Gezdim gördüm yedim: Bahadır Yenişehirlioğlu

En son evinizden çok uzağa nereye gittiniz?

Şu sıralar pek çok yere gidiyorum. Son dönemlerdeki çalışmalarım sebebiyle dünyanın çevresini birkaç kez dolaşacak şekilde uçtum sanırım. Ama gezi amaçlı diyebileceğim evimden çok uzak olarak Çin’e gittim.

Ne umdunuz, ne buldunuz?

Şahsi gezilerimde bir şey ummak ya da bir arayış içinde olmaksızın seyahat etmeyi seviyorum. Beni cezbeden yerlere gitmek her zaman heyecan verici olmuştur. Farklı kültürleri tanımak ve dağarcığımı zenginleştirmek en güçlü ivme benim için sanırım. Bu yüzden alışık olduğum standardı ve kültürü yedeğime almaksızın gezmek gerçek bir maceraya dönüşüyor.

Kalabalıklarda yaşamayı hiç hazzetmediğim halde kalabalıkyaşamaya alışmış bir millet Çinliler. İstanbul’ungergin ortamından sonra insana huzur veriyor, gergin bir millet değil çünkü. Çok kolay sinirlenmiyorlar. Gezim boyunca hiç kavgaya şahit olmadım. Mutlaka oluyordur ama bizdeki gibi değil sanırım. Hangi pozisyonda olursa olsun bir yönetici ya da temizlik işçisi işlerini son derece ciddiye alarak çalışıyor, bu hayranlık verici bir durum.

Gezdiğiniz yerlerde önceliğiniz mimari mi, doğa mı, sanat mı?

Gittiğiniz yer Çin ise mimarı, sanat ve doğa birbirinden ayrılmaz parçalara dönüşüyor. Fakat gezi maceralarımda kimi zaman sanat, kimi zaman mimari, kimi zaman kültür ve doğa öne çıkıyor gayet tabi.

Sizi en çok ne etkiledi, neden?

Çin’de koyu ten alt sınıftan olmanın göstergesi ne yazık ki. Bundan dolayı, kadınlar güneşle çok barışık değil. Pek çok şemsiye taşıyan insan var. Hep merak etmişimdir koyu ten neden bu dünyada bir alt sınıf duygusu oluşturuyor ve pek çok mutsuzluğa ve acıya sebebiyet veriyor diye. Kadim kültürümüzden yola çıkarak Hazreti Bilal aklıma geliyor ve ne yüksek seviyede bir medeniyete sahip olduğumuzu daha çok idrak edip kendimi çok güçlü hissediyorum, kendilerine medeni diyen toplumların bu çarpık kanaatleri karşısında şükrediyorum.

Ya insanlar, orada yaşayanlar?

Reformlar sonucunda gelinen nokta hayret verici. Bir yandan koca bir toplum sosyolojik olarak yıkılıp yeniden inşa ediliyor, bunu tam olarak anlamak çok zor. Çinin modernizasyon sürecini Çin halkını anlamadan tam bir değerlendirme yapmak çok zor. İtaatkârlığın eski dönemlerde olduğu gibi şiddet ve baskı sonucu var olduğunu söylemek mümkün değil. Tabi köylü halkın bir yılda kazandığı parayı bir gecelik yemekte harcayan parti üyelerinden bahsetmemek elde değil.

Orada nasıl gezdiniz, ulaşım kolay mı?

Çin’de şehirlerarası ulaşım için tren kullanmak iyi bir seçenek. Önceden bileti almam söylenmişti zira bilet bulmakta sıkıntı çekilebiliyormuş. İnternet üzerinden bilet almakta kredi kartı geçmeyebileceği için bilet almakta mümkün olmayabiliyormuş. Bu yüzden tedarikli olmakta fayda var.

Türkiye’yle ortak bir noktası var mıydı?

Çin ile Türkiye arasında ortak bir nokta bulmakta zorlandığımı söylemeliyim.

Orada yalnız sizin keşfettiğiniz bir şey?

Dünyada keşfedilmemiş şey kaldığını pek düşünmüyorum. Lakin şunu söyleyebilirim. Neler hissettiğimi. Zira herkesin his dünyası farklı. Çin seddinde benim hissettiklerim ile başkalarının hissettikleri aynı olmayabilir. Ama şunu keşfettiğimi söyleyebilirim. Tiananmen olayı ya da Çinlilerin de dediği gibi “4 Haziran olayı”, Çin Halk Cumhuriyeti topraklarında gerçekleşmiş en önemli ayaklanma, bu büyük meydana gittiğimde tankların önünde yer alan adamın yanında olacağımı keşfettim.

Eve dönerken ne aldınız?

Yeşim taşından biblolar ve takılar, yarı değerli taşlardan yapılmış pek çok bileklik.