Radikal ve merhametli: Paul Newman

Paul Leonard Newman, Amerikalı oyuncudur.
Paul Leonard Newman, Amerikalı oyuncudur.

Paul Newman, babasını genç yaşta kaybedince bir yandanokuyup diğer yandan babasından kalan dükkânla ilgilendi.Üniversiteden sonra askeri donanmaya katıldı. Çünkü pilotolmak istiyordu. Renk körü olduğu anlaşılınca pilotluk hayalisona erdi. Hava atıcılığı yaptığı dönem, 2. Dünya Savaşı’nınen şiddetli dönemiydi. Okinawa’ya geçiş yapacakları sıradaekibin başındaki kişi rahatsızlanınca gidişi ertelediler. Buerteleme, onun hayatını değiştirdi.

Okinawa’ya ağır bir saldırı başlamıştı. Gitseydi büyük ihtimalle geri dönemeyecekti. Başarılarından dolayı zafer madalyaları alsa da donanmadan ayrıldı. Bu sırada ilk eşi Jacqueline Witte ile tanıştı. Newman, dükkânı satıp eşiyle beraber New York’a taşındı. Tiyatrocu olmak istediği için Yale Üniversitesi Actors Studio’da eğitim almaya başladı. Okurken oynadığı oyunlarla ve güzel yüzüyle dikkat çekti.

Beyazperdenin mavi gözlü devi

Akademi Ödülü, Altın Küre ödülü, Cannes ödülü, ve Emmy ödülü sahibi sanatçı, kendi kurduğu
Akademi Ödülü, Altın Küre ödülü, Cannes ödülü, ve Emmy ödülü sahibi sanatçı, kendi kurduğu

Oynadığı ilk film Gümüş Kupa (The Silver Chalice, 1954) sinemacılar tarafından kötü kabul edilen bir filmdi. Newman da hayatı boyunca bu filmi sevmedi. Bir yıl boyunca ilk oynadığı filmin başarısızlığının etkisini üzerinden atamadı. İkinci filmi Yukarıda Biri (Somebody Up There Likes Me, 1956) ile şansı döndü. Aslında rol için James Dean düşünülüyordu. Dean, ansızın vefat edince rol Newman’a geçti. Dünya şampiyonu boksör Rocky Graziano’nun hayatını canlandırdığı filmde sergilediği karakter dönüşümü, bir ömürlük başarısının başlangıcıydı.

Faulkner’ın bir öyküsünden uyarlanan Uzun Sıcak Yaz (The Long, Hot Summer, 1958) filmindeki rolüyle klasiklerin arasına girdi. Bu film, Newman’a Cannes’da ödül kazandı.

Yarım asırlık aşk

Newman, Joanne Woodward ile daha önce pek çok kez karşılaşmıştı. Bir tiyatro oyununda beraber oynadıklarında Newman ondan çok etkilenmişti. Fakat Woodward için Newman güzel bir yüzden öte değildi üstelik evliydi. Uzun Sıcak Yaz filminde karşılıklı başrol oynamalarıyla aralarında güçlü bir bağ oluştu. Newman, eşinden ayrıldıktan kısa süre sonra Woodward ile evlendi. Paul Newman, A Life kitabında bu süreci şöyle ifade ediyor: "İlk karımı terk ettiğim için kendimi cehennem gibi hissettim. Suçluluk duygusunu hayatım boyunca yanımda taşıdım." Woodward ile Newman’ın üç kızları oldu. Aşkları, Newman ölene dek sürdü. Elli yıl boyunca hiç ayrılmadılar. İnsanlar çiftten birini anarken diğerini de anıyordu, artık bir olmuşlardı.

 II. Dünya Savaşı sırasında ABD donanmasında görev yapmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında ABD donanmasında görev yapmıştır.

Bilardocu ve paranın rengi

Newman’ın tutkulu bilardo oyuncusu Hızlı Eddie’yi canlandırdığı filmde, adeta metot oyunculuğunun zirvesini görürüz. Eddie, o kadar hırslıdır ki bir iddiada yenilmek bile onu delirtmeye yeter. Tüm rakiplerini yenip şampiyon olabilmek için her şeyi yapar. Kazanmak ve kaybetmek kavramlarını bilardo masasında inceleyen film, mesajlarını hiç uzatmadan, doğrudan verir izleyiciye. Bana kalırsa, Robert Resson’ın çektiği en iyi filmdir. Newman bu filmle beraber BAFTA En İyi Yabancı Erkek Oyuncu Ödülü’nü alırken Resson, En İyi Film Ödülü’nü alır.

Newman, beyaz perdenin sarışın, mavi gözlü, en yakışıklı erkeklerinden biri olarak başarılı oyunculuğuyla da herkesi etkilemeyi başarmıştır.
Newman, beyaz perdenin sarışın, mavi gözlü, en yakışıklı erkeklerinden biri olarak başarılı oyunculuğuyla da herkesi etkilemeyi başarmıştır.
Usta yönetmen Scorsese, yirmi beş yıl sonra Bilardocu (The Hustler, 1961)’nun devamı olan Paranın Rengi (The Color of Money, 1986)’ni çeker.

Eddie artık yaşlanmış, hırslarından arınmış, sakinleşmiştir. Bilardo ile arası ise eskisi gibi olmasa da hâlâ oyun oynamaya devam etmektedir. Karşısına gençliğini hatırlatan Vincent’in çıkmasıyla işler değişir. Kazanmak için sadece yetenekli ve genç olmak yeterli midir? Yoksa tecrübeli ve bilgili olmak mı gerekir? Bu sorulara cevap arayan filmde, Newman o kadar iyi oynar ki ona eşlik eden Tom Cruise’un performansı çok yetersiz kalır.

Parmaklıklar arkasında

Newman, hapishane filmleri denince akla gelen ilk filmlerden biri olan, Parmaklıklar Arkasında (Cool Hand Luke, 1967)’da canlandırdığı uyumsuz, başkaldıran, soğukkanlı, adeta sistem eleştirisinin kendisi olan Luke karakteriyle bir çift mavi göz ve güzel yüzden ibaret olmadığını tüm dünyaya kanıtlar. Gülüşünü zırh gibi kullandığı filmde, gerçek anti kahramanın nasıl olduğunu gösterir bize. Bugün dahi Newman denince ilk akla gelen filmdir Parmaklıklar Arkasında. Elli yumurtayı yeme sahnesinden, kilise sahnesine kadar hafızalarda yerini korur. Replikleri ve finaliyle unutulmaz bir film olmuştur.

Askerlik öncesi Ohio Üniversitesi'ne devam etmiş, savaş sonrasında ise Yale Üniversitesi'nde oyunculuk dersleri almıştır.
Askerlik öncesi Ohio Üniversitesi'ne devam etmiş, savaş sonrasında ise Yale Üniversitesi'nde oyunculuk dersleri almıştır.

Sonsuz ölüm

Newman, yakın dostu Robert Redford ile beraber oynadığı filmde, bir soyguncuyu canlandırır. İki arkadaş tren soymaktan, banka soymaya kadar geçerler. Komedi unsurlarının ustaca kullanıldığı film, bir nevi post-modern Western’dir. İkilinin Amerika’dan Bolivya’ya uzanan kaçışlarında yaşadıkları, naif bir aşk hikâyesiyle katmanlanır. Newman’ın bisiklet sürdüğü anlar, uzun takip sahneleri ve elbette final sahnesiyle güçlü bir sinematografiye sahiptir. Hüzün ile komedinin iç içe geçtiği samimi bir film olmanın yanı sıra güçlü oyunculuklar ve metaforlar barındırır.

Kazanırken kaybeden

Sonsuz Ölüm,1969 ABD yapımı western macera filmidir ve Aralık 1971'de Türkiye'de sinemalarda gösterime girmiştir.
Sonsuz Ölüm,1969 ABD yapımı western macera filmidir ve Aralık 1971'de Türkiye'de sinemalarda gösterime girmiştir.

Paul Newman’ın oğlu Scott Newman, babasına olan benzerliğiyle dikkat çekiyordu. O da babası gibi oyunculuğu seçti. Dört sinema filminde oynadı ve bir televizyon programı yaptı. Buraya kadar her şey normal görünüyordu. Fakat Scott’ın içinde derin bir baba özlemi hatta baba boşluğu vardı. Babasıyla annesi ayrıldığında çok küçüktü. Babasına en ihtiyacı olduğu zamanlar, Paul Newman’ın en yoğun olduğu zamanlara denk geldi. O zamandan beri içine girdiği bunalım, sık sık onu yokladı. Scott Newman sonunda mücadeleyi bıraktı. Yirmi sekiz yaşındayken yüksek doz uyuşturucu alarak intihar etti. Oğlunun intiharı Paul Newman’ı her şeyden çok etkiledi. Belki de hiçbir baba, oğlunu gömmemeli.

Korkusuz ve mütevazı

Newman, en zor dönemlerde dahi sesini yükselten, korkusuz bir adamdır. Yıllarca siyahilerin haklarını savunup, Martin Luther King’e destek olur. Yaptıkları, o dönemin Amerika’sında cesaret isteyen bir duruştur. Çevre için, sivil haklar için ve yoksulluk için savaşır. Başkan Nixon’ın kara listesine girdiğinde endişelenmek şöyle dursun, bundan gurur duydu. Sinemadan kazandığı paralarla Newman’s Own adlı büyük bir gıda şirketi kurdu. Newman’s Own oldukça iyi gelir sağlıyordu. Ölene dek buradan kazandıklarını hastalara, yardım kuruluşlarına, Güney Afrika’da açlık çeken insanlara, tiyatroya ve çevreciliğe yatırdı. Akciğer kanserinden hayatını kaybedene dek iyilik için mücadele vermeyi bırakmadı. Newman, iyi bir oyuncudan önce iyi bir insan olarak anılmayı, yani zoru başardı.