Kameranın arkasındaki Dostoyevski: Andrey Tarkovski

Andrey Tarkovski
Andrey Tarkovski

Ünlü şair Arseniy Tarkovski'nin oğlu olan Andrey Tarkovski babasından beslendiği şiirle, edebiyatla sıkı bir bağ kurdu ve sinemayla edebiyatın nasıl iç içe geçtiğini bize gösterdi. Sinemada kurduğu dil çok farklıydı. Adeta görsel bir şiir yaşatıyordu... Tarkovski'yi anlatan ve babasının üzerindeki etkiyi ortaya koyan filmler ise Zerkalo ve Nostalghia filmleri oldu. Yaşadığı buhranlı çocukluğu ve annesinin sıkıntılı durumlarını Zerkola'da işledi.

Bir şairin oğlu olmak ya da beklemek

Sinema ile edebiyatın nasıl iç içe geçtiğini bize gösterdi.
Sinema ile edebiyatın nasıl iç içe geçtiğini bize gösterdi.

Tarkovski, ünlü şair Arseniy Tarkovski'ninoğlu olarak başladığı hayatta, şiirden çok beslendi. Babasının üzerindeki etkilerini ise Zerkalo filminde ve Nostalghia filminde ortaya koydu. Babası, o henüz üç yaşındayken onları terk etmişti. Seneler sonra babası geri gelip onu almak istediğinde annesiyle babasının kavgasına uyandı. O an kararını verdi: Babasıyla gitmeyecekti. Fakat her zaman onun geri dönmesini bekledi.

Edebiyat tutkusu, doğu felsefesi, sinemada yeni bir dil

Edebiyatla çok sıkı bağ kurdu. Dostoyevski, Turgenyev, Tolstoy, Lermontov onun için ayrı bir yerdeydi. Sinema ile edebiyatın nasıl iç içe geçtiğini bize gösterdi. Sinemada kurduğu dil çok farklıydı.

Görsel bir şiir yaşatıyordu.

Ağır ve uzun planlarında yer alan her şeyin detayına o kadar dikkat etti ki asıl olayı kurguda onları sıralayarak yaptı. Her sahne birbiriyle bütünlük halindeydi. Sütün dökülmesi, sürahinin kırılması, ağacın devrilmesi…

Tarkovski’nin dilini üç kelime ile anlat deseler, Tanrı, doğa ve rüya diye anlatmak doğru olur.
Tarkovski’nin dilini üç kelime ile anlat deseler, Tanrı, doğa ve rüya diye anlatmak doğru olur.

Diyaloglarında oldukça gerçekçi olmasında ise hayattan beslenmesinin payı büyüktü. Çünkü hayal gücünün asla hayat kadar gerçek olmayacağına inandı. İmgeler ise onun için gerçeğin suretiydi.

  • Tek kamerayla pek çok açıya geçiş yaparken, slow motion’da karakteri uzun süre tek kamerayla takip etmesi ayırıcı özelliklerinden biriydi.

Tanrı, doğa ve rüya

 İlk uzun metraj filmi İvan’ın Çocukluğu ile neler yapabileceğini gösterdi.
İlk uzun metraj filmi İvan’ın Çocukluğu ile neler yapabileceğini gösterdi.

Tarkovski’nin dilini üç kelime ile anlat deseler, Tanrı, doğa ve rüya diye anlatmak doğru olur. Rüyalardan bir kapı açtı, doğaya açılan bir kapı. Rüzgârın şiddeti, ağaç dallarının savrulması, su bitkileri, nehrin sesi… Her şeyi öyle incelikle yansıttı ki, doğal olması için uğraşmasına gerek yoktu. Tabiatın doğallığına bıraktı bizi ve orada Tanrı içimizdeydi. Birden görünüp kaybolan insanlar, yükselen varlıklar, evin içine yağan yağmur hepsi maneviyatı simgeliyordu.

Filmleri ise bir dua gibiydi. Tanrı'ya yakarışın en güzel halleriydi.

İlk film

Sinemadan önce resim, heykel, müzik ve dil eğitimi aldı. Müzisyen olması beklenirken sinemayı seçti. İlk uzun metraj filmi İvan’ın Çocukluğu ile neler yapabileceğini gösterdi. Bu filmle on beş ödül aldı. Tavuğun uçamaması ve uçan kuş gibi şeyleri kullanarak savaşı ve yıkımı anlatmaya çalıştı. Daha ilk seanstan büyüleyiciydi.

Bir öfke nasıl dağ gibi sessiz ve yıkıcı olabilirdi?

İçinde bulunduğumuz zamanın gelecekle nasıl kesiştiğini gösterdi.
İçinde bulunduğumuz zamanın gelecekle nasıl kesiştiğini gösterdi.

İzlediğim en iyi savaş filmi olmasının yanı sıra gördüğüm en iyi sarılma sahnesi bu filmdeydi. Sanki bir şiirin kanıtıydı o sahne: “İnsan tanıdık birini arar kötü kararlar verirken/ kolların hafızası en doğruyu hatırlar.”

İnancın peşinde bir iz aradı

Stalker’ı çekerken çok acı çekti. Sanırım en zor çektiği filmdi. Filmi bitirmek üzereyken yanlış filmleri kullandığını fark edince hepsini yok etti. Fakat bu duruma yenilmeyip en baştan tekrar filmini çekti.

Filmde sanatın ve bilimin temelinde inanç meselesini inceliyor gibi gözükse de aslında insanın varoluşundan günümüze uzanan süreci işledi.

Tarkovski’yi en iyi anlayacağımız film Zerkalo’dur.
Tarkovski’yi en iyi anlayacağımız film Zerkalo’dur.

İçinde bulunduğumuz zamanın gelecekle nasıl kesiştiğini gösterdi. Bilimi fizikçi karakteri temsil ederken, sanatı yazar karakteri temsil etti. Ve çok hassas bir şekilde sistemi sorguladı. İz sürücünün, “kendilerini entelektüel diye adlandırıyorlar fakat hiçbir şeye inanmıyorlar” repliği ise sessiz bir dalga gibi çarpıp geçti bizi.

Geçmişin aynası

Tarkovski’yien iyi anlayacağımız film Zerkalo’dur. Buhranlı çocukluğu, kardeşi, babası, annesinin sıkıntıları gibi durumlar bu filmde ortaya çıkar. Varoluş problemleriyle, hatıralarını harmanlar. Hatırladıkları aslında ona acı vermekten başka bir şeye yaramaz. Günahlar, uyumsuzluklar ve keder orada durur. Bu film, geçmişe tutulan ve bugünde yaşayan aynadır. Bekleyişi, özlemi hissettirir insana. Yer yer pişmanlık hatta...

Buhranlı çocukluğu, kardeşi, babası, annesinin sıkıntıları gibi durumlar Zerkalo filminde ortaya çıkar.
Buhranlı çocukluğu, kardeşi, babası, annesinin sıkıntıları gibi durumlar Zerkalo filminde ortaya çıkar.