Cennetin coğrafyası: Sri Lanka

Çocukluğumda keşfettiğim o dünyayı yıllar sonra gerçek bir seyahate dönüştürme fırsatı bulup ilk Asya yolculuğum için Sri Lanka’yı seçtim.
Çocukluğumda keşfettiğim o dünyayı yıllar sonra gerçek bir seyahate dönüştürme fırsatı bulup ilk Asya yolculuğum için Sri Lanka’yı seçtim.

Palmiyelerden okyanusun beyaz kumsallarına patır patır dökülen hindistan cevizleri... Zorlu zirvelere yapılan kutsal yolculuklar... Doğa, hayvan ve insanın bozulmamış yaşam birlikteliği… Hindistan’ın güneyinde doğa ananın yaşama kollarını açtığı tropik ada ülkesi Sri Lanka... Yurt dışında tatil yapılacak yerler listesine eklenen harikalar diyarı...

"Çocukluk insanın anavatanıdır" derler.

İnsanı soluksuz bırakan Sri Lanka...
İnsanı soluksuz bırakan Sri Lanka...

Henüz FM frekansının olmadığı yıllarda anneannemin bana hediye ettiği radyoda Uzakdoğu ezgilerini yakaladığımdan beri o diyarlara karşı hep ilgi duymuşumdur. Çocukluğumda keşfettiğim o dünyayı yıllar sonra gerçek bir seyahate dönüştürme fırsatı bulup ilk Asya yolculuğum için Sri Lanka’yı seçtim.

Sırt çantam, fotoğraf makinam, uçak biletim, pasaportum ve Hermann Hesse’in Buddha’nın yolculuğunu anlattığı Nobel ödüllü kitabı Siddhartha’nın sayfalarını çevirmeye başlamamla yeni bir maceraya doğru yola çıkıyorum.

  • İstanbul- Daho, Daho-Colombo aktarmalı 12 saatlik uçuşun ardından Sri Lanka’nın başkenti Colombo’ya varıyorum.

İnternetten 30 dolara aldığınız bir rezarvasyon numarasıyla Colombo Havaalanı’nda Sri Lanka vizenizi alıp ülkeye rahatlıkla giriş yapabiliyorsunuz. Uzun süren uçuş; ülkeye girdiğiniz anda karşı karşıya kaldığınız nem ve sıcak havayla birleşip sizi adeta bir uyurgezere dönüştürüyor. Üstüne üstlük vızır vızır geçen üç tekerlekli motosiklet taksi “tuk-tuk”- larını görünce iyice başınız dönüyor. Ta ki otelinize yerleşip Sri Lanka’nın bol baharatlı yemeklerinin acısı sizi kendinize getirene kadar...

Üç tekerlekli motosiklet taksi
Üç tekerlekli motosiklet taksi

Turist olma gezgin ol

Başkent Colombo aslında turistlerin pek tercih ettiği bir şehir değil. Bizde zaten “Turist olma, gezgin ol” mottosunu baz alarak maceramıza başlıyoruz. İlk dikkatimizi çeken, Asya’da karşı karşıya kalacağımızı düşündüğümüz manzaranın aksine insanların ve sokakların temizliği oluyor. Sri Lankalılar oldukça arkadaş canlısı. Sokakta gözünüzün içine bakıp sizden selam bekliyor, selamlarına karşılık verilmemesi durumunu büyük ayıp sayıyorlar. Sri Lanka’da gece hayatı yok denecek kadar az. İnsanlar 20.00-21.00 gibi yatıp sabah 04.00-05.00 gibi uyanıyorlar. Alkol ve sarhoş olmak hoş görülmediği gibi sigara kullananların sayısı da çok az.

Her şey ‘om’la başladı

Seyahatimiz boyunca bolca göreceğimiz Budist tapınaklarının ilkiyle Colombo’da karşılaşıyoruz. Büyük merakla girdiğimiz tapınağın bahçesinde Budistler, kutsal saydıkları“Om” sözcüğünü mumlarla yere yazıyorlar. Kendisini izlediğimizi fark eden 56 yaşındaki Sri Lankalıkadın Lalanga de Siva bize “Dünyadaki bütün sesler ‘OM’ sesiyle yaratılmıştır” diyor.

Dambulla Tapınağı - Altın Tapınak
Dambulla Tapınağı - Altın Tapınak
Tapınaklarda selfie ya da Buddha’ya arkanızı dönerek fotoğraf çektirmek yasak.

Bu bilgiyle tapınaktan ayrılıyoruz. Colombo’da bir hostelde geceliği 14 dolara konakladıktan sonra Negombo şehrinde yol arkadaşlarım Süreyya ve Lenka ile buluşup Sri Lanka’nın yemyeşil doğasının derinliklerine doğru yola çıkıyoruz. Araçların sağ direksiyon olduğu Sri Lanka’da hızla akan trafik oldukça riskli. Dolayısıyla turistler için uygun fiyata şoförlü araç kiralamak daha mantıklı. Ülkenin en eğlenceli seyahat seçeneklerinden biri olan tren yolculuğunu da tercih edebilirsiniz.

Sigirya Kalesi

Masallarla dolu bu tropik toprakların en güzel noktalarından biri olan Sigirya Kalesi’ni ziyaret ediyoruz ve fark ediyoruz ki Sri Lanka’da merdiven tırmanmak nerdeyse bir nevi ibadet… Aslan Kayası olarak da anılan tapınak, 4.yüzyılda oldukça yüksek bir kayanın üzerine inşa edilmiş bir saray aslında. Zirveye, asma köprüler ve merdivenler yardımıyla tırmanabiliyorsunuz.

Sigirya Kalesi.
Sigirya Kalesi.

Kayalığın kendisi kadar enteresan bir hikâyesi de var. Kral Kasyapa, krallığı ele geçirmek için öz babasını hapse atıp esir alarak ölümüne sebep olmuş. Daha sonra Hindistan’dan intikam almak için kardeşinin geldiğini duyan kral, 200 metre yükseklikteki kayalığın üzerine bir kent inşa ettirmiş. Devasa Sigirya Kayası üzerindeki krallığında eşleriyle zevki sefa içerisinde yaşayan kral, kardeşiyle yaptığı savaşın sonunda mağlup düşmüş.

Bölge Budist rahipler tarafından tapınak olarak kullanılıp terk edildikten sonra UNESCO tarafından dünya mirası olarak korunmaya alınmış. Hatta Sri Lanka’nın birçok esrarengiz noktası ünlü İngiliz müzik grubu Duran Duran’ın meşhur parçası “Save a Prayer”’ın video klibine fon olmuş.

Dambulla - Fil Yetimhanesi
Dambulla - Fil Yetimhanesi

Sri Lanka seyahatimizi Polonaruwa tapınaklarında bisiklet kiralayıp Dambulla’da Fil Yetimhanesi’ni ziyaret ederek sürdürüyoruz. Ardından sıcaktan bunalan fillerin nehir kenarında yıkanmalarını izliyoruz. Ella’nın şelalelerinden geçip kendimizi eski başkent Kandy’de Buddha’nın dişinin saklandığı tapınakta buluyoruz. Tapınağın duvarları Siddhartha’nın manevi yolculuğunun konu edildiği resimlerle dolu.

Doğa ananın kollarını canlılara açtığı bu topraklarda her an her yerde karşınıza fillerin, maymunların, dev meyve yarasalarının, büyük kertenkelelerin ve sincapların çıkması çok normal bir durum halini alıyor.

Adem Tepesi

Budizm, Hristiyanlık ve Müslümanlığın ortak kutsal mekanı sayılan Adem Tepesi’ne varmak için sabah 02.30’da yola çıkıyoruz.5 bin 500 merdiven adımlayacağımızdan henüz habersiz, birer birer tırmanmaya başlıyoruz.

Tırmandıkça serinleşen havaya karşı atkı ve berelerle önlem almış Sri Lankalıların hayatlarında hiç kara kış görmedikleri belli oluyor.

Dualar eşliğinde 4 saat süren yolculuğumuz sırasında, yer yer mola verip terden sırılsıklam olmuş tshirtlerimizi değiştiriyoruz. Nihayet Hz. Âdem’in ayak izinin bulunduğu 2 bin 243 metre yükseklikteki zirveye varıyoruz. Budistlere göre Buddha’ya, Hristiyan ve Müslümanlara göre Hz. Adem’e ait olduğu rivayet edilen dev ayak izinin etrafında, çan sesleri ve güneşin ilk ışıklarının aydınlığında dualar edilmeye başlanıyor.

Güneş ışığının ilk temasıyla, dağların gölgeleri muazzam bir manzara oluşturuyor.

Bu yolculuk bize insanın çile çekmeden refaha kavuşamayacağını öğretiyor biraz da…

Adem Tepesi
Adem Tepesi

Meşhur Ceylan çayının çıktığı ülke Sri Lanka’da yeşil adeta topraktan fışkırıyor. Tabii doğa ananın kollarını canlılara açtığı bu topraklarda her an her yerde karşınıza fillerin, maymunların, dev meyve yarasalarının, büyük kertenkelelerin ve sincapların çıkması çok normal bir durum hâlini alıyor. Özellikle tapınakların yaramaz çocuklara maymunların yiyecek konusunda çok arsız olduğunu söylemek lazım. Çantanızda yiyecek varsa kokusunu alıp sizi takip ediyorlar, temkinli olun…

Sri Lanka’nın yemyeşil coğrafyası karşısında büyülenip benim gibi instagram hesabınızı paylaşım yağmuruna tutabilirsiniz, aman dikkat.Yorgunluğumuzu güneyde palmiyelerin bembeyaz kumsallara sarktığı Mirissa’da, Hint Okyanusu’nun sularında atıyoruz. Mirissa’nın Dewmini isimli restoranında meşhur fıstık ezmeli milkshakelerden içmeden dönmeyin, nefis!

“Nezaket şiddetten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür…”
“Nezaket şiddetten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür…”

Huzurla açılan turizmin kapıları

Cennetin coğrafyası Sri Lanka tarihinde terör örgütü Tamil Kaplanları’yla mücadelesi sırasında cehenneme dönmüş çok gözyaşı dökmüş. 2009 yılında savaşın bitmesiyle gelen huzur, adanın kapılarını dünya turizmine açmasını sağlamış. Dönüş için trenle Colombo’ya doğru yol alırken insanlığın ‘cennet dünya’yı nasıl savaşlar ve terörle cehenneme çevirdiği muhabbetimize konu oluyor. Hermann Hesse’in yolculuğum boyunca okuduğum kitabı “Siddartha” aklıma şu cümleyle damgasına vuruyor.

“Nezaket şiddetten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür…”