla çıkıyor. Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri kitabı, hem başlığı hem de kitap tasarımı ile iddialı duruyor.

Öykülerini başlıklar halinde incelediğimizde özellikle her öykünün arasına yerleştirilmiş olan “Aşk Öyküleri-No.1” den “Aşk Öyküleri-No.6”ya kadar devam eden kısa öykülerle birlikte kitapta toplam on üç öykü yer almakta. Numaralandırılan kısa aşk öyküleri akışın hızlı, sevgi dilinin gündelik hayat pratikleri içinde hızlıca inşa edilip kazanılması ya da yitirilmesi ile son buluyor. Aşk üzerine yapılan tüm sorgulamalar farklı ilişki biçimlerinde karşımıza çıkıyor; kimi zaman bir sevgili, kimi zaman evli bir çift kimi zaman yalnız-tekil ilişkiler.

Bütüncül olarak bakıldığında özellikle ilk ve son öykü bu sorguyu iki kardeşin diyalogları üzerinden işliyor. “Arıların Yön Duygusu” ve “Siyah Atlarla Geldiler” öyküler dikkat çekiyor. Bu öykülerde kardeşler ebevenyleri arasındaki bağı sorgularken; susmaların, kavgaların, bekleyişlerin ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyorlar. Aşkın ya da yıkımın dışa vurumsal olarak engellenemeyişi bir çocuğun dünyasından aktarılıyor. Kitaba başlığını veren “Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri” ise öykünün başkarakteri Faik Bey tarafından garip bir istek üzerine yazılıyor fakat okunmayı beklerken öylece bir kenarda kalıyor, daha sonra karakterin de belki hiç bilemeyeceği bir şekilde ortadan kaldırılıyor... Yazarın sıradan ya da sürpriz boşluklarla bitirdiği öyküler bilhassa bu tarz sonları seven okurlar için heyecan verici olacaktır.

Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri, Hikmet Hükümenoğlu- Can Yayınları

  • Dergilerde yayımlanan öykü ve şiirlerinden tanıdığımız Aynur Dilber'in ilk kitabı Az Hüzünlü Bir Yer raflardaki yerini aldı. Birbirlerinden farklı yerlerde yaşayan, farklı sosyal statülerde, yaşlarda ve cinsiyetlerde ana karakterlerle karşılaşıyoruz her hikâyede. Bu da anlatıcının tekdüze bir sese sahip olmamasını sağlıyor. Okur, karşılaştığı bu yeni atmosferler sayesinde az önce okuduğu hikâyeden kolaylıkla sıyrılıp yeni bir hikâyenin içine dalabiliyor. Bu durumdan ötürü rahatlıkla, okuru akıcı, doludizgin bir metin bekliyor diyebiliriz. Sarsıcı hikâyelere sahip, şiirsel bir dille kurulmuş öyküler, okuyup geçildikten sonra dahi insanın içinde bir yer ediyor ve dönüp tekrar okuma isteği uyandırıyor. Öfkeli, dünyadan alacaklı karakterler, bizleri az hüzünlü bir yere davet ediyor.
  • Az Hüzünlü Bir Yer, Aynur Dilber- İz Yayıncılık

Kapı aralanıyor ve minik bir rehberle adım atıyoruz onların dünyasına.
Kapı aralanıyor ve minik bir rehberle adım atıyoruz onların dünyasına.

Kristal Sapan, Merve Büyükçapar’ın ilk öykü kitabı. Yazar kitaptaki yirmi öykünün hemen hemen yirmisinde de benzer bir temayla okurun karşısına çıkıyor; çocukluk. Anlatıcıların genellikle çocuklar olduğu bir öykü derlemesinin içinde buluyoruz kendimizi. Kapı aralanıyor ve minik bir rehberle adım atıyoruz onların dünyasına. Minik rehberimiz ilerledikçe göğsümüzü dolduran tanıdık hislere rastlıyoruz. En çok hayal kırıklığı elbet. Kırılganlığın ve belki de kötülüğün en naif dönemine şahitlik ediyoruz böylece öykülerde. Kırılanın kırıp dökmeye meyli de daha fazla olur. Başlıyor böylece curcuna. Birbirinin oyuncağını kıskananlar, bayramlığını giyeceği sabahı hevesle bekleyenler, kumbarasını doldurmak için var gücüyle uğraşanlar ve daha birçok çocukluk takıntıları...

Tanıdık olanın verdiği sıcaklığı hissetsek de aynı çizgide ilerleyen, yükselme alçalmaların benzer olduğu öykülerle örülmüş bir kitap olarak Kristal Sapan okuyucunun zaman zaman duraksamasına sebep olabiliyor. Üslubun sadeliği öyküleri okunur kılıyor ancak biriktirilmiş belirli konular etrafında dönen kurgunun sığ kalmış olduğu da göze çarpıyor. Demem o ki, nerede olursa olsun çocukluğumuz kıskıvrak yakalayıveriyor bizi. Bu kitap da o yerlerden birisi.

Kristal Sapan, Merve Büyükçapar- Şule Yayınları

  • Ön ve arka kapağın kitaba dâhil olmadığını düşünen var mıdır? Yoktur, kabulünden hareketle Ne Güzel Bir Sabah için arka kapakta yer alan “Okurlara sıcacık, kahve kokulu öyküler armağan ediyor...” ifadesi yerinde ve kısacık bir özet olarak okuru selamlıyor. Serhan Ergin üç bölüme ayırdığı kitabında merkeze Hayat Apartmanı’nı alarak insanlık hallerine ilişkin iç içe geçen hikâyeler anlatıyor. Keskin sınırları ve sonları olmayan hikâyelerin neden ve sonuçlarının izini sürmek okuyucuya kalıyor. Yazar kitabı “Hayat Apartmanı”, “Yolların Kesiştiği Yer” ve “Yelkovanın Kuyruğu” adında üç bölüme ayırmış. Hikâyeler arasında iz sürmek okuyucuya keyif verebilir. Yukarıda alıntıladığımız arka kapak yazısı ise bu keyfin üzerine düşen kötü bir gölge. Çünkü arka kapak yazısı doğru. İyi öykünün veya edebi metnin tarifi bu kadarla sınırlı olmamalı. Serhan Ergin üst kurmacada bir eşiğin önünde duruyor. Eşik iki yönlü gibi görünse de her iki tarafında da sonsuz sayıda ihtimal içerir. Ergin’in tercihi her halükarda izlenmeye değer bir seyir oluşturacak gibi duruyor.
  • Ne Güzel Bir Sabah, Serhat Ergin- İletişim Yayınları

İsim olarak Nohut Oda, karakterlerin hikâyeler boyunca arayışlarını özetleyen, yerinde bir seçim.
İsim olarak Nohut Oda, karakterlerin hikâyeler boyunca arayışlarını özetleyen, yerinde bir seçim.

Melisa Kesmez’in orta uzunluktaki beş hikâyeden oluşan kitabı Nohut Oda şimdiden ikinci baskısını yaptı. Hikâyelerin merkezinde bir yere, bir kişiye ait olma arayışı var. Yer ve kişi bağları modern insan için son derece gevşek kabul ediliyor. Temelinde yurt ve aile olmasa belki de varoluşun bu cüzleri göz ardı edilebilirlerdi, oysa bu halleriyle hayatın ve edebiyatın orta yerinde durmaya devam ediyorlar. Kesmez de hikâyelerini kopuk bağlar ve ait olmak ihtiyacı etrafında anlatıyor.

Kurgusal, biçimsel oyunlara başvurmadan durgun akan bir anlatı ile okuyucu karşısına çıkıyor. İsim olarak Nohut Oda, karakterlerin hikâyeler boyunca arayışlarını özetleyen, yerinde bir seçim. Sıradan, yalın ve sıcak arayışları veya yaraları var karakterlerin. Herkes ülkeyi terk ederken geride kalmak ve gidenlerin bıraktıklarıyla bir hayat kurmaya çalışmak, bir daha görüşmemek üzere ilk aşk ile bir vesile ile bir araya gelmek, depremin bir ailenin parçalanışına denk gelmesi, aile bireyleri ile kopuşlar yaşamak Kesmez, hikâyelerin genel çerçevesini oluşturuyor. Anlatıların içinde incelikli detaylar var. Ama ne yazık ki bu detaylar gerilimin neredeyse hiç yükselmediği, gevşek düğümlerin çok önceden görülebildiği öyküleri, dost sohbetinde anlatılan samimi hikâyelerden daha ileri taşıyamıyor.

Nohut Oda, Melisa Kesmez - Sel Yayıncılık