Kayıp şehirler ve insan

İklim değişiklikleri, bilimsel olarak klimatoloji dalına göre incelenen bir tür atmosferik ya da astronomik değişikliklerdir.
İklim değişiklikleri, bilimsel olarak klimatoloji dalına göre incelenen bir tür atmosferik ya da astronomik değişikliklerdir.

İklim değişikliği, seyahatin karbon ayak izi üzerindeki etkileri,yenilenebilir enerji gibi konuların giderek artan şekilde gündemegeldiği bir çağda yaşıyoruz. Haberlerde bu konular o kadar çokele alınmaya başlandı ki belki de artık dikkat dahi kesilmiyoruz.Bu duyarsızlaşma, geri dönülmez hatalar yapmamıza nedenolmak üzere. Gelecek için bir şeyler yapmak bir yana, ırkımızıngeçmişinden de ders almıyoruz.

İçinde bulunduğumuz bilgi çağı bizi bilinçlendirmekle kalmadı. Aynı zamanda insanoğlunu daha da kibirli hâle getirdi. Dünyadaki canlı veya cansız her şeyin üzerindeki etki seviyemizin en fazla olduğu çağın şimdiki çağ olduğunu sanıyoruz. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar, geçmişte de durumun farklı olmadığını gösteriyor. İnsanoğlu 3000 yıl önce doğanın dengesini bozmaya başlamıştı bile.

146 farklı bölgede yapılan incelemeler, insanların 12.000 yıl önce olduğu gibi doğada iz bırakmadan yiyecek bulabildiği zamanların aksine 3000 yıldan bu yana "istilacı" bir şekilde tarım yapmaya başladığını gösterdi.

 İklim sistemi, içsel ve insani etkiler, Güneş'in periyodik aktiviteleri ve sera gazları, vb. nedenlerden etkilenmektedir.
İklim sistemi, içsel ve insani etkiler, Güneş'in periyodik aktiviteleri ve sera gazları, vb. nedenlerden etkilenmektedir.

Yani insanoğlu çok uzun zamandır besinlerini ekmek üzere ormanları yok ediyor, bitkileri "evcilleştiriyor", doğayı kendisine bağımlı hâle getiriyor ve doğanın dengeleriyle oynuyor. Bu, olumlu yönden bakarsak geçmişten dersler çıkarmak üzere ipuçları toplayabileceğimiz anlamına geliyor. Diğer yandan da gelecekte olmasından endişe ettiğimiz tüm olayların zaten asırlardır gerçekleşiyor olduğunu ve gelecekte de aynı olumsuzlukların imkânsız olmadığını gösteriyor.

Kayıp şehirler

Birer efsane olarak kalan, haritalarda artık göremediğimiz veya varlığına tanıklık etmediğimiz şehirler bize masal olarak görünebilir. Bir kısmı gerçekten de efsane olabilir. Fakat bu, kendi zaman algımızla kavrayamayacağımız bir zaman diliminde şehirlerin gerçekten de "yok olabildiği" gerçeğini değiştirmez.

Kayıp şehirlerin ardında birçok neden yatar. Savaş veya ticaretin etkisini yitirmesi gibi sebeplerin yanı sıra en büyük etken iklim değişiklikleri ve doğal afetlerdir. Örneğin Peru’daki Cahuachi şehrinin ya da Büyük Zimbabwe’nin yeryüzünden silinip gitmesinin ardında kuraklık yatar. Depremlerin yıkıcılığını ve yerle bir etme gücünü veya Pompeii gibi şehirleri göz açıp kapatıncaya kadar yok edebilen volkanik patlamaları da unutmamak gerekir.

Küresel ısınma ve küresel soğuma iklim değişiklikleri için iki büyük nedendir.
Küresel ısınma ve küresel soğuma iklim değişiklikleri için iki büyük nedendir.

Kaybolan şehirler

Aşırı nüfus, toprağın doğaya aykırı şekilde işlenmesi, ormanların yok edilmesi gibi sebepler çağlar boyunca iklim koşullarının insan eliyle değişmesine ve böylece birçok önemli medeniyetin yok olup gitmesine neden olmuştur.

Mezoamerika’daki Maya Uygarlığı yaklaşık 3000 yıl boyunca Yucatan Yarımadası, Guetamala, Belize, Meksika’nın bazı kesimleri, Honduras ve El Salvador’da varlığını sürdürmüştür.

Tarım, Maya uygarlığının temelini oluşturmuş ve nüfus arttıkça büyük şehirler kurulmuştur. İnsanlığa matematik, mimari ve astronomi alanlarında miraslar ile Dünyanın Yeni Yedi Harikası arasında sayılan Chichen Itza’yı bırakan uygarlık; giderek artan nüfusunu beslemek için kaynakları giderek orantısız şekilde kullanmış, ormanları yok etmiş ve tarım alanlarını sulamak için açtığı su kanallarıyla doğaya olumsuz yönde etki etmiştir. Ayrıca azalan kaynakların paylaşımı siyasal çatışmalar ile savaşlara yol açmış ve böylece uygarlığın sonunu kendi yarattığı iklim değişikliği getirmiştir.

Akad Uygarlığının kaderi…

 Akad İmparatorluğu, MÖ 2334 ile MÖ 2150 yılları arasında hüküm sürmüş, başkenti Agede (Akkad) olan, Sargon tarafından kurulmuş devlettir.
Akad İmparatorluğu, MÖ 2334 ile MÖ 2150 yılları arasında hüküm sürmüş, başkenti Agede (Akkad) olan, Sargon tarafından kurulmuş devlettir.

Arap Yarımadası’ndan Mezopotamya’ya gelen Samiler tarafından Orta Mezopotamya’da M.Ö. 4000 yılında kurulan Akad Uygarlığının kaderi de aynı şekilde çizilmişti. Yakın zamanda sarkıtların bileşiminin incelenmesinin ardından, Akad Uygarlığının da kuraklık sonucunda dağılmış olabileceği düşünülüyor. Bu tür durumlarda nüfus, bolluğu bulmak umuduyla bir göç hareketi başlayıp birlikte yaşadıkları alanları ve birliklerini dağıtabiliyor.

Muson yağmurları

Kamboçya'da bulunan ikonik Angkor Wat tapınağı, iklim değişikliğinin kurbanı olan bir başka imparatorluğun hatırlatıcısı olma görevini üstleniyor. Güneydoğu Asya’da M.S. 802-1453 yıllarında varlığını sürdüren Khmer İmparatorlu’nun başkenti Angkor Wat’ta sürülen izler, imparatorluğun kuraklık ve kuraklığı izleyen şiddetli muson yağmurlarına dayanamadığını gösteriyor.

Angkor Vat, bugün Kamboçya'nın Siem Reap kentinin 6 km. kuzeyindeki Angkor antik şehrinde 1115-1145 yıllarında Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış dev bir tapınak-şehirdir.
Angkor Vat, bugün Kamboçya'nın Siem Reap kentinin 6 km. kuzeyindeki Angkor antik şehrinde 1115-1145 yıllarında Kral II. Suryavarman tarafından yaptırılmış dev bir tapınak-şehirdir.

Vikingler ve iklim değişiklikleri

500 yıl süreliğine Grönland’a yerleşmiş olan Viking’lerin de iklim değişikliğinden etkilendiğine dair yeterli kanıt mevcut. Yapılan çalışmalar, M.S. 1350’de hava koşullarının dayanılmaz derecede soğumaya başladığına ve denizdeki buz oranındaki artışa işaret ediyor. Esasen çiftçi olan Vikingler için hayvan yetiştirmek giderek zorlaştığında denizin sunduğu kaynaklar ile hayatta kalmaya çalışmışlar ancak buz seviyesi buna da izin vermeyecek seviyeye geldiğinde, hatta ticaret rotalarını dahi kapattığında Vikingler burayı terk etmek zorunda kalmış.

Göteborg Üniversitesi’nin yürüttüğü bir projede 1200 yıllık Rök Taşı’ndaki yazıtların iklim değişikliğine dair uyarıda bulunduğunun ortaya çıkması, Vikinglerin iklim nedeniyle Grönland’dan "kaybolduğu" araştırmalarını desteklemiş oluyor.

Tarih tekerrürden ibaret ise…

Tüm araştırmalar tarihin tekerrür edeceğine işaret ediyor. Uzak gelecekte değil, 2050 yılına ulaştığımızda kıyı şehirlerinde yaşayan 150 milyon insan yükselen deniz seviyelerinden etkilenecek.

Dünya bir gezegen ve sönmüş bir yıldızdır. Milyarlarca yıl önce üç adet jeolojik zamandan geçerek soğudu. Bunun sonucunda buz devirleri oluştu.
Dünya bir gezegen ve sönmüş bir yıldızdır. Milyarlarca yıl önce üç adet jeolojik zamandan geçerek soğudu. Bunun sonucunda buz devirleri oluştu.

Vietnam’da 20 milyon kişinin yaşadığı ülkenin ekonomik merkezi olan Ho Chi Minh kentinin sular altında kalarak kayıp şehirler arasında yerini alacağı düşünülüyor. Tayland’da da durum benzer; mevcut nüfusun yüzde 10’u deniz altında kalacak olan kara parçasının üzerinde yaşıyor. Başkent Bangkok da tehlike altında. Bunun yanı sıra dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan Hindistan’ın finans merkezi Mumbai küresel ısınma sonucunda meydana gelecek su seviyesi artışı nedeniyle haritalardan tamamen silinebilir. İklim değişikliği günümüze ulaşmış kültürel mirasları da geri dönüşü olmaksızın kaybetmemize neden olabilir. Büyük İskender’in M.Ö. 330 yılında kurduğu İskenderiye, büyük olasılıkla mavi sulara yenik düşecek. Değişen tüm bu dengeler, muhtemelen büyük göç akımlarına neden olacak. Geçmişin gerçek olabileceğine ve tarihin tekerrür edebileceğine dair çok sayıda verinin sunulduğu iklim değişikliklerine hazırlıksız kalınmaya devam edilirse bahsi geçen ülkelerde büyük kargaşalar ve hatta ülkeler arasında krizler dahi yaşanabilir.

Kişisel bir deneyim: Cape Town’daki su krizi

Bazı yolculuklar gittiğiniz yerde görmeyi hedeflediğiniz güzelliklerin çok ötesinde deneyimler yaşatabilir ve öğretici olabilir. Ocak 2018’de Cape Town seyahatime geri sayım yaparken konaklama rezervasyonumu yaptırdığım web sitesinden beklenmedik bir e-posta aldım. E-postada, yaşanan kuraklık nedeniyle güncel yerel yönetmeliklere uymam isteniyordu. Yerel medyamıza henüz pek yansımamış haberleri gözden geçirdiğimde Cape Town’ın aylardır yağış almadığı için ciddi bir kuraklık kriziyle başa çıkmaya çalıştığını, şehirdeki suyun gerçek anlamda "biteceği" 90 gün sonrasına geri sayım yapıldığını öğrendim. Gittiğimde şahit olduklarım benim için bireysel çaba ve katılımla nelerin mümkün olabileceğine dair harika bir ders oldu. Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’un susuz kalacağı "Day Zero" (Sıfır Günü) yaklaştıkça önlemler sıkılaştı. Hükümet su faturalarını kabarttı, hanelerin su tüketimine günlük sınırlama getirdi, 50 litreden fazla su kullananlara ciddi cezalar uygulanması öngörüldü. Day Zero’ya yaklaşıldıkça günlük kotayı dolduran hanelerin suyu kesildi, şehrin belirli noktalarında kontrollü su dağıtımı yapılmaya başlandı. Dünya medyası, elinde bidonlarla su sıralarında bekleyen Cape Townluları endişeyle izlemeye başladı.

Küresel Isınma, atmosferdeki ısının orada kalmasını sağlayarak iklimlerin normalin üzerinde sıcak olmasını sağlar.
Küresel Isınma, atmosferdeki ısının orada kalmasını sağlayarak iklimlerin normalin üzerinde sıcak olmasını sağlar.

Cape Town’a vardığımda günlük duş süresinin 2 dakikadan fazla olamayacağını, duş suyunun sifon için geri dönüştürülmesinin istendiğini, restoranlarda ve umumi tuvaletlerde suyun "sprey" şeklinde püskürtüldüğünü öğrenmiş oldum. Şarap bağlarıyla ünlü şehrin, vatandaşlarını ve turistleri su yerine şarap içmeye davet ettiği bu dönemde çimlerin sulanması, yüzme havuzların kullanılması ve restoranların makarna veya haşlanmış sebze gibi fazla su tüketen yiyecekleri servis etmeleri yasaklandı. Sosyal medyada su tüketimini azaltmaya katkıda bulunacak ipuçları vermek ve kıyafetlerini ne kadar süreyle yıkamadığı paylaşmak bir akım hâline geldi. Tüm bu yaptırımlar ve kısıtlamalar en nihayetinde işe yaradı. Doğa Ananın da dokunuşuyla Cape Town Haziran 2018’de yağış alınca barajlar doldu ve kriz atlatılmış oldu.

Ben neyi değiştirebilirim ki?

Burada atlanmaması gereken önemli bir nokta var. Bireysel çaba esasında örgütlenmiş, kolektif bir çaba. Maalesef hükümetler vatandaşları organize etmeden "Ben neyi değiştirebilirim ki?" demekten öteye gidemiyor bireyler. Bunun yanı sıra gezegeni kurtarmak gibi bir konu dahi maalesef cezai yaptırım gerektirebiliyor. Klimatolog Simon Gear’in de ifade ettiği gibi; "Şu bir gerçek; insanların davranışlarını değiştirmek istiyorsanız ceplerini hedef almalısınız."

Kuresel ısınma, atmosferdeki CO2 (Karbon dioksit), CH4 (Metan), C4H10 (Bütan) gibi sera gazları ile atmosferdeki ısının çıkamamasıdır.
Kuresel ısınma, atmosferdeki CO2 (Karbon dioksit), CH4 (Metan), C4H10 (Bütan) gibi sera gazları ile atmosferdeki ısının çıkamamasıdır.

Vietnam, Tayland ve Hindistan gibi ülkelere seyahat eden ve bu ülkeleri haritalarda görebilen son nesillerden olmak istemiyorsak…

Kaybolan şehirlerden dersimizi almalı ve kayıp şehirler listelerine yeni şehirlerin girmesinin önüne geçebileceğimize inanmalıyız.