Güney Amerika'nın masumiyetini sergilemek: Pisac pazarı

Picas, Peru'da bir şehir ve İnkaların eski bir dağ hisarıdır.
Picas, Peru'da bir şehir ve İnkaların eski bir dağ hisarıdır.

Pisac, Peru’nun Cusco şehri yakınlarındaki kasabalardanbiri. Oldukça küçük bir kasaba olmasına rağmen ünü ülkesınırlarını asıp, Güney Amerika’ya yayılmış durumda. Peru’yagiden turistlerin mutlak uğradığı, İnka Krallığı’nın başkentiolan Cusco’ya yaklaşık 45 dakika uzaklıkta Pisac pazarı.Pisac kasabasına otobüsle gidebileceğiniz gibi, taksi ilede ulaşabilirsiniz. Yolculuk esnasında And Dağları arasındakalan Kutsal Vadi’nin doyumsuz manzarasının keyfini çıkarın.

Dolup taşan minik bir kasaba

Şehir Urubamba Nehri kıyısında Valle Sagrado'da bulunur.
Şehir Urubamba Nehri kıyısında Valle Sagrado'da bulunur.

Bu mini kasabada haftanın üç günü kurulan pazar, tüm dünyadan turistleri buraya çekiyor. Haftanın diğer günleri sakin olan kasabada salı, perşembe ve pazar günleri o kalabalığa karışıp alışveriş yapmanız mümkün. Pazarda pek çok turistle karşılaşıyorsunuz, zaten pazarın kurulduğu alan olan kasabanın meydanına gelmeden hemen önce otobüsler çarpıyor gözünüze.

Henüz pazara girmeden, dükkânların yanlarında çocuklar karşılıyor sizi.Geleneksel kıyafetleri ve ellerinde yavru keçileriyle fotoğraf çekmenizi bekliyorlar. Tabii bir miktar bahşişle birlikte. Pazarda çalışan anne ve babalarına yardım, aile bütçesine katkı olarak. Pazar için ayırdığım sürenin büyük bir kısmını çocuklarla geçirdiğimi itiraf etmeliyim. Onlarla gülüp eğlendikten ve fotoğraflarını çektikten sonra pazarda yolculuğum başladı.

Yerel pazarlar ne anlatır?

"Bakalım bu pazarda neler var?" sorusunun cevabı çok önemli bence. Kültürleri tanımak, orada yaşayan halkı anlamak için mutlaka pazarlara gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Kültürlerin geçmişten günümüze taşıdıkları geleneklerinin izlerini, ören yerlerinde olduğu kadar pazarlarda da sürmek mümkün.

Uzunca bir merdiven, evlerin olduğu kısımdan en yüksek platoya gider.
Uzunca bir merdiven, evlerin olduğu kısımdan en yüksek platoya gider.

Pisac pazarı, öncelikle rengârenkti. Geleneksel kıyafetlerini sadece özel günlerde değil, gündelik hayatlarında kullanan pek çok insan olduğunu anlamamıza sebep oldu. Cusco sokaklarında geleneksel kıyafetleriyle gezen insanlarla karşılaşsak da pazardaki durum bambaşkaydı. Alpaka* yününden başlıklar, etekler, hırkalar, İnka kültürünün renkliliğine dair yaşayan ipuçları… 3 bin metrenin üzerinde yaşayan bu insanların en temel ihtiyaçlarından biri de soğuktan korunmak. Güneş yüzünü sakladığında, yerel halkın And Dağlarının arasındaki vadide (Kutsal Vadi) lama ve alpakalarla yüzyıllardır süren dostluklarının sebebini daha iyi anlıyorsunuz.

El emeği, göz nuru

Şehir iki kısımdan oluşur. Birinci kısım esas şehir olurken, diğeri kutsal mahalledir.
Şehir iki kısımdan oluşur. Birinci kısım esas şehir olurken, diğeri kutsal mahalledir.

Rengarenk ve muhteşem desenlerle süslenmiş şapkalar, kazaklar, hırkalar, çantalar, heybeler ve hatta kilimler, halılar tezgahlarda yerini almış. Hepsi el emeği, göz nuru. Tezgâhlarda ilerledikçe geleneksel motiflerin yer aldığı oyma ahşap biblolar, masklar, toprak ve seramikten yapılmış çanaklar, kaseler görüyorsunuz. Maskların ilgi çekici olduğunu söylemeliyim.

And Dağları’na özgü müzik aletleri de dikkat çekiyor, eş dosta hediye götürmek için de önerilir tabii. Yine hanımların ilgisi çekebilecek tezgahların bir kısmını da gümüş ağırlıklı takıların yer aldığı tezgâhlar oluşturuyor. Tabii yünden rengârenk bilekler de var.

Pazar olur da meyve sebze olmaz mı?

Pazar tekstil ürünleri ve el sanatlarıyla da sınırlı değil. Dağ köylerinden ve civar kasabalardan gelen yerliler taze meyve ve sebze de satıyorlar. Patates, domates, soğan, pirinç, havuç en çok göze çarpanlardan. Türkiye’de göremeyeceğiniz meyveleri de gözden kaçırmamak lazım. Ben gittiğim her ülkede pazar alışverişlerini meyve dolu poşetlerle sonlandıran biriyim. Bambaşka coğrafyalar, bambaşka lezzetler… Peru da meyvelerin yanına mısırı da eklemek lazım, yaklaşık 300 çeşit mısırı olan ülke ne de olsa mısırın ana vatanı.

Pazarı rahat rahat gezebilecek kadar vakit ayırdıysanız, alışverişinizi yaptıktan sonra kenardaki lokantalardan birine oturup, o atmosfere bir de dışardan bakmalısınız. Sakin sakin, tadına vara… Pazar yerinin coşkusunu, olağanüstü renkliliğini, sesini, dokusunu, kokusunu tekrar tekrar içinize çekmelisiniz. İnkaların torunlarının hayatına tanık oluyorsunuz çünkü.