İş bahane gezmek şahane!

Elinde hayat bulan tasarım...
Elinde hayat bulan tasarım...

O, gideceği ülkedeki reklam ajansıyla internet üzerinden anlaşıyor ve yapacağı tasarım karşılığı onlardan sadece kalacak yer ve yaşamasına yetecek kadar para istiyor. Fikir ortaya ilk çıktığında herkes tarafından ütopik bulunmuş ama Çağrı, bu yolla üç yılda tam 23 ülke gezmiş.

Tasarımcı Çağrı Çankaya, 2011’den beri cebinde sadece geri dönmesine yetecek bir uçak bileti parası ve sırt çantasıyla beş parasız dünya turu yapıyor. O mesleği için gezenlerden değil, gezmek için mesleğini yapanlardan. İlk yıl internet üzerinden dünyanın çeşitli yerlerindeki ajanslara 1408 başvuru yapan Çağrı, ikinci yıl tasarım dünyasında yaptıkları duyulunca gelen teklifleri değerlendirmeye başlamış. Öyle ki bazı ülkeleri “şimdilik oraya gelmeyi düşünmüyorum” diyerek reddetmiş. Çağrı küçük molalar dışında üç yıldır gezdiği ve yerleşik hayatı çok özlediği için şimdilik Türkiye’de. Çağrı’yla tasarım yaparak Dünyayı dolaşma hikâyesini konuştuk.

Zehirli karıncalar ısırdı

Sri Lanka’da kalmam için ajans sahibinin boş evini verdiler. Ev aslında çok güzel ve ilginçti. Ormanın içinde çatısı açık hoş bir evdi. Çatının hemen altında da evin ortasında toprak koyup bahçe gibi bir yer yapmışlar. Çatıdan yağmur yağdıkça burası yeşilleniyor. Aslında iyi fikir ama kullanılmayınca ormana benzemiş ev. Eve girip odalara baktığımda her odada bir hayvanın başka bir hayvanı yediğini gördüm. Mesela bir odada karıncalar kertenkeleyi yiyorlardı. Mutfakta ise kocaman bir örümcek vardı. Bütün böcek ve hayvanların içinde ben yer yatağında yatıyordum. Bir sabah kalktığımda ise bütün vücudumun şiştiğini gördüm. Nedeni ise evin içindeki zehirli karıncaların beni ısırmasıymış. Doktor bana sadece merak etmememi ve zehirli karınca ısırıklarının bir iki gün içinde geçeceğini söyledi.

Work and travel fikrine yeni bir boyut kazandıran Çankaya dünyayı turlamaya devam ediyor.

Bucharest
Bucharest

Tayland’da işyerinde zil çalınca...

Gezi sırasında Dünya’nın her yerinde bizim mesleğin nasıl yapıldığını gördüm. Bazı şeylerin nasıl küresel, bazılarınınsa nasıl yerel olduğunu anladım. Mesela Guatemala’da uçaktan iner inmez, daha hamburgerimi yemeden reklam toplantısına sokmuşlardı beni. Bazı ajanslarda ise “Müşteri her zaman haklı değildir. Bu işin nasıl yapılacağını ben ve benim çalışanlarım biliyor” anlayışı hâkimdi. Mesela Tayland’daakşam 5:30’da iş yerinde zil çalıyordu, zilin çalmasıyla çalışanlar iş yerinin bütün telefonlarının kablolarını çekiyordu. Cep telefonlarını ise kapatıyorlardı. Mesai saati dışında müşteri ajansa ulaşamaz anlayışı geçerliydi.

Guatemala’da ajansı batırıyordum

Guatemala’daki ajansın çalışma şartları çok ağır geldi. Yoğun mesaiyle çalışıyorduk ve bence karşılığını alamıyorduk. Bunun üzerine ben sosyal medyada ajansın çalışma şartlarını eleştiren bir yazı yazdım. Yazı anında binlerce kişiye ulaştı. Böyle bir şey beklemiyordum. Özellikle rakip ajanslar yazımı çalıştığım ajansın aleyhine kullandılar. “Reklamcılık mesleğini uluslararası yapan Çağrı Çankaya bu ajansın çok kötü olduğunu söylüyor” dediler. Derken çalıştığım ajans da birbirine girdi. Ajans ikiye bölündü. Bir taraf “söylemek istediklerimizi dile getirdin” diye beni kahraman ilan ederken öbür taraf “yediğin kaba pisledin” diye bana düşmanca bakıyordu. Reklamcıların takıldığı kulüpte “cesur” eleştirilerim yüzünden Batman gibi karşılanıyordum. Sonuçta sosyal medyada paylaştığım yazım yüzünden şirketin itibarı yerle bir oldu, şirketin önemli müşterileri onunla çalışmayı bıraktı. Ajans sahibi büyük maddi zarara girdi.

Bali
Bali

Honduras’ta başka, Bosna’da başka biri oldum

Tasarım yaparak dünyayı gezdiğim bir süre sonra tasarım dünyasında duyulunca bu sefer benim başvurmama gerek kalmadı. Birçok ülkedeki ajans beni kendileri davet etmeye başladı. Gittiğim ajanslar benim hikayem üzerinden reklam yaptı. Mesela Bosna Hersek’te birçok gazete ve TV’ye röportaj verdim. Haftada 5 televizyon programına katıldığım da oldu. Honduras’ta da büyük bir ilgiyle karşılandım. Yine TV programları ve gazetelere röportaj verdim. Artık Hondras’ın ünlüsü olmuştum, gece dışarı çıktığımda magazin dergileri “Ünlü tasarımcı Çağrı Çankaya gecelerde” diye haberler yapıyordu.

ÜÇ YILDA 23 ÜLKE


Çağrı Çankaya’nın üç yılda gezdiği ülkeler: 2011 Hindistan, Tayland, Vietnam, Güney Kore, Çin. 2012 Ukrayna, Endonezya, Malezya, Sri Lanka, Birleşik Arap Emirlikleri. 2013 Güney Afrika, Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Kosta Rika, Honduras, El Salvador, Guatemala, Hırvatistan, Romanya, Almanya, Bosna Hersek, Arnavutluk.

Cape Town
Cape Town

Cape Town’da savaş uçağı kullanın

Gittiğim 23 ülkeden doğal güzelliklerinden en çok etkilendiğim yer Güney Afrika Cape Town oldu. Burada inanılmaz bir günbatımı manzarası ve ayrıca bir sürü outdoor aktivitesi yapabileceğiniz yer var. Beş kuruş paranız olmadan da çok eğlenebilirsiniz. Örneğin Lion’s Head’de trekking yapabilirsiniz. Table Mountain’ın tepesinden bulutlar akıyor gibi görünür. Dağın tepesi masa gibi düzdür. O dağın tepesine tırmanabilirsiniz. Skydiving (Gökyüzü dalışı) yapmaksa oldukça ucuz. Scubadiving (Tüplü dalış) yapabilirsiniz ya da Cagediving’le köpek balıklarını görebilirsiniz. Safariyi de unutmamak lazım tabii. Burada safariye çıkıp aslan, gergedan ve zürafa gibi hayvanları görebilmek mümkün. Bu arada savaş uçağı da kullanabilirisiniz ama o çok pahalı bir aktivite.

Pekin
Pekin
Yola çıkarken sadece bilet parası cebindeydi. Hem çalıştı hem de gezdi.

Afrikalı kölem oldu

Tasarım dünyasında adım duyulunca çalışmam için Güney Afrika’daki bir ajanstan teklif geldi. Bende kabul ettim. Ajanstakilerle tanışırken “Bu da sizin köleniz Bobi” diye birini verdiler yanıma. “Abi ben köle falan istemiyorum” dedim. “Ama onun işi o” dediler. Bobi benim yanımda duruyor, konuşuyoruz, espri yapıyorum gülüyoruz. Bir zaman sonra baktım Bobi’nin yüzü asıldı. Oradan bir arkadaşa sordum “Ne oldu?” diye. O da “Bobi ondan bir şey istemediğin için senin onu beğenmediğini düşünüyor. Bobi sanalayık bir köle olmadığı için üzülüyor” dedi. Sonra sırf Bobi kırılmasın diye şemsiyemi tutmasını istedim. Daha sonra da su istedim.

Hindistan’da hareketli, Brezilya’da kreatif, Çin’de havalı...

Reklamcılıkta bütün ülkelerde aynı bilgisayar programı kullanılıyor. Hindistan’da hareketli öğeleri daha çok seviyorlar ve sıkış tıkış ilanlar yapıyorlar. Bir ilan için fazla sayıda yazı fontu kullanıyorlar. Hintli bir reklamcıya “Neden böyle?” diye sordum. “Çünkü Hindistan’da çok farklı topluluklar var. Biz de o fontlar gibi farklı farklıyızve ülkedeki insanlar olarak sıkıştıkış yaşıyoruz. Yani biz de o ilan gibiyiz” dedi. Brezilya’da her reklam için mutlaka orijinal bir fikir istiyorlar. Çok iyi işler çıkıyor böylece. Çin’de ise ilan çok havalı gözüksün istiyorlar. Reklam ışıltılı ve janjanlı bir şekilde bağırsın isterler. Alman tasarımı ise böyle değil. Alman tasarımında ilanda bulunan her şeyin bir nedeni vardır.

Chiangmai
Chiangmai

Dünya turundan ne öğrendim?

Hayat çok basit biz karmaşıklaştırıyoruz. Meseleleri fazla büyütmemeyi öğrendim ben. Bir şey hedeflediğimde onu yapıyorum. Kapıdan kovulup bacadan giriyorum ama yapıyorum. Bir şeye ihtiyacım yoksa onu almamayı öğrendim. Eskiden teknoloji ürünleri takıntım vardı mesela... Hiçbir şeyi olmayan ama mutlu olan insanlar gördüm, gelişmiş bir ülkede yaşayan zengin ama mutsuz insanlar da... Hindistan’da ayakkabısı olmayan çocuklar maç yapıyorlardı mesela çok mutluydular. Güney Kore’de ise plazaların arasında elinde ipad’i olan bir çocuk gördüm yalnızdı ve mutsuzdu... Arkadaşlarım da Dünya turundan sonra daha sakin bir adam olduğumu söylüyor.

Berlin
Berlin