Babasız evler, yeni biçimler ve genç ölmek: Jean-Antoine Watteau

Jean-Antoine Watteau.
Jean-Antoine Watteau.

18. yüzyılın en parlak ve özgün sanatçılarından biri olan Jean-Antoine Watteau (1684- 1721), Avrupa’da Rokoko’nun gelişmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Kısa kariyeri boyunca renk ve harekete olan ilginin yeniden canlanmasını teşvik ederek Fransız resmini iki yüzyıldır etkisinde kaldığı İtalyan tarzından kurtarmıştır.

Nijmegen Antlaşması ile Fransa'ya bağlanana kadar Burgonya-Habsburg Hollanda'sının bir parçası olan Valenciennes, kendine özgü yasaları, gelenekleri ve alışkanlıkları olan refah içinde bir şehirdi. Ancak 17. yüzyılın sonunda Flandre'ın her yerinde olduğu gibi burada da sanat düşüşteydi. Tüm Avrupa’yı saran İtalyan resim zevki daha önce bölgede güçlü olan sanatı boğarak yüzyılın sonunda Flaman resminin ışığının neredeyse söndürdü. Kentte öğrenci yetiştirebilecek çok az sayıda yetenekli yerel sanatçı olsa da kiliseler ve manastırlar Flaman sanatının ustalarının -özellikle de Rubens ve ekolünün- mükemmel eserlerini barındırıyordu.

  • Love in the French Theatre, 1712
  • Watteau’nun ilk eserleri ticari amaçla üretilen askeri konulardaydı fakat daha sonra 18. yüzyılın başlarında çok moda olan rustik idiller üzerine yoğunlaştı. Bu resim Watteau'nun melez resimsel tarzını örnekleyen bir manzara ve teatral karakterlerin kaynaşmasını tasvir ediyor.

Babasız Evler ya da…

1684’te Valenciennes’de doğan Jean-Antoine Watteau köklerine bağlı biri olarak kendisini her zaman bir Flaman olarak tanıtacaktı. Yazılan ilk biyografisine göre Watteau'lar bölgede sözü geçen oldukça varlıklı bir aile olmasına rağmen babası Jean-Philippe Watteau’nun şiddete olan eğilimi, onun aileden uzaklaştırılmasına neden oldu. Belki babasının olumsuz davranışlarının da etkisiyle mutsuz bir çocukluk geçiren Antoine daha bu yıllarda sosyal hayattan uzaklaşarak doymak bilmez bir kitap okuyucusu ve hevesli bir müzik aşığı oldu. Sanata olan yeteneğinin tam olarak ne zaman keşfedildiği bilinmese de Valenciennes'deki ressamlar loncasının en yaşlısı olan Jacques Albert Gérin’in (1640-1702) atölyesinde çalışmaya başladığında on sekiz yaşından küçüktü. Barok sanata sıkı sıkıya bağlı olan Gérin’in izinden gitmeyen Watteau, aldığı temel eğitimden sonra ustasından daha fazla bir şey öğrenemeyeceğini anlayarak yolunu Avrupa’nın en büyük ikinci şehri Paris’e çevirdi.

  • The Embarkation for Cythera, 1717
  • Watteau 1709'da Akademi'nin düzenlediği Prix de Rome’a katılsa da ne yazık ki Akademi tarafından reddedildi. 1712'de tekrar denedi ve çalışması o kadar iyi bulundu ki yarışmanın ödülü olan Roma'da bir yıl kalmak yerine Akademi'ye tam üye olarak kabul edildi. Gerekli "kabul eserini" teslim etmesi beş yıl sürdü ancak ''Kythera'ya Doğru Yola Çıkış'' onun başyapıtlarından biri oldu.
  • The Surprise, 1718
  • Watteau 1712'de Akademi'ye kabul edildikten sonra resim tarzı hiyerarşide herhangi bir kategoriye uymadığı için daha benzeri görülmemiş bir unvan alarak "fêtes galantes ressamı" olarak kabul edildi. Watteau'nun kısa kariyeri boyunca öncülük ettiği ve mükemmelleştirdiği Rokoko’nun bu yeni türü aristokrat ve teatral giysili figürlerin, yemyeşil hayali manzaralar içinde yer aldığı resimler olarak tanımlandı.

Eski ustalar ve geri dönmemek

Watteau 1702 yılında Paris'e gittiğinde, İspanya Veraset Savaşı'na bir yıl kalmıştı. Tam bu dönemde, Nam-ı diğer Güneş Kral XIV. Louis'nin mutlakiyetçi yönetimi sırasında gelişen sanayi, ticaret, bilim ve kültür de gerilemeye başlamıştı. Charles Le Brun ve Pierre Mignard da dahil olmak üzere o kuşağın en büyük ressamları ölmüştü ve geriye kalan tek kârlı resim türü, Watteau'nun hiçbir zaman uzmanlık alanı olmayan portrecilikti. Çekingen bir genç adamdı, resmi bir eğitim almamıştı ya da sosyal bağlantıları yoktu ama son derece zeki, meraklı, gözlemci, zevk sahibiydi; daha da önemlisi Valenciennes'e dönmeye hiç niyeti yoktu. Bunun yerine Notre-Dame'da bir atölye bularak Hollanda ve Flaman resim ekollerine ilgili sanat simsarı Edmé-François Gersaint için Eski Ustalar'ın kopyalarını boyayarak geçimini sağladı. Aynı zamanda Lüksemburg ve Louvre saraylarındaki büyük başyapıtları incelerken karakteristik eskiz tekniğini de bu dönemde geliştirdi. Kısa süre sonra çalışmaları, kralın desteklediği sanatın tam tersini temsil eden ressam Claude Gillot (1673-1722) tarafından keşfedilerek asistan olarak işe alındı.

  • Venetian Festivities, 1719
  • Kythera Adası resminin başarısından kısa süre sonra Watteau Akademi'den uzaklaşarak devletin ve kilisenin resmi dünyasından ziyade küçük bir özel hayran çevresi arasına karıştı. İlginçtir ki, Watteau'nun resimleri Régence döneminin aristokratik zarafetini yansıtıyor gibi görünse de hiçbir zaman aristokrat müşterilere sahip olmamıştır; hamileri bankerler ve tüccarlar gibi burjuvalardı.

Ustaya başkaldırı

Parlak bir çizgi anlayışına sahip, yenilikçi bir tasarımcı olan Gillot, bir ressamdan çok iyi bir çizerdi. Kendi döneminin görkemli resmi sanatından nefret ediyor, özgür, kadınsı zarafetiyle 16. yüzyıl Fontainebleau okulu tarzında çalışmayı tercih ediyordu. Watteau onunla geçirdiği yaklaşık dört yılda yaşam boyu tutkusu hâline gelecek olan Commedia dell'Arte karakterleriyle tanıştı. Fakat 1708 civarında Gillot ile yaşadığı bir tartışmanın ardından Lüksemburg Sarayı'ndaki Medici Galerisi'nin küratörü olan Claude Audran’ı atölyesine girdi. Audran'ın Watteau için tüm kapıları açtığını söylemek yetersiz kalır; desteği, bağlantıları ve rehberliği genç sanatçının kariyerinin ayrılmaz bir parçası oldu ve ressamın Paris deneyimi neredeyse tamamlandı.

  • The Signboard of Gersaint, 1721
  • Watteau’nun erken ölümü sanatında yeni bir atılım yapmakta olduğu döneme rastlar; Gersaint için resimlediği son önemli eserinde Flaman geleneğindeki natüralizm ile fêtes galantes'in zarif duyarlılığını birleştirir. XIV. Louis'nin saltanatının son dönemlerinde François Boucher ve Jean Honoré Fragonard'ın geliştirdiği sefahat düşkünü Rokoko’nun aksine Watteau'nun teatral gösterişi dünyevi zevklerin geçiciliğine dair sempati ve hüzün taşır.
  • Mezzetino, 1718-20
  • Watteau'nun sanatsal mirası Neoklasizmin ortaya çıkışına kadar devam eder. Peter Paul Rubens'e ve 16. yüzyıl Venedik resminin renkçiliğine bir saygı duruşu olan resimleri Fransız Devrimi sırasında gözden düşse de 19. yüzyılda özellikle Victor Hugo, Gérard de Nerval ve Théophile Gautier gibi bazı Fransız şairler arasında Watteau'ya olan ilgi yeniden canlanır.