Büyük romancı, vasat gazeteci: Hemingway İstanbul'da

Ernest Hemingway., romancı, öykücü, şiir heveslisi, boksör ve muhabir.
Ernest Hemingway., romancı, öykücü, şiir heveslisi, boksör ve muhabir.

Ernest Hemingway... Romancı, öykücü, şiir heveslisi, boksör ve muhabir. Yaşlı Adam ve Deniz, Çanlar Kimin İçin Çalıyor ve Silahlara Veda Türk okurunun yakinen bildiği bazı kitapları. Hemingway, dönemin harcıâlem akımlarına katılmadan yüzü topluma dönük fakat bireysel trajediyi de atlamadan verdi ürünlerini. Öfkeli ve hırslıydı. Sadece edebiyatçılığıyla değil, kişiliğiyle de kendinden sonraki birçok kuşağı etkilemiştir. Hemingway yazı hayatına ise gazetecilikle başlar. Tüm kimliklerinin ötesinde, Türklerle ve İstanbul ile tanışmasına da 1920 senesinde Toronto’ya gitmesi bahane olur. Burada, Toronto Star gazetesinde muhabirliğe başlar. Toronto dışında 1924’e değin Paris’te de muhabirliğe devam eder. İşte tam bu yıllarda, Toronto Star gazetesi, Millî Mücadele dönemi İstanbul’una göreve gönderir yazarı. İstiklâl Savaşı’nı takip etmek için görevlendirilen Hemingway, 1922-1923 yıllarında İstanbul’da bulunur.

Hemingway, daha önce İstanbul ya da Türkiye’ye gelen diğer birçok isme göre, Türklere karşı oldukça önyargılıdır. Tipik bir Amerikan üstenciliğiyle kaleme alır yazılarını. Atatürk, İsmet İnönü, İstanbul ve savaş ortamı yazılarının öznesini oluşturur. Fakat bu yazılar, Hemingway’i bir ikilemde bırakır. Çünkü yazıları, edebi metinleriyle kıyaslanınca oldukça zayıftır. Öte yandan söz konusu yazılar, gazeteciliğin en basit kurallarını bile karşılayamaz. Zira yazılar nesnellikten, mesnetten ve soğukkanlılıktan epey uzaktır. Yazılar genellikle “söyleniyor” ya da “bildirildi” şeklinde biter. Bu da yazarın, tecrübe etmeden ve birebir şahit olmadan duyduklarını doğrudan aktardığı gösterir. Üstelik tüm bu edilgen ifadelere rağmen ortada herhangi bir kaynağı yoktur. Hemingway büyük ihtimal haberlerini işgalci subaylardan alıyor ve bu şifahi bilgileri teyit etmeden doğrudan aktarıyordu. Romancılıkta bu sorun olmayabilir fakat gazetecilik için adeta bir faciadır. Bu yüzden en temel bilgileri bile yanlış aktarır Hemingway. Örneğin Türklerin milli yemeğinin hindi olduğunu söyler. Savaş dönemini geçelim. Bugün bile hindi Türk mutfağında ne kadar yer kaplar? Bunun gibi alelade bilgilerin aktarımında dahi epey sıkıntılıdır Hemingway’in gazeteciliği.

Hemingway’in, Türkiye’deki gazeteciliğinin nadir de olsa isabetli yorumları vardır. Anadolu’da Millî Mücadele’ye dair büyük bir dayanışma olduğunu söylemesi gibi. Hemingway’e göre Balkanların işgal edilmesi bu topraklarda barışın önündeki en büyük engeldir. Türklerin, inanılmaz bir kaostan yine inanılmaz bir düzen çıkardığı ve kurtuluşa ulaşacağı da sık sık tekrarlanır yazılarında. Mustafa Kemal’in İstanbul’a gelişini ise tarihin en görkemli şölenlerinden biri olarak niteler: “Tanımı zor bir başarıydı bu. Tüm mazlum ülkeler, tüm Doğu, ‘Mustafa Kemal çok büyük adam’ diyordu. Başarılı önderin İstanbul’a girişi, alacağı olumlu tavırla, kazandığı tüm zaferleri çok daha değerli kılabilecekti.”

Hemingway bir yıl boyunca Batılıların tehlikeli masa oyunlarından nüfus mübadelesine, Mudanya Mütarekesi’nden Lozan Konferansı’na kadar daha birçok konuyu ele almıştır. 1998 yılında İşgal İstanbul’u ve II. Dünya Savaşı adıyla yayımlanan bu yazılar, gazetecilik alanındaki tüm eksik ve kusurlarına rağmen, büyük bir romancının notları olarak okunmayı mutlaka hak ediyor.

Hemingway, daha önce İstanbul ya da Türkiye’ye gelen diğer birçok isme göre, Türklere karşı oldukça önyargılıdır.
Hemingway, daha önce İstanbul ya da Türkiye’ye gelen diğer birçok isme göre, Türklere karşı oldukça önyargılıdır.
1900'ler İstanbul.
1900'ler İstanbul.