Kerem Görsev: 'Caz, müziği masala dönüştürür'

​Kerem Görsev: 'Caz, müziği masala dönüştürür'
​Kerem Görsev: 'Caz, müziği masala dönüştürür'

Caz müzisyeni Kerem Görsev NewYork’ta kaydettiği 18. albümü “After theHurricane”i müzikseverlerle buluşturdu.Caz müziğin yaşadıklarımızın kapısındançıkmamızla vücut kazandığını söyleyenGörsev ile müziğini, yaptıklarını veyapmak istediklerini konuştuk.

Albümünüzü ilk dinlediğimde bende sanki bir masal ormanında yürüyormuşum hissi uyandırdı… Sizin için de çok özel bir dönemde kaydedilmiş. Biraz bahseder misiniz bu süreçten?

"Kontrbasta Peter Washington ve davulda Ferit Odman ile aynı duyguları hissedip aynı masala öğe olduk."
"Kontrbasta Peter Washington ve davulda Ferit Odman ile aynı duyguları hissedip aynı masala öğe olduk."

Aslında bu masal, dünyanın en önemli müzisyenlerinden bir tanesi olan Terell Stafford’ın trompetinden doğuyor, onun o büyüleyici sanatından… Tabii burada benim de yazdığım müziklerdeki hikayeler de masal gibi olduğu için stüdyoda çalarken birbirimizi çok iyi tamamladık. Kontrbasta Peter Washington ve davulda Ferit Odman ile aynı duyguları hissedip aynı masala öğe olduk.

Ben kâğıt verdim, Ferit kalem verdi, Peter kalemtraş verdi, Terell silgiyi verdi.

Böyle olunca hikâyemizin doğruluğu ortaya çıktı. Onun için masal anlatır gibi geliyor. Çünkü her masal, birkaç karakterin doğru adımlarından oluşur.

Albümünüzün adı “Kasırgadan Sonra…” Albümü dinleyince gerçekten de fırtına sonrası açan güneşi, gökkuşağının renklerini, çiçeklerin kokusunu alıyoruz. Capcanlı, hayat dolu bir albüm olmuş. Kasırgadan sonra bu kadar pozitif kalmayı nasıl başardınız?

Zaten öyle olmaz mı? Her kavga gürültüden sonra ortalık yatışır. Her kasırgadan sonra deniz sütliman olur. Bu albümden böyle bir süreçten sonra denizin sütliman olmasını anlatıyor. Belli süreçlerin, yaşamışlıkların, birikimlerin patlamadan sonraki sakinliğini anlatıyor.

"Ben 1967 yılında konservatuara evde dinlenen müziklerin etkisinde kalarak girdim ve kazandım."
"Ben 1967 yılında konservatuara evde dinlenen müziklerin etkisinde kalarak girdim ve kazandım."

Albümdeki her bir parçanın ayrı bir hikâyesi varmış. Bir kediden bir zeytin ağacından ilham aldığınızı söylüyorsunuz. Bunlar ancak aşkla yapılabilen, aşkın yaptırabileceği sihirli hisler… Bu albümünüzün ilham kaynağının bir kadına duyulan aşk olduğunu söyleyebilir miyiz? Ve tabii biraz da kısaca bu hikayelerin kaynaklarını öğrenelim sizden…

"Eşim Deniz’e yazdığım dört tane parça var."
"Eşim Deniz’e yazdığım dört tane parça var."

Dünya tarihine baktığınız zaman, muhakkak yapılan her eserin arkasında yaşanmış bir hikâye vardır. Yaşanmış hikayelerin de kahramanları vardır.

Tabii bu albümde eşim Deniz’e yazdığım dört tane parça var ve hepsinin de hikâyeleri var.

Böyle olunca tüm bu yaşanmışlıklar müziğe yansıyor. Esasında caz müziği uzun yaşanmışlıkların anlatım hikayesidir. Benim kısa tanımım budur.

Caz müziği sahnede masal anlatma sanatıdır. Caz müziği bir müzikal pandomimdir. Bir bakıma da sanatın ortaya çıkması, insanın kendi masalına yenik düşmemesidir; çünkü kabullenmek, kendi masalına yenilmek bir insanın sanatla olan ilişkisini örtbas eder ve onu hayattan, gerçeklikten uzaklaştırır.

Klasik müzik tutkunu bir aileden caz müziğe geçişiniz nasıl oldu?

  • Ben 1967 yılında konservatuara evde dinlenen müziklerin etkisinde kalarak girdim ve kazandım. Fakat 1970’li yılların ortasında abimin arkadaşları bana dinlettikleri caz plakları ile benim bu yola girmemi sağladılar.

Benim caza başlamanın nedeni 70’li yılların başında konservatuarda öğrenciyken dinlediğim o müzikler oldu.Çok etkisinde kaldım. Özellikle Bill Evans’ın “Since We Met” albümü benim caza giriş albümüm gibidir. Bill Evans benim müzik yolculuğumdaki tek kahramandır. Ona da 2013 yılında Prag Filarmoni Orkestrasıyla To Bill Evans albümünü yapmıştık. İyi bir dinleyiciyim hâlâ, onu da söyleyeyim size…

"Caz müziği sahnede masal anlatma sanatıdır"
"Caz müziği sahnede masal anlatma sanatıdır"

İlk kez bir albümünüzün tüm aşamalarını başka birine emanet ettiniz… Ani bir kararla yurtdışına gittiniz, evlendiniz ve ertesi gün stüdyoya girip toplamda 2 ay içinde albümü bitirdiniz… Geriye dönüp baktığınızda nasıl bir süreçti bu?

Biz Ferit Odman ile 12 senedir beraber çalıyoruz. O da kendi albümlerinin prodüktörlüğünü kendisi yapıyor. New York’ta dünyada önemli başarılar elde etmiş müzisyenlerle 3 tane albüm kaydetti. Albümleri de dünya caz tarihinde çok önemli yerlere geldi. Bende çok sıkılmıştım bu işlerle uğraşmaktan. Ferit Odman’a; bu albümün prodüktörlüğünü sen yap, beni hiçbir şeyler uğraştırma, dedim. Bu beni çok rahat ettirdi. Çok da keyifliymiş yalnızca stüdyoda da çalıp çıkmak… Ama bunu başka kimseye de teslim edemezdim.

Ve son olarak yeni planlar, programlar neler öğrenebilir miyiz?

"Caz müziği bir müzikal pandomimdir."
"Caz müziği bir müzikal pandomimdir."

Ben bir caz müzisyeniyim. Hayallerin bittiği yerde zaten hayat bitiyor. Hayatım devam ettiği sürece müziklerimi yazabilirsem, o müzikleri de orkestradaki arkadaşlarımla beraber çaldığımızda eğer içime sinerse tekrar kayıtlar yapacağım. After The Hurricane yeni çıktı henüz ama ben bundan sonraki albümün çalışmalarına ufak ufak başladım. Kimseye bir şey ispat etme derdinde ya da kimseyle yarış halinde değilim. Sadece içinden geldiği gibi müziğini yapmaya çalışan bir müzisyenim. Allah sağlık ve afiyet versin hepimize, elim ayağım tuttuğu sürece piyanonun tuşlarında gezineceğim.